27 Şubat 2018 Salı

ROMATİZMA - KAS SİSTEMİ SARKİDOZ ROMATİZMA HASTALĞI


Kas sistemi ve romatizma



Kas ve Kemik Sistemi
İskeletimiz, bağdokularımız, kaslarımız ve eklemlerimiz, bizi bir bütün olarak tutar, ayakta durmamızı ve hareket etmemizi sağlar ve bizi biçimlendirir. Çok ağır yüklerin altına sokulurlar, kötü kullanılırlar, fiziksel aşınma ve yıpranma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Ama bu dokuların sağlığı, yalnızca kullanılış biçimlerine göre değil, daha çok iç dünyamızla, metabolizmamızın durumuyla, beslenme alışkanlıklarımızla ve yaşam biçimimizle yakından ilişkilidir. Doğal olarak, genetik kökenli bazı aksaklıklar da önemli bir rol oynayabilir; ama bu aksaklıklar erken teşhis edilirse, önemli hastalıkların oluşması önlenebilir.
Yapısal nedenli rahatsızlıklarda, osteopatik(kemik hastalıkları bilimi) ve cerrahi tedavi yöntemleriyle çok olumlu sonuçlar alınabiliyor. İskelet yapısının bazı parçaları bazen normal ölçülerin dışına çıkarak sinirsel refleksleri etkiler ve böylece bazı organların işlevlerini engelleyebilir veya tüm bedenin uyumluluğu da bu durumdan etkilenebilir. Uzmanlar, bu tür aksaklıkları özel tedavi yöntemleri ile düzelterek beden uyumunu yeniden sağlayabilirler.
Bu sistemle ilgili hastalıklar, sistemler arası uyum sayesinde sürdürülebilen genel sağlık durumundan da kaynaklanabilir. Genel sağlığımız ise ancak, iç dünyamızla metabolizmamızın uyumluluğuna bağlıdır. Biyokimya ve metabolizma işlevlerinde bir dengesizlik oluştuğunda, bedenimiz öncelikle metabolizma atıklarının ve zehirli maddelerin dışkılanmasında oluşan problemlerle karşılaşır. Böyle bir durum uzun süre fark edilmediğinde(genelde fark edilmez, çünkü bir belirtisi yoktur), zehirli maddeler eklemlerin bağdokularında birikmeye başlar. Böylece romatizmanın ve eklem iltihabının(Artrit) yolu açılmış olur ve eğer genetik açıdan bu tür hastalıklara yatkınlık söz konusu ise, hastalık kaçınılmaz olur. Şifalı bitkiler özellikle bu alanda zengin bir ilaç çeşidini kullanıma sunar.
Kas ve Kemik Sistemi İçin Şifalı Bitkiler
Bu alanlarda oluşan hastalıklarda, özellikle de romatizma ve eklem iltihabında, beden, eski sağlığına ve dengesine kavuşturulmalıdır. Kemiklerde ve kaslarda oluşan rahatsızlıkların etkili biçimde tedavi edilebilmeleri için, sindirim ve özümleme işlevleri kadar, değişik dışkılama işlevleri de eksiksiz tamamlanmalıdır. Uygun bitkilerin seçiminde bu konuların öncelikle göz önünde bulundurulması gerekir.
Romatizma ilaçları
Romatizma sıkıntılarını azaltan, önleyen ve hatta tamamen ortadan kaldıran özellikleriyle tanınan pek çok şifalı bitki vardır. Burada, antiromatizmal bitkilerin geniş bir listesini ve ayrıca bu konuda belirgin özellikleri öne çıkan öteki bitkileri tanıtmaya çalışacağım. İhtiyaca göre, bedenin her alanı için seçilebilecek olan bu bitkilerin içinde, kan temizleyici, iltihap giderici ve sindirimi destekleyici özellikleri öne çıkanlar: Isırganotu, atkuyruğu, hindiba, sarı kantaron, çıbanotu, karakafesotu, kekik, sinirliot, altınbaşak, beyaz lahana, melekotu kökü, yulaf, biberiye, adaçayı, zencefil, civanperçemi, kereviz(yaprak ve tohum), pelinotu, kurtpençesi, taş anasonu, huş ağacı yaprağı, fasulye kabuğu, çobançantası, lavanta, ıhlamur, mercanköşk, çuhaçiçeği, kuşekmeği, suteresi, eğir kökü, ardıç kozalağı, elma, atkestanesi.
Kan temizleyici ilaçlar
Kan temizleyici ilaçlar, zehirlenen kanı değişikliğe uğratıp iyileştirerek, sağlıklı bir işleyiş biçimini yeniden oluştururlar. Bu doğrultudaki ayrıntılı etkinlikleri ise henüz tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır. Ama aralarında romatizmanın da yer aldığı pek çok hastalığın tedavisinde başarıyla kullanılabilirler.
Kan temizleyici ilaçların çoğu bu sistem için kullanılabilirler, ama aşağıdaki bitkiler en etkilileridir: Isırganotu, huş ağacı yaprağı, civanperçemi, elma, hindiba(kök ve yaprak), sinirliot, kereviz (yaprak ve tohum), taş anasonu, fasulye kabuğu, altınbaşak, atkuyruğu.
Romatizma ve eklem iltihabı rahatsızlıklarının çoğunda bu bitkiler, temizleyici ve canlandırıcı etkileri sayesinde, önemli rahatlıklar sağlayabilirler.
İltihap önleyici ilaçlar
Bazı bitkileri iltihap önleyici olarak adlandırmak şaşırtıcı olabilir. Bedenin genel tedavisinde iltihaplanmaların tümünü kontrol altına almak gibi bir amacımız olamaz, çünkü iltihaplanmalar normalde sağlıklı bedensel tepkilerden biridir. Burada adı geçen bitkiler, daha çok iltihap yatıştırıcı etkiler içerirler. Öncelikle, romatizma ve eklem iltihabı hastalıklarındaki, uzun süreli iltihaplanmaların eklemlerde ve dokularda yozlaşma(dejenerasyon) başlattıklarında yardımcı olacaktır bu bitkiler.
Keçisakalı(ergeçsakalı) bu konuda çok önemli bir örnektir. Bu bitki, şişlikleri ve ağrıları azaltan, aspirin benzeri maddeler içerir. Bu maddeler aynı zamanda idrar arttırıcı ve karaciğeri güçlendiricidir. Genel anlamda, dışkılamayı destekleyerek, iltihaplanmanın kaynağı olan metabolizma atıklarından ve zehirli maddelerden bedenin temizlenmesini sağlayabilir.
En etkili iltihap önleyici bitkiler: Keçisakalı(ergeçsakalı), kereviz (yaprak ve tohum), elma, civanperçemi, atkuyruğu, ısırganotu, ardıç kozalağı, altınbaşak, peygamberağacı odunu (guajaka).
Deri uyarıcı ilaçlar (Rubefazientia)
Deriye sürülen uyarıcı ilaçlar, o bölgenin kan dolaşımını hızlandırırlar. Böylece bölge daha fazla kanla beslenir ve bu yolla birikimler ve iltihaplar temizlenebilir. Bu nedenle kas romatizması veya benzeri hastalıklarda deri uyarıcı ilaçların kullanımı çok yararlıdır. Bu ilaçların çoğu, içten kullanılamayacak kadar etkilidir. Bu özellik göz önünde bulundurularak bu ilaçlar duyarlı derilerde dikkatle uygulanmalı ve yaralı derilerde kesinlikle kullanılmamalıdır. Bu alanda önde gelen bitkiler: Zencefil, acı biber(paprika), nane yağı, acı hardal unu ve ısırganotu dalı.
Zencefil ve acı biber kaynama suyu ile kompresler, nane yağı ile friksiyonlar, acı hardal unu ile lapa kompresleri yapılır. Taze ısırganotu dalı hasta bölgelere sürülür(kamçılanır). Ayrıntılı bilgiler, kitabın ‘şifalı bitkiler’ bölümünde verilmiştir.





Kas ve Kemik Hastalıkları Belirtileri
Romatizma ve eklem iltihabı (Artrit)
Bu bölümde, romatizmanın ve eklem iltihabının çeşitleriyle ilgilenmeyeceğiz. Bedenin bir bütün olarak tedavi edildiği yöntemler açısından, bu çeşitler arasındaki farklılıkların bir önem taşıyıp taşımadıkları tartışılabilir. Ama en önemlisi, genel ve kişisel nedenlerin ve kalıtımsal yapı etkisinin hastalığa katkısı hakkında araştırma yapılması ve gerçeğe yakın bir sonuca varılabilmesidir. Çünkü bu hastalıklar, belki yanlış beslenme, yanlış yaşam biçimi veya başka etkenlerin oluşturduğu baskıyla bedenin başa çıkamamasından kaynaklanırlar. Uygulanacak tedavinin amacı da, bedene eski sağlığını ve canlılığını yeniden kazandırarak, bedenin bu belirtilerle başa çıkabilmesini sağlamak olmalıdır; yoksa, belirtileri tedavi ederek sağlık ve canlılık kazandırmaya çalışmak değil!
Bu hastalıkların anlaşılabilmesinde, sürtüşme etkisinin çok önemli payı vardır. Eklem iltihabında, eklemlerde oluşan değişimler, kemiklerin birbirlerine sürtünmelerine, yani güçlü bir sürtünmeye yol açar. Bu fiziksel değişimlerden önce, genellikle bedensel değişimleri başlatan, başka tür bir sürtünmeler dönemi yaşanır. Bu dönemi başlatan neden, bazı bedensel çalışmalar olabilir. Örneğin, yıllardır omzunda saman balyası taşımış olan çiftçinin omuz ekleminde osteoartrit oluşur. Veya, eklemleri birbirlerine doğru çeken kas gerginlikleri bu tür bir hastalığa yol açabilir. Sözlük, sürtünme-sürtüşme kavramını şöyle açıklar: “Birbirine değen iki yüzeyden birinin, öbürünün bağıntılı hareketine karşı gösterdiği direnç...” Uyuşmazlık, anlaşmazlık! Romatizma ve artrit hastalıklarının kaynakları gözlemlendiğinde, yukarıdaki bu sözlük tanımı, tüm etki alanlarına açıklık kazandırıyor; bu iki yüzey ister kemik olsun, ister insan veya değişik duygular ve inançlar olsun, hiç fark etmez.
Uyuşmazlıklar ve onlardan kaynaklanan sürtüşmeler değişik belirtiler verebilirler, ama onlar öncelikle içsel deneyimlerdir. Bazıları için, karşıt düşünceli olmak bir dünya görüşüdür. Bu görüş aslında, sebebi her ne olursa olsun, kişinin kendisiyle barışık olmayışının ve kendi içinde süregelen bir savaşın belirtisidir ve bu savaşın kökleri genellikle ruhsal boyutun derinliklerine kadar uzanır.
Eğer hastalığın tedavisi için bedende uygun bir ortam oluşturmaya çalışıyorsak, beslenme ve şifalı bitki seçimine verdiğimiz önemi, duygusal ve ruhsal dengenin sağlanabilmesine de verebilmeliyiz. Eğer kişi dar görüşlü ve hep savunma durumunda ise, karşısındakini kırabilecek açık yürekliliğe ve cesarete sahip değilse, romatizmal hastalıkların oluşumu kolaylaşır. Ama eğer, duygusal sürtüşmeyi yumuşatan, insan ilişkilerinin oluşumunu kolaylaştıran, prensiplerin ve duyguların paylaşımını mümkün kılan bir içsel yumuşama süreci başlatılabilecek olursa, işte ancak o zaman, şifalı bitkilerin de destekleyebileceği, bedenin kendini iyileştirme mucizesinin yolu açılmış olur.
Romatizma ve eklem iltihaplarının nedenlerinden biri de, ilgili dokularda metabolizma atıklarının ve zehirli maddelerin birikimidir. Ayrıca bu hastalıkların oluşmasında önemli bir etken de, ölçüsüzce yiyip içme alışkanlığı veya besleyici değeri çok az olan, kimyasal maddelerle zehirlenmiş ürünler olabilir. Bedende ekşime tepkileri oluşturan bu tür besin maddeleri genellikle tespit edilebilir. Sindirim problemlerine veya alerjik tepkilere yol açan besin maddeleri de aynı kapsamdadır. Kimyasal katkılı besinlerin yerine, elden geldiğince taze ve işlenmemiş ürünler tercih edilmelidir.
Mide yanması veya şişkinlik gibi alerjik tepkiler, genellikle buğday ürünlerindeki yapışkan proteinden veya süt ve süt ürünlerinden kaynaklanabileceği için, bu ürünlerden kaçınılmalıdır. Ekşime tepkileri ayrıca kırmızı et, süt ürünleri ve yumurtadan; sirke veya turşulardan; rafine edilmiş karbonhidratlardan, rafine edilmiş şekerden ve baharat türlerinden kaynaklanabilir. Son olarak kahve, çay ve alkol gibi keyif verici maddelerin kullanımında dikkatli olunmalıdır. Şeker, tuz ve kara üzüm, zehirli maddelerin birikimine yardımcı oldukları ve beden temizliğini zorlaştırdıkları için kullanılmamalıdır.
Bunların yerine bolca meyve (içerdikleri limon asidine rağmen, metabolizma üzerinde alkalik etkisi olan turunçgiller de dahil olmak üzere), yeşil yapraklı ve köklü olanlar tercih edilmek üzere taze sebze ve bedenin yıkanabilmesi için günde en az 1,5 litre sıvı içilmelidir. Sıvı olarak kaynak suyu, içine biraz elma sirkesi veya elma suyu eklenmiş olarak veya doğrudan içilebilir. Günlük vitamin dozu olarak da en azından 5oo miligram C Vitamini alınmalıdır. Balık eti ve beyaz et yenebilir.
Bedeni genel anlamda güçlendiren başka uygulamalarla birlikte kullanılan uygun şifalı bitkiler, romatizmal ve iltihabik gelişmelerin kaynaklarını büyük ölçüde kurutabilirler. Böyle bir tedavi yöntemi uzun süreli olmak zorundadır, çünkü bir süredir gelişmekte olan organik yozlaşmanın(dejenerasyon) 3-4 hafta içinde düzelmesi beklenemez. Ama doğru tedavi yöntemi uygulandığında belirtiler, ağrılar veya sertlikler henüz yok olmadan, günün birinde, “bugün kendimi çok iyi hissediyorum!” diyebilirsiniz.
Genel anlamda zorunlu olan, beden temizliğinin yanı sıra hasta, başka bir benzeri olmayan kendine özgü bir kişi olarak görülmeli ve özel ihtiyaçları araştırılmalıdır. Sindirim sisteminin desteklenmesi gerekir mi? Böbrekler iyi çalışıyor mu? Acaba fazlaca stres yaşanıyor mu? Endokrin salgı sistemi acaba uyumlu çalışıyor mu? Beslenme durumu acaba ne haldedir?
Romatizma ve eklem iltihabı hastalıklarında, tüm hastalıklarda olduğundan daha da öncelikle, insanın bir bütün olarak tedavi edilmesi kesinlikle gereklidir; aksi halde iyileşme şansı azalır veya etki kısa süreli olur. Ama hasta kişi, başka bir benzeri olmayan bir canlı olarak görüldüğünde, şaşırtıcı iyileşmeler gerçekleşebilir.
Bu ayrıntılı açıklamaların sonunda, romatizma ve eklem iltihabı hastalıklarına karşı kullanılabilecek şu temel bitki karışımını tavsiye edebilirim: Acıyonca(suyoncası) 2 ölçü, keçisakalı(ergeçsakalı) 1 ölçü, civanperçemi 1 ölçü, kurtpençesi kökü(yılankökü) 1 ölçü, kereviz tohumu 1 ölçü, ısırganotu 1 ölçü. Bitkiler çok ince kıyılır, ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Uzun bir süre boyunca, günde 3 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir. İçilen her bardak çaya, yarım veya bir tatlı kaşığı İsveç Şurubu eklenmesi tavsiye edilir.
Bu bitki karışımı, yapılabilecek pek çok seçimden yalnızca biridir. Bu bölümde adı geçen öteki bitkiler arasından da bir başka karışım, ihtiyaçlara göre oluşturulabilir.
Eğer ağrılar yüzünden uyku problemi çekiliyorsa, ayrıca uyku getirici bir karışım da hazırlanabilir, çünkü dinlendirici bir uyku sağlık açısından en önde gelen garantidir. Aşağıdaki gibi, ağrıları yatıştırıcı ve uyku getirici bir karışım çok yararlı olacaktır: Kediotu kökü, sarı kantaron, civanperçemi, mayıs papatyası, ince kıyılarak eşit oranda karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Yatmadan yarım saat önce demlenen sıcak çay biraz balla tatlandırılarak içilir. Bitki dozajı bir misli arttırılabilir, hiçbir sakıncası yoktur.
Ayrıca, ağrıları ve iltihaplanmayı yatıştırmak, hasta bölgenin kan dolaşımını arttırarak zararlı maddelerin dışkılanmasını hızlandırmak için, dıştan uygulanacak tedavi yöntemleri de devreye sokulmalıdır. Böyle bir tedavi yalnız başına uygulandığında önemli değişiklikler beklenmemelidir, ama böylece genel durum desteklenmiş ve ağrılar azaltılmış olur. Güçlü bir ısıtıcı ve uyarıcı friksiyon sıvısı, acı biber (paprika) ve gliserinin eşit oranda karıştırılmasıyla elde edilebilir. Ama dikkat! Açık yaralara ve duyarlı bölge olan yüze sürülmemelidir! Kas veya sinir ağrılarına karşı kullanılabilecek en etkili friksiyon ilaçlarından biri de kantaron yağıdır. Kantaron yağının hazırlanışına kitabın ‘şifalı bitkiler’ bölümünde değinilmektedir. Romatizma ağrılarından etkilenen organlara, sinir ve siyatik ağrılarına ve hafif yanıklara kullanılabilir bu kan kırmızısı bitki yağı. Lavanta, nane, kekik ve biberiye yağları da aynı amaçla kullanılabilir; friksiyon için, 2-3 ml bitki yağı, biraz badem yağı, zeytinyağı veya ayçiçek yağına karıştırılır.
Ağrıların ve şişliklerin tedavisinde bir başka etkili uygulama da, soğuk ve sıcak kompreslerin değişimli olarak yapılmasıdır.
Bağdoku iltihapları
Romatizma ve eklem iltihabına karşı uygulanan yöntemler bu konuda da geçerlidir.
Kramplar
Herhalde geçmişte hepimizin herhangi bir organına kramp girmiştir. Gerçi ağrılı bir durumdur ama genellikle önemli değildir. Ama kramplar sık sık yineleniyorsa, tedavi edilmelidir ve bu tedavi yalnızca hastalığın belirtisi olan krampları geçiştirmeyi değil, kan dolaşımını güçlendirmeyi hedef almalıdır, çünkü kramplar dokudaki oksijen yetersizliğinin bir habercisidir.
Uzun süreli bir tedavide, şifalı bitkiler sayesinde bu sıkıntıdan kurtulmak mümkündür. Gilaburu ağaç kabuğu 6 ölçü, alıç 2 ölçü, zencefil 1 ölçü, anason 1 ölçü, mayıs papatyası 1 ölçü, ökseotu 1 ölçü, nane 1 ölçü, olarak bitkiler çok ince kıyılır, ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, ağzı kapalı olarak 10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir.
Mukoza kesecik iltihabı (Bursitis)
Diz ve dirsek eklemlerinde, kirişler arasında, kemiklerin yüzeyinde, ya da birbirleri üzerinde olan kasların arasında sıvı dolu kesecikler, organların kendi aralarında hızla hareket etmelerini sağlar. Bu kesecikler iltihaplanabilir. Dizde oluşan iltihaplar, ‘temizlikçi kadın dizi’ olarak tanımlanır, iltihap dirsekte oluştuğunda ise ‘tenisçi dirseği’ denir. Bu problemler sert darbelerin, kazaların veya zamanla gelişen değişimlerin sonucunda ortaya çıkar. Eğer hastalık zamanla gelişen bir özelliğe sahipse, ‘romatizma ve eklem iltihabı’ bölümünde tavsiye edilen yöntemlerle tedavi edilmelidir. Problem eğer aniden ortaya çıktıysa, dıştan bir kompres, örneğin İsveç Şurubu kompresi veya kan dolaşımını uyarıcı friksiyonlar yapılmalıdır. Uygulanacak olan yöntemler iltihabı ve ağrıyı azaltacaktır. Eğer şikayetler yine de devam ediyorsa, içten uygulanacak bir tedavi yöntemine başvurulmalıdır. Kompresler, friksiyonlar ve içten uygulanacak olan tedavilerle ilgili ayrıntılar, aynen ‘romatizma ve eklem iltihabı’ bölümünde de dile getirilmiştir.




Lumbago (Bel ağrısı)
Pek çok hastalığın belirtisi olabilir. Genelde kas kökenlidir, ama ani hareketlere, yorgunluğa, üşütmeye ve romatizmal hastalıklara bağlı olabilir. Omurgada doğumsal oluşum kusurları, omurlar arası disk fıtıkları, böbrek hastalıkları, cinsel organ hastalıkları veya omurgaya ağır yük bindirmekten de kaynaklanabilir. Ağrıların gerçek nedeni teşhis edilmeli ve uygun bir tedavi uygulanmalıdır. Duruma göre bu tedavi şifalı bitkilerle yapılabilir veya bir kemik hastalıkları uzmanı (osteopat) veya bir uzman cerrah tarafından tedavi edilebilir. Romatizma için önerilen, ısıtıcı ve kan dolaşımını uyarıcı friksiyon ilaçları da bu durumda çok yararlı olabilir. Ayrıca sıcak kompresler de uygulanabilir. Bir atkuyruğu tam banyosu mutlaka denenmelidir; çok rahatlatıcı olabilir!
Siyatik ağrısı (Siyatalji)
Siyatik sinir kökleri üzerinde oluşan baskılardan kaynaklanan, ağrılı bir nevraljik hastalıktır. Çok şiddetli olabilen ağrılar, kaba etlerden kalçanın ve uyluğun arka bölgesine, bacağın arka dış yanına ya da ayak tabanına yayılır. Siyatik sinirinin gerilip ağrının daha da artmasını önlemek için hasta, dizlerini ve kalçalarını bükerek durur. Siyatik siniri, bedenimizdeki en uzun sinirdir; kalçaların arka bölgesinden ayak tabanına kadar uzanır. Siyatik kavramı, kalçalardan baldırlara vuran ağrıların tümü için kullanılır ama, gerçek nedenleri çok değişik olabilir. Ama genelde, omurlar arası diskin fıtıklaşması sonucu veya kalça kemiğindeki bir bozukluk yüzünden, siyatik siniri üzerinde baskı oluşmasından kaynaklanır. Bu durumlarda, hastalığın uzman doktorlarca tedavi edilmesi gerekecektir. Nevraljilerde, yani sinir ağrılarında, sinir sistemini güçlendirici ve yatıştırıcı(sinir sistemi bölümüne bakın) ilaçlar yardımcı olabilir. Bu ağrıların oluşmasında, alt karın bölgesindeki birikimlerin de ağırlıklı rolü olabilir. Bağırsaklarda tıkanıklık veya kronik kabızlık oluşmamasına ve böbreklerin düzenli çalışmasına büyük önem verilmelidir. ‘Romatizma ve eklem iltihabı’ bölümünde tavsiye edilen tedavi yöntemleri, siyatik ağrıları için de geçerlidir. Bele ve bacaklara yapılan masajlar da çok rahatlatıcıdır.
Burkulmalar (Distorsiyon)
Kazalar sonucunda, bir eklemin kapsül ya da bağ yapısında ortaya çıkan ağrılı şişliklerdir. Kan dolaşımını uyarıcı bitkilerin katkısıyla hazırlanan tam veya yarım banyolar veya el ve ayak banyoları, bölgenin kan dolaşımını hızlandırarak iyileşmeyi çabuklaştırır. Bu banyolarda kullanılabilecek bitkilerin en etkilisi kekiktir. Bir ayak banyosu veya tam banyo için, 30-60g kuru kekik, yarım veya bir litre kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 15-20 dakika demlendikten sonra, kapakta biriken sıvı da eklenerek süzülür ve sıcak banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 15-20 dakikadır.
Ama en kesin ve en kısa süreli tedavi yöntemi, burkulan eklemin üstüne bir İsveç Şurubu kompresi yapılmasıdır. Büyükçe bir pamuk şurupla ıslatılıp hafifçe sıkılır ve doğrudan burkulan eklemin üstüne çepeçevre yatırılır, pamuğun üstü bir naylon parçasıyla örtüldükten sonra, bandajla sıkıca sarılır veya burkulan diz veya dirsek eklemi ise, kompresin üstüne esnek bir dizlik veya dirseklik çekilir. Kompres saat başı tazelenir ve gece boyunca etkilemeye bırakılır. Genelde ertesi sabah şiş iner ve el veya ayak rahatlıkla kullanılabilir. Ancak, şurup kompresi bazı duyarlı derilerde kaşıntılara ve kızarıklıklara yol açabileceği için, burkulan bölge önceden aynısafa merhemi ile veya yağlı bir bitkisel merhemle ovalanmalıdır.
-Karakafesotu kök veya yapraklarının kaynama suyu ile yapılan sıcak kompresler etkilidir.
-Aynısafa çayı ile yapılan sıcak kompresler de etkilidir.
-Mercanköşk yağı veya merhemi ile yapılan friksiyonlar veya kompresler rahatlatıcıdır.
-Kantaron yağı ile yapılan friksiyonlar ağrıları dindirir ve iyileşmeyi hızlandırır.
Romatizmal Ateş
Akut romatizmal ateşin önemi nedir?
Akut romatizmal ateş (ARA), 5-30 yaş grubunda en sık görülen kalp hastalığı nedenidir. 45 yaş altında kardiyak(kalp) nedenlere bağlı ölümlerde romatizmal kalp hastalığı en sık görülen nedendir. Bütün yaşlarda kalp hastalıklarının %25-40 nedeni romatizmal kalp hastalığıdır. Her yıl 10-20 milyon yeni olgunun görüldüğü tahmin edilmektedir. Hastalığın morbiditesi ve oluşturduğu sekeller mortalitesinden daha da önemlidir.
2- Akut romatizmal ateşin ülkemizde görülme sıklığı nedir?
"Türkiye Romatizmal Ateş Çalışma Grubu"nun 14 merkezden aldığı 2000 yılı verilerine göre pediyatri polikliniklerine başvuran hastalarda ARA sıklığı 10.8/10.000, çocuk kardiyoloji polikliniklerine başvuran hastalar arasındaki sıklık ise %1.9 bulunmuştur. Ankara bölgesinde yapılan bir araştırmaya göre (1995) son 20 yılda ARA görülme sıklığı 9-10 kat azalma saptanmıştır.
3- Romatizmal ateş görülmesinde genetik eğilim var mı ?
Ailede ARA varsa daha mı titiz davranılmalı. Romatizmal ateş nedenleri arasında bir genetik ön yatkınlığın olduğu uzun yıllardan beri bilinmekle birlikte mekanizma tam olarak anlaşılamamıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalar farklı bölgelerde değişik genetik yapıların ARA ve özellikle romatizmal kalp hastalığına duyarlılık bulgusu olarak hastalarda sık bulunduğunu göstermiştir. Ailede ARA varsa kesinlikle daha titiz davranmalıdır. Aile öyküsü hastalığa karşı duyarlılığı artırmaktadır. Kuşkulu ailelerde her ÜSYE'de kesinlikle boğaz kültürü yapılmalı ve anti-streptokoksik tedavi uygulanmalıdır.
4- ARA hangi yaşlarda görülür? Altı aylık bebeklerde de olabilir mi?
ARA'nın ilk atağı 5-15 yaş arasında görülür. En sık sekiz yaşındaki çocuklarda görülür. Beş yaş altında ender görülür. Hastalığın çok yaygın olduğu 1940-1960 yılları arasında Amerika'da yapılan çalışmalarda iki yaş altında %0.7, beş yaş altında %8.4 oranında görülmüştür. Beş yaş altında çocukların streptokok ile karşılaşma riskleri düşüktür. Streptokoksik ÜSYE geçirmenin serolojik bulgusu olan ASO titrasyonu iki yaş altındaki çocuklarda çok düşük iken, 6-14 yaş arasında normalin üst sınırında ve hatta normalin üstünde bulunmuştur.
5- ÜSYE olgularına Penisilin verelim mi?
Eğer boğaz kültüründe beta hemolitik streptokok üremişse penisilinle tedavi edilmesi uygundur. Önerilen tedavi paranteral uzun etkili penisilin (Benzatin Penisilin G) ya da oral penisilin (fenoksimetil penisilin); penisilin alerjisi varsa eritromisindir.
6- ARA’dan korunmak için önerileriniz nelerdir?
Romatizmal ateş tekrarlayan bir hastalık olduğu için hastalık geçirildikten sonra korunmak çok önemlidir. Hastalığı geçiren bir çocuğun tekrar geçirmesi önlenmelidir. Korunma tedavisinin kesilebilmesi için son beş yılda hastalığın tekrarlamamış olması gerekir.
7- Kardit tedavisinde salisilat kullanılabilir mi?
Kardit tedavisinde bazı kaynaklar kalp yetmezliği ya da kardiyomegali olmayan olgularda salisilat tedavisini önermekle birlikte Türk Pediatrik Kardiyoloji Derneği Romatizmal Ateş Çalışma Grubu üyeleri kardit tanısı kesin olan tüm hastalarda prednizolon tedavisini önermektedir. Karditli hastalar kesinlikle yatak istirahatine alınır. Kalp yetmezliği varsa digital, diüretik ve ACE inhibitörleri verilir. Rebound'u önlemek için steroid kesilirken salisilat başlanmalıdır.





ROMATİZMA Alabalık yağı Ardıç tohumu Aspir Biberiye yağı Defne yağı Eğir kökü Hardal tohumu Isırganotu
Karanfil yağı Kekik yağı Lavanta Mısır püskülü Pelesenk yağı Sandalos Terebentin


Sarkidoz (Morbus Boeck) iltihaplı bir hastalık olur genelikle Akçiğerde görülsede nadirende deri, gözler, kemikler, lenf bezeleri, dalak, kalp, karaciğer, pakreas ce sinir sistemindede görülebilir. Hastaların yarısında herhangi bir rahatsızlık görülmezken diğer yarısında ağrılı rahatsızlıklar görülebilir. Ocak şekilinde granül adı verilen yuvarlak veya başka şeklide doku düğümlerinden oluşur. Hastalığın sebebi bilinmemektedir, araştırmacılar hastalığın genetik veya çevre faktörleri nedeniyle olabilieceğini ileri süremktedirler. Son yapılan araştırmalarda genin bozulmasının sarkidoza sebep olduğu idea edilmektedir. Ama genetik yapıyı bozsa bozsa henüz keşfedilmem,iş bir virüs veya virüsler sebep olabilir.

Sarkidoz normal olarak 15—60 yaşları arasında görülürsede nadiren yaşılarda vede daha küçüklerdede görülebilir. Sarkidoz en çok isveç , izlanda ve ABD’de ise zenciler arasında dahaço görülmektedir. Almanyada yılda ortalama 8—10 000 kişide sarkidoz hastalığı ortaya çıkmakta ve sürekli yaygınlaşmaktadır. Sarkidoz hastalığı genelikle kadınlarda daha çok görülmektedir.

Sarkidozun nedeni pek anlaşılamamıştır ve sebepleri konusunda araştırmalar sürmektedir. Hastaların çoğunda akçiğer rahatsızlığı görülür. Alınan nefesle birlikte akçüğere yerleşen zararlı maddeler tahribatta önemli rol oynarsada. Asıl bakteri, virüs ve mantarları yaptığı tahribatlara kimyasal ilaçlar ve kimyasal maddeler, ve tozlarında katkısı ile dahada komplaks bir durum ortaya çıkar. Genetik değişimlerinde sarkidozun yayılmasında önemli rol oynadığı 6 nolu kromosomdaki değişimlerin sarkidoza yakalanmayı kolaylaştırdığı tesbitedilmiştir. Genetik bozulmalar bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır.

Sarkidozun devreleri.
Sarkidoz akut ve kronik olmak üzere iki devrede görülür.
Akut Sarkidoz genelikle yüksek ateşle birlikte görülür. Hastalık belirtileri hangi organda görülürse o organa göre belirir. Sarkidozun Löfgren sendromu diye bilinen türünde ise üç özellik bir arada bulunur. Bu özelikler düğümgülü (erythema nodosum), artist (eklem iltihapalanması ) ve lenf şişmesi gibi rahatsızlıklar aynı anada görülürse buna özel sarkidoz (löfgren-sendrom) denir.

Kronik Sarkidoz
Kronik ya hiç fakedilmeden ortaya çıkar veya yavaş yavaş sinsice gelişir. Fakat geenlikle herhangi bir rahatsızlığa sebep olmadan hastalık yayılır ve hastalığın teşhisi röntgenle teşhisedilir.Hastalık genelikle göğüs kafesindki lenf bezelerinde görülür. Bunun hariçinde hastalığın başka önemli faktörleri şunlardır.

Genel Halsizlik
Hafif Ateşlenme
Zayıflama
Nefes darlığı
Artirit (Eklem iltihaplanması ) ve ayak bileğinde ağrı
Deride morumsukızarıklık ağrılı lekeler, genelikle klaçada
Gözün iris tabakasında iltihaplanma

Hastaların yarısında bu rahatsızlıklar görülürken yarısısnda görülmez bu nedenlede hastalığı teşhis zamanında yapılamadığından çok geç kalınabilir.

Sarkidozun Teşhisi:
Sarkidozu akçiğerlerdeki ve lenf bezelerindeki tipik değişimler röntgenle veya bilgisayarlı tomografi ile teşhis konur. Kesin teşhis ise mikroskopik inceleme ile mümkündür. Akçiğer sıvısı alınır ve analizi yapılır. Lenf bezelerinden, akçğer dokusunda, karaçiğerde, deride ve diğer organlarda görülen değişimler doku alınarak analizi yapılır ve teşhisi yapılır. Sarkidoz hastalarının % 60’ının kanında angiotensin Convertin anziminde (ACE) yükselme olur.

Sarkidozu Tedavi:
Sarkidozun tedavisi mutlaka yapılmalırır ve hastalık akut iken teşhis konursa genelikle problemsiz % 60 oranında iyileşmektedir. Kimyasal ilaçala tedavinin yanında Gökçek İksiride birlikte kulanılırsa dokularda biriken curuf yokeder. Curufa yerleşen bakteri, virüs ve mantarlar ortada kalır ve bağışıklık sistemide bu mikropları yokeder. Tedavi zamanıda yapılmazsa akçiğerde yara izine sebep olur.

Gökçek Iksiri ile Tedavi mümkündür. Fakat asla peynir yememeli, çünkü iltihaplanmaya sebep olur, siyah çay içmemeli, çünkü bağırsakaları kurutur ve vitaminler, minerller ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler, et ve et mamülerine 5-6 ay alınmaması gerekir, çünkü asidoza sebep olur. Buda birçok hastalığın sebebidir. Gökçek İksiri vücudu curuflar dan artır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Gökçek Tonik bağırsak, idrar yolları, solunum yolları ve ağız florasını düzenler patalojik bakteri, virüs ve mantarları yokeder vede bağışıklık sistemini güçlendirir.

Sarkidoz Hastalığını

Sarkidoz Hastalığını bilmem ama bendede koltuk altı bezeleri aşırı şekilde şişmişti ve korkumdan doktora yıllarca gitmedim. Önce Tahitian Noni, Aloe Vera ve sonrada Çörek otu yağını kulandım faydaları oldu ama kesin


ROMATİZMA Alabalık yağı Ardıç tohumu Aspir Biberiye yağı Defne yağı Eğir kökü Hardal tohumu Isırganotu
Karanfil yağı Kekik yağı Lavanta Mısır püskülü Pelesenk yağı Sandalos Terebentin







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder