MANTAR VE FAYDALI BAKTERİLER
BAKTERİLER GENEL ÖZELLİKLERİ Monera alemini oluşturan prokaryot canlıların en yaygın ve en çok bilinen grubu bakterilerdir. O kadar yaygındır ki bugün dünyamızda bakterinin bulunmadığı yer yoktur diyebiliriz. En çok organik atıkların bol bulunduğu yerlerde ve sularda yaşarlar. Bununla beraber, -90 0C buzullar içinde ve +80 0C kaplıcalarda yaşayabilen bakteri türleri de vardır. Hava ile ve su damlacıkları ile çok uzak mesafelere taşınabilirler. Deneysel olarak ilk defa 17. yüzyılda bakterileri gözleyebilen ve onların şekillerini açıklayan Antoni Van Lövenhuk olmuştur. Bakteriler bütün hayatsal olayların gerçekleştiği en basit canlılardır. Hepsi mikroskobik ve tek hücrelidirler. Büyüklükleri normal ökaryotik hücrelerin mitokondrileri kadardır. HÜCRE YAPISI Prokaryot olduklarından zarla çevrili çekirdek, mitokondri, kloroplast, endoplazmik retikulum, golgi gibi organelleri yoktur. Ribozom bütün bakterilerin temel organelidir. DNA, RNA, canlı hücre zarı ve sitoplazma yine bütün bakterilerin temel yapısını oluşturur. Bunlara ek olarak bütün bakterilerde hücre, cansız bir çeperle (murein) sarılıdır. Çeperin yapısı, bitki hücrelerinin çeperinden farklıdır. Selüloz ihtiva etmez. Bazı bakterilerde hücre çeperinin dışında kapsül bulunur. Kapsül bakterinin dirençliliğini ve hastalık yapabilme (patojen olma) özelliğini artırır. GENEL BİR BAKTERİ ŞEKLİ Bazı bakteriler kamçılarıyla aktif hareket edebilirken, bazıları kamçıları olmadığı için ancak bulundukları ortamla beraber pasif hareket edebilirler. buna göre bakteriler, kamçısız, tek kamçılı, bir demet kamçılı, iki demet kamçılı ve çok kamçılı olarak gruplandırılır. Bazı bakteriler mezozom denilen zar kıvrımları bulundurur. Burada oksijenli solunum enzimleri (ETS enzimleri) vardır. Oksijenli solunum yapan, ancak mezozomu bulunmayan bakterilerde ise solunum zinciri enzimleri hücre zarına tutunmuş olarak bulunur. bakterilerde genel yapının % 90ı sudur. suda çözünmüş maddeler hücre zarından giriş-çıkış yaparlar. DNAlar sitoplazmaya serbest olarak dağılmıştır. Bakteriler ökaryot hücrelere göre daha çok ve daha küçük ribozom içerirler. bu sayede protein sentezleri çok hızlıdır. Bakteriler çeşitli özellikleri bakımından gruplandırılırlar. Bu özelliklerin başlıcaları ; şekilleri, kamçı durumları, beslenmeleri ve boyanmaları olarak sayılabilir. ŞEKİLLERİ ve BOYANMALARI Bakteriler ışık mikroskobunda bakıldığında başlıca şu şekillerde görülürler. a. Çubuk şeklinde olanlar (Bacillus):Tek tek veya birbirlerine yapışmışlardır. Tifo, tüberküloz ve şarbon hastalığı bakterileri bu şekildedir. b. Yuvarlak olanlar (Coccus): Genellikle kamçısızdırlar. Zatürre ve bel soğukluğu bakterileri bunlara örnektir. c. Spiral olanlar (Spirullum): Kıvrımlı bakterilerdir. Frengi bakterileri ve dişlerde yerleşen Spiroketler bunlara örnektir. d. Virgül şeklinde olanlar (Vibrio): Virgül biçiminde tek kıvrımlıdırlar. Kolera bakterisi gibi. Bakterilerin boyanmaları: Danimarkalı Bakteriyolog Gram tarafından geliştirilen boyalarla boyanan bakterilere Gram (+), boyanmayanlara ise Gram (-) bakteriler denir. BAKTERİLERİN BESLENMELERİ Bazı bakteriler ototrof olup, fotosentez veya kemosentez yaparlar. Çoğunluğu ise heterotrof olup, saprofit veya parazit yaşarlar. a. Saprofit Bakteriler: Bakterilerin çoğunluğunu oluşturur. Besinlerini bulundukları ortamlardan hazır sıvılar olarak alırlar. Nemli, ıslak ve çürükler üzerinde yaşarlar. en çok amino asit, glikoz ve vitamin gibi besinleri ortamdan alırlar. Bu tür bakteriler dış ortama salgıladıkları enzimlerle bitki ve hayvan ölülerini daha basit organik maddelere parçalayarak onların çürümesini sağlarlar. Böylece hem toprağın humusunu artırırlar, hem de kendilerine besin sağlarlar. çürütme sonucu çeşitli kokular meydana gelir. Bu yüzden bu olaya kokuşmadenir. Bazı saprofit bakteriler, sütün yoğurt ve peynir olarak mayalanmasını sağlarlar. Saprofitler, dünyada madde devrinin tamamlanmasında önemli rol oynadıklarından hayat için mutlaka gereklidir
mantarlarnMANTARLAR AMAÇ: Türkiye’de yetişen zehirli ve zehirsiz mantarları genel görünümleri ile tanıtmak ve haklarında kısa bilgi sahibi olmaktır. TÜRKİYE’DE YETİŞEN MANTARLAR YENEN MANTARLAR ZEHİRLİ MANTARLAR YENEN MANTARLAR Kuzu Göbeği Mantarı Kuzu Mantarı Domalan Mantarı Sütsüz Mantar Kanlıca Mantarı Tirmit Mantarı Çörek Mantarı Öküz Mantarı Melez Mantar Kaypak Mantar KUZU GÖBEĞİ MANTARI Toprakta orman açıklıklarında, yol ve akarsu kenarlarında bitki örtüsü yanmış arazide Mart-Mayıs aylarında görülür. Akçaağaç fındık, kayın ağaçlarının altında tek tek bulunur. Yavaş pişirildiği zaman çok lezzetli olur. KUZU MANTARI Kireçli arazilerde, çam meşçeleri altında ve bu ormanların civarındaki çayırlıklarda ve çalılıklarda görülür. Çok yaygın olmayan bu mantar, Nisan-Haziran ayları arasında ortaya çıkar. DOMALAN MANTARI Kışın ve sonbaharda kumlu, çıplak topraklarda veya ince çayırlıklarda daima çam, sedir ve meşe ağaçlarına yakın ve bunların altındaki ölü yaprak tabakasının altında yetişir. SÜTSÜZ MANTAR Hem iğne yapraklı hem yayvan yapraklı ağaçlıklarda yaygın ve bol olarak Temmuz ve Ocak aylarında yetişir. Toprağa yakın büyür ve üzerine yapışık olarak toprak, çayır ve yapraklar bulunur. KANLICA MANTARI Çam ormanı açıklıklarında, çayırlıklarda ilkbahar ve sonbaharda görülür.Mantar gençken koparılıp kırıldığı yerinden portakal renkli bir sıvı çıkarır, Bu sıvı hava ile temas edince kırmızı olur.Mantarın tadı acıdır fakat lezzetlidir. TİRMİT MANTARI Temmuz-Eylül ayları arasında ağaç meşçeleri arasında bilhassa kayın ormanlarında gelişir. Latif tadı, balık gibi kokusu vardır. Kolay tanınır. Bol miktarda beyaz sıvı çıkarır ve bu sıvı çok lezzetlidir. Çiğ olarak da tadılabilir. ÇÖREK MANTARI, Haziran-Ağustos ve Eylül-Kasım ayları arasında meşe, kayın, çam ve ladin meşçereleri altında, yol kenarlarında yetişir. Hoş kokusu ve lezzetli tadı ile yenebilen en iyi mantarlardan biridir. Kurutularak veya yağ içinde saklanır. ÖKÜZ MANTARI Bilhassa cam ağacı altlarında çok sayıda ortaya çıkar. Temmuzdan Kasıma kadar görülebilir.Yapışkan sapları, sap üzerinde devam eden boncukları, geniş ve köşeli delikçikleri ile tanınabilir. MELEZ MANTAR Haziran-Kasım aylarında teşvik edici şartlar altında ağaç meşçerelerinde hem vadilerde hem de yamaçlarda tek tek ve nadir olarak görülür. Şapkasının dış derisi soyulmalıdır çünkü çok yapışkandır. Salamura, çorba ve salça için uygun malzemedir.Yumurta ile de kızartılabilir. KAYPAK MANTAR Hazirandan Ekime kadar iğne yapraklı ağaç ve kenarındaki çayır, yosun ve eğreltiler arasında çok sayıda kümeler halinde görülür. Orta derecede yaygın olan bir mantardır.Bilhassa genç numuneleri yemek iyidir. ZEHİRLİ MANTARLAR AĞULU MANTAR YALANCI DEDE MANTARI AL SİNEKÇİ MANTARI ÖLÜM MELEĞİ (KÖY GÖÇÜREN) AĞULU MANTAR Cüce kız, Meşe Mantarı, ve Horoz Mantarı olarak bilinen mantarla karıştırılabilir. Fakat bu üzeri yağlımsı gibi, lamellerinin çatallı ve aralarının birleşmiş olmasıyla ayırt edilebilir. Zehirlenme yedikten 30 ile 3 saat sonra ağır mide bulantısı, ishal ve karın ağrıları olarak belli olur. Terleme, gözyaşı görme Bozukluğu da görülebilir. YALANCI DEDE MANTARI Yazın ve sonbaharda havuz kenarlarında, parklarda, yol kenarlarında, yaprak altlarında görülür. Bu mantar nedeniyle olan zehirlenmeler 6-24 saat sonra ortaya çıkar. Bu belirtiler; karın ağrısı, bulantı ve kusma şeklindedir. Önce ağrıda kısa bir hafifleme görülür, bir süre sonra karaciğer görevini yapamaz hale gelir. Komadan sonra genellikle ölüm gelir. Yalnızca Bursa’da görülmüştür. AL SİNEKÇİ MANTARI Gelin mantarı olarak da bilinir. Bu mantardan etkilenenlerde; ruh halinin değişmesi, nedensiz gülme, hayal görme, görme ve işitme bozuklukları görülür. Bu kriz 4-6 saat sürer.Bu mantardan zehirlenmelerde ölüm olayı nadirdir. Çocuklarda ise tehlikeli olabilmektedir. ÖLÜM MELEĞİ Ülkemizdeki ölümcül zehirlenmelerin neredeyse %95’inden sorumlu, son derece tehlikeli bir mantardır. Yaz başlarında ve sonbaharda ormanlarda sık rastlanır. Zehirlenme 8-12 saat sonra başlar ve karaciğer-böbrek metabolizmasını yok eder. Zehrine karşı henüz bir ilaç geliştirilememiştir. 20-25 gram alınması ölüm için kafidir. ÖNERİLER Ülkemizde çok sayıda ve çeşitli mantarlar yetişmektedir. Bize düşen, hakkında bilgimiz olmayan mantarları yememek. Özellikle kırlardan ve ormanlardan her önümüze gelen mantarı alıp yemek gibi bir yanlışa düşmeyelim. Kültür mantarı belki de en iyi seçimimiz olabilir.
MANTARLAR Çok hücrelidirler. Bitkiye benzerler ama bitki değildirler. Çünkü klorofilleri yoktur ve bu nedenle kendi besinlerini kendileri yapamazlar. Ayrışmakta olan organizma artıkları üzerinde çürükçül olarak ya da canlıalrın vücudunda asalak olarak yaşarlar. Ilık ve nemli orman toprakalrı, gübrelikler, besinelr ve insan derisi gibi değişik yaşama ortamlarında bulunabilirler. Sporla ya da tomurcuklanmayla çoğalırlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder