İdrar Yolları
Enfeksiyonları İçin:
Maydanoz - Bu bitki mükemmel bir idrar söktürücüdür. Çay yapmak için, birkaç dal ezilmiş taze maydanozun veya bir çay kaşığı kuru maydanozun üzerine, bir bardak kaynar su dökün. 5-10 dakika demlenmesini bekleyin. Daha sonra süzün ve için. Enfeksiyon geçene kadar günde iki ya da üç kez bir bardak tüketin.
Maydanoz - Bu bitki mükemmel bir idrar söktürücüdür. Çay yapmak için, birkaç dal ezilmiş taze maydanozun veya bir çay kaşığı kuru maydanozun üzerine, bir bardak kaynar su dökün. 5-10 dakika demlenmesini bekleyin. Daha sonra süzün ve için. Enfeksiyon geçene kadar günde iki ya da üç kez bir bardak tüketin.
Prostat
büyümesi
Prostat
büyümesindeki rahatsızlığı gidermek veya rahatlamak için alınacak tedbirler:
Hazanbelrg
kökünden 100 garmı 2,5
litre suda 25 dakika kaynatıldıktan sonra soğumaya
bırakılır, süzülür ve bir kaba sonur.
KULLANIŞI:
sabah kahvaltıdan yarım saat önce bir su bardağı kereviz suyundan içilir beş dakika sonra da
diğerinden içilir bu terdip bitirnceye kadar devam edilir. Gerek görülürüse
tekrar edirilir.
Prostat
İdrar tutukluğu: bir avuç arpa bir litre suda
kabukları ayrılıncaya kadar kaynatılır, Limon sıkılır, tatlandırılır, yudum
yudum içilir.
Prostat iltihabı:Bir cezve suda bir yemek kaşığı
mazı on dakika kaynatılır. Günde üç defa
bir yemek kaşığı içilir.
Prostat hastalığı: Bu hastalık için brokoli kürü uygulanması lazımdır. İki yüz veya İki
yüz elli gram brokoli yarım litre kaynamış suda hafif ateşte beş altı dakika
haşlanır, bu suyun yarısı sabahleyin, yarısı akşam aç karnına içilir. Bu kür
yirmibir gün devam edilir. Üç dört gün ara verdikten sonra tekrar aynı kür
uygulanır. Eğer uzun süreli bir prostat ise bu yirmi beş otuz gün devam ettirilir.
Altı yıllık bir prostat ise bu kür
iki kez devam ettirilir.
Prostat: Yarım kilo arpa ile yarım kilo pırasa ve üç
bağ dere otu temizlendikten sonra üç litre
suda az kaynatılır. Sonra süzülür.
Çıkan karışımdan sabahları aç karnına bir bardak içilir. Bu kür üç kez
tekrar edilir.
Prostat
100g.
Eğir kökü, 5lt suda, 2.5lt kalıncaya dek kaynatılır. Günde 3 öğün, yemeklerden
yarım saat önce, 1 çay bardağı içilir.
Aynı
miktarda Kereviz tohumu da aynı şekilde hazırlanarak günde 3 öğün, yemeklerden
15dk. önce, 1 çay bardağı içilir.
Dr.
İbrahim Saraçoğlu iyi huylu prostat
büyümesine karşı taze sıkılmış domates kürünü tavsiye etti. Tarifi: İyi huylu prostat büyümesine karşı bir ay müddetle her gün akşam yatmadan 1 saat evvel bir bardak taze sıkılmış domates suyu içilir
Erkeklerde 50 yaşından sonra görülen bir hastalıktır. Özellikle geceleri sık sık idrara çıkma, idrarın ağrılı ve sızılı olması, damla damla akması gibi belirtilerle kendini gösterir. Her gün 1-2 fincan adaçayı tüketmek, mısır püskülü, yeşil çay, anason ve zerdeçaldan oluşan karışımı çay yapıp içmek prostat için faydalıdır.
Yine hergün 1 çorba kaşığı keten tohumu yada yağı tüketmek, meyankökü çiğnemek, bol biberiye, dereotu, zerdeçal ve maydonoz yemek ve bol su içmek prostat sağlığı için çok önemlidir.
PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER
*
*
* 8 kilo kaynar suyun içine
* At kestanesi, tam açılmamış servi kozalağı, mazı yaprağı, ardıç tohumu, ökse yaprağı, ayrık kökü ve maydonoz gibi bitkilerin çayları günde 3-4 bardak içilir. Günde 3-4 bardak içilir.
* Kenevir, kereviz tohumuyla beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak macun yapılıp yenmeye devam edilir.
* 1 Bardak kaynar suya,
* Maydanoz kaynatılıp, günde 3 bardak içilir.
* Prostat iltihabı için her gece 1 lt suda 1-2 soğan sabaha kadar bekletilerek, sabah aç karna içilir.
KANSER HASTALARINA TAVSİYELER
Bol bol taze sıkılmış sebze ve meyve suyu için.
Brokoli, lahana, maydanoz kürleri uygulayın.
Asla klorlu su kullanmayın. Özellikle de yemeklerde.
Gıdalarınızı paslanmaz çelik ya da cam kaplarda pişirin.
Alkollü içecek, çay, kahve ve meşrubattan uzak durun.
Rafine besinler ve muamele görmüş gıdalar kullanmayın. Endüstriyel beyaz şekerden ve kırmızı etten uzak durun.
Tuzu azaltın ve iyotlu tuz kullanın.
Patates, kuru fasulye, fındık, yeşil sebze gibi potasyum açısından zengin gıdalar alın.
Günde en az sekiz saat uyuyun. Özellikle gece birde melatonin isimli çok önemli hormon en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Sessiz ve ışıksız bir odada yatın.
Bitkilerden yaptığınız çayları için; ıhlamur, adaçayı gibi.
Yemeklerinizde zencefil, zerdeçal gibi baharatları doktor tavsiyesinde kullanın.
Kavrulmamış ayçiçek, kabak
Prostat kanserine karşı acı biber
Kırmızı biberin içinde etkin olarak
bulunan ve acılık veren bir madde, prostat kanseri hücrelerini yok ediyor.
17/03/2006 - 03:31
Los Angeles'taki Cedars-Sinai Hastanesi Kanser Enstitüsü ve
California Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, acı kırmızı biberde yoğun
olarak bulunan alkaloid madde 'kapsaisin', kanserli prostat hücrelerine enjekte
edildiğinde, parçalanarak yokolmalarını sağlıyor.
Araştırmada, laboratuvar farelerine nakledilen kanserli insan prostat hücrelerinin yüzde 80'i 'kapsaisin' karşısında imha oldu.
Sonuçları 'Cancer Research' (Kanser Araştırması) dergisinde de yayımlanan araştırmaya katılan bilim adamlarından Sören Lehmann, maddenin, insanlarda kanserli prostat hücre kültürleri üzerinde, yayılmayı önleyen güçlü bir etkisi bulunduğunu söyledi.
Dünyada yılda 680 bin erkek prostat kanserine yakalanıyor.
Kimyon da önleyici etkiye sahip
ABD'nin New Jersey eyaletindeki Rutgers Üniversitesi'nde yapılan bir başka araştırmada da kimyonun, prostat kanserini önleyici etkisi olabileceği belirlenmişti.
Araştırma sonucunda, körinin içinde etkin biçimde bulunan kimyonun, tek başına veya özellikle karnabahar, karalahana, brokoli, brüksel lahanası, lahana, suteresi ve şalgam gibi sebzelerle birlikte pişirildiğinde prostat kanserinin tedavisi ve önlenmesi için potansiyel bir etkisi olabileceği belirtilmişti.
Kanser önleyici kimyasal maddelere sahip ve 'phenethyl isothiocyanate' içeren sebzeler ile kimyonun, antioksidan veya hastalıkları önleyici özelliklerine dikkat çeken araştırmacılar, bu tip bir beslenme biçiminin ABD'de erkekler arasında en yüksek ikinci ölüm oranına sahip prostat kanserini önlemede çare olabileceğine işaret etmişlerdi.
Halk arasında isot, bilim çevrelerinde ise 'capsicum anitum' adıyla bilinen kırmızı acı biberin anavatanının Meksika olduğu sanılıyor.
Aztekler'in yazılı belgelerinde sözettikleri kırmızı acı biber, Avrupa'ya 15'inci yüzyılın sonlarında geldi, 16'ncı yüzyılda ise kıta ülkelerine ve Osmanlı topraklarına yayıldı.
Kırmızı biberi en çok tüketen ülkelerden olan Hindistan'a ise 17'nci yüzyılda Portekizliler tarafından ulaştırıldı.
Hint ve Meksika mutfağında çok sık kullanılan kırmızı acı biber, Türkiye'de en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştiriliyor ve tüketiliyor.
L.T. Tresh adlı bilim adamı, 1846 yılında bibere acılığı veren maddenin kristal yapısında olduğunu tespit ederek, adını 'capsaicin-kapsaisin' koymuştu
Araştırmada, laboratuvar farelerine nakledilen kanserli insan prostat hücrelerinin yüzde 80'i 'kapsaisin' karşısında imha oldu.
Sonuçları 'Cancer Research' (Kanser Araştırması) dergisinde de yayımlanan araştırmaya katılan bilim adamlarından Sören Lehmann, maddenin, insanlarda kanserli prostat hücre kültürleri üzerinde, yayılmayı önleyen güçlü bir etkisi bulunduğunu söyledi.
Dünyada yılda 680 bin erkek prostat kanserine yakalanıyor.
Kimyon da önleyici etkiye sahip
ABD'nin New Jersey eyaletindeki Rutgers Üniversitesi'nde yapılan bir başka araştırmada da kimyonun, prostat kanserini önleyici etkisi olabileceği belirlenmişti.
Araştırma sonucunda, körinin içinde etkin biçimde bulunan kimyonun, tek başına veya özellikle karnabahar, karalahana, brokoli, brüksel lahanası, lahana, suteresi ve şalgam gibi sebzelerle birlikte pişirildiğinde prostat kanserinin tedavisi ve önlenmesi için potansiyel bir etkisi olabileceği belirtilmişti.
Kanser önleyici kimyasal maddelere sahip ve 'phenethyl isothiocyanate' içeren sebzeler ile kimyonun, antioksidan veya hastalıkları önleyici özelliklerine dikkat çeken araştırmacılar, bu tip bir beslenme biçiminin ABD'de erkekler arasında en yüksek ikinci ölüm oranına sahip prostat kanserini önlemede çare olabileceğine işaret etmişlerdi.
Halk arasında isot, bilim çevrelerinde ise 'capsicum anitum' adıyla bilinen kırmızı acı biberin anavatanının Meksika olduğu sanılıyor.
Aztekler'in yazılı belgelerinde sözettikleri kırmızı acı biber, Avrupa'ya 15'inci yüzyılın sonlarında geldi, 16'ncı yüzyılda ise kıta ülkelerine ve Osmanlı topraklarına yayıldı.
Kırmızı biberi en çok tüketen ülkelerden olan Hindistan'a ise 17'nci yüzyılda Portekizliler tarafından ulaştırıldı.
Hint ve Meksika mutfağında çok sık kullanılan kırmızı acı biber, Türkiye'de en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştiriliyor ve tüketiliyor.
L.T. Tresh adlı bilim adamı, 1846 yılında bibere acılığı veren maddenin kristal yapısında olduğunu tespit ederek, adını 'capsaicin-kapsaisin' koymuştu
Brokoli Gerçeği
Latince: Brassica olerace convra. botrytis var. italica
İngilizce: Broccoli
Almanca: BrokoliÖzellikleri:
İngilizce: Broccoli
Almanca: BrokoliÖzellikleri:
prostatit
iyi huylu prostat büyümesi
gırtlak, yemek borusu ve prostat kanserini önleyici
hormon dengeleyici
antioksidan
idrar yolları enfeksiyonu
meme kanserini önleyici
menepoz döneminde
kemik erimesine karşı
göğüsteki fibrokistlere karşı
Brokoli, üzerinde en fazla ve en uzun çalışma ve araştırma yapmış olduğum bitkilerden bir tanesidir. Brokoli üzerindeki çalışmalarımın sonuçlarını ilk olarak, Türk televizyon kanallarında, 1999 yılının Mart ve Nisan aylarında memleketimde açıkladım. Bu açıklamayı yaparken karşımdaki bilim adamı bir farmakoloji uzmanı idi. Bana canlı yayında aynen şöyle demişti: “çok güzel bir yemek tarifi verdiniz”. Bir bilimadamından gelen böyle bir yanıt açıkçası beni şaşırttığı kadar üzmüştüde. Fakat, bu olayın beni hiçbir şekilde olumsuz etkilemesine izin vermeyerek çalışmalarıma devam ettim. Internet üzerinden Avrupa ve Amerika’da üniversiteler ve medical forumlar ile irtibata geçtim. Yine internet üzerinden hasta ve hekimler ile karşılıklı olarak yapmış olduğum tartışmaların sonucunda, 1999 yılını mayıs ayında, Almanya’da Medikal Forum “Prof.Saracoglu yöntemi ile Prostatit Tedavisi” adı altında Web Sitesi açmıştır. Aynı şekilde temmuz 1999 tarihinde Amerika’da St.John Üniversitesi bu alanda en büyük tartışmayı başlatmıştır. Yine Amerika’nın ve dünyanın en büyük prostat vakfı Haziran 1999’da internette web sitesi açmışlardır. Daha sonra sırasıyla İspanya, Kanada ve İsveç gelmiştir. Bahsettiğim bu sitelerin internet adreslerini aşağıda vermiş bulunuyorum.
Böyle bir hizmetin başlangıcını her ne kadar memleketimde başaramadıysam da, bir Türk olarak brokolinin bu şifalı gücünü tüm dünya insanlarının hizmetine sunabilmenin gururunu ve mutluluğunu yaşamaktayım. Yurt dışında açılmış olan bu siteleri tüm dünyadan hergün binlerce insan ziyaret etmektedir. Bir hafta içerisinde tüm dünyadan aldığım ortalama e-mail sayısı 400’ün üzerindedir. Beni en çok mutlu eden brokoli kürünü bizzat kullanmakta olan hekimlerden gelen e-maillerdir.
Brokoli memleketimizde son birkaç yıldan beri tanınmaya başlamıştır. Halbuki, Bizans Döneminde Anadolu’da ve Akdeniz Bölgesinde özellikle yetiştirilmiş bir sebzedir. Brokoli, karnabaharın yeşiline benzeyen bir sebzedir.
Hatta, şifa gücü bakımından brokoli ile karnabaharın ortak yönleri de vardır. Ancak, şifa gücü ve içindeki etkin maddeler bakımından brokoli, karnabahardan çok daha etkilidir. Karnabaharın brokolinden güçlü olduğu bir tek nokta vardır, o da kadınların kronik idrar yolları enfeksiyonlarına karşı olan gücüdür. Bu konuda karnabahar ile ilgili kısmı okuyunuz. Brokolide bulunan bazı önemli etkin maddeler aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo: Brokolide bulunan bazı etkin maddeler
Brokoli, üzerinde en fazla ve en uzun çalışma ve araştırma yapmış olduğum bitkilerden bir tanesidir. Brokoli üzerindeki çalışmalarımın sonuçlarını ilk olarak, Türk televizyon kanallarında, 1999 yılının Mart ve Nisan aylarında memleketimde açıkladım. Bu açıklamayı yaparken karşımdaki bilim adamı bir farmakoloji uzmanı idi. Bana canlı yayında aynen şöyle demişti: “çok güzel bir yemek tarifi verdiniz”. Bir bilimadamından gelen böyle bir yanıt açıkçası beni şaşırttığı kadar üzmüştüde. Fakat, bu olayın beni hiçbir şekilde olumsuz etkilemesine izin vermeyerek çalışmalarıma devam ettim. Internet üzerinden Avrupa ve Amerika’da üniversiteler ve medical forumlar ile irtibata geçtim. Yine internet üzerinden hasta ve hekimler ile karşılıklı olarak yapmış olduğum tartışmaların sonucunda, 1999 yılını mayıs ayında, Almanya’da Medikal Forum “Prof.Saracoglu yöntemi ile Prostatit Tedavisi” adı altında Web Sitesi açmıştır. Aynı şekilde temmuz 1999 tarihinde Amerika’da St.John Üniversitesi bu alanda en büyük tartışmayı başlatmıştır. Yine Amerika’nın ve dünyanın en büyük prostat vakfı Haziran 1999’da internette web sitesi açmışlardır. Daha sonra sırasıyla İspanya, Kanada ve İsveç gelmiştir. Bahsettiğim bu sitelerin internet adreslerini aşağıda vermiş bulunuyorum.
Böyle bir hizmetin başlangıcını her ne kadar memleketimde başaramadıysam da, bir Türk olarak brokolinin bu şifalı gücünü tüm dünya insanlarının hizmetine sunabilmenin gururunu ve mutluluğunu yaşamaktayım. Yurt dışında açılmış olan bu siteleri tüm dünyadan hergün binlerce insan ziyaret etmektedir. Bir hafta içerisinde tüm dünyadan aldığım ortalama e-mail sayısı 400’ün üzerindedir. Beni en çok mutlu eden brokoli kürünü bizzat kullanmakta olan hekimlerden gelen e-maillerdir.
Brokoli memleketimizde son birkaç yıldan beri tanınmaya başlamıştır. Halbuki, Bizans Döneminde Anadolu’da ve Akdeniz Bölgesinde özellikle yetiştirilmiş bir sebzedir. Brokoli, karnabaharın yeşiline benzeyen bir sebzedir.
Hatta, şifa gücü bakımından brokoli ile karnabaharın ortak yönleri de vardır. Ancak, şifa gücü ve içindeki etkin maddeler bakımından brokoli, karnabahardan çok daha etkilidir. Karnabaharın brokolinden güçlü olduğu bir tek nokta vardır, o da kadınların kronik idrar yolları enfeksiyonlarına karşı olan gücüdür. Bu konuda karnabahar ile ilgili kısmı okuyunuz. Brokolide bulunan bazı önemli etkin maddeler aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo: Brokolide bulunan bazı etkin maddeler
alpha-amyrin
|
beta-sitosterol
|
dimethyl-disulfid
|
ferulic asit
|
indol-3-carbinol
|
kaempferol
|
p-coumaric asit
|
progoitrin
|
salicylic asit
|
sinapic asit
|
trans-ferulic asit
|
çinko
|
caffeic asit
|
cinnamic asit
|
glucoerusin
|
gluconasturtin
|
linoleic asit
|
n-penthyl-amine
|
quercetin
|
quercitrin
|
sinigrin
|
stigmasterol
|
allyl-isothiocynate
|
abscisic asit
|
Brokoli gerçek bir C-vitamini deposudur. Orta büyüklükteki bir brokoli günlük C-vitamini ihtiyacımızın tam iki katını karşılar. Brokolinin lifli yapısı ve içerdiğibeta karotensağlıklı bir bağırsak florası için vazgeçilmez birer takviyedir. Aynı büyüklükteki brokoli günlük A-vitamini ihtiyacımızın %15’ini karşılar. Burada okuyucuya hatırlatmakta fayda görüyorum, besinlerdeki A-vitaminini, A-vitamini olarak değil beta karoten olarak alırız. Besinlerde bulunan beta karoten A-vitamininin ön basamağıdır. Beta karoten vücudumuza alındıktan sonra yine vücudumuz tarafından A-vitaminine dönüştürülür. Gerek beta karoten gerekse de C-vitamini antioksidandırlar. Antioksidanlar serbest radikalleri (free radicals) yok edici özelliğe sahiptirler. Serbest radikaller kansere, kalp-damar rahatsızlıklarına, eklem romatizmasına ve Alzheimer hastalığının oluşumunda rol oynayabilmektedirler. Nebraska Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Harman ve ekibi yaptığı çalışmalarda serbest radikallerin hücreleri çabuk yaşlandırdığını (aging) ve katarakta sebebiyet verdiğini ortaya koymuşlardır. Piyasada satılan antioksidan takviye tabletlerini hekiminize danışmadan kullanmayınız. Vücudumuzun kendisi yeterli ölçüde antioksidan üretmektedir. Ayrıca, sebze ve meyveler üzerinden de fazlası ile doğal antioksidan almaktayız. Unutmayınız, vücudumuz gerektiğinde kendi antioksidanını kendisi üretmektedir.
Brokoli çok çeşitli etkin maddeler içeren bir sebzedir. Kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu gücü olan bu etkin madde sulforafen dir. Bu madde aynı zamanda prostat kanserinin tedavisinde de kullanılmaktadır. Sulforafen 1992 yılında Johns Hopkins Üniversitesinden Dr. P.Talalay tarafından ortaya konmuştur. Sulforafen aynı zamanda yeşil soğan, havuç, brüksel lahanası ve karnabaharda da bol miktarda bulunmaktadır.
Sulforafen maddesinin gücü, vücudumuzda kansere karşı savaşan quinnen reduktaz enzimini aktive etmesinden (uyarmasından) kaynaklanmaktadır. Kansere karşı koruyucu olan sulforafeni en iyi destekleyen ve yine brokolide bulunan indol-3-carbinol maddesidir. Değerli okuyucu, bilim adamlarının yaptığı araştırmaların sonuçlarına göre, gerek prostat kanserinin gerekse de kadınlarda meme kanserinin oluşumuna ve de yayılmasına neden olan iki önemli neden oldukça ağırlık kazanmaktadır. Bunlardan birincisi aşırı yağlı (hayvansal) beslenme, ikincisi ise hormon dengesizliğidir.
Prostat ve meme kanserlerinin hızlı ilerlemesinde ve yayılmasında hormon denge- sinin önemli rolü vardır. Örneğin erkeklerde testosteron hormonunun aktif bir çeşidi (metaboliti) olan DHT (DiHidroTestosteron) hormonudur. Dihidrotestosteron prostat kanserinin ilerlemesinde ve de yayılmasında etkilidir. İşte, brokolinin içerisinde bulunan önemli bir etkin madde olan dihidrotestosteron hormonunun oluşumunu engelleyebilmektedir (büyük oranda inhibe edebilmektedir). Bu sayede prostat kanserinin yayılmasına ve ilerlemesine engel olmaktadır. Burada bilinmesi gereken brokoli kürünün prostat kanserini yok etmediğidir. Ancak, brokoli kürü prostat kanserine yakalanma riskini önemli ölçüde engelleyebilmektedir. Eğer, yakın akrabalarında prostat kanseri olanlar var ise, bu kişilere brokoli kürünü yılda en az iki-üç kez uygulamalarını öneririm. Brokoli kürü, prostat kanserini önleyici potansiyel bir güçtür. Hastalığa yakalandıktan sonra tedavi etmek farklıdır, hastalığa yakalanmamak için önlem almak farklıdır. Brokoli kürünün önleyici gücünden çok daha fazla önleyici güce sahip olan arslanpençesidir. (Bakınız: arslanpençesi)
Brokoli quercetin adı verilen tabii antibiyotik içermektedir. Quercetin iki yıldan beri Amerika’da eczanelerde satılmaktadır. Quercetin prostat içi iltihaplanmalarda (prostatit) başarıyla kullanılmaktadır. Bunun dışında brokolide bulduğum saracon A1 adlı etkin madde quercetin’den çok daha etkili tabii bir antibiyotiktir. Saracon A1 özellikle idrar yolları ve prostat içi enfeksiyonlarında etkili olmaktadır. Bu tür tabii antibiyotikler bağışıklık sistemimizi (immün sistem) zayıflatmadan şifa verici güce sahiptirler. İşte, brokoli içerdiği diğer etkin maddeler ile hem bağışıklık sistemizi güçlendirmekte hem de aynı anda antibiyotik takviyesi yapmaktadır. Bu nedenle brokoli prostat problemlerine karşı bir önleyici olarak zaman zaman hiç çekinmeden kullanılabilir. Saracon A, saracon V ve saracon H adı altında isimlendirdiğim etkin maddeler, brokolide bulunan ve önceden bilinen etkin maddelerdir. Ancak, önceden bilinen ve literatüre geçmiş bu maddelerin belirttiğim özellikleri bilinmediği ve yeni olduğu için, bu nedenle saracon A, -H ve -V isimlerini kullandım. Eczanelerde satılan antibiyotikleri birer önleyici veya tedbir olarak kullanamayız. Ancak bir hekimin önerisi doğrultusunda şikâyetler ortaya çıktıktan sonra kullanabiliriz. Unutmayınız ki, bütün sentetik antibiyotikler insan hayatı için vazgeçilmez birer tedavi edicidirler. Hemen hemen bütün sentetik antibiyotikler tedavi esnasında bağışıklık sistemimizide zayıflatmaktadırlar ve de uzun vadeli kullanıldıkları taktirde de bağırsak florasını bozarak, bağırsaklarda ve kadınların genital bölgelerinde mantar oluşumuna neden olabilmektedirler.
İyi huylu prostat büyümesi (benign prostate hypertrophy) 40-45 yaşından sonra erkeklerin %43 ‘ünde, 50-55 yaşlarında %50’sinde ve 60 yaşlarından sonra da %55‘inde görülen bir rahatsızlıktır. Genel olarak başlangıç şikayetleri geceleri sık idrara kalkma, idrar yaparken zorlanma ve çatallanma, idrar kesesini tam boşaltamama (miksiyon) şeklinde olmaktadır. Daha ileri safhalarda ise idrar yaparken yanma, idrar tutmada zorlanma ve cinsel isteksizlikte baş göstermektedir. İyi huylu prostat büyümesi bazı hastalarda PSA (Prostat Spesifik Antigen) değerini de yükseltebilmektedir. PSA değerinin normal değerleri 0 ile 4 ng/L dir. Bu değerler iyi huylu prostat büyümesi olan bazı hastalarda çok yukarılara çıkabilir. PSA konusunda daha detaylı bilgi için açıklamalar bölümünde Açıklama10’nu okuyunuz. Bu nedenle PSA değeriniz yüksek çıktığında hemen prostat kanserine yakalandığınızı düşünmeyiniz. Bu durumu mutlaka hekiminiz ile görüşünüz. Hekiminiz sizi bu konuda mutlaka aydınlatacak ve gerekli olan önerileri yapacaktır. Hekiminize güveniniz.
Brokoli üzerinde yaptığım araştırmalarımda idrar yolları üzerinde vasodilatif özelliği olan saracon V1 maddesini buldum. Saracon V1 idrar yolları üzerinde genişletici bir özelliğe sahip ve bu sayede rahat idrara çıkma imkanı sağlamaktadır. Ancak, burada önemli olan büyümüş olan prostatın da tekrar yavaş yavaş küçülmesini sağlayabilmekdir. Bunu sağlayan yine brokolinin içerdiği hormon dengeleyici özelliği olan indol ve indol türevleridir. İşte brokolinin içerdiği hormon dengeleyici indol ve indol türevleri testosteron/dihidrotestosteron dengesini tekrar kurmakta, prostat için yeterli olan testosteron miktarını dengelemektedir. Bu sayede prostat yavaş yavaş sağlıklı çalışmasına başlamaktadır.
Brokolinin şifa veren gücü sadece erkeklere yönelik değildir. Bayanlarda dameme kanserini önleyici gücü artık bilinen bir gerçektir. Amerika’da bu konuda yapılan pek çok klinik deney bunu ortaya koymuştur. Menopoz dönemindeki bayanlara da yardımcıdır. Çok az suda beş dakika haşlanmış brokoli ve haşlama suyunu tüketmeleri iyi bir takviyedir. Cinsiyet hormonu östrojenin dengelenmesinde oldukça başarılıdır. Brokoli içerdiği Di-Indolyl-Methan(DIM) sayesinde östrojen metabolizmasının dengeli çalışmasını sağlayarak bu sayede menopoz döneminin daha sağlıklı bir şekilde geçirilmesini sağlamaktadır. Diğer bir ifade tarzıyla, DIM yüksek olması durumunda, tabii olarak östrojen/testosteron oranını normal sınırlarına getirmekte etkilidir. Kısaca, di-indol-methan (DIM) östrojen hormonunun metabolize olmasında yardımcıdır.
Erkeklerde, yaşlanmayı (aging) hızlandıran parametrelerden bir tanesi de, orta yaşlardan itibaren östrojen metabolizmasının yavaşlamasıdır. Östrojen hormon metabolizmasının yavaşlaması demek, bu hormonun akümü -lüsyonu (birikmesi) demektir. Östrojen hormonunun birikimi erkeklerde yaşlanmayı hızlandıran faktörlerden bir tanesidir. İşte, brokolide bulunan di-indol-methan (DIM) etkin maddesi, östrojen hormon metabolizmasının daha sağlıklı ve dengeli çalışmasını sağlayarak, bu hormonun erkeklerde yaşlanmaya neden olan birikimine engel olmaktadır. Söz östrojen hormonundan açılmışken bir noktaya daha değinmek istiyorum.
Genel bir kural olmasa da erkeklerde orta yaştan itibaren östrojen hormonu yükselmeye başlar. Bunun nedeni, östrojen hormonu metabolizması yavaş çalışmaya başlamaktadır. Yani, östrojen hormonunun vücudumuzdaki yok edilme hızı yavaşlamaktadır. Sonuç olarak, östrojen hormonu seviyesi yükselmeye başlar. Östrojen hormonunun yükselmesi erkeklerde cinsel isteksizliğe de neden olmaktadır. İşte, brokolide bulunan üç tane etkin madde, (bunlardan bir tanesi di-indol-methan) östrojen hormon metabolizmasını hızlandırarak, bu hormonu normal seviyesine indirebilmektedir. Brokoli kürünü, prostatit veya iyi huylu prostat büyümesine karşı uygulayan hastaların iktidarsızlık şikâyeti olanları, (östrojen hormonuna bağlı olarak) bu kür sayesinde normal cinsel ilişki peryotlarına kavuştuklarını belirtmektedirler. Brokoli kürü aynı zamanda, östrojen hormonunun yükselmesinden dolayı iktidarsızlık çeken erkeklere normal cinsel yaşam kalitelerini geri kazandırmaktadır. Ancak, brokoli kürünü viagra gibi düşünmemek gerekir.
Brokoli kürü östrojen hormon metabolizmasının sağlıklı çalışmasında promotor (takviye edici) özelliğe sahip olduğundan, hem osteoporoz’a karşı korumakta, hem kolestrolü düşürmekte ve hem de dokulara yeterli oranda suyun depolanmasını sağlamaktadır. Östrojen hormonunun kemik yapısının olgunlaşmasında da rolü çok önemlidir. Bu nedenle, menopoz dönemindeki bayanlara kemik yapısını takviye edici, kalsiyum yönünden zengin beslenme ve hatta ekstra kalsiyum takviyesi önerilir. Yüz gram brokoli tükettiğiniz zaman ortalama 50 mg kalsiyum almış olursunuz. Brokoli gerçek bir kalsiyum deposudur.
Değerli okuyucu, brokoli kürü prostat probleminin durumuna göre en az 21 gün en fazlada 90 gün uygulanmakta ve şikayetlerin tekrar ortaya çıkmasıyla 10-15 günlük kısa kürler halinde zaman zaman uygulanmaktadır. Brokoli gerçekten hiçbir yan tesiri olmayan ve alınan ilaçlar ile de etkileşmesi söz konusu olmayan bir sebze kürüdür. Kullananların tavsiyeleri ile hızla yayılan brokoli kürü, tüm dünyada büyük bir başarı ile uygulanmaktadır. Bu konuda tüm dünyadan gelen mesajlar, gerek Almanya’da Medikal forumlarda, gerek Amerika’daki prostat vakfı forumlarında ve gerekse de Amerika’da St.John Üniversitesinin prostatitis forumunda hastalar ve bilim adamları arasında karşılıklı olarak tartışılmaktadır. Ağustos 2000 tarihinde Amerikalı bir bilim adamı, St. John Üniversitesi prostatitis tartışma forumunda şu görüşü ortaya atmıştır; “Brokoli kalsiyum açısından çok zengin bir sebzedir. Uzun müddet suyu içildiği taktirde böbrek veya prostat taşına neden olabilir. Çünkü, böbrek ve prostat taşlarının temelini kalsiyum oksalatlar oluşturmaktadır. Bu nedenle kullanan hastaların dikkatli olmalarını ve uzun müddet kullanılmaması gerektiğine inanıyorum.” Bu görüşün aksinin kesinlikle doğru olduğunun cevabı İngilterede yayınlanan tıp dergisinde “N Engl J Med 1993 Mar 25 ; 328(12) : 833-
Brokoli kürünün üç aylık (doksan gün) uygulama döneminde, prostat ve böbrek taşlarının belirgin bir biçimde küçüldükleri gözlenmiştir. Ancak, bu konudaki araştırmalarım ve etkin madde üzerindeki çalışmalarım devam etmektedir.
Prostat sıvısı alkali olup (bazik) içerisinde bulunan en önemli maddelerden bir tanesi de çinkodur. Çinkonun, insan vücudunda en fazla bulunduğu ortam prostat sıvısıdır. Prostat fonksiyonu hakkında önemli bilgi veren parametrelerden bir tanesi de prostat sıvısı içerisinde bulunan çinko miktarıdır. Kısaca, çinko önemli rol oynamaktadır. Burada hemen belirtmekte fayda görüyorum; Brokoli ortalama 50 ppm çinko (50 mg çinko/kg brokoli) içerir. Brokolinin yaprakları da ortalama 60 ppm çinko (60 mg çinko/kg brokoli yaprağı) ihtiva eder. Brokoli kürü uygulaması veya sebze olarak brokoli tüketimi yeteri kadar çinko almamızı sağlar. Son yıllarda Amerika’da satılan çinko tabletlerini özellikle prostat problemi olan hastalar yardımcı olarak kullanmaktadırlar. Eğer brokoli kürünü yılda enaz bir defa uyguluyorsanız veya ayda enaz iki defa brokoliyi sebze olarak tüketiyorsanız, takviye olarak çinko tableti almanıza gerek yoktur. Ancak bu, hekiminizin farklı bir öneride bulunmadığı durumlarda geçerlidir.
Gelişmiş ülkelerde en çok görülen kanser türlerinden biri de bağırsak kanseridir (kolon kanseri). Bunun böyle olmasının en önemli sebeplerinden biri de beslenmedir (dünya sağlık teşkilatı verilerine göre). Çünkü, gelişmiş ülkelerde yağlı besinler, konserve ve konserve katkı maddeleri, salam, sosis, ve et bol miktarda tüketilirken lifli (fiber) besinler çok az tüketilmektedir. Buna karşı az gelişmiş ülkelerde daha çok lifli besinler ve tahıl ağırlıklı olarak tüketim yapıldığından bu ülkelerde bağırsak kanseri oranı oldukça düşüktür. Her ne kadar bilimsel olarak lifli besinlerin barğırsak kanserini nasıl önlediği izah edilememiş ise de, bu konuda birkaç tane güçlü teori mevcuttur. Bunlardan en açıklayıcı olanı şudur: Lifli besinler bağırsaklardaki ağır metalleri, asit fazlalığını ve toksinleri emici özelliğe sahiptir. Ağır metaller genel olarak vücudumuz için zehirdirler (toksin). Lifli besinler bağırsakları daha hızlı harekete geçirdiğinden hem daha düzenli hem de miktar olarak daha fazla dışkının bağırsak içinde fazla bekletilmeden dışarı atılmasını sağlarlar. Bağırsaklarda bulunan bazı bakterilerin salgıladığı proteinler kanserojen özelliklidir. Protein yapılı bu kanserojen maddeler bağırsaklarda fazla beklemeden dışarı atılmış olurlar. Brokoli sebzesinin kendine özgü lifli (selülozik) bir yapısı vardır. Bu özelliğinden dolayı bağırsaklardaki toksinleri emme özelliği diğer lifli besinlere göre çok daha fazladır.
Brokolinin şeker hastalarına da (diabetes mellitus) olumlu katkısı dikkate değer ölçüdedir. Kandaki şekerin (glukoz) yüksekliği doğrudan doğruya insulin hormonuna bağlıdır. Kan şekerini ayarlayan ve dengede tutan insulin hormonudur. Kısaca, vücudumuzda insulin hormonu yeterli derecede üretilemiyorsa, kan şekeri de ona göre yükseliyor demektir. Brokoli sebzesi yüksek derecede lif (fiber) içermektedir. Yüksek oranda lifli besinlerin tüketilmesi kan şekerinin ayarlanmasını kolaylaştırır. Bu da daha az insulin hormonuna ihtiyaç var demektir. Brokolide bulunan lifli yapı çözünebilir bir yapıya sahiptir. Çözünebilir olmasıda midenin daha geç boşalması anlamına gelir.
Bundan dolayı glukozun bağırsaklardaki emilmeside (absorpsiyon) gecikmektedir. Brokoli kürünü uygulayan şeker hastaları kan şekeri seviyelerinin yavaş yavaş düştüğünü göreceklerdir. Kısaca, brokoli kan şekerinin kontrol altına alınmasında ve dengelenmesinde yardımcı rol oynamaktadır. Brokoli kürünün bu yardımcı rolü hiçbir zaman insulin veya kan şekerini düşürü ilaç yerine geçtiği anlamına gelmez. Bu konuda sorularınız olduğu taktirde, hekiminize danışınız.
Brokoli içerdiği zengin kalsiyum oranından dolayı, osteoporoz hastalarına da iyi bir yardımcıdır. Brokoli bununla beraber içerdiği diüretik (idrar söktürücü) maddelerden dolayı tansiyon yüksekliği olanlara hastalara da destek olmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi içerdiği yüksek orandaki lifli yapı, kandaki toplam kolestrolü düşürdüğü gibi, aynı zamanda halk arasında kötü kolestrololarak bilinen LDL‘yi de (Low Density Lipoprotein) düşürmektedir.
Uzun zamandan beri prostat şikayeti olanlarda genel bir kural olmasa da, çoğunlukla cinsel isteksizlik zaman içerisinde yavaş yavaş kendini gösterebilir. Brokoli kürü cinsel isteksizliği de yavaş yavaş ortadan kaldırır ve normal yaşam kalitesini tekrar sağlar. Ancak, brokoli cinsel gücü artıran bir bitki değildir. Brokoli, prostat problemini ortadan kaldırmaya destek verdiği için buna bağlı olan cinsel yaşamı da normale dönüştürmektedir.
Genel bir kural olmasa da özellikle iyi huylu prostat büyümesi (prostat hyperplazi) ve/veya prostatit (prostatitis) şikâyeti olanların beslenmelerinde birkaç noktaya dikkat etmeleri gerekir bunlar sırasıyla:
karabiber, köri ve acı biberden uzak durunuz.
kafeinli ya da kafeinsiz kahve tüketiminde ölçülü olunuz.
kola, maden suyu, soda ve asitli içecekleri tercih etmeyiniz
bol su içiniz.
kuru soğan tüketimine ağırlık veriniz. Kırmızı soğan quercetin içermediğinden dolayı tercih etmeyiniz. Beyaz tatlı italyan soğanı Türkiye’ye yeni yeni girmeye başlamıştır, bu soğanda da quercetin eser miktarda mevcuttur.
prostatit şikayeti olanların kesinlikle ağır kaldırmamaları gerekir. En fazla taşıyacakları yükün 3 kilogramı geçmemesi gerekir.
Kış aylarında soğuktan abdominal bölgenizi (karın bölgesi ve aşağısı) koruyunuz. Prostat sağlığı, prostatın düzenli çalışmasına bağlıdır. İktidarsızlık, diğer bir ifadeyle cinsel isteksizlik prostatın çalışmasını yavaşlatmaktadır. Prostatı adeta tembelleştirmektedir. Prostat sıvısı, iktidarsızlıktan dolayı çok seyrek boşaldığından prostat içerisinde uzun zaman kalmaktadır. Bunun sonucunda değişik prostat şikayetleri ortaya çıkabilmektedir.
Cinsel ilişki esnasında kasılma hareketi yapan prostat, prostatın esnek kalmasını, kanla beslenmesini ve içerdiği prostat sıvının dışarı atılmasını sağlar. Bunun sonucunda da prostat metabolizması daha sağlıklı çalışmaya başlar. Böylece prostatın rahatlığı sağlanmış olur. İktidarsızlığın neden olabileceği prostat tembelliği ve prostat tembelliğinin neden olabileceği prostat şikayetleri ortaya çıkabilmektedir.
Değerli okuyucu, iyi huylu prostat büyümesi ve prostat içi iltihablanma (prostatit) uzun zaman içerisinde tedavi edilmedikleri taktirde cinsel isteksizliğe de (iktidar- sızlığa) neden olabilmektedir. Cinsel isteksizliğe karşı mükemmel bir çözüm getiren keçiboynuzu veya havuç kürüdür.(Bakınız: keçiboynuzu ve havuç). Prostatit veya iyi huylu prostat büyümesi şikâyeti olanlar ya da yakın akrabalarında prostat kanseri görülmüş olan ki,şilerin çoğu zaman ortak düşüncesi kendilerinin de birgün prostat kanserine yakalanabilecekleridir. Ya da prostat şikayetlerinin ileride kansere dönüşebileceği korkusudur. Bu durumda olan kişilere arslanpençesi kürünü önerebilirim. Arslanpençesi meme, rahim, lenf bezi ve prostat kanserine karşı mükemmel bir önleyicidir. (Bakınız: Arslanpençesi). Ancak, arslanpençesi kürünü uyguladığınız için hekime gitmeye veya kontrollerinizi yaptırmaya gerek olmadığı düşüncesine kesinlikle kapılmayınız. Zaman zaman gerekli kontrollerinizi yaptırınız. Hekim önerileri doğrultusunda hareket ediniz.
Hamile bayanlar ve brokoli kürü
Brokolinin içerdiği Indol-3-Carbinol (I3C), östrojen hormonunu modüle ettiğinden dolayı hamile bayanların brokoli kürü uygulamamaları gerekir. Beslenme amaçlı olarak brokoli salatası veya yemeğini tüketmelerinde bir sakınca yoktur.
Dikkat:
Brokoliyi satın alırken ve satın aldıktan sonra da mutlaka dikkat etmeniz gereken noktalar şunlardır:
Cinsel ilişki esnasında kasılma hareketi yapan prostat, prostatın esnek kalmasını, kanla beslenmesini ve içerdiği prostat sıvının dışarı atılmasını sağlar. Bunun sonucunda da prostat metabolizması daha sağlıklı çalışmaya başlar. Böylece prostatın rahatlığı sağlanmış olur. İktidarsızlığın neden olabileceği prostat tembelliği ve prostat tembelliğinin neden olabileceği prostat şikayetleri ortaya çıkabilmektedir.
Değerli okuyucu, iyi huylu prostat büyümesi ve prostat içi iltihablanma (prostatit) uzun zaman içerisinde tedavi edilmedikleri taktirde cinsel isteksizliğe de (iktidar- sızlığa) neden olabilmektedir. Cinsel isteksizliğe karşı mükemmel bir çözüm getiren keçiboynuzu veya havuç kürüdür.(Bakınız: keçiboynuzu ve havuç). Prostatit veya iyi huylu prostat büyümesi şikâyeti olanlar ya da yakın akrabalarında prostat kanseri görülmüş olan ki,şilerin çoğu zaman ortak düşüncesi kendilerinin de birgün prostat kanserine yakalanabilecekleridir. Ya da prostat şikayetlerinin ileride kansere dönüşebileceği korkusudur. Bu durumda olan kişilere arslanpençesi kürünü önerebilirim. Arslanpençesi meme, rahim, lenf bezi ve prostat kanserine karşı mükemmel bir önleyicidir. (Bakınız: Arslanpençesi). Ancak, arslanpençesi kürünü uyguladığınız için hekime gitmeye veya kontrollerinizi yaptırmaya gerek olmadığı düşüncesine kesinlikle kapılmayınız. Zaman zaman gerekli kontrollerinizi yaptırınız. Hekim önerileri doğrultusunda hareket ediniz.
Hamile bayanlar ve brokoli kürü
Brokolinin içerdiği Indol-3-Carbinol (I3C), östrojen hormonunu modüle ettiğinden dolayı hamile bayanların brokoli kürü uygulamamaları gerekir. Beslenme amaçlı olarak brokoli salatası veya yemeğini tüketmelerinde bir sakınca yoktur.
Dikkat:
Brokoliyi satın alırken ve satın aldıktan sonra da mutlaka dikkat etmeniz gereken noktalar şunlardır:
satın alırken taze olmasına dikkat ediniz
brokolinin renginin yeşil olmasına dikkat ediniz, sararmış olanları almayınız
uzun müddet kullanacağınız için, 250 gramlık porsiyonlar halinde derin dondurucuda saklayınız. Hergün bir paket kullanınız.
Taze olarak satın aldıysanız, buzdolabınızın normal bölümünde 3 günden fazla bekletmeyiniz. En doğrusu yine porsiyonlar halinde derin dondurucuda koruma altına almaktır.
derin dondurucuda koruma altına aldığınız (stokladığınız) brokoli özelliğini kaybetmeden altı ay kalabilir.
süpermarketlerin derin dondurulmuş sebze reyonlarında paketler halinde satılan brokolinin de yeşil olmasına dikkat ediniz. Fazlaca aldığınız paketleri mutlaka evinizdeki derin dondurucuda saklayınız.
aktarlarda veya bazı marketlerde brokolinin kurutulmuşu satılmaktadır, kürler için onları kullanmayınız. Kurutulmuş brokolinin, tazesine göre olan etkisi yaklaşık %15 civarındadır. Dikkat:Beyaz lahananın yapraklarında ve brokoli’nin göbek kısmı üzerinde veya yapraklarında böcek ısırığı ya da herhangi bir parazitin yarleştiğini görürseniz, o lahanayı veya brokoliyi satın almayınız. Bunun nedenini kısaca şu şekilde açıklamak istiyorum: Hemen hemen tüm bitkiler dışarıdan gelebilecek parazitlere karşı kendilerini korumak amacıyla değişik kimyasal özelliği olan zehirli maddeler üretirler. Bu zehirli maddeler genel olarak yapraklarda veya karnabahar ya da brokoli gibi sebzelerde hem yapraklarında hem de göbek kısmında üretilir. Brokoli, karnabahar ve beyaz lahananın yapraklarında, tadı hafif acımtırak olan glucosinolate adı verilen madde üretilir. Bu glucosinolate maddesi, herbivorous (bitkiler ile beslenen) böcekler için öldürücü bir zehirdir. Beyaz lahananın veya brokolinin yapraklarını veya karın bölgelerini beslenmek amacıyla ısıran parazit birkaç saniye sonra ölmektedir. Çünkü, onlar için glucosinolate’lar birer öldürücü zehirdir. Böcekler için bir zehir olan glucosinolate, insanları hem kansere karşı koruyan hem de kansere karşı savaşan önemli bir etkin maddedir. Peki, neden böcekler tarafından ısırıldığını gördüğümüz karnabaharı, lahanayı veya brokoliyi tüketmemeliyiz, glucosinolate insanlar için faydalı, böcekler için zararlı bir madde ise insanlara nasıl bir zararı olur? Bu soruların cevabı biraz daha detaylı açıklama gerektirmektedir. Şöyle ki: yaprak hücrelerinin içinde bulunan glucusinolate maddesi ayrı bir bölümünde bulunur, buna oda’da diyebilirsiniz. Myrosinaz adı verilen enzim de aynı hücrenin ayrı bir bölümünde (oda) bulunur. Yaprağı ısıran böcek, yaprak hücresinin ayrı ayrı bölümlerinde bulunan bu iki ayrı maddenin birbirleriyle karışmasına neden olur. Myrosinaz enzimi, glucosinolate maddesini insan sağlığı için zararlı olabilecek bir maddeye dönüştürür. İşte bu nedenlerden dolayı, böcekler tarafından ısırılmış bu tür sebzelerin tüketilmemesi gerekir. Böcek ısırıklarını çıplak gözle görmek mümkündür. Brokoli haşlandığı zaman myrosinaz enzimi tüm özelliğini yitirir. Myrosinaz ile glucosinolate bir araya geldiğinde serbest halde kükürt açığa çıkmaktadır. Ayrıca, glucosinolate de reaksiyona girdiğinden yok olmaktadır. Sonuçta kansere karşı etkin rol oynama gücü ortadan kalmaktadır.
Kür 1: İyi huylu prostat büyümesine ve prostatite karşı (şikâyetiniz 1-2 yıldan beri devam ediyor ise)
Yaklaşık, bir litre kaynamakta olan suyun içine 200-
Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa onbeş günlük brokoli kürü uygulamanız gerekir. Sabah erken işe gitmek durumundaysanız, sabah ve akşam içeceğiniz haşlanmış brokoli suyunu akşam hazırlayınız. Geri kalan yarısını sabah içimi için buzdolabında koruma altına alabilirsiniz.
Kür 2: İyi huylu prostat büyümesine ve prostatite karşı (şikâyetiniz 2 yıldan fazla devam ediyor ise)
Kür 1’in aynısıdır. Sadece uygulama zamanı daha fazladır. Bu durumda en az 45 gün uygulanır (üç günlük aralar hariç). Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa 15 günlük brokoli kürü uygulamak gerekir.
Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur
Aşağıdaki makale yurtdışında çalışmış (Avusturya) bilim adamlarımızdanProf.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu 'nun Brokoli' nin prostat ve üriner sistem hastalıklarının tedavisinde kullanılması hakkında İngilizce ve Almanca olarak yayınlanan makalesinden Türkçe' ye uyarlanarak ve sadeleştirilerek tercüme edilmistir.
Yaklaşık 30 yıldan beri yurt dışındaki ve yurt içindeki araştırmacı çalışmalarım; 11 yıldır üzerinde çalıştığım Brokoli gerçeğine beni bitkilerin şifalı gücüne inanmam ve Avrupada bu tür çalışmalara daha önem verilmesiyle başlamıştır. Tıpbın gücüne inanan ve bu gücün yeni buluşlarla güçlenip, insanlıga yeni hizmetlerle gelineceğini bilen bir düşünceyle Brokoli araştırmalarıma başladım.İyi huylu prostat büyümesi (BPH), prostatitis (prostat) ve kronik idrar yolları enfeksiyonu, bugün dünya insanlarının (1.350.000.000) büyük bir problemidir. Böylesine bir problemin kimyasal (ilaç) yöntemleriyle veya ameliyat yaklaşımıyla çözülemeyeceği inancında değilim.Bu yöntemlerin yetersiz veye etkisiz kaldığı durumlarda Brokoliyi mutfağımızdan sağlığımıza taşımayı amaçladım. Brokoli üzerine araştırmalarımı bazı televizyon kanallarında ve yazılı basında açıkladım. İnsanların bu konuya sahip çıkacağını ve pek çoğunun şifa bulacağını bilmekteyim. Görsel ve yazılı medya insanların hayatının bir parçası olmuştur. Ben 11 yıllık çalışmamı açıklarken bunun laboratuarlardan ve üniversitelerden insanlara ne kadar ulaşacağından endişeliyim. Bu düşüncelerime ve bilimsel görüşlerime sahip çıkan Almanya ve Amerika, Medikal Forumlarında Brokoli tedavisi üzerine Web sayfası açarak kendilerine yardımcı olmamı talep etmişlerdir. Bu taleplerini gerek bilim adına gerekse de insanlığa hizmet adına kabul ettim. Almanya Medikal Forumda veAmerikada Prostatitis Foundation Forumda adıma WebSayfası açıldı. Dünyada, brokoliyi prostat tedavisinde ilk uygulayan bir bilim adamı olarak ülkem adına gurur duymaktayım.
Brokoli memleketimize son bir kaç yıldan beri girmiş bir sebzedir. Roma imparatorluğu döneminde esas yetiştirildiği bölgelerden bir tanesi de Akdeniz sahilleri idi. Özellikle Amerika ve Avrupada ençok tüketilen sebzeler arasındadır. Amerikada brokoli tabletleri satılmaktadır. Ancak, bu tabletler Prostat şikayetlerine karşı etkin değildir. Bu tabletler, 3-4 günlük brokoli tohumlarının filizlerinden elde edilmektedir. Brokoli sebzesinden elde edilmemektedir.
Brokoli her insanın mutfağından sağlığına taşıyabilecegi ve hazırlanması en kolay bir sebzedir.
Brokoli içerdiği maddeler açısından insan sağlığı üzerinde çok faydalıdır. Vitamin değerleri açısından; A, E ve C vitaminlerini içermektedir. İçerdiğiflavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Antibiyotik özelliğe sahip olan brokoli, bu yönüyle prostatitis'e (prostat enfeksiyonu) karşı çok etkindir. Hiç bir antibiyotik yoktur ki bağışıklık sistemimizi zayıflatmasın. İşte brokolinin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır; aynı zamanda hem bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte hemde antibiyotik vazifesi görmektedir. Bir noktayı hemen belirtmekte büyük fayda görüyorum. Genel olarak antibiyotikler, insan hayatı için hayati önem taşıyan, vazgeçilmez ilaçlardır. Brokoli, meme, prostat, bağırsak ve idrar kesesi kanserlerine karşı güçlü bir koruyucudur. Amerikada özellikle bu kanser türlerine karşı brokolinin içerdiği bazı maddeler (sulforafen vs) zenginleştirilerek kanser tedavisindede başarı ile kullanılmaktadır. Brokoli içerdiği bazı indol ve indol türevleri (bitkisel hormonlar) açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu sayede vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı özelliğe sahiptir. Yine Amerikada bazı klinikler menopoz dönemindeki bayanlar için östrogen hormonunun düzenli çalışması için brokolideki bitkiselhormonlardan yararlanmaktadırlar. Brokolinin kendine özgü olan selülozik yapısı (lifli yapı) bağırsaklarda oluşan toksinlerin uzaklaştırılmasında (toksin atıcı) ve alınmış olan ağır metallerin emilmesinde büyük rol oynamaktadır. Brokolinin bu lifli yapısı dışkının düzenli bir şekilde dışarı atılmasını sağlar.Kabızlığı önleyicidir. ugün dünyada üzerinde en çok araştırma yapılan sebzelerde; beyaz lahana, turp, domates, brokoli ve havuç en ön sırayı almaktadır.
Brokolinin Gücü
Brokoli, prostatitis, iyi huylu prostat büyümesi (BPH) ve idrar yolları enfeksiyonuna karşı önleyici ve tedavi edici güce sahiptir. Brokolinin şifalı gücünden istifade edebilmek için mutlaka kullanma şekline uymak zorundayız. Kullanma şekli bir KÜR olarak yapılmalıdır. Aksi taktirde haftada bir kaç defa tüketmenin sadece besin değerleri açısından faydası vardır.Sebze olarak Brokoli; A, C, E ve Karotin vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Brokoli, klinik deneylerle (Almanca, İngilizce ) kanıtlanmış özellikle prostat ve meme kanserine karşı etkin 5 farklı koruyucu madde içermektedir. Bunlardan en güçlü olanı sulforafen dir. Prostat rahatsızlıklarının kansere dönüşmesinde brokoli güçlü bir önleyicidir. Bu görevini içerdiği myrosinaz enzimi yardımıyla sağlamaktadır. Brokoli indolbakımından oldukça zengindir. İndoller bitkisel hormonlardır. Brokolide bulunan bazı indollerin özelliği, hormon dengesini sağlamaktır. Meme kanserinin oluşumunda hormon dengesizliğinin rol oynadığı gerçeği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Brokoli bağışıklık sistemimizi güçlendiren 5 tane etkin madde içermektedir. Brokoli bununla da kalmayıp aynı zamandaantioksidan dır. Yani hücre zarlarına (membran) ve hücre DNA sına zarar veren serbest radikalleri nötralize (zararsız hale getirmek) etmektedir. Hücre DNA sını bozabilen serbest radikaller bu özelliklerinden dolayı kanserojendirler. Brokoliye antioksidan olma özelliğini kazandıran quercetin vekaempherol maddelerini içermesidir. Quercetin, Prostatitis tedavisinde kullanılan ve bitkilerden elde edilen bir maddedir. Brokoli lifli bir yapıya sahip olduğundan, bağırsaklardaki ağır metalleri, safra asidi fazlasını sünger gibi emerek oldukça hızlı bir biçimde dışarıya atılmasını sağlar. Brokoli, bu özelliğinden dolayı hem toksin atıcı hemde bağırsak sistemini düzenleyicidir.
Çimlenmiş Brokoli Tohumları: Çimlendirilmiş Brokoli tohumları sebze olarak kullanılan Brokoliye göre ; ortalama 50 kat daha fazla sulforafeniçerirler ve Sulforafen Phase II enzimlerini aktive ederek kansere, mutasyona ve serbest radikallere karşı harekete geçirirler. Amerikada, çimlendirilmişBrokoli filizlerinden (broccoli sprouts) tabletler yapılmakta ve satılmaktadır.
Prostatitis (Prostat Enfeksiyonu)
Prostat enfeksiyonunun iki şekli olduğu tıp otoriteleri tarafından savunulmaktadır. Bunlardan birincisi bakteriyel Prostatitis (bakteriyel prostat enfeksiyonu), ikincisi ise non-bakteriyel prostatitis (bakteriyel olmayan prostat enfeksiyonu) dur. 1998 yılında bir grup Amerikalı ve Kanadalı bilim adamı, 1 Aralık 1998 tarihinde Journal of infectious Urology dergisinde yayınladıkları makale de bakteriyel olmayan prostat enfeksiyonunun gerçekte bakteriyel prostat enfeksiyonu olduğunu kanıtlamışlardır. Bakteriyel-Biyofilm teorisi ile açıkladıkları bu prostat enfeksiyonunu tedavi etmek daha da zor görünmektedir. Genel olarak prostat enfeksiyonunu Antibiyotiklerle tedavi etmek çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bunun nedeni deantibiyotiklerin, prostatın içine kadar girememesidir. Genel olarak bir enfeksiyonun başarı ile tedavi edilebilmesi için bağışıklık sistemininin de güçlü olması veya güçlendirilmesi gerekmektedir.
Prostatis de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli aynı anda iki özellik birden göstermektedir. Birincisi bağışıklık sistemini güçlendirmesi, ikincisi ise antibiyotik (anti-inflammatory effects of antibiotics) özelliğe sahip olmasıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlara karşı daha güçlü demektir. Halbuki antibiyotikler bağışıklık sistemimizi zayıflatırlar. Bu nedenle antibiyotik kullananlar beraberinde çoğu kez vitamin alarak veya sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemilerini güçlendirmeye çalışırlar. Ancak, alınan antibiyotiklerin çoğu bağırsak florasını etkilediklerinden, vitaminlerin, kofaktörlerin, minerallerin ve besinlerden gelen bazı etkin maddelerin emilmesine engel olabilmektedirler. Brokoli giriş kısmında bahsedildiği gibi bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve içerdiğipseudoantibiyotik özellikli etkin maddelerle prostatitis' e karşı etkin rol oynamaktadır.
İyi huylu Prostat büyümesi (Benigne ProstateHyperPlasie) = BPH
Genel olarak prostat, 40-50 yaşları arasındaki erkeklerin % 43 'ünde görülmekte, 50 yaş ve yukarısında %60 lara kadar çıkmaktadır. Dünya sağlık teşkilatının verilerine göre 185.000.000 erkek bu rahatsızlıktan şikayet etmektedir. Prostat büyümesin sebebi olarak bir çok teori öne sürülmektedir. Bunlardan en önemli iki tanesi beslenme ve hormonal düzenle ilgilidir. Beslenme her ne kadar önemli bir sav ise de, Testosteron hormonunun bu rahatsızlığa neden olduğu teorisi ağırlık kazanmaktadır. Erkeklerin testislerinde (haya) oluşan Testosteron hormonu (TH), belirli yaşlardan sonra prostat bezine (kestanecik) ulaşamamaktadır. Prostatı bezinin salgılama görevini yapabilmesi için TH 'na ihtiyacı vardır. TH 'nun prostat bezine ulaşamaması sonucunda prostat bezi büyümeye başlamaktadır. Bu büyüme sonucunda prostat bezi idrar kanallarına baskı oluşturarak belirli şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlar
· sık sık idrara çıkma (geceleri dahil)
· idrarını tutamama, idrar yaparken zorlanma
· idrar yaparken çatallanma
· idrar yaparken yanma
· idrar torbasını tamamen boşaltamama (miksiyon)
· idrar yaptıktan sonra damlama
gibi şikayetlerdir. Bu şikayetler doğrultusunda idrar kesesi her defasında tam boşalamadığından bakteriyel enfeksiyonlara da neden olabilmektedir. Bunun sonucunda da idrar yolları enfeksiyonunları bu rahatsızlığa paralel olarak gelişmektedir. Prostat büyümesinin neden olduğu olumsuz etkilerden bir tanesi de erkekte cinsel isteksizliğe ve iktidarsızlığa neden olmasıdır. Cinsel isteksizlik, Prostatitis hastalarında da ortak bir olgudur.
BPH de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli, içerdiği bazı indol derivatları ve mediyatörler vasıtasıyla biyosentez mekanizmasını harekete geçirerek Testosteron Hormonunun Prostata ulaşmasını sağlamaktadır. Böylece Prostat normal salgılama fonksiyonlarını yavaş yavaş yerine getirmeye başlamaktadır. 21 günlük Brokoli Kürü neticesinde BPH (İyi huylu prostat) hastaları daha 2-3 gün içerisinde idrara bağlı şikayetlerinin nasıl azaldığını görebilmektedirler. Brokoli Kürünü yapan erkeklerin hemen hemen hepsi cinsel isteksizliklerinin önemli ölçüde ortadan kalktığını söylemektedirler. Tabiki hastalığın seyrine göre 21 günlük başlangıç kürü yeterli olmayabilir. Uzun yıllardır iyi huylu prostat büyümesi rahatsızlığı olanlar ( 6-7 yıl) bir kaç ay sonra şikayetlerinin tekrar başladığını göreceklerdir. Bu durumda sadece bir haftalık Brokoli Kürü nün uygulanması yeterli olabilmektedir. Kısaca her BPH hastası kendisini bilir. İyi huylu Prostat büyümesine yeni yakalanmış olanlar 21 günlük Brokoli Kürü ile enaz 10 - 11 ay rahat edebilmektedirler. Daha sonra bir haftalık kür ile tekrar uzun zaman rahat edebilmektedirler.Prostatitis ve BPH hastalarının, kür boyunca kesinlikle acı biber, alkol ve kahve tüketmemeye (nescafe ve türk kahvesi) ve de hayvansal yağlardan uzak durmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Beslenmede BPH ya neden olan etkenlerin başında hayvansal yağlar gelmektedir. BPH hastalarının genelde gün boyu bol su tüketmeleri hekimlerin önerileri arasındadır.
Brokolinin Kullanılış Şekli
Bu yardımcı tedavi şekline başlamadan önce mutlaka bir hekime gittiğinizi kabul ediyoruz. Kesinlikle bir hekime gitmeden prostat şikayetlerine iyi geliyormuş düşüncesiyle hareket ederek, brokoli kür tedavisini uygulamayınız.Mutlaka hekime gidiniz ve teşhisinizi koydurunuz. Eğer konulan teşhis; Prostatitis veya BPH ( iyi huylu Prostat büyümesi) veya idrar yolları enfeksiyonu ise bu taktirde brokoli kür tedavisini çekinmeden bir yardımcı tedavi olarak uygulayabilirsiniz. Brokoli'nin yan tesiri yoktur ve ilaçlarlada etkileşmesi söz konusu değildir. Ancak brokoliye karşı alerjisi olanların bu tedaviyi uygulamamaları gerekir. Genel bir kural olmamakla beraber, süte karşı alerjisi olanların % 25 oranındada brokoliye karşıda alerjileri olduğu gözlenmiştir. Hekiminizin size verdiği ilaçları alarak, Brokoli tedavisini de bir yardımcı ve önleyici tedavi olarak uygulayabilirsiniz.En az
Brokoliyi pazarlarda, manavlarda ve bazı süpermarketlerde taze veya dondurulmuş olarak bulabilirsiniz. Brokoliyi alırken taze ve sararmamış olduğuna dikkat ediniz. Eğer Brokoloyi fazla miktarda aldıysanız, 250 gramlık porsiyonlar halinde yıkamadan mutlaka buzdolabınızın buzluk kısmında saklayınız. Günlük ihtiyacınızı hergün buzluktan alıp, yıkayıp hazırlayınız.
Hazırlanması ve Kullanılması :
Bitkinin hem odunsu saplarını hem de çiçekli bölümlerini kullanabilirsiniz. En az 250 gr, en fazla 500 gr brokoli NOT: 1 lt su için 250 gr'dan fazla kullanılan brokolinin etkisi artar fakat 500 gr'dan fazlası da gerekmez.
· 1-2 yıllık prostat hastaları için 21 günlük brokoli kürü yeterlidir. 21 günlük brokoli kürünü tamamlayan hastalar belki 5-6 ay sonra tekrar bir rahatsızlık hissedebilirler. Böyle bir durumda sadece 10 günlük bir brokoli kürü yeterli olacaktır.
· Uzun bir süreden beri prostat rahatsızlıgı olan hastalar (4 yıldan fazla) için 21 günlük brokoli kürü rahatsızlıklarını geçici bir süre gidermek için yardımcı olacaktır. Bu durumdaki hastalar 45 gün brokoli kürü uygulamalıdırlar.(Yine aynı şekilde her 7 günden sonra 3 gün ara vererek)
Brokoli Kürü Esnasında Dikkat Edilmesi Gerken Hususlar:Brokoli kürü (tedavisi) boyunca, baharat ve baharatlı yiyecekler kesinlikle yasaktır ve her çesit kahve ile hayvansal yaglardan da kaçınılması gerekir.
Brokoli Tedavisi Esnasında ve Sonrasında Beklenen Sonuçlar:
· Sertleşme problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions)
· İdrar yapma zorluklarında düzelme
· Meni miktarının artması
· Kısırlığın giderilmesi
· Yaşam kalitesinin normallestirilmesi
· Urogenital sistemden (Böbrek, prostat, mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi
· PSA 'nın düşürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen)
· Genito-Urinary sistemdeki spazm ve kramplar için fayda
Brokoli, kür esnasında eş zamanlı olarak aşağıdaki faydaları da sağlar:
· Kolesterol seviyesinin düşürülmesi
· Bağırsak hareketlerinin düzenlenmesi
· Kan basıncının ayarlanması
· Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
Kaynatılmış Brokoli Kullanmamızın Sebebi Nedir?Taze veya kaynatılmamış brokoli,harekete geçirilmemesi gereken (aktif hale gelmemesi gereken) bazı enzimler içerir. Bu enzimleri etkisiz hale getirmenin en basit yolu, brokoliyi 5 dakika su içinde kaynatmaktır. 5 dakikalık bir kaynatma sonucunda bu enzimler etkisiz hale geleceklerdir. Eğer bu enzimler etkisiz hale getirilmezlerse brokoli, BPH (Iyi huylu prostat büyümesi), prostat ve genel olarak idrar yolları enfeksiyonlarından müzdarip olanlara başarılı bir sekilde tedavi yapmayacaktır. Brokoli çok önemli bilesikler içerir. Bu bilesikler sadece sözkonusu enzimler etkisiz hale getirildikleri zaman, prostat, BPH ve idrar yolları enfeksiyonu hastalarını tedavi edebilirler. Eger bu yapılmazsa brokolinin içerdigi enzimler, brokolinin bu hastalar üzerindeki etkisini azaltıcı farklı reaksiyonlara başlarlar.
Sık Sorulan Sorular:
Soru 1: 21 günlük kür süresine 3 günlük dinlenme süresi dahil mi? Hayvansal yaglardan kaçınılmasını öneriyorsunuz, bu hiç balık, tavuk, et ve hatta peynir yenmemesi anlamına mı geliyor? Neler yiyebilecegimize örnekler verir misiniz?
Cevap 1: 21 günlük tedavi süresi 3 günlük dinlenme süresini kapsamamaktadır. Izgara ile pisirilmis tavuk ve balık yiyebilirsiniz fakat tereyagı, iç yagı ve bunlarla pisirilmis yiyecekleri yememelisiniz. Düsük yaglı diyet peynirleri de yiyebilirsiniz. Baharat ve baharatlı yemeklerden ve her ne çesit olursa olsun kahveden (kafeinsiz olsa bile) uzak durmalısınız. Bitkisel sıvı yagları tercih etmeli ve margarin kullanmamalısınız.
Soru 2: Brokoliyi günde 1 kez mi yoksa 2 kez mi kaynatıyoruz? 1 lt için günlük brokoli miktarı ne kadardır ?
Cevap2: Sadece 1 kez kaynatıyorsunuz. Sabahleyin 250 gr la 500 gr arası brokoliyi 1 lt suyla agzı kapalı bir tencerede kaynatıyorsunuz. Yarısını sabahleyin aç karnına diger yarısını da aksam yemeginden önce içiyorsunuz. Brokoli suyunu içtikten sonra 20 dakika boyunca su hariç hiç bir sey yemiyor ve içmiyorsunuz. 20 dakika sonra kahvaltınızı veya aksam yemeginizi yiyebilirsiniz. Brokoliyi 5 dakikadan fazla kaynatmamalısınız.
Soru 3: Kaynatacagımız brokoli odunsu saplardan mı yoksa bitkinin çiçekli bölümlerinden mi olusuyor ?
Cevap 4: 250-500 gr 'lık günlük kür için bitkinin her iki bölümünü de kullanabilirsiniz :
Soru 4: Brokoliden kaçınıyorum, çünkü doktorum onun prostatımı azdıracak bazı kristalizasyonlara sebep olabildigini söyledi. Doğru mu ?
Cevap 4: Tam tersine, brokoli tedavisi kristalizasyonu önlüyor. Brokoli tedavisi (kürü) kristalizasyona sebep olamaz. Brokoli kürünü binlerce hasta üzerinde test ettik. Bu kürü uygulayan hastalardan bazıları da özellikle prostat taşlarını yok etmek ve mesanedeki kristalleşmeyi gidermek amacıyla kullananlardı.
Soru 5: Diger seyleri de yememize izin veriliyor mu ? Yoksa 7 gün boyunca sadece brokoli yiyip brokoli suyu mu içecegiz ?
Cevap 6: Elbette normal olarak diger seyleri de yemenize izin veriliyor. Fakat kahve vs. gibi kısıtlamalar var.
Basında Brokoli
Kuru Sogan
Prostatit (prostat içi iltihablanma) problemi olan hastaların önemli bir yüzdesi dayanılmaz ağrılardan şikâyet ederler. Prostatite bağlı ağrı şikâyeti olan hastalar çektikleri ağrıları hiçbir ağrı kesiciyle geçiremediklerinden (dindiremediklerinden) bahsederken, birkaç gün uyku uyumadıklarını da söylemektedirler. Bazı prostatit hastalarıysa cinsel ilişkiden hemen sonra çok şiddetli dayanılmaz ağrıların başladığından şikâyet ederler. Yine birçok prostatit hastası da şiddetli ağrılarından bahsederlerken, sanki bir bilardo topunun üzerinde oturuyormuş gibi tanımlama-larda bulunmaktadırlar. Onlar için oturmak da bir azap olmaktadır.
Genel bir kural olmasa da, doğal kükürt içerikli (sülfid) çok sayıda etkin madde prostaglandin üretimini yavaşlatır. Prostaglandin üretimini yavaşlatan diğer etkin maddeler de p-coumarik asit veferulik asittir. Vücutta prostaglandin artışı inflamasyonu ve ağrıları artırır. Özellikle eklem ve romatizmal ağrıların ortaya çıkmasında en önemli sebeplerden bir tanesi de prostaglandin artışıdır. Romatizma ağrılarına karşı kullanılan ilaçların etkisi, prostaglandin üretimini azaltarak ağrıları hafifletmek şeklindedir. Kuru soğan kimyasal yapıları farklı, çok sayıda kükürt içerikli etkin madde içermektedir. Örneğin, thiosulfinate. Thiosulfinate ve diallyl-disülfidprostaglandin üretimini ihibe eden (frenleyen) etkin maddelerdir.
Prostata bağlı ağrılara karşı soğan kürü oldukça etkilidir. Bu durumda olanlar için kuru soğan önemli ölçüde yardımcı olmaktadır. Kür1’ de soğanın nasıl kullanılacağı açıklanmıştır. Ekmekle beraber tüketilmesi durumunda ağrı kesici özelliği olan bazı etkin maddeler daha güçlü etkisini gösterebilmektedir. Örneğin, soğandaki ferulikasit ekmeğin içerdiği nışastayla birleştiğinde çok daha etkili olmaktadır.
Prostatit şikâyeti olanların kendilerini soğuktan korumaları gerekir. Özellikle soğuk kış aylarında prostatit hastalarının karın bölgelerinden başlayarak ayak parmaklarına kadar kendilerini soğuğa karşı koruyacak şekilde giyinmeleri gerekir. Çünkü soğuk havalar prostatit ağrılarını artırmaktadır. Prostatit hastalarının genel olarak en rahat ettikleri dönemler sıcak geçen aylardır. İyi huylu prostat büyümesi (benigne prostate hyperplazy) olan hastaların soğuktan etkilenmeleri çok ender görülen bir durumdur. Eğer prostatit rahatsızlığınız varsa ağırlık kaldırmayınız ve ağır eşya taşımayınız. Taşıyacağınız yük 4-5 kg’ı geçmemelidir.
Değerli okuyucu, kime sorsanız soğanın en fazla cücüğünü sever. Halbuki soğanın sağlığımız açısından en etkili olan kısımları en dışa doğru olan kabuklarıdır. Dıştan içe doğru gittikçe etkin maddeler azalmaktadır. Çoğu zaman damak tadıyla tedavi gücü örtüşmemektedir. Bu durum beyaz lahanada da böyledir. Beyaz lahananın en etkili olan kısımları pazarcıların güzel görünsün diye soyup attıkları en dış yapraklarındadır.
Kasım ayları benim yirmibir günlük toksin atıcı, beyaz lahana kürüne başladığım aylardır. Bu yüzden beyaz lahana alırken pazarcılara özellikle tablaların altına attıkları en dış yapraklarının olup olmadığını sorarım. Varsa isterim. Onlar da memnuniyetle hemen beş-on yaprağı poşete koyup verirler. Onların memnuniyetleri onları çöpe atma zahmetinden kurtarmamdan kaynaklanmaktadır. Benimki de lahananın en değerli bölümünü almış olmamdandır. Değerli okuyucu, lahananın en dış yapraklarının en etkili olanlar olduğunu unutmayınız ve etkileri yoktur diye onları çöpe atmayınız.
Doğrarken gözyaşlarımızı tutamadığımız soğan, hem sebze hem de baharat olarak kabul edilebilir. Gözyaşına sebep olan etkin madde kükürt içeren propanthial-S-oksit maddesidir.
Soğanda bulunan benzyl-isothyiocynate, allicin ve alliin, cycloartenol maddeleri doğal antibiyotiktirler. Soğanı bu anlamda tartışmasız kılan cycloartenol maddesidir.
Kür 1: Prostatite bağlı şiddetli ağrılara karşı
Bir hafta boyunca her gün sabah ve akşam ikişer adet orta boy kuru soğan preslenip yarım dilim ekmekle beraber tüketilir. Presleme esnasında çıkan soğanın suyunu ziyan etmeyiniz ve de kesinlikle tuzlamayınız. Soğanı presleme imkânı bulamıyorsanız, ağızda uzun uzun çiğneyerek beraberinde yarım dilim ekmekle beraber tüketebilirsiniz. Havuç suyunu çıkaran aletler, soğan suyunu çıkarmak için de mükemmel bir çözümdür. Kuru soğanın suda veya ateşte pişirilmeden çiğ olarak tüketilmesi gerektiğini de unutmayınız.
Kür 2: Polikistik overe karşı
Kaynamakta olan birbuçuk su bardağı klorsuz suyun içerisine ince kabuğu soyulmuş orta boy bir kuru soğanı dörde bölüp atınız. Beş dakika ağzı kapalı olarak kaynatınız. Ilıyınca içiniz. Onbeş gün boyunca aç karnına günde iki kez içiniz (öğleden evvel ve öğleden sonra). Eğer çalışan bir hanımsanız bu kürü akşam yemeğinden önce ve akşam yatarken uygulayabilirsiniz. İlk onbeş günlük başlangıç küründen sonra üç-dört adet döneminde, adetinize on gün kala on gün boyunca yine günde iki kez uygulayınız.
Dikkat: Her defasında taze hazırlanmalıdır. Kullanılacak olan kuru soğan, pazarlarda satılan açık kahverengi kabuklu yemeklik soğandandır. Özellikle bembeyaz soğan aramaya gerek yoktur. Beyaz, kırmızı ve mor soğan kullanılmamalıdır.
Kür 3: Menopoza bağlı ateş basmasına karşı, FSH hormonu yüksekliğine karşı, erken menopoza karşı, miyom ve çikolata kistine karşı
Kür 2 aynen uygulanır.
Kür 4: Üşütmeye bağlı üst solunum yolları enfeksiyonlarına karşı
Kür 2 aynen uygulanır. Sadece kullanım süresi onbeş gündür.
Lahana
Lahana, brokoliden sonra üzerinde en çok araştırma ve çalışma yaptığım sebzeler arasındadır. İnsan vücudunun değişik organlarında ve yağ dokusunda ve de hücre zarında (membran) biriken toksinleri (zehirli kimyasallar) en iyi atan beyaz lahana kürüdür. Toksinleri, yani zehirli maddeleri en çok depolama kapasitesine sahip üç organımız sırasıyla karaciğer, böbrek ve akciğerlerdir. Genel olarak toksinler yağda çözünen ve suda çözünmeyen zehirli ve protein yapılı maddelerdir. Toksinler yağda çözünme özelliği gösterdiklerinden, vücudumuzun yağ dokusunda depolanırlar. Eğer suda çözünme özellikleri olsa idi, böbrek üzerinden idrar yoluyla veya terleme yoluyla vücudumuzda depolanmadan atılmaları çok kolay olabilecekti. İşte beyaz lahanadaki bazı etkin maddeler vücudumuzdakibiyotransformasyon mekanizmasını aktive ederek (uyararak) toksinlere (zehirli maddelere) suda çözünme özelliğini kazandırmaktadırlar. Suda çözünme özelliği kazanan toksinler, terleme yoluyla veya böbreklerimiz üzerinden idrar yoluyla veya safra kesesi yoluyla da bağırsak sistemi- miz üzerinden dışkıyla dışarı atılırlar. Biyotransformasyon ne demektir? Biyotransfor masyon, yağda çözünen yabancı maddelere suda çözünme özelliğini kazandırmak demektir.
Beyaz lahana en iyi toksin atıcıdır (detoxification = detoksifikasyon). Toksin atıcı olması bir başka ifade tarzıyla, vücudu arındırmak anlamına gelir. Yeri gelmişken hemen belirtmekte fayda görüyorum, toksin atmak ile antioksidan özellikler birbirlerinden tamamen farklı şeylerdir. Vücuda alınan zehirli kimyasalların (toksin) veya birikmiş zehirli kimyasalların uzaklaştırılmasında beyaz lahana kürü ideal bir toksin atıcıdır. Bu toksinlerin kaynağı nedir şeklinde bir soru sorulduğu zaman cevabı oldukça basittir. Tükettiğimiz sebze ve meyveler zirai ilaç içermektedir. Tükettiğimiz et veya süt gibi maddeler ağır metaller içermektedir. Soluduğumuz hava, araçların egsoz gazlarında bulunan zehirli gazları içermektedir. Yaşadığımız çevrede bulunan fabrika bacalarından solunum yoluyla aldığımız toksinlerdir. Tüm bu zehirli maddeler zamanla vücudumuzda birikmekte ve organlarımıza zarar verebilmektedir. İşte, beyaz lahana kürü bu zehirli maddelerin vücudumuzdan atılmalarında önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, beyaz lahana toksin atıcıdır veya arındırıcıdır diyoruz. Vücudumuzda oluşan biyokimyasal reaksiyonlar esnasında serbest radikal adı verilen çok hızlı reaksiyona girerek özellikle hücre zarına veya hücre içindeki DNA ya zarar veren (mutasyon) maddeler oluşmaktadır. İşte, hücreye zarar verebilen bu serbest radikallerin, zararsız hale getirilmesinde etkin rol oynayan maddelere antioksidan madde veya kısaca antioksidan denir.
Yeri gelmişken hemen hatırlatmakta fayda görüyorum, taze beyaz üzüm bilinen tüm meyveler ve sebzeler içerisinde hiç biri ile mukayese edilemiyecek kadar güçlü antioksidan özelliklidir. Unutmayınız, her sebze ve her meyvede bir kaç değişik antioksidan madde bulunmaktadır. Ancak, taze beyaz üzüm ile bu konuda hiç bir meyve veya sebze boy ölçüşemez. Eğer, taze beyaz üzümün bu antioksidan gücünden istifade etmek istiyorsanız, mevsiminde ve günde bir salkımdan (200-250 gram) fazlasını tüketmemek şartıyla maksimum antioksidan gücünden faydalana bilirsiniz.
Antioksidanlar üzerine bir çok spekülasyonlar yapılmaktadır. Eczanelerin vitrinleri bu tür ithal tabletler ile dolu... Unutmayınızki, vücudumuzun kendisi de çok güçlü doğal antioksidanlar üretmektedir. Vücudumuzun kendi ürettiği en güçlü antioksidanlardan bir tanesifrataxin’dir. Hekiminize danışmadan antioksidan tabletlerini kullanmayınız.
Kür 1: Toksin atıcı ve kolon kanserini önleyici
Beyaz lahananın toksin atıcı ve kolon kanserini önleyici özelliğinden istifade edebilmek için, kaynamakta olan yarım litre suda 6-7 adet beyaz lahana yaprağı parçalamadan (tüm olarak), on dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte haşlanır, sabah ve akşam olmak üzere aç veya tok karına birer su bardağı içilir. Bu işleme toplam beş gün devam edilir. Beş gün uyguladıktan sonra üç gün ara verilir ve tekrar beş gün uygulanır. Böylece toplam on günlük kür tamamlanmış olur. Kısaca: 5x2U+3A
5 gün uygulama + 3 gün ara + 5 gün uygulama = Toplam 10 günlük kür
Toksin atıcı ve kolon kanserini önleyici bu on günlük kürü, bir yıl boyunca üç veya dört defa yapmak en doğrusudur. Bu kürü uygulamaya başladığınızın ikinci veya üçüncü gününden sonra vücudunuzun terlediğini ve özellikle de yüz kısmınızda yağlı yağlı terlediğinizi görürsünüz. Aynı zamanda dışkıda da belirgin şekilde yağ oranının artığı gözlenebilmektedir. Bu da yağla beraber toksinlerin atıldığını gösterir. Bu kürü uyguladığınız dönemlerde daha sık banyo veya duş yapmanız sizi hem daha çok rahatlatacak hem de deri gözenekleri açıldığından daha rahat toksinli-yağ atmanıza yardımcı olmuş olacaktır. Unutmayınız ki, toksin atan vücut kendini
ÖNERİLEN BİTKİLER
ISIRGAN OTU-GÜNDE 2-3 ÇAY KAŞIĞI ÖZÜT ALINMASI ÖNERİLİYOR.
KABAK ÇEKİRDEĞİ
·
prostatit
·
iyi huylu
prostat büyümesi
·
gırtlak,
yemek borusu ve prostat kanserini önleyici
·
hormon
dengeleyici
·
mide
ülserine karşı
·
antioksidan
·
idrar
yolları enfeksiyonu
·
meme
kanserini önleyici
·
menepoz
döneminde
·
kemik
erimesine karşı
·
göğüsteki
fibrokistlere karşı
Brokoli, üzerinde en fazla ve en uzun çalışma ve araştırma yapmış olduğum bitkilerden bir tanesidir. Brokoli üzerindeki çalışmalarımın sonuçlarını ilk olarak, Türk televizyon kanallarında, 1999 yılının Mart ve Nisan aylarında memleketimde açıkladım. Bu açıklamayı yaparken karşımdaki bilim adamı bir farmakoloji uzmanı idi. Bana canlı yayında aynen şöyle demişti: “çok güzel bir yemek tarifi verdiniz”. Bir bilimadamından gelen böyle bir yanıt açıkçası beni şaşırttığı kadar üzmüştüde. Fakat, bu olayın beni hiçbir şekilde olumsuz etkilemesine izin vermeyerek çalışmalarıma devam ettim. Internet üzerinden Avrupa ve Amerika’da üniversiteler ve medical forumlar ile irtibata geçtim. Yine internet üzerinden hasta ve hekimler ile karşılıklı olarak yapmış olduğum tartışmaların sonucunda, 1999 yılını mayıs ayında, Almanya’da Medikal Forum “Prof.Saracoglu yöntemi ile Prostatit Tedavisi” adı altında Web Sitesi açmıştır. Aynı şekilde temmuz 1999 tarihinde Amerika’da St.John Üniversitesi bu alanda en büyük tartışmayı başlatmıştır. Yine Amerika’nın ve dünyanın en büyük prostat vakfı Haziran 1999’da internette web sitesi açmışlardır. Daha sonra sırasıyla İspanya, Kanada ve İsveç gelmiştir. Bahsettiğim bu sitelerin internet adreslerini aşağıda vermiş bulunuyorum.
Brokoli, üzerinde en fazla ve en uzun çalışma ve araştırma yapmış olduğum bitkilerden bir tanesidir. Brokoli üzerindeki çalışmalarımın sonuçlarını ilk olarak, Türk televizyon kanallarında, 1999 yılının Mart ve Nisan aylarında memleketimde açıkladım. Bu açıklamayı yaparken karşımdaki bilim adamı bir farmakoloji uzmanı idi. Bana canlı yayında aynen şöyle demişti: “çok güzel bir yemek tarifi verdiniz”. Bir bilimadamından gelen böyle bir yanıt açıkçası beni şaşırttığı kadar üzmüştüde. Fakat, bu olayın beni hiçbir şekilde olumsuz etkilemesine izin vermeyerek çalışmalarıma devam ettim. Internet üzerinden Avrupa ve Amerika’da üniversiteler ve medical forumlar ile irtibata geçtim. Yine internet üzerinden hasta ve hekimler ile karşılıklı olarak yapmış olduğum tartışmaların sonucunda, 1999 yılını mayıs ayında, Almanya’da Medikal Forum “Prof.Saracoglu yöntemi ile Prostatit Tedavisi” adı altında Web Sitesi açmıştır. Aynı şekilde temmuz 1999 tarihinde Amerika’da St.John Üniversitesi bu alanda en büyük tartışmayı başlatmıştır. Yine Amerika’nın ve dünyanın en büyük prostat vakfı Haziran 1999’da internette web sitesi açmışlardır. Daha sonra sırasıyla İspanya, Kanada ve İsveç gelmiştir. Bahsettiğim bu sitelerin internet adreslerini aşağıda vermiş bulunuyorum.
Böyle bir hizmetin başlangıcını her ne kadar memleketimde başaramadıysam da, bir Türk olarak brokolinin bu şifalı gücünü tüm dünya insanlarının hizmetine sunabilmenin gururunu ve mutluluğunu yaşamaktayım. Yurt dışında açılmış olan bu siteleri tüm dünyadan hergün binlerce insan ziyaret etmektedir. Bir hafta içerisinde tüm dünyadan aldığım ortalama e-mail sayısı 400’ün üzerindedir. Beni en çok mutlu eden brokoli kürünü bizzat kullanmakta olan hekimlerden gelen e-maillerdir.
Brokoli memleketimizde son birkaç yıldan beri tanınmaya başlamıştır. Halbuki, Bizans Döneminde Anadolu’da ve Akdeniz Bölgesinde özellikle yetiştirilmiş bir sebzedir. Brokoli, karnabaharın yeşiline benzeyen bir sebzedir.
Hatta, şifa gücü bakımından brokoli ile karnabaharın ortak yönleri de vardır. Ancak, şifa gücü ve içindeki etkin maddeler bakımından brokoli, karnabahardan çok daha etkilidir. Karnabaharın brokolinden güçlü olduğu bir tek nokta vardır, o da kadınların kronik idrar yolları enfeksiyonlarına karşı olan gücüdür. Bu konuda karnabahar ile ilgili kısmı okuyunuz. Brokolide bulunan bazı önemli etkin maddeler aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo: Brokolide bulunan bazı etkin maddeler
alpha-amyrin
beta-sitosterol
dimethyl-disulfid
ferulic asit
indol-3-carbinol
kaempferol
p-coumaric asit
progoitrin
salicylic asit
sinapic asit
trans-ferulic asit
çinko
caffeic asit
cinnamic asit
glucoerusin
gluconasturtin
linoleic asit
n-penthyl-amine
quercetin
quercitrin
sinigrin
stigmasterol
allyl-isothiocynate
abscisic asit
·
Brokoli gerçek bir C-vitamini deposudur. Orta büyüklükteki bir brokoli günlük C-vitamini ihtiyacımızın tam iki katını karşılar. Brokolinin lifli yapısı ve içerdiği beta karotensağlıklı bir bağırsak florası için vazgeçilmez birer takviyedir. Aynı büyüklükteki brokoli günlük A-vitamini ihtiyacımızın %15’ini karşılar. Burada okuyucuya hatırlatmakta fayda görüyorum, besinlerdeki A-vitaminini, A-vitamini olarak değil beta karoten olarak alırız. Besinlerde bulunan beta karoten A-vitamininin ön basamağıdır. Beta karoten vücudumuza alındıktan sonra yine vücudumuz tarafından A-vitaminine dönüştürülür. Gerek beta karoten gerekse de C-vitamini antioksidandırlar. Antioksidanlar serbest radikalleri (free radicals) yok edici özelliğe sahiptirler. Serbest radikaller kansere, kalp-damar rahatsızlıklarına, eklem romatizmasına ve Alzheimer hastalığının oluşumunda rol oynayabilmektedirler. Nebraska Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Harman ve ekibi yaptığı çalışmalarda serbest radikallerin hücreleri çabuk yaşlandırdığını (aging) ve katarakta sebebiyet verdiğini ortaya koymuşlardır. Piyasada satılan antioksidan takviye tabletlerini hekiminize danışmadan kullanmayınız. Vücudumuzun kendisi yeterli ölçüde antioksidan üretmektedir. Ayrıca, sebze ve meyveler üzerinden de fazlası ile doğal antioksidan almaktayız. Unutmayınız, vücudumuz gerektiğinde kendi antioksidanını kendisi üretmektedir.
Brokoli çok çeşitli etkin maddeler içeren bir sebzedir. Kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu gücü olan bu etkin madde sulforafen dir. Bu madde aynı zamanda prostat kanserinin tedavisinde de kullanılmaktadır. Sulforafen 1992 yılında Johns Hopkins Üniversitesinden Dr. P.Talalay tarafından ortaya konmuştur. Sulforafen aynı zamanda yeşil soğan, havuç, brüksel lahanası ve karnabaharda da bol miktarda bulunmaktadır.
Sulforafen maddesinin gücü, vücudumuzda kansere karşı savaşan quinnen reduktaz enzimini aktive etmesinden (uyarmasından) kaynaklanmaktadır. Kansere karşı koruyucu olan sulforafeni en iyi destekleyen ve yine brokolide bulunan indol-3-carbinol maddesidir. Değerli okuyucu, bilim adamlarının yaptığı araştırmaların sonuçlarına göre, gerek prostat kanserinin gerekse de kadınlarda meme kanserinin oluşumuna ve de yayılmasına neden olan iki önemli neden oldukça ağırlık kazanmaktadır. Bunlardan birincisi aşırı yağlı (hayvansal) beslenme, ikincisi ise hormon dengesizliğidir.
Prostat ve meme kanserlerinin hızlı ilerlemesinde ve yayılmasında hormon denge- sinin önemli rolü vardır. Örneğin erkeklerde testosteron hormonunun aktif bir çeşidi (metaboliti) olan DHT (DiHidroTestosteron) hormonudur. Dihidrotestosteron prostat kanserinin ilerlemesinde ve de yayılmasında etkilidir. İşte, brokolinin içerisinde bulunan önemli bir etkin madde olan dihidrotestosteron hormonunun oluşumunu engelleyebilmektedir (büyük oranda inhibe edebilmektedir). Bu sayede prostat kanserinin yayılmasına ve ilerlemesine engel olmaktadır. Burada bilinmesi gereken brokoli kürünün prostat kanserini yok etmediğidir. Ancak, brokoli kürü prostat kanserine yakalanma riskini önemli ölçüde engelleyebilmektedir. Eğer, yakın akrabalarında prostat kanseri olanlar var ise, bu kişilere brokoli kürünü yılda en az iki-üç kez uygulamalarını öneririm. Brokoli kürü, prostat kanserini önleyici potansiyel bir güçtür. Hastalığa yakalandıktan sonra tedavi etmek farklıdır, hastalığa yakalanmamak için önlem almak farklıdır. Brokoli kürünün önleyici gücünden çok daha fazla önleyici güce sahip olan arslanpençesidir. (Bakınız: arslanpençesi)
Brokoli quercetin adı verilen tabii antibiyotik içermektedir. Quercetin iki yıldan beri Amerika’da eczanelerde satılmaktadır. Quercetin prostat içi iltihaplanmalarda (prostatit) başarıyla kullanılmaktadır. Bunun dışında brokolide bulduğum saracon A1 adlı etkin madde quercetin’den çok daha etkili tabii bir antibiyotiktir. Saracon A1 özellikle idrar yolları ve prostat içi enfeksiyonlarında etkili olmaktadır. Bu tür tabii antibiyotikler bağışıklık sistemimizi (immün sistem) zayıflatmadan şifa verici güce sahiptirler. İşte, brokoli içerdiği diğer etkin maddeler ile hem bağışıklık sistemizi güçlendirmekte hem de aynı anda antibiyotik takviyesi yapmaktadır. Bu nedenle brokoli prostat problemlerine karşı bir önleyici olarak zaman zaman hiç çekinmeden kullanılabilir. Saracon A, saracon V ve saracon H adı altında isimlendirdiğim etkin maddeler, brokolide bulunan ve önceden bilinen etkin maddelerdir. Ancak, önceden bilinen ve literatüre geçmiş bu maddelerin belirttiğim özellikleri bilinmediği ve yeni olduğu için, bu nedenle saracon A, -H ve -V isimlerini kullandım. Eczanelerde satılan antibiyotikleri birer önleyici veya tedbir olarak kullanamayız. Ancak bir hekimin önerisi doğrultusunda şikâyetler ortaya çıktıktan sonra kullanabiliriz. Unutmayınız ki, bütün sentetik antibiyotikler insan hayatı için vazgeçilmez birer tedavi edicidirler. Hemen hemen bütün sentetik antibiyotikler tedavi esnasında bağışıklık sistemimizide zayıflatmaktadırlar ve de uzun vadeli kullanıldıkları taktirde de bağırsak florasını bozarak, bağırsaklarda ve kadınların genital bölgelerinde mantar oluşumuna neden olabilmektedirler.
İyi huylu prostat büyümesi (benign prostate hypertrophy) 40-45 yaşından sonra erkeklerin %43 ‘ünde, 50-55 yaşlarında %50’sinde ve 60 yaşlarından sonra da %55‘inde görülen bir rahatsızlıktır. Genel olarak başlangıç şikayetleri geceleri sık idrara kalkma, idrar yaparken zorlanma ve çatallanma, idrar kesesini tam boşaltamama (miksiyon) şeklinde olmaktadır. Daha ileri safhalarda ise idrar yaparken yanma, idrar tutmada zorlanma ve cinsel isteksizlikte baş göstermektedir. İyi huylu prostat büyümesi bazı hastalarda PSA (Prostat Spesifik Antigen) değerini de yükseltebilmektedir. PSA değerinin normal değerleri 0 ile 4 ng/L dir. Bu değerler iyi huylu prostat büyümesi olan bazı hastalarda çok yukarılara çıkabilir. PSA konusunda daha detaylı bilgi için açıklamalar bölümünde Açıklama10’nu okuyunuz. Bu nedenle PSA değeriniz yüksek çıktığında hemen prostat kanserine yakalandığınızı düşünmeyiniz. Bu durumu mutlaka hekiminiz ile görüşünüz. Hekiminiz sizi bu konuda mutlaka aydınlatacak ve gerekli olan önerileri yapacaktır. Hekiminize güveniniz.
Brokoli üzerinde yaptığım araştırmalarımda idrar yolları üzerinde vasodilatif özelliği olan saracon V1 maddesini buldum. Saracon V1 idrar yolları üzerinde genişletici bir özelliğe sahip ve bu sayede rahat idrara çıkma imkanı sağlamaktadır. Ancak, burada önemli olan büyümüş olan prostatın da tekrar yavaş yavaş küçülmesini sağlayabilmekdir. Bunu sağlayan yine brokolinin içerdiği hormon dengeleyici özelliği olan indol ve indol türevleridir. İşte brokolinin içerdiği hormon dengeleyici indol ve indol türevleri testosteron/dihidrotestosteron dengesini tekrar kurmakta, prostat için yeterli olan testosteron miktarını dengelemektedir. Bu sayede prostat yavaş yavaş sağlıklı çalışmasına başlamaktadır.
Brokolinin şifa veren gücü sadece erkeklere yönelik değildir. Bayanlarda da meme kanserini önleyici gücü artık bilinen bir gerçektir. Amerika’da bu konuda yapılan pek çok klinik deney bunu ortaya koymuştur. Menopoz dönemindeki bayanlara da yardımcıdır. Çok az suda beş dakika haşlanmış brokoli ve haşlama suyunu tüketmeleri iyi bir takviyedir. Cinsiyet hormonu östrojenin dengelenmesinde oldukça başarılıdır. Brokoli içerdiği Di-Indolyl-Methan(DIM) sayesinde östrojen metabolizmasının dengeli çalışmasını sağlayarak bu sayede menopoz döneminin daha sağlıklı bir şekilde geçirilmesini sağlamaktadır. Diğer bir ifade tarzıyla, DIM yüksek olması durumunda, tabii olarak östrojen/testosteron oranını normal sınırlarına getirmekte etkilidir. Kısaca, di-indol-methan (DIM) östrojen hormonunun metabolize olmasında yardımcıdır.
Erkeklerde, yaşlanmayı (aging) hızlandıran parametrelerden bir tanesi de, orta yaşlardan itibaren östrojen metabolizmasının yavaşlamasıdır. Östrojen hormon metabolizmasının yavaşlaması demek, bu hormonun akümü -lüsyonu (birikmesi) demektir. Östrojen hormonunun birikimi erkeklerde yaşlanmayı hızlandıran faktörlerden bir tanesidir. İşte, brokolide bulunan di-indol-methan (DIM) etkin maddesi, östrojen hormon metabolizmasının daha sağlıklı ve dengeli çalışmasını sağlayarak, bu hormonun erkeklerde yaşlanmaya neden olan birikimine engel olmaktadır. Söz östrojen hormonundan açılmışken bir noktaya daha değinmek istiyorum.
Genel bir kural olmasa da erkeklerde orta yaştan itibaren östrojen hormonu yükselmeye başlar. Bunun nedeni, östrojen hormonu metabolizması yavaş çalışmaya başlamaktadır. Yani, östrojen hormonunun vücudumuzdaki yok edilme hızı yavaşlamaktadır. Sonuç olarak, östrojen hormonu seviyesi yükselmeye başlar. Östrojen hormonunun yükselmesi erkeklerde cinsel isteksizliğe de neden olmaktadır. İşte, brokolide bulunan üç tane etkin madde, (bunlardan bir tanesi di-indol-methan) östrojen hormon metabolizmasını hızlandırarak, bu hormonu normal seviyesine indirebilmektedir. Brokoli kürünü, prostatit veya iyi huylu prostat büyümesine karşı uygulayan hastaların iktidarsızlık şikâyeti olanları, (östrojen hormonuna bağlı olarak) bu kür sayesinde normal cinsel ilişki peryotlarına kavuştuklarını belirtmektedirler. Brokoli kürü aynı zamanda, östrojen hormonunun yükselmesinden dolayı iktidarsızlık çeken erkeklere normal cinsel yaşam kalitelerini geri kazandırmaktadır. Ancak, brokoli kürünü viagra gibi düşünmemek gerekir.
Brokoli kürü östrojen hormon metabolizmasının sağlıklı çalışmasında promotor (takviye edici) özelliğe sahip olduğundan, hem osteoporoz’a karşı korumakta, hem kolestrolü düşürmekte ve hem de dokulara yeterli oranda suyun depolanmasını sağlamaktadır. Östrojen hormonunun kemik yapısının olgunlaşmasında da rolü çok önemlidir. Bu nedenle, menopoz dönemindeki bayanlara kemik yapısını takviye edici, kalsiyum yönünden zengin beslenme ve hatta ekstra kalsiyum takviyesi önerilir. Yüz gram brokoli tükettiğiniz zaman ortalama 50 mg kalsiyum almış olursunuz. Brokoli gerçek bir kalsiyum deposudur.
Değerli okuyucu, brokoli kürü prostat probleminin durumuna göre en az 21 gün en fazlada 90 gün uygulanmakta ve şikayetlerin tekrar ortaya çıkmasıyla 10-15 günlük kısa kürler halinde zaman zaman uygulanmaktadır. Brokoli gerçekten hiçbir yan tesiri olmayan ve alınan ilaçlar ile de etkileşmesi söz konusu olmayan bir sebze kürüdür. Kullananların tavsiyeleri ile hızla yayılan brokoli kürü, tüm dünyada büyük bir başarı ile uygulanmaktadır. Bu konuda tüm dünyadan gelen mesajlar, gerek Almanya’da Medikal forumlarda, gerek Amerika’daki prostat vakfı forumlarında ve gerekse de Amerika’da St.John Üniversitesinin prostatitis forumunda hastalar ve bilim adamları arasında karşılıklı olarak tartışılmaktadır. Ağustos 2000 tarihinde Amerikalı bir bilim adamı, St. John Üniversitesi prostatitis tartışma forumunda şu görüşü ortaya atmıştır; “Brokoli kalsiyum açısından çok zengin bir sebzedir. Uzun müddet suyu içildiği taktirde böbrek veya prostat taşına neden olabilir. Çünkü, böbrek ve prostat taşlarının temelini kalsiyum oksalatlar oluşturmaktadır. Bu nedenle kullanan hastaların dikkatli olmalarını ve uzun müddet kullanılmaması gerektiğine inanıyorum.” Bu görüşün aksinin kesinlikle doğru olduğunun cevabı İngilterede yayınlanan tıp dergisinde “N Engl J Med 1993 Mar 25 ; 328(12) : 833-838” 1993 yılında Curhan GC, Willett WC, Rimm EB,
Stampfer MJ tarafından ortaya konmuştur. Bu araştırmada varılan sonuç kısaca şu
şekildedir; Besinler yoluyla yüksek miktarda alınan kalsiyum aksine böbrek taşı
oluşumunu azaltmaktadır.
Brokoli kürünün üç aylık (doksan gün) uygulama döneminde, prostat ve böbrek taşlarının belirgin bir biçimde küçüldükleri gözlenmiştir. Ancak, bu konudaki araştırmalarım ve etkin madde üzerindeki çalışmalarım devam etmektedir.
Prostat sıvısı alkali olup (bazik) içerisinde bulunan en önemli maddelerden bir tanesi de çinkodur. Çinkonun, insan vücudunda en fazla bulunduğu ortam prostat sıvısıdır. Prostat fonksiyonu hakkında önemli bilgi veren parametrelerden bir tanesi de prostat sıvısı içerisinde bulunan çinko miktarıdır. Kısaca, çinko önemli rol oynamaktadır. Burada hemen belirtmekte fayda görüyorum; Brokoli ortalama 50 ppm çinko (50 mg çinko/kg brokoli) içerir. Brokolinin yaprakları da ortalama 60 ppm çinko (60 mg çinko/kg brokoli yaprağı) ihtiva eder. Brokoli kürü uygulaması veya sebze olarak brokoli tüketimi yeteri kadar çinko almamızı sağlar. Son yıllarda Amerika’da satılan çinko tabletlerini özellikle prostat problemi olan hastalar yardımcı olarak kullanmaktadırlar. Eğer brokoli kürünü yılda enaz bir defa uyguluyorsanız veya ayda enaz iki defa brokoliyi sebze olarak tüketiyorsanız, takviye olarak çinko tableti almanıza gerek yoktur. Ancak bu, hekiminizin farklı bir öneride bulunmadığı durumlarda geçerlidir.
Gelişmiş ülkelerde en çok görülen kanser türlerinden biri de bağırsak kanseridir (kolon kanseri). Bunun böyle olmasının en önemli sebeplerinden biri de beslenmedir (dünya sağlık teşkilatı verilerine göre). Çünkü, gelişmiş ülkelerde yağlı besinler, konserve ve konserve katkı maddeleri, salam, sosis, ve et bol miktarda tüketilirken lifli (fiber) besinler çok az tüketilmektedir. Buna karşı az gelişmiş ülkelerde daha çok lifli besinler ve tahıl ağırlıklı olarak tüketim yapıldığından bu ülkelerde bağırsak kanseri oranı oldukça düşüktür. Her ne kadar bilimsel olarak lifli besinlerin barğırsak kanserini nasıl önlediği izah edilememiş ise de, bu konuda birkaç tane güçlü teori mevcuttur. Bunlardan en açıklayıcı olanı şudur: Lifli besinler bağırsaklardaki ağır metalleri, asit fazlalığını ve toksinleri emici özelliğe sahiptir. Ağır metaller genel olarak vücudumuz için zehirdirler (toksin). Lifli besinler bağırsakları daha hızlı harekete geçirdiğinden hem daha düzenli hem de miktar olarak daha fazla dışkının bağırsak içinde fazla bekletilmeden dışarı atılmasını sağlarlar. Bağırsaklarda bulunan bazı bakterilerin salgıladığı proteinler kanserojen özelliklidir. Protein yapılı bu kanserojen maddeler bağırsaklarda fazla beklemeden dışarı atılmış olurlar. Brokoli sebzesinin kendine özgü lifli (selülozik) bir yapısı vardır. Bu özelliğinden dolayı bağırsaklardaki toksinleri emme özelliği diğer lifli besinlere göre çok daha fazladır.
Brokolinin şeker hastalarına da (diabetes mellitus) olumlu katkısı dikkate değer ölçüdedir. Kandaki şekerin (glukoz) yüksekliği doğrudan doğruya insulin hormonuna bağlıdır. Kan şekerini ayarlayan ve dengede tutan insulin hormonudur. Kısaca, vücudumuzda insulin hormonu yeterli derecede üretilemiyorsa, kan şekeri de ona göre yükseliyor demektir. Brokoli sebzesi yüksek derecede lif (fiber) içermektedir. Yüksek oranda lifli besinlerin tüketilmesi kan şekerinin ayarlanmasını kolaylaştırır. Bu da daha az insulin hormonuna ihtiyaç var demektir. Brokolide bulunan lifli yapı çözünebilir bir yapıya sahiptir. Çözünebilir olmasıda midenin daha geç boşalması anlamına gelir.
Bundan dolayı glukozun bağırsaklardaki emilmeside (absorpsiyon) gecikmektedir. Brokoli kürünü uygulayan şeker hastaları kan şekeri seviyelerinin yavaş yavaş düştüğünü göreceklerdir. Kısaca, brokoli kan şekerinin kontrol altına alınmasında ve dengelenmesinde yardımcı rol oynamaktadır. Brokoli kürünün bu yardımcı rolü hiçbir zaman insulin veya kan şekerini düşürü ilaç yerine geçtiği anlamına gelmez. Bu konuda sorularınız olduğu taktirde, hekiminize danışınız.
Brokoli içerdiği zengin kalsiyum oranından dolayı, osteoporoz hastalarına da iyi bir yardımcıdır. Brokoli bununla beraber içerdiği diüretik (idrar söktürücü) maddelerden dolayı tansiyon yüksekliği olanlara hastalara da destek olmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi içerdiği yüksek orandaki lifli yapı, kandaki toplam kolestrolü düşürdüğü gibi, aynı zamanda halk arasında kötü kolestrol olarak bilinen LDL‘yi de (Low Density Lipoprotein) düşürmektedir.
Uzun zamandan beri prostat şikayeti olanlarda genel bir kural olmasa da, çoğunlukla cinsel isteksizlik zaman içerisinde yavaş yavaş kendini gösterebilir. Brokoli kürü cinsel isteksizliği de yavaş yavaş ortadan kaldırır ve normal yaşam kalitesini tekrar sağlar. Ancak, brokoli cinsel gücü artıran bir bitki değildir. Brokoli, prostat problemini ortadan kaldırmaya destek verdiği için buna bağlı olan cinsel yaşamı da normale dönüştürmektedir.
Genel bir kural olmasa da özellikle iyi huylu prostat büyümesi (prostat hyperplazi) ve/veya prostatit (prostatitis) şikâyeti olanların beslenmelerinde birkaç noktaya dikkat etmeleri gerekir bunlar sırasıyla:
Brokoli gerçek bir C-vitamini deposudur. Orta büyüklükteki bir brokoli günlük C-vitamini ihtiyacımızın tam iki katını karşılar. Brokolinin lifli yapısı ve içerdiği beta karotensağlıklı bir bağırsak florası için vazgeçilmez birer takviyedir. Aynı büyüklükteki brokoli günlük A-vitamini ihtiyacımızın %15’ini karşılar. Burada okuyucuya hatırlatmakta fayda görüyorum, besinlerdeki A-vitaminini, A-vitamini olarak değil beta karoten olarak alırız. Besinlerde bulunan beta karoten A-vitamininin ön basamağıdır. Beta karoten vücudumuza alındıktan sonra yine vücudumuz tarafından A-vitaminine dönüştürülür. Gerek beta karoten gerekse de C-vitamini antioksidandırlar. Antioksidanlar serbest radikalleri (free radicals) yok edici özelliğe sahiptirler. Serbest radikaller kansere, kalp-damar rahatsızlıklarına, eklem romatizmasına ve Alzheimer hastalığının oluşumunda rol oynayabilmektedirler. Nebraska Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Dr. Harman ve ekibi yaptığı çalışmalarda serbest radikallerin hücreleri çabuk yaşlandırdığını (aging) ve katarakta sebebiyet verdiğini ortaya koymuşlardır. Piyasada satılan antioksidan takviye tabletlerini hekiminize danışmadan kullanmayınız. Vücudumuzun kendisi yeterli ölçüde antioksidan üretmektedir. Ayrıca, sebze ve meyveler üzerinden de fazlası ile doğal antioksidan almaktayız. Unutmayınız, vücudumuz gerektiğinde kendi antioksidanını kendisi üretmektedir.
Brokoli çok çeşitli etkin maddeler içeren bir sebzedir. Kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu gücü olan bu etkin madde sulforafen dir. Bu madde aynı zamanda prostat kanserinin tedavisinde de kullanılmaktadır. Sulforafen 1992 yılında Johns Hopkins Üniversitesinden Dr. P.Talalay tarafından ortaya konmuştur. Sulforafen aynı zamanda yeşil soğan, havuç, brüksel lahanası ve karnabaharda da bol miktarda bulunmaktadır.
Sulforafen maddesinin gücü, vücudumuzda kansere karşı savaşan quinnen reduktaz enzimini aktive etmesinden (uyarmasından) kaynaklanmaktadır. Kansere karşı koruyucu olan sulforafeni en iyi destekleyen ve yine brokolide bulunan indol-3-carbinol maddesidir. Değerli okuyucu, bilim adamlarının yaptığı araştırmaların sonuçlarına göre, gerek prostat kanserinin gerekse de kadınlarda meme kanserinin oluşumuna ve de yayılmasına neden olan iki önemli neden oldukça ağırlık kazanmaktadır. Bunlardan birincisi aşırı yağlı (hayvansal) beslenme, ikincisi ise hormon dengesizliğidir.
Prostat ve meme kanserlerinin hızlı ilerlemesinde ve yayılmasında hormon denge- sinin önemli rolü vardır. Örneğin erkeklerde testosteron hormonunun aktif bir çeşidi (metaboliti) olan DHT (DiHidroTestosteron) hormonudur. Dihidrotestosteron prostat kanserinin ilerlemesinde ve de yayılmasında etkilidir. İşte, brokolinin içerisinde bulunan önemli bir etkin madde olan dihidrotestosteron hormonunun oluşumunu engelleyebilmektedir (büyük oranda inhibe edebilmektedir). Bu sayede prostat kanserinin yayılmasına ve ilerlemesine engel olmaktadır. Burada bilinmesi gereken brokoli kürünün prostat kanserini yok etmediğidir. Ancak, brokoli kürü prostat kanserine yakalanma riskini önemli ölçüde engelleyebilmektedir. Eğer, yakın akrabalarında prostat kanseri olanlar var ise, bu kişilere brokoli kürünü yılda en az iki-üç kez uygulamalarını öneririm. Brokoli kürü, prostat kanserini önleyici potansiyel bir güçtür. Hastalığa yakalandıktan sonra tedavi etmek farklıdır, hastalığa yakalanmamak için önlem almak farklıdır. Brokoli kürünün önleyici gücünden çok daha fazla önleyici güce sahip olan arslanpençesidir. (Bakınız: arslanpençesi)
Brokoli quercetin adı verilen tabii antibiyotik içermektedir. Quercetin iki yıldan beri Amerika’da eczanelerde satılmaktadır. Quercetin prostat içi iltihaplanmalarda (prostatit) başarıyla kullanılmaktadır. Bunun dışında brokolide bulduğum saracon A1 adlı etkin madde quercetin’den çok daha etkili tabii bir antibiyotiktir. Saracon A1 özellikle idrar yolları ve prostat içi enfeksiyonlarında etkili olmaktadır. Bu tür tabii antibiyotikler bağışıklık sistemimizi (immün sistem) zayıflatmadan şifa verici güce sahiptirler. İşte, brokoli içerdiği diğer etkin maddeler ile hem bağışıklık sistemizi güçlendirmekte hem de aynı anda antibiyotik takviyesi yapmaktadır. Bu nedenle brokoli prostat problemlerine karşı bir önleyici olarak zaman zaman hiç çekinmeden kullanılabilir. Saracon A, saracon V ve saracon H adı altında isimlendirdiğim etkin maddeler, brokolide bulunan ve önceden bilinen etkin maddelerdir. Ancak, önceden bilinen ve literatüre geçmiş bu maddelerin belirttiğim özellikleri bilinmediği ve yeni olduğu için, bu nedenle saracon A, -H ve -V isimlerini kullandım. Eczanelerde satılan antibiyotikleri birer önleyici veya tedbir olarak kullanamayız. Ancak bir hekimin önerisi doğrultusunda şikâyetler ortaya çıktıktan sonra kullanabiliriz. Unutmayınız ki, bütün sentetik antibiyotikler insan hayatı için vazgeçilmez birer tedavi edicidirler. Hemen hemen bütün sentetik antibiyotikler tedavi esnasında bağışıklık sistemimizide zayıflatmaktadırlar ve de uzun vadeli kullanıldıkları taktirde de bağırsak florasını bozarak, bağırsaklarda ve kadınların genital bölgelerinde mantar oluşumuna neden olabilmektedirler.
İyi huylu prostat büyümesi (benign prostate hypertrophy) 40-45 yaşından sonra erkeklerin %43 ‘ünde, 50-55 yaşlarında %50’sinde ve 60 yaşlarından sonra da %55‘inde görülen bir rahatsızlıktır. Genel olarak başlangıç şikayetleri geceleri sık idrara kalkma, idrar yaparken zorlanma ve çatallanma, idrar kesesini tam boşaltamama (miksiyon) şeklinde olmaktadır. Daha ileri safhalarda ise idrar yaparken yanma, idrar tutmada zorlanma ve cinsel isteksizlikte baş göstermektedir. İyi huylu prostat büyümesi bazı hastalarda PSA (Prostat Spesifik Antigen) değerini de yükseltebilmektedir. PSA değerinin normal değerleri 0 ile 4 ng/L dir. Bu değerler iyi huylu prostat büyümesi olan bazı hastalarda çok yukarılara çıkabilir. PSA konusunda daha detaylı bilgi için açıklamalar bölümünde Açıklama10’nu okuyunuz. Bu nedenle PSA değeriniz yüksek çıktığında hemen prostat kanserine yakalandığınızı düşünmeyiniz. Bu durumu mutlaka hekiminiz ile görüşünüz. Hekiminiz sizi bu konuda mutlaka aydınlatacak ve gerekli olan önerileri yapacaktır. Hekiminize güveniniz.
Brokoli üzerinde yaptığım araştırmalarımda idrar yolları üzerinde vasodilatif özelliği olan saracon V1 maddesini buldum. Saracon V1 idrar yolları üzerinde genişletici bir özelliğe sahip ve bu sayede rahat idrara çıkma imkanı sağlamaktadır. Ancak, burada önemli olan büyümüş olan prostatın da tekrar yavaş yavaş küçülmesini sağlayabilmekdir. Bunu sağlayan yine brokolinin içerdiği hormon dengeleyici özelliği olan indol ve indol türevleridir. İşte brokolinin içerdiği hormon dengeleyici indol ve indol türevleri testosteron/dihidrotestosteron dengesini tekrar kurmakta, prostat için yeterli olan testosteron miktarını dengelemektedir. Bu sayede prostat yavaş yavaş sağlıklı çalışmasına başlamaktadır.
Brokolinin şifa veren gücü sadece erkeklere yönelik değildir. Bayanlarda da meme kanserini önleyici gücü artık bilinen bir gerçektir. Amerika’da bu konuda yapılan pek çok klinik deney bunu ortaya koymuştur. Menopoz dönemindeki bayanlara da yardımcıdır. Çok az suda beş dakika haşlanmış brokoli ve haşlama suyunu tüketmeleri iyi bir takviyedir. Cinsiyet hormonu östrojenin dengelenmesinde oldukça başarılıdır. Brokoli içerdiği Di-Indolyl-Methan(DIM) sayesinde östrojen metabolizmasının dengeli çalışmasını sağlayarak bu sayede menopoz döneminin daha sağlıklı bir şekilde geçirilmesini sağlamaktadır. Diğer bir ifade tarzıyla, DIM yüksek olması durumunda, tabii olarak östrojen/testosteron oranını normal sınırlarına getirmekte etkilidir. Kısaca, di-indol-methan (DIM) östrojen hormonunun metabolize olmasında yardımcıdır.
Erkeklerde, yaşlanmayı (aging) hızlandıran parametrelerden bir tanesi de, orta yaşlardan itibaren östrojen metabolizmasının yavaşlamasıdır. Östrojen hormon metabolizmasının yavaşlaması demek, bu hormonun akümü -lüsyonu (birikmesi) demektir. Östrojen hormonunun birikimi erkeklerde yaşlanmayı hızlandıran faktörlerden bir tanesidir. İşte, brokolide bulunan di-indol-methan (DIM) etkin maddesi, östrojen hormon metabolizmasının daha sağlıklı ve dengeli çalışmasını sağlayarak, bu hormonun erkeklerde yaşlanmaya neden olan birikimine engel olmaktadır. Söz östrojen hormonundan açılmışken bir noktaya daha değinmek istiyorum.
Genel bir kural olmasa da erkeklerde orta yaştan itibaren östrojen hormonu yükselmeye başlar. Bunun nedeni, östrojen hormonu metabolizması yavaş çalışmaya başlamaktadır. Yani, östrojen hormonunun vücudumuzdaki yok edilme hızı yavaşlamaktadır. Sonuç olarak, östrojen hormonu seviyesi yükselmeye başlar. Östrojen hormonunun yükselmesi erkeklerde cinsel isteksizliğe de neden olmaktadır. İşte, brokolide bulunan üç tane etkin madde, (bunlardan bir tanesi di-indol-methan) östrojen hormon metabolizmasını hızlandırarak, bu hormonu normal seviyesine indirebilmektedir. Brokoli kürünü, prostatit veya iyi huylu prostat büyümesine karşı uygulayan hastaların iktidarsızlık şikâyeti olanları, (östrojen hormonuna bağlı olarak) bu kür sayesinde normal cinsel ilişki peryotlarına kavuştuklarını belirtmektedirler. Brokoli kürü aynı zamanda, östrojen hormonunun yükselmesinden dolayı iktidarsızlık çeken erkeklere normal cinsel yaşam kalitelerini geri kazandırmaktadır. Ancak, brokoli kürünü viagra gibi düşünmemek gerekir.
Brokoli kürü östrojen hormon metabolizmasının sağlıklı çalışmasında promotor (takviye edici) özelliğe sahip olduğundan, hem osteoporoz’a karşı korumakta, hem kolestrolü düşürmekte ve hem de dokulara yeterli oranda suyun depolanmasını sağlamaktadır. Östrojen hormonunun kemik yapısının olgunlaşmasında da rolü çok önemlidir. Bu nedenle, menopoz dönemindeki bayanlara kemik yapısını takviye edici, kalsiyum yönünden zengin beslenme ve hatta ekstra kalsiyum takviyesi önerilir. Yüz gram brokoli tükettiğiniz zaman ortalama 50 mg kalsiyum almış olursunuz. Brokoli gerçek bir kalsiyum deposudur.
Değerli okuyucu, brokoli kürü prostat probleminin durumuna göre en az 21 gün en fazlada 90 gün uygulanmakta ve şikayetlerin tekrar ortaya çıkmasıyla 10-15 günlük kısa kürler halinde zaman zaman uygulanmaktadır. Brokoli gerçekten hiçbir yan tesiri olmayan ve alınan ilaçlar ile de etkileşmesi söz konusu olmayan bir sebze kürüdür. Kullananların tavsiyeleri ile hızla yayılan brokoli kürü, tüm dünyada büyük bir başarı ile uygulanmaktadır. Bu konuda tüm dünyadan gelen mesajlar, gerek Almanya’da Medikal forumlarda, gerek Amerika’daki prostat vakfı forumlarında ve gerekse de Amerika’da St.John Üniversitesinin prostatitis forumunda hastalar ve bilim adamları arasında karşılıklı olarak tartışılmaktadır. Ağustos 2000 tarihinde Amerikalı bir bilim adamı, St. John Üniversitesi prostatitis tartışma forumunda şu görüşü ortaya atmıştır; “Brokoli kalsiyum açısından çok zengin bir sebzedir. Uzun müddet suyu içildiği taktirde böbrek veya prostat taşına neden olabilir. Çünkü, böbrek ve prostat taşlarının temelini kalsiyum oksalatlar oluşturmaktadır. Bu nedenle kullanan hastaların dikkatli olmalarını ve uzun müddet kullanılmaması gerektiğine inanıyorum.” Bu görüşün aksinin kesinlikle doğru olduğunun cevabı İngilterede yayınlanan tıp dergisinde “N Engl J Med 1993 Mar 25 ; 328(12) : 833-
Brokoli kürünün üç aylık (doksan gün) uygulama döneminde, prostat ve böbrek taşlarının belirgin bir biçimde küçüldükleri gözlenmiştir. Ancak, bu konudaki araştırmalarım ve etkin madde üzerindeki çalışmalarım devam etmektedir.
Prostat sıvısı alkali olup (bazik) içerisinde bulunan en önemli maddelerden bir tanesi de çinkodur. Çinkonun, insan vücudunda en fazla bulunduğu ortam prostat sıvısıdır. Prostat fonksiyonu hakkında önemli bilgi veren parametrelerden bir tanesi de prostat sıvısı içerisinde bulunan çinko miktarıdır. Kısaca, çinko önemli rol oynamaktadır. Burada hemen belirtmekte fayda görüyorum; Brokoli ortalama 50 ppm çinko (50 mg çinko/kg brokoli) içerir. Brokolinin yaprakları da ortalama 60 ppm çinko (60 mg çinko/kg brokoli yaprağı) ihtiva eder. Brokoli kürü uygulaması veya sebze olarak brokoli tüketimi yeteri kadar çinko almamızı sağlar. Son yıllarda Amerika’da satılan çinko tabletlerini özellikle prostat problemi olan hastalar yardımcı olarak kullanmaktadırlar. Eğer brokoli kürünü yılda enaz bir defa uyguluyorsanız veya ayda enaz iki defa brokoliyi sebze olarak tüketiyorsanız, takviye olarak çinko tableti almanıza gerek yoktur. Ancak bu, hekiminizin farklı bir öneride bulunmadığı durumlarda geçerlidir.
Gelişmiş ülkelerde en çok görülen kanser türlerinden biri de bağırsak kanseridir (kolon kanseri). Bunun böyle olmasının en önemli sebeplerinden biri de beslenmedir (dünya sağlık teşkilatı verilerine göre). Çünkü, gelişmiş ülkelerde yağlı besinler, konserve ve konserve katkı maddeleri, salam, sosis, ve et bol miktarda tüketilirken lifli (fiber) besinler çok az tüketilmektedir. Buna karşı az gelişmiş ülkelerde daha çok lifli besinler ve tahıl ağırlıklı olarak tüketim yapıldığından bu ülkelerde bağırsak kanseri oranı oldukça düşüktür. Her ne kadar bilimsel olarak lifli besinlerin barğırsak kanserini nasıl önlediği izah edilememiş ise de, bu konuda birkaç tane güçlü teori mevcuttur. Bunlardan en açıklayıcı olanı şudur: Lifli besinler bağırsaklardaki ağır metalleri, asit fazlalığını ve toksinleri emici özelliğe sahiptir. Ağır metaller genel olarak vücudumuz için zehirdirler (toksin). Lifli besinler bağırsakları daha hızlı harekete geçirdiğinden hem daha düzenli hem de miktar olarak daha fazla dışkının bağırsak içinde fazla bekletilmeden dışarı atılmasını sağlarlar. Bağırsaklarda bulunan bazı bakterilerin salgıladığı proteinler kanserojen özelliklidir. Protein yapılı bu kanserojen maddeler bağırsaklarda fazla beklemeden dışarı atılmış olurlar. Brokoli sebzesinin kendine özgü lifli (selülozik) bir yapısı vardır. Bu özelliğinden dolayı bağırsaklardaki toksinleri emme özelliği diğer lifli besinlere göre çok daha fazladır.
Brokolinin şeker hastalarına da (diabetes mellitus) olumlu katkısı dikkate değer ölçüdedir. Kandaki şekerin (glukoz) yüksekliği doğrudan doğruya insulin hormonuna bağlıdır. Kan şekerini ayarlayan ve dengede tutan insulin hormonudur. Kısaca, vücudumuzda insulin hormonu yeterli derecede üretilemiyorsa, kan şekeri de ona göre yükseliyor demektir. Brokoli sebzesi yüksek derecede lif (fiber) içermektedir. Yüksek oranda lifli besinlerin tüketilmesi kan şekerinin ayarlanmasını kolaylaştırır. Bu da daha az insulin hormonuna ihtiyaç var demektir. Brokolide bulunan lifli yapı çözünebilir bir yapıya sahiptir. Çözünebilir olmasıda midenin daha geç boşalması anlamına gelir.
Bundan dolayı glukozun bağırsaklardaki emilmeside (absorpsiyon) gecikmektedir. Brokoli kürünü uygulayan şeker hastaları kan şekeri seviyelerinin yavaş yavaş düştüğünü göreceklerdir. Kısaca, brokoli kan şekerinin kontrol altına alınmasında ve dengelenmesinde yardımcı rol oynamaktadır. Brokoli kürünün bu yardımcı rolü hiçbir zaman insulin veya kan şekerini düşürü ilaç yerine geçtiği anlamına gelmez. Bu konuda sorularınız olduğu taktirde, hekiminize danışınız.
Brokoli içerdiği zengin kalsiyum oranından dolayı, osteoporoz hastalarına da iyi bir yardımcıdır. Brokoli bununla beraber içerdiği diüretik (idrar söktürücü) maddelerden dolayı tansiyon yüksekliği olanlara hastalara da destek olmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi içerdiği yüksek orandaki lifli yapı, kandaki toplam kolestrolü düşürdüğü gibi, aynı zamanda halk arasında kötü kolestrol olarak bilinen LDL‘yi de (Low Density Lipoprotein) düşürmektedir.
Uzun zamandan beri prostat şikayeti olanlarda genel bir kural olmasa da, çoğunlukla cinsel isteksizlik zaman içerisinde yavaş yavaş kendini gösterebilir. Brokoli kürü cinsel isteksizliği de yavaş yavaş ortadan kaldırır ve normal yaşam kalitesini tekrar sağlar. Ancak, brokoli cinsel gücü artıran bir bitki değildir. Brokoli, prostat problemini ortadan kaldırmaya destek verdiği için buna bağlı olan cinsel yaşamı da normale dönüştürmektedir.
Genel bir kural olmasa da özellikle iyi huylu prostat büyümesi (prostat hyperplazi) ve/veya prostatit (prostatitis) şikâyeti olanların beslenmelerinde birkaç noktaya dikkat etmeleri gerekir bunlar sırasıyla:
·
karabiber,
köri ve acı biberden uzak durunuz.
·
kafeinli
ya da kafeinsiz kahve tüketiminde ölçülü olunuz.
·
kola,
maden suyu, soda ve asitli içecekleri tercih etmeyiniz
·
bol su
içiniz.
·
kuru soğan
tüketimine ağırlık veriniz. Kırmızı soğan quercetin içermediğinden dolayı
tercih etmeyiniz. Beyaz tatlı italyan soğanı Türkiye’ye yeni yeni girmeye
başlamıştır, bu soğanda da quercetin eser miktarda mevcuttur.
·
prostatit
şikayeti olanların kesinlikle ağır kaldırmamaları gerekir. En fazla
taşıyacakları yükün 3 kilogramı geçmemesi gerekir.
·
Kış aylarında
soğuktan abdominal bölgenizi (karın bölgesi ve aşağısı) koruyunuz. Prostat
sağlığı, prostatın düzenli çalışmasına bağlıdır. İktidarsızlık, diğer bir
ifadeyle cinsel isteksizlik prostatın çalışmasını yavaşlatmaktadır. Prostatı
adeta tembelleştirmektedir. Prostat sıvısı, iktidarsızlıktan dolayı çok seyrek
boşaldığından prostat içerisinde uzun zaman kalmaktadır. Bunun sonucunda
değişik prostat şikayetleri ortaya çıkabilmektedir.
Cinsel ilişki esnasında kasılma hareketi yapan prostat, prostatın esnek kalmasını, kanla beslenmesini ve içerdiği prostat sıvının dışarı atılmasını sağlar. Bunun sonucunda da prostat metabolizması daha sağlıklı çalışmaya başlar. Böylece prostatın rahatlığı sağlanmış olur. İktidarsızlığın neden olabileceği prostat tembelliği ve prostat tembelliğinin neden olabileceği prostat şikayetleri ortaya çıkabilmektedir.
Değerli okuyucu, iyi huylu prostat büyümesi ve prostat içi iltihablanma (prostatit) uzun zaman içerisinde tedavi edilmedikleri taktirde cinsel isteksizliğe de (iktidar- sızlığa) neden olabilmektedir. Cinsel isteksizliğe karşı mükemmel bir çözüm getiren keçiboynuzu veya havuç kürüdür.(Bakınız: keçiboynuzu ve havuç). Prostatit veya iyi huylu prostat büyümesi şikâyeti olanlar ya da yakın akrabalarında prostat kanseri görülmüş olan ki,şilerin çoğu zaman ortak düşüncesi kendilerinin de birgün prostat kanserine yakalanabilecekleridir. Ya da prostat şikayetlerinin ileride kansere dönüşebileceği korkusudur. Bu durumda olan kişilere arslanpençesi kürünü önerebilirim. Arslanpençesi meme, rahim, lenf bezi ve prostat kanserine karşı mükemmel bir önleyicidir. (Bakınız: Arslanpençesi). Ancak, arslanpençesi kürünü uyguladığınız için hekime gitmeye veya kontrollerinizi yaptırmaya gerek olmadığı düşüncesine kesinlikle kapılmayınız. Zaman zaman gerekli kontrollerinizi yaptırınız. Hekim önerileri doğrultusunda hareket ediniz.
Hamile bayanlar ve brokoli kürü
Brokolinin içerdiği Indol-3-Carbinol (I3C), östrojen hormonunu modüle ettiğinden dolayı hamile bayanların brokoli kürü uygulamamaları gerekir. Beslenme amaçlı olarak brokoli salatası veya yemeğini tüketmelerinde bir sakınca yoktur.
Dikkat:
Brokoliyi satın alırken ve satın aldıktan sonra da mutlaka dikkat etmeniz gereken noktalar şunlardır:
Cinsel ilişki esnasında kasılma hareketi yapan prostat, prostatın esnek kalmasını, kanla beslenmesini ve içerdiği prostat sıvının dışarı atılmasını sağlar. Bunun sonucunda da prostat metabolizması daha sağlıklı çalışmaya başlar. Böylece prostatın rahatlığı sağlanmış olur. İktidarsızlığın neden olabileceği prostat tembelliği ve prostat tembelliğinin neden olabileceği prostat şikayetleri ortaya çıkabilmektedir.
Değerli okuyucu, iyi huylu prostat büyümesi ve prostat içi iltihablanma (prostatit) uzun zaman içerisinde tedavi edilmedikleri taktirde cinsel isteksizliğe de (iktidar- sızlığa) neden olabilmektedir. Cinsel isteksizliğe karşı mükemmel bir çözüm getiren keçiboynuzu veya havuç kürüdür.(Bakınız: keçiboynuzu ve havuç). Prostatit veya iyi huylu prostat büyümesi şikâyeti olanlar ya da yakın akrabalarında prostat kanseri görülmüş olan ki,şilerin çoğu zaman ortak düşüncesi kendilerinin de birgün prostat kanserine yakalanabilecekleridir. Ya da prostat şikayetlerinin ileride kansere dönüşebileceği korkusudur. Bu durumda olan kişilere arslanpençesi kürünü önerebilirim. Arslanpençesi meme, rahim, lenf bezi ve prostat kanserine karşı mükemmel bir önleyicidir. (Bakınız: Arslanpençesi). Ancak, arslanpençesi kürünü uyguladığınız için hekime gitmeye veya kontrollerinizi yaptırmaya gerek olmadığı düşüncesine kesinlikle kapılmayınız. Zaman zaman gerekli kontrollerinizi yaptırınız. Hekim önerileri doğrultusunda hareket ediniz.
Hamile bayanlar ve brokoli kürü
Brokolinin içerdiği Indol-3-Carbinol (I3C), östrojen hormonunu modüle ettiğinden dolayı hamile bayanların brokoli kürü uygulamamaları gerekir. Beslenme amaçlı olarak brokoli salatası veya yemeğini tüketmelerinde bir sakınca yoktur.
Dikkat:
Brokoliyi satın alırken ve satın aldıktan sonra da mutlaka dikkat etmeniz gereken noktalar şunlardır:
·
satın
alırken taze olmasına dikkat ediniz
·
brokolinin
renginin yeşil olmasına dikkat ediniz, sararmış olanları almayınız
·
uzun
müddet kullanacağınız için, 250 gramlık porsiyonlar halinde derin dondurucuda
saklayınız. Hergün bir paket kullanınız.
·
Taze
olarak satın aldıysanız, buzdolabınızın normal bölümünde 3 günden fazla
bekletmeyiniz. En doğrusu yine porsiyonlar halinde derin dondurucuda koruma
altına almaktır.
·
derin
dondurucuda koruma altına aldığınız (stokladığınız) brokoli özelliğini
kaybetmeden altı ay kalabilir.
·
süpermarketlerin
derin dondurulmuş sebze reyonlarında paketler halinde satılan brokolinin de
yeşil olmasına dikkat ediniz. Fazlaca aldığınız paketleri mutlaka evinizdeki
derin dondurucuda saklayınız.
·
aktarlarda
veya bazı marketlerde brokolinin kurutulmuşu satılmaktadır, kürler için onları
kullanmayınız. Kurutulmuş brokolinin, tazesine göre olan etkisi yaklaşık %15
civarındadır. Dikkat:
Beyaz lahananın yapraklarında ve brokoli’nin göbek kısmı üzerinde veya yapraklarında böcek ısırığı ya da herhangi bir parazitin yarleştiğini görürseniz, o lahanayı veya brokoliyi satın almayınız. Bunun nedenini kısaca şu şekilde açıklamak istiyorum: Hemen hemen tüm bitkiler dışarıdan gelebilecek parazitlere karşı kendilerini korumak amacıyla değişik kimyasal özelliği olan zehirli maddeler üretirler. Bu zehirli maddeler genel olarak yapraklarda veya karnabahar ya da brokoli gibi sebzelerde hem yapraklarında hem de göbek kısmında üretilir. Brokoli, karnabahar ve beyaz lahananın yapraklarında, tadı hafif acımtırak olan glucosinolate adı verilen madde üretilir. Bu glucosinolate maddesi, herbivorous (bitkiler ile beslenen) böcekler için öldürücü bir zehirdir. Beyaz lahananın veya brokolinin yapraklarını veya karın bölgelerini beslenmek amacıyla ısıran parazit birkaç saniye sonra ölmektedir. Çünkü, onlar için glucosinolate’lar birer öldürücü zehirdir. Böcekler için bir zehir olan glucosinolate, insanları hem kansere karşı koruyan hem de kansere karşı savaşan önemli bir etkin maddedir. Peki, neden böcekler tarafından ısırıldığını gördüğümüz karnabaharı, lahanayı veya brokoliyi tüketmemeliyiz, glucosinolate insanlar için faydalı, böcekler için zararlı bir madde ise insanlara nasıl bir zararı olur? Bu soruların cevabı biraz daha detaylı açıklama gerektirmektedir. Şöyle ki: yaprak hücrelerinin içinde bulunan glucusinolate maddesi ayrı bir bölümünde bulunur, buna oda’da diyebilirsiniz. Myrosinaz adı verilen enzim de aynı hücrenin ayrı bir bölümünde (oda) bulunur. Yaprağı ısıran böcek, yaprak hücresinin ayrı ayrı bölümlerinde bulunan bu iki ayrı maddenin birbirleriyle karışmasına neden olur. Myrosinaz enzimi, glucosinolate maddesini insan sağlığı için zararlı olabilecek bir maddeye dönüştürür. İşte bu nedenlerden dolayı, böcekler tarafından ısırılmış bu tür sebzelerin tüketilmemesi gerekir. Böcek ısırıklarını çıplak gözle görmek mümkündür. Brokoli haşlandığı zaman myrosinaz enzimi tüm özelliğini yitirir. Myrosinaz ile glucosinolate bir araya geldiğinde serbest halde kükürt açığa çıkmaktadır. Ayrıca, glucosinolate de reaksiyona girdiğinden yok olmaktadır. Sonuçta kansere karşı etkin rol oynama gücü ortadan kalmaktadır.
Kür 1: İyi huylu prostat büyümesine ve prostatite karşı (şikâyetiniz 1-2 yıldan beri devam ediyor ise)
Yaklaşık, bir litre kaynamakta olan suyun içine 200-250 gram brokoliyi atınız.
Hafif ateşte en fazla 4-5 dakika haşlayınız. Ilıdıktan sonra süzüp ayırınız.
Üçte birini sabah, üçte birini öğlen ve son kalan üçte birini de akşam aç
karına içiniz. Brokoli suyunu içtikten sonra yirmi dakika hiçbir şey yeyip
içmeyiniz (su hariç). Eğer çalışan bir insan olarak öğle üzeri evinizde
bulunamıyorsanız, yarısını sabah, diğer yarısını da akşam aç karına
içebilirsiniz. Bu taktirde bir litre su yerine 500-600 ml su alabilirsiniz.
Haşlanmış olan brokoliyi de yemeklerinizin arasında salata olarak
tüketebilirsiniz. Haşlanmış brokoli parçalarını tüketmek zorunda değilsiniz.
Mühim olan haşlama suyunu tüketmektir. Her yedi günlük uygulamanın sonunda üç
gün ara veriniz. Toplam uygulama zamanı yirmibir gün olacaktır (üç günlük
aralar hariç).
Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa onbeş günlük brokoli kürü uygulamanız gerekir. Sabah erken işe gitmek durumundaysanız, sabah ve akşam içeceğiniz haşlanmış brokoli suyunu akşam hazırlayınız. Geri kalan yarısını sabah içimi için buzdolabında koruma altına alabilirsiniz.
Kür 2: İyi huylu prostat büyümesine ve prostatite karşı (şikâyetiniz 2 yıldan fazla devam ediyor ise)
Kür 1’in aynısıdır. Sadece uygulama zamanı daha fazladır. Bu durumda en az 45 gün uygulanır (üç günlük aralar hariç). Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa 15 günlük brokoli kürü uygulamak gerekir.
Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.
Beyaz lahananın yapraklarında ve brokoli’nin göbek kısmı üzerinde veya yapraklarında böcek ısırığı ya da herhangi bir parazitin yarleştiğini görürseniz, o lahanayı veya brokoliyi satın almayınız. Bunun nedenini kısaca şu şekilde açıklamak istiyorum: Hemen hemen tüm bitkiler dışarıdan gelebilecek parazitlere karşı kendilerini korumak amacıyla değişik kimyasal özelliği olan zehirli maddeler üretirler. Bu zehirli maddeler genel olarak yapraklarda veya karnabahar ya da brokoli gibi sebzelerde hem yapraklarında hem de göbek kısmında üretilir. Brokoli, karnabahar ve beyaz lahananın yapraklarında, tadı hafif acımtırak olan glucosinolate adı verilen madde üretilir. Bu glucosinolate maddesi, herbivorous (bitkiler ile beslenen) böcekler için öldürücü bir zehirdir. Beyaz lahananın veya brokolinin yapraklarını veya karın bölgelerini beslenmek amacıyla ısıran parazit birkaç saniye sonra ölmektedir. Çünkü, onlar için glucosinolate’lar birer öldürücü zehirdir. Böcekler için bir zehir olan glucosinolate, insanları hem kansere karşı koruyan hem de kansere karşı savaşan önemli bir etkin maddedir. Peki, neden böcekler tarafından ısırıldığını gördüğümüz karnabaharı, lahanayı veya brokoliyi tüketmemeliyiz, glucosinolate insanlar için faydalı, böcekler için zararlı bir madde ise insanlara nasıl bir zararı olur? Bu soruların cevabı biraz daha detaylı açıklama gerektirmektedir. Şöyle ki: yaprak hücrelerinin içinde bulunan glucusinolate maddesi ayrı bir bölümünde bulunur, buna oda’da diyebilirsiniz. Myrosinaz adı verilen enzim de aynı hücrenin ayrı bir bölümünde (oda) bulunur. Yaprağı ısıran böcek, yaprak hücresinin ayrı ayrı bölümlerinde bulunan bu iki ayrı maddenin birbirleriyle karışmasına neden olur. Myrosinaz enzimi, glucosinolate maddesini insan sağlığı için zararlı olabilecek bir maddeye dönüştürür. İşte bu nedenlerden dolayı, böcekler tarafından ısırılmış bu tür sebzelerin tüketilmemesi gerekir. Böcek ısırıklarını çıplak gözle görmek mümkündür. Brokoli haşlandığı zaman myrosinaz enzimi tüm özelliğini yitirir. Myrosinaz ile glucosinolate bir araya geldiğinde serbest halde kükürt açığa çıkmaktadır. Ayrıca, glucosinolate de reaksiyona girdiğinden yok olmaktadır. Sonuçta kansere karşı etkin rol oynama gücü ortadan kalmaktadır.
Kür 1: İyi huylu prostat büyümesine ve prostatite karşı (şikâyetiniz 1-2 yıldan beri devam ediyor ise)
Yaklaşık, bir litre kaynamakta olan suyun içine 200-
Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa onbeş günlük brokoli kürü uygulamanız gerekir. Sabah erken işe gitmek durumundaysanız, sabah ve akşam içeceğiniz haşlanmış brokoli suyunu akşam hazırlayınız. Geri kalan yarısını sabah içimi için buzdolabında koruma altına alabilirsiniz.
Kür 2: İyi huylu prostat büyümesine ve prostatite karşı (şikâyetiniz 2 yıldan fazla devam ediyor ise)
Kür 1’in aynısıdır. Sadece uygulama zamanı daha fazladır. Bu durumda en az 45 gün uygulanır (üç günlük aralar hariç). Uygulama tamamlandıktan sonra ileriki zamanlarda şikayetleriniz tekrar ortaya çıkmaya başlayınca bu defa 15 günlük brokoli kürü uygulamak gerekir.
Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.
PROSTAT Eğir kökü Kereviz tohumu Mahlep
Mazı: iğne yapraklı ağaçlarda ve meşe türü
ağaçlarda bilye büyüklüğünde olan bir tür meyvedir.
Prostatı önlemek içi bir kısım funda, bir kısım kekik otu, bir kısım ıhlamur karışım bir Tutam olur bir bardak suda
demlenir. Günde iki bardak içilir. Bu kür on beş uygulanır. Bu kürü beş yıl
tekrarlamak son derece faydalıdır
Prostat için: 50 gram kereviz ve 500 gram su ile çay
yapılır. 50 gram
eğir 500 gram
suda bekletilir. Ertesi gün süzülür. İki çay karıştırılır. Günde iki üç bardak
tüketilir.
İdrarda kan:çoban
çantası ve at kuyruğu karışımdan bir bardak
kaynar suya konulup demlenir. Günde bir iki bardak tatlandırılarak
içilir. Kanama fazla olması halinde biberiye bir at kuyruğu bir çoban çantası
iki civan perçemi iki Yarım litre suda demlenir, bir bardak içilir.
1.Prostat
iltihabının (prostatit) nedenleri nelerdir?
Akut ve kronik bakteriel prostatit, prostat bezine enfekte idrarın prostat kanalları boyunca taşınması ile oluşur.Bakteriel prostatit bulaşıcı değildir ve cinsel yolla geçen bir hastalık olarak düşünülmemelidir.
Bazı tıbbi müdahaleler , özelliklede idrar kateteri takma işlemi bakteriel prostatit riskini artırır.
Kronik bakteri kaynaklı olmayan prostatitlerde de prostat bezinde benzer iltihabi durumlar oluşur Fakat buradaki nedenler sıklıkla tipik idrar yolu enfeksiyonlarında görülen etkenlerden farklıdır.Buna yol açan organizmalar sıklıkla klamidya ve mycoplazma denilen organizmalardır.Bunların bazıları cinsel ilişkiyle geçebilir.
Prostatodynia durumunda ise prostatın mikrop kapmasıyla ilgisi yoktur.Problem sıklıkla prostat bezini çevreleyen sinir ve kaslarla ilgilidir.
2. Prostatitin neden olduğu yakınmalar nelerdir?
Ani gelişen bakteri kaynaklı prostatititde,şikayetler ani ve şiddetli başlar.Ateş,titreme,idrarda şiddetli yanma ve mesaneyi ( İdrar kesesi ) boşaltmada yetersizlik sık görülen problemlerdir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititde şikayetler benzer ancak daha az şiddetlidir.Bu şikayetler idrarda yanma,sık idrara çıkma,testislerde, perinede(makat bölgesinde), sırtta ağrılar ve ağrılı ejakulasyondur.( İdrar ve sperm atılımı )
Kronik bakteri dışı kaynaklı prostatitte sık ve ağrılı idrar yapma,ağrılı ejakulasyon ve perine-mesane-testis ve peniste ağrı-rahatsızlık olur.
Prostatodynia şikayetleri zorlu ve ağrılı ejakulasyon,zorlu ve ağrılı idrar yapma,perinede ağrıdır.Bu şikayetler kronik nonbakteriel prostatit şikayetlerinden ayrılamaz.
3. Prostatit bir hastayı nasıl etkileyecektir?
Prostatit hem hasta hem de doktor için zor bir durumdur.Hastanın yaşam kalitesini ciddi olarak etkiler.Prostatitin doğru tanısı zordur ve hastalık kür olmayabilir.Bununla birlikte prostatit tedavi edilebilir bir hastalık olup uygun tedavi ile önemli yakınmalar büyük oranda düzelir.
4. Prostatitle ilgili önemli noktalar nelerdir?
Doğru tanı tedavi için ana faktördür.
Prostatit herzaman kür olmayabilir ancak kontrol altında tutulabilir.
Şikayetler geçse bile tedavi izlenmelidir.
Prostatitli hastalar gelişen prostat kanseri için daha yüksek bir risk içermezler.
Normal cinsel aktivitenin kesilmesine gerek yoktur.(akut safha hariç)
Prostatitli kişi normal hayatını sürdürebilir.
5. Prostatit nasıl tedavi edilir?
Akut bakteri kaynaklı prostatititte hasta antibiyotik almaya ihtiyaç gösterecektir.Bu süre minimum 14 gündür.Bazen hastaneye yatırılarak damar yolundan tedavi alması gerekebilir.Bazen de zorlu idrar yapanlarda sonda takmak gerekebilir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititte antibiyotik tedavisi daha uzun tutulur.Genellikle 4-6 hafta.bu tedavi ile hastaların % 60’ında başarı sağlanır.Bazı durumlarda şikayetler tekrarlar ve antibiyotik tedavisine yeniden başlamak gerekebilir.Bu tedaviye cevap vermeyen hastalarda uzun dönem antibiyotik tedavisi gerekebilir.Bazı nadir durumlarda ameliyat da önerilebilir.
Eğer kronik bakteri dışı kaynaklı prostatit tanısı konulmuşsa antibiyotik tedavisi gerekmeyebilir.Bu hastalarda diğer ilaçlar ön plana çıkar.Bunlar; alfa blokerler,anti-inflamatuar ilaçlar,bitki ekstreleri ve nadiren prostat masajıdır.
Prostadynianın tedavisi ise zordur.Çünkü bu hastalığın anlaşılması zordur.Kas gevşeticiler,alfa blokerler, antienflamatuarlar ve biofeedback teknikleri kullanılabilir.
6. Benign Prostat Hiperplazisi ( BPH ) nedir?
Yaşlanan erkekte ortaya çıkan prostatın iyi huylu büyümesi olarak tanımlanır. Prostatism olarak da adlandırılabilir.
7. BPH için risk faktörleri nelerdir?
İlerleyen yaş, hipertansiyon ve ailede BPH öyküsü olması BPH için risk faktörleri sayılır.
8. BPH’daki bazı belirtiler nelerdir?
Prostat idrar kesesinin altında üretrayı sardığı için; büyümesi idrar akışını tıkayıcı ve irrite edici belirtilere yol açabilir. En sık rastlanan belirti, bilhassa geceleri mesaneyi sık boşaltma isteğidir. Bekleyerek idrar yapma , kesik kesik idrar yapma, idrar sonunda damlama, idrar akış hızındaki azalma idrarda yanma idrarı bekletememe diğer sık rastlanan bulgulardır.
9. BPH nasıl tanınır?
Belirtilerin şiddetini ortaya koyma bakımından Amerikan Üroloji Birliği tarafından belirti puanlaması geliştirilmiştir. Bu sistemde idrar sıklığı ve idrar yapma zorluğu ile ilgili sorular mevcuttur. Bu sayede BPH ile ilgili şikayetleri şiddetine göre sınıflamak mümkün olmaktadır.
BPH tanısını koymak için hastadan hastaya değişen bir çok test uygulanmaktadır. Parmakla rektal muayene, kanda PSA testi, üriner sistem ultrasonografisi, idrar akış hızı testi en sık uygulanan testlerdir.
10. BPH nadir bir rahatsızlıkmıdır?
BPH oldukça sıktır.Yaşları 51-60 arası erkeklerde %50; 80 yaşın üzerindeki erkeklerde %90 oranında rastlanır.
11. BPH prostat kanserine neden olur mu?
BPH kanser değildir ve kansere neden olmaz. Fakat her iki hastalık birlikte mevcut olabilir. Prostat kanserinin erken safhalarında genelikle şikayet olmadığı için yılda bir fizik muayene ve kanda PSA testi yapılması önerilir.
12. Prostat kanserinin nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?
Prostat kanseri, ileri yaş erkeklerin bir hastalığı olup 40 yaş altında nadiren görülür. Amerika Birleşik Devletlerinde 60 - 80 yaş grubunda prostat kanseri sıklığının her yedi erkekte bir oranına dek yükseldiği bildirilmektedir.
Dünyada üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Ancak belirli bölgelerde ve belirli ırklarda çok değişik oranlarda görülmesi, ailesel yatkınlık ve diyetin önemli bir rolü olduğunu ortaya koyar.
Birinci derece yakınlarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma olasılığının normalden 2-11 kat daha fazla olduğu saptanmıştır.
Prostat kanserinin yüksek yağ içerikli diyetle beslenme alışkanlığı olan toplumlarda daha sık olduğu, soya ürünlerinin bol tüketildiği uzak doğu ülkelerinde ise daha az görüldüğü de gözlenmiştir. Ayrıca vitamin E, selenyum, özellikle domateste bol bulunan bir antioksidan madde olan likofen ve yeşil çay tüketiminin prostat kanseri olasılığını azalttığı da öne sürülmüştür.
13. Prostat kanseri ne gibi yakınmalara neden olur?
Erken dönemlerde hiç bir yakınmaya neden olmazken ilerlemiş hastalıkta idrar yapma zorlukları, idrarda kan görülmesi gibi prostatın büyümesine bağlı yakınmalar ile karın alt kısımlarında, bacaklarda, belde ağrılar ve kilo kaybı gibi tümörün yayılımına ait yakınmalara neden olur.
14. Nasıl tanı onur?
Parmakla rektal muayene ve kanda PSA isimli maddenin düzeyinin ölçülmesi en önemli tanı araçlarıdır. Genellikle 50 yaş üzerindeki sağlıklı erkeklerin PSA ve parmakla rektal muayene ile yılda bir kontrolü önerilir. Ancak ailesinde prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren bu kontrollere başlaması önerilir.Parmakla rektal muayene, ancak belirli bir boyuta ulaşmış kitleyi saptayabilir. Bu nedenle PSA düzeyinin ölçümü erken tanı açısından önemlidir.
PSA( prostat spesifik antijen) sadece prostatta üretilen bir maddedir. Normal değeri, 4 ng/ml’nin altında olmasıdır.Ancak prostat ile ilgili bir problem olduğunda kana daha fazla oranda karışır, kan PSA düzeyinde yükselme dikkat çeker. PSA yüksekliğinin tek nedeni prostat kanseri değildir. İyi huylu prostat büyümesi ve prostat iltihapları da PSA’yı yükseltir. PSA 4-10 ng/ml arasında olanların yaklaşık % 30’unda prostat kanseri saptanırken 10 ng/ml üzerinde bu oran %50’yi geçer.
Prostat biyopsisi( prostattan parça alma) , rektumdan transrektal ultrason ile girilerek yapılır. Öncelikle prostat incelenir ve şüpheli alanlar belirlenir. Bölge uyuşturulduktan sonra özel bir iğne ile prostattan uygun sayıda doku parçaları alınır ve patolojik incelemeye yollanır. Biyopsi yapılan hastalarda işlemden sonra %40-50 oranında idrarda ve menide geçici olarak kan görülebilir. Yüzde 3-4 hastada ise ateş yüksekliği gözlenebilir, ancak antibiyotik kullanımı ile büyük ölçüde önlenebilir.
15. Prostat kanseri önlenebilir mi?
Hayır. Ancak genel olarak sağlığınızı koruyacak önlemleri almak ve düzenli kontrolleri yaptırmakla riski azaltabilirsiniz.
Akut ve kronik bakteriel prostatit, prostat bezine enfekte idrarın prostat kanalları boyunca taşınması ile oluşur.Bakteriel prostatit bulaşıcı değildir ve cinsel yolla geçen bir hastalık olarak düşünülmemelidir.
Bazı tıbbi müdahaleler , özelliklede idrar kateteri takma işlemi bakteriel prostatit riskini artırır.
Kronik bakteri kaynaklı olmayan prostatitlerde de prostat bezinde benzer iltihabi durumlar oluşur Fakat buradaki nedenler sıklıkla tipik idrar yolu enfeksiyonlarında görülen etkenlerden farklıdır.Buna yol açan organizmalar sıklıkla klamidya ve mycoplazma denilen organizmalardır.Bunların bazıları cinsel ilişkiyle geçebilir.
Prostatodynia durumunda ise prostatın mikrop kapmasıyla ilgisi yoktur.Problem sıklıkla prostat bezini çevreleyen sinir ve kaslarla ilgilidir.
2. Prostatitin neden olduğu yakınmalar nelerdir?
Ani gelişen bakteri kaynaklı prostatititde,şikayetler ani ve şiddetli başlar.Ateş,titreme,idrarda şiddetli yanma ve mesaneyi ( İdrar kesesi ) boşaltmada yetersizlik sık görülen problemlerdir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititde şikayetler benzer ancak daha az şiddetlidir.Bu şikayetler idrarda yanma,sık idrara çıkma,testislerde, perinede(makat bölgesinde), sırtta ağrılar ve ağrılı ejakulasyondur.( İdrar ve sperm atılımı )
Kronik bakteri dışı kaynaklı prostatitte sık ve ağrılı idrar yapma,ağrılı ejakulasyon ve perine-mesane-testis ve peniste ağrı-rahatsızlık olur.
Prostatodynia şikayetleri zorlu ve ağrılı ejakulasyon,zorlu ve ağrılı idrar yapma,perinede ağrıdır.Bu şikayetler kronik nonbakteriel prostatit şikayetlerinden ayrılamaz.
3. Prostatit bir hastayı nasıl etkileyecektir?
Prostatit hem hasta hem de doktor için zor bir durumdur.Hastanın yaşam kalitesini ciddi olarak etkiler.Prostatitin doğru tanısı zordur ve hastalık kür olmayabilir.Bununla birlikte prostatit tedavi edilebilir bir hastalık olup uygun tedavi ile önemli yakınmalar büyük oranda düzelir.
4. Prostatitle ilgili önemli noktalar nelerdir?
Doğru tanı tedavi için ana faktördür.
Prostatit herzaman kür olmayabilir ancak kontrol altında tutulabilir.
Şikayetler geçse bile tedavi izlenmelidir.
Prostatitli hastalar gelişen prostat kanseri için daha yüksek bir risk içermezler.
Normal cinsel aktivitenin kesilmesine gerek yoktur.(akut safha hariç)
Prostatitli kişi normal hayatını sürdürebilir.
5. Prostatit nasıl tedavi edilir?
Akut bakteri kaynaklı prostatititte hasta antibiyotik almaya ihtiyaç gösterecektir.Bu süre minimum 14 gündür.Bazen hastaneye yatırılarak damar yolundan tedavi alması gerekebilir.Bazen de zorlu idrar yapanlarda sonda takmak gerekebilir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititte antibiyotik tedavisi daha uzun tutulur.Genellikle 4-6 hafta.bu tedavi ile hastaların % 60’ında başarı sağlanır.Bazı durumlarda şikayetler tekrarlar ve antibiyotik tedavisine yeniden başlamak gerekebilir.Bu tedaviye cevap vermeyen hastalarda uzun dönem antibiyotik tedavisi gerekebilir.Bazı nadir durumlarda ameliyat da önerilebilir.
Eğer kronik bakteri dışı kaynaklı prostatit tanısı konulmuşsa antibiyotik tedavisi gerekmeyebilir.Bu hastalarda diğer ilaçlar ön plana çıkar.Bunlar; alfa blokerler,anti-inflamatuar ilaçlar,bitki ekstreleri ve nadiren prostat masajıdır.
Prostadynianın tedavisi ise zordur.Çünkü bu hastalığın anlaşılması zordur.Kas gevşeticiler,alfa blokerler, antienflamatuarlar ve biofeedback teknikleri kullanılabilir.
6. Benign Prostat Hiperplazisi ( BPH ) nedir?
Yaşlanan erkekte ortaya çıkan prostatın iyi huylu büyümesi olarak tanımlanır. Prostatism olarak da adlandırılabilir.
7. BPH için risk faktörleri nelerdir?
İlerleyen yaş, hipertansiyon ve ailede BPH öyküsü olması BPH için risk faktörleri sayılır.
8. BPH’daki bazı belirtiler nelerdir?
Prostat idrar kesesinin altında üretrayı sardığı için; büyümesi idrar akışını tıkayıcı ve irrite edici belirtilere yol açabilir. En sık rastlanan belirti, bilhassa geceleri mesaneyi sık boşaltma isteğidir. Bekleyerek idrar yapma , kesik kesik idrar yapma, idrar sonunda damlama, idrar akış hızındaki azalma idrarda yanma idrarı bekletememe diğer sık rastlanan bulgulardır.
9. BPH nasıl tanınır?
Belirtilerin şiddetini ortaya koyma bakımından Amerikan Üroloji Birliği tarafından belirti puanlaması geliştirilmiştir. Bu sistemde idrar sıklığı ve idrar yapma zorluğu ile ilgili sorular mevcuttur. Bu sayede BPH ile ilgili şikayetleri şiddetine göre sınıflamak mümkün olmaktadır.
BPH tanısını koymak için hastadan hastaya değişen bir çok test uygulanmaktadır. Parmakla rektal muayene, kanda PSA testi, üriner sistem ultrasonografisi, idrar akış hızı testi en sık uygulanan testlerdir.
10. BPH nadir bir rahatsızlıkmıdır?
BPH oldukça sıktır.Yaşları 51-60 arası erkeklerde %50; 80 yaşın üzerindeki erkeklerde %90 oranında rastlanır.
11. BPH prostat kanserine neden olur mu?
BPH kanser değildir ve kansere neden olmaz. Fakat her iki hastalık birlikte mevcut olabilir. Prostat kanserinin erken safhalarında genelikle şikayet olmadığı için yılda bir fizik muayene ve kanda PSA testi yapılması önerilir.
12. Prostat kanserinin nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?
Prostat kanseri, ileri yaş erkeklerin bir hastalığı olup 40 yaş altında nadiren görülür. Amerika Birleşik Devletlerinde 60 - 80 yaş grubunda prostat kanseri sıklığının her yedi erkekte bir oranına dek yükseldiği bildirilmektedir.
Dünyada üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Ancak belirli bölgelerde ve belirli ırklarda çok değişik oranlarda görülmesi, ailesel yatkınlık ve diyetin önemli bir rolü olduğunu ortaya koyar.
Birinci derece yakınlarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma olasılığının normalden 2-11 kat daha fazla olduğu saptanmıştır.
Prostat kanserinin yüksek yağ içerikli diyetle beslenme alışkanlığı olan toplumlarda daha sık olduğu, soya ürünlerinin bol tüketildiği uzak doğu ülkelerinde ise daha az görüldüğü de gözlenmiştir. Ayrıca vitamin E, selenyum, özellikle domateste bol bulunan bir antioksidan madde olan likofen ve yeşil çay tüketiminin prostat kanseri olasılığını azalttığı da öne sürülmüştür.
13. Prostat kanseri ne gibi yakınmalara neden olur?
Erken dönemlerde hiç bir yakınmaya neden olmazken ilerlemiş hastalıkta idrar yapma zorlukları, idrarda kan görülmesi gibi prostatın büyümesine bağlı yakınmalar ile karın alt kısımlarında, bacaklarda, belde ağrılar ve kilo kaybı gibi tümörün yayılımına ait yakınmalara neden olur.
14. Nasıl tanı onur?
Parmakla rektal muayene ve kanda PSA isimli maddenin düzeyinin ölçülmesi en önemli tanı araçlarıdır. Genellikle 50 yaş üzerindeki sağlıklı erkeklerin PSA ve parmakla rektal muayene ile yılda bir kontrolü önerilir. Ancak ailesinde prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren bu kontrollere başlaması önerilir.Parmakla rektal muayene, ancak belirli bir boyuta ulaşmış kitleyi saptayabilir. Bu nedenle PSA düzeyinin ölçümü erken tanı açısından önemlidir.
PSA( prostat spesifik antijen) sadece prostatta üretilen bir maddedir. Normal değeri, 4 ng/ml’nin altında olmasıdır.Ancak prostat ile ilgili bir problem olduğunda kana daha fazla oranda karışır, kan PSA düzeyinde yükselme dikkat çeker. PSA yüksekliğinin tek nedeni prostat kanseri değildir. İyi huylu prostat büyümesi ve prostat iltihapları da PSA’yı yükseltir. PSA 4-10 ng/ml arasında olanların yaklaşık % 30’unda prostat kanseri saptanırken 10 ng/ml üzerinde bu oran %50’yi geçer.
Prostat biyopsisi( prostattan parça alma) , rektumdan transrektal ultrason ile girilerek yapılır. Öncelikle prostat incelenir ve şüpheli alanlar belirlenir. Bölge uyuşturulduktan sonra özel bir iğne ile prostattan uygun sayıda doku parçaları alınır ve patolojik incelemeye yollanır. Biyopsi yapılan hastalarda işlemden sonra %40-50 oranında idrarda ve menide geçici olarak kan görülebilir. Yüzde 3-4 hastada ise ateş yüksekliği gözlenebilir, ancak antibiyotik kullanımı ile büyük ölçüde önlenebilir.
15. Prostat kanseri önlenebilir mi?
Hayır. Ancak genel olarak sağlığınızı koruyacak önlemleri almak ve düzenli kontrolleri yaptırmakla riski azaltabilirsiniz.
Prostat kanserinde
Brakiterapi
Prostat
kanserinde Brakiterapi (radyoaktif kaynak implantları) yönteminin tercih edilme
nedenleri...
Güncelleme: 12:07 TSİ 05 Aralık 2005 Pazartesi
İSTANBUL - Son yıllarda, impotans ve idrar
kaçırma gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen komplikasyonlara yol açmadığı
için yoğun olarak tercih eedilen Brakiterapi yöntemi, yaklaşık bir yıl
boyunca prostat dokusunun ortasına yerleştirilen ve düşük dozda ışın veren
iyot 125 radyoaktif kaynakları ile kanserli dokunun yavaş ve sürekli
ışınlanması esasına dayanıyor.
Brakiterapi (radyoaktif kaynak implantları),
prostat kanserinin organa sınırlı evrelerinde cerrahi girişime alternatif olabilen,
hastada minimal travmaya sebep olan bir tedavi yöntemidir.
Brakiterapi yöntemi ile küçük radyoaktif kaynaklar (seed’ler) prostatın içine yerleştirilir. Her seed Brakiterapinin başarısı, uygulanan hasta sayısında hızla artışa neden oluyor. ABD’de 1996’da 190 bin prostat kanserli hastanın sadece 8 binine (% 4.2) brakiterapi yapılırken, 2001’de bu rakam 45 bin (% 27) üzerinde, 2006’da ise hastaların % 50’sine yapılacağı öngörülüyor.
ABD’de standart bir tedavi şekli olan Brakiterapi, Türkiye’de ise ilk olarak 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde uygulandı. Hattat Hastanesi, bu tedavinin uygulandığı ilk özel merkez olma niteliğinde. Hasta ve hekimlerin bu tedavi konusunda bilgilendirilmesi ile hasta sayısının hızla artacağı düşünülmektedir. Brakiterapi işlemi Bu işlem için bilgisayar bağlantılı 3 boyutlu özel bir ultrason kullanılır. Üroloji uzmanı ile radyasyon fizikçisi bir ekip olarak, bilgisayar tarafından işaretlenen tümörlü hücrelerin bulunduğu bölgelere seedleri yerleştirir. Diğer dokulara hiçbir zarar verilmeden tümörler yok edilir. İşlem sonunda röntgen filmi ile alınan görüntüde taneciklerin dağılımı kontrol edilir:
Tüm bu işlem yaklaşık 1 saat sürer. Hasta hemen akabinde normal hayatına devam eder. Uygun hasta seçimi Bu yöntem için uygun hasta seçimi büyük önem taşır. Bu işlem, Erken safhada teşhis edilmiş, Tümörün kapsül dışına yayılmadığı Prostat volümünün 50ccm’den küçük, PSA’nın 10’dan küçük olduğu hastalarda rahatlıkla uygulanabilir. Tedavinin avantajları Bu tedavi hastalara son derece önemli avantajlar sağlar: Klasik ışın tedavisine göre çok daha yüksek doz radyoterapi yapmak mümkündür. Cerrahi risk son derece düşüktür.: Ameliyat kesisi yoktur, tek seansta yapılır, kanama ve tromboemboli(pıhtı ile damar tıkanması) riski yok denecek kadar azdır. Radikal prostatektomi ile eş değerde başarı oranları sağlamaktadır. 1 günlük bir prosedürdür.: Ayaktan yapılabilir, erken iyileşme ve normal aktiviteye dönüş sağlar. Sağlık koşulları ameliyata uygun olmayanlarda dahi uygulanma şansı vardır. Prostat çevresindeki sağlam dokulara(barsak, mesane ve üretra) zararı çok azdır Tedavi sonucu impotans (sertleşme sorunu) görülme oranı son derece düşüktür. Tedavi sonucu inkontinans (idrar kaçırma) görülme oranı son derece düşüktür. 800 civarında takip edilen brakiterapi hastasında 18 ile 156 aylık bir zaman diliminde hastalıksız yaşam yüzdesi % 77 ile % 85 arasındadır.
ERKEKLERDE EN ÇOK GÖRÜLEN VE EN SIK TEŞHİS EDİLEN KANSER: PROSTAT KANSERİ Prostat kestane büyüklüğünde bir cinsiyet bezidir. Hemen idrar kesesinin altında yerleşmiştir ve idrar yapma sırasında idrar torbasından aşağı idrar taşıyan kanal olan üretranın bir kısmını çevreler. Prostatın birincil rolü ejakülasyon için gerekli sıvının bir kısmını sağlamaktır. 40 yaşını aşmış bir çok erkekte vücuttaki hormonal değişikliklere bağlı olarak prostatta büyüme başlar. Bu büyüme çoğunlukla prostatın kanser olmayan büyümesi ya da tıbbi terimi ile Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) dir. BPH üretrada tıkanıklığa yol açarak idrar akışını etkilemediği takdirde bir tedavi gerektirmez. Prostat kanseri ise özellikle erken dönemlerinde çok sinsi bir hastalıktır, kişide kanserle birlikte prostat büyümesi ve buna bağlı şikayetler mevcut değilse kanserin kendisine özgü hiç bir belirtisi bulunmayabilir. Ancak erkeklerde en çok görülen kanser olan prostat kanserinde erken teşhis hayat kurtarır. Gelişmekte olan teknoloji küçük müdahaleler ve minimum yan etkilerle iyileşme sağlayabilmektedir. Prostat kanseri de diğer kanser türleri gibi vücuttaki normal hücre büyümesinin bozularak sonuç olarak tümör adı verilen bir doku kitlesi oluşturması durumudur. Tam olarak sebebi bilinmese de, yaş, ırk ve genetik faktörlerin büyük rol oynadığı tespit edilmiştir. % 9 unun kalıtsal geçişli olduğu düşünülmektedir. 50 yaşın üzerinde % 30 oranında, 80 yaşından sonra % 60-70 oranında görülür. ABD’de her 6 erkekten birinde klinik anlamlı prostat kanseri oluşmaktadır. Erken Teşhis Hayat Kurtarır! Prostat kanseri erken safhasında teşhis edilirse, doğru ve yerinde bir tedavi ile iyileşme şansı yüksek bir hastalıktır. Henüz kapsül dışına yayılmamış ise kanserin yok edilmesi mümkündür. Bu nedenle, 45 yaşını aşan erkeklerin yılda bir kez prostat kontrolünden geçmesi çok büyük önem taşır. |
Belirtiler
-İdrarakışında
azalma
-Sıkidrara
çıkma
-İdraraçıkma
zorunluluğunda artış, özellikle geceleri
-İdrardamlaması,
idrar atımından önce ve sonra
-İdrarakışının
başlamasında gecikmeler
Prostat dokularının neden durup dururkenbüyümeye başladıkları henüz tıbbenaçıklanmış değildir. Hormonsal nedenlerin bu duruma yolaçtığı varsayılmaktadır. Dişilikhormonlarının erkeklik hormonlarına oranla artmasıdurumunda 40 yaşından sonra prostat dokularının büyümesiolasılığı genelde kabul görmektedir.
Organik gerçekler
Prostat büyümesi genellikle 40yaşından sonra başlamaktadır. Emeklilik çağındakierkeklerin yarısına yakınında prostat adenomu (iyi huylutümör) görülür, ama on erkekten sadece üçü bazı belirtilerden şikayeteder. Çok büyüyen prostat, idrar kesesinin çıkışkapısını daraltır ve başlangıçta açıklananbelirtiler görülmeye başlar. Prostatın bu iyi huylubüyümesi(hipertrofi) kansere yol açmaz, ama büyümenin yanı sırakanser de bulunabilir. Bu nedenle, prostat kaynaklı şikayetleri olanerkekler düzenli olarak (yılda bir kere) uzman hekim tarafındankontrol edilmelidirler. Prostat kanserinin başlangıç sürecindeyıllarca hiçbir şikayet oluşmayabilir ve özellikle bu yüzdendüzenli kontrollerin yaptırılması gereklidir.
Büyüyen prostat, içinden geçen idrar yolunabaskı yaparak onu daraltmaya başladığında, kişiartık idrar kesesini tam anlamıyla boşaltamamaya başlar.İdrar kesesinden atılamayan idrar çözülerek idrar kesesiiltihaplanmalarına yol açabilir. Daha da önemlisi: Boşaltılmayanidrar artarak üretere(idrar borusuna) kadar yükselebilir ve bu yükselişbazen devam edebilir de. İdrar kesesi iltihabı böylece böbreklerekadar ulaşabilir ve böbrekler de iltihaplanarak zarar görebilirler.
Önemli!
Sıkça idrar yapma zorunluluğu duymak,prostat iltihabının da (prostatit) bir belirtisi olabilir. Ama bununyanı sıra, yüksek ateş ve siyekte yanma vardır. Bazenidrarda kan da görülebilir. Bu durumlarla ancak bir üroloji uzmanıilgilenebilir.
Beslenme farkı
Vietnam henüz Fransız kolonisi iken,ordu doktorları yaşlı Vietnamlılarda prostat büyümesinehiç rastlamamışlardır. Ama bu halk, efendileri gibiyaşamaya başladıktan sonra, aynı efendileri gibi kendileride prostat büyümesinden şikayet etmeye başlamışlardır.Görünüşe göre, prostat büyümesinin başlıca nedeni,batılıların beslenme biçiminin bir sonucudur.
Dikkat!
Soğuk bira ve soğuk köpüklüşarap, prostatı birkaç saat içinde, idrar yolunu tıkayabilecekkadar şişirebilir! Bu durumda doktor, idrar kesesininboşaltılabilmesi için sonda kullanmak zorunda kalır. Bu yüzden,buz gibi soğuk içkilerden uzak durmaya gayret edin.
Kendinize yardımcıolabilirsiniz
Beslenme
Prostat büyümesinde, mümkün olduğuncaaz hayvansal yağ içeren bir beslenmenin sürdürülmesi doğruolacaktır. Yağlı etler yerine az yağlı balıklarve daha az sosis tüketilmeli, keskin baharatlar ve tatlılardankaçınılmalıdır. Bolca meyve yenmeli ve günde 2-3 litrecivarında sıvı içilmelidir. Ama bira ve kola gibi içeceklerden uzakdurulmalı, özellikle geç saatlerde daha az sıvı içilerek, geceboyunca idrara kalkma sayısı azaltılmayaçalışılmalıdır. Alkol ise kesinlikle yasaktır!
Şifalı bitkiler
Yakıotu çayı, prostat büyümesine karşı kullanılabilecek en etkilibitkisel ilaçtır!
Küçük çiçekli Yakıotu (Epilobiumparviflorum), prostat büyümesi, prostat iltihabı başta olmaküzere, tüm prostat hastalıklarında başarıylakullanılabilir. Bitki çayı içilmeyebaşlanıldığından hemen sonra rahatlamalar başlarve gitgide artarak sürer. Geceleri idrara kalkma sayısı da, artanrahatlığa paralel olarak gitgide azalır. Bitki çayı, idrarkesesi hastalıklarında da başarıylakullanılabilir.
Reçete: Yarımveya bir tatlı kaşığı incekıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusukaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve 5-6 dakika demlendiktensonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş yakıotu çayı, açkarnına veya öğün aralarında, soğutulmadan vetatlandırılmadan içilir.
İçine Isırganotu kökü tentürüeklendiğinde çayın etkisi daha da artar. Isırganotu kökününtentürü(damlası) güvenilir aktarlardan alınabilir. Eğerbulunamazsa, Yakıotu-Isırganotu eşit oranda harmanlanarak da çaydemlenebilir.
İki haftalık bir çay kürününardından 3-4 gün ara verilir ve yeniden 2 haftalık bir çay kürünebaşlanabilir.
Kabak çekirdeği vefındık-fıstık!
Çay tedavisinin yanı sıra, her günbir avuç kadar kabak çekirdeği yenmesi önerilir. Kabak çekirdeğindenelde edilmiş standart drajeler de eczanelerden alınarakkullanılabilir.
Ayrıca, yerfıstığı,ceviz ve çamfıstığı da yararlı etkiler içerirler.
Tohumlardan, kereviz, pancar, maydanoz,ısırganotu ve keten tohumu yararlı olabilir. Gündeyarım tatlı kaşığı kadar tohum, çiğnenerek,havanda hafifçe ezildikten sonra suyla yutularak veya çayı demlenerektüketilebilir.
Sebze ve meyve
Taze bezelye, domates, dolmalık biber,salatalık ve kabak bolca yenilmesi yararlı olacak sebzelerdir.
Elma, armut ve Hindistancevizi ise önceliklimeyvelerdir.
Homeopatik ilaçlar
-Arnica – (Arnica montana) Öküzgözüadlı, dağlarda yetişen çiçekli bir bitkiden elde edilir.
Arnica D3 seyreltisi, idrar kesesinde idrar birikimi ve hareket halinde şikayetlerinartması durumunda kullanılabilir.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 5 damla dil altına alınır.
-Belladonna – (Atropa bella-donna) Güzelavratotuadlı zehirli bitkiden elde edilir.
Belladonna D4 seyreltisi, ani idrar zorlamalarına ve huzursuzluğa karşıkullanılabilir.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 5 damla dil altına alınır.
-Rhus toxicodendron –Kuzey Amerika’dayetişen zehirli bir bitkiden elde edilir.
Rhus toxidendron D4 seyreltisi, ıslaklığa karşı duyarlılık vesıcakta rahatlama durumlarında kullanılır.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 5 damla dil altına alınır.
Önlem alarak sağlıklıkalabilirsiniz
· Soğuk banklara veya taşlaraoturmayın; hele ıslaksalar hiç oturmayın!
· Uzun otomobil ve uçak yolculuklarındankaçının! Tren yolculuklarında zaman zaman kalkıp koridordadolaşın.
· Bisiklete ve ata binmek, prostat hastalarınauygun değildir!
· İdrar yapma ihtiyacı duyduğunuzdahemen tuvalete gidin. Bu davranış, idrar kesesinin yükünüazaltır. Yaşlı erkeklerde zaten kalınlaşmışolan idrar kesesi duvarı, kolayca eski haline dönebilecek esnekliktedeğildir artık.
Brokoli Gerçeği
Yaklaşık 30 yıldan beri yurt
dışındaki ve yurt içindeki araştırmacı çalışmalarım; 11 yıldır üzerinde
çalıştığım Brokoli gerçeğine beni bitkilerin şifalı gücüne inanmam ve Avrupada
bu tür çalışmalara daha önem verilmesiyle başlamıştır. Tıpbın gücüne inanan ve
bu gücün yeni buluşlarla güçlenip, insanlıga yeni hizmetlerle gelineceğini
bilen bir düşünceyle Brokoli araştırmalarıma başladım. İyi huylu prostat büyümesi (BPH), prostatitis (prostat) ve
kronik idrar yolları enfeksiyonu, bugün dünya insanlarının
(1.350.000.000) büyük bir problemidir. Böylesine bir problemin kimyasal (ilaç)
yöntemleriyle veya ameliyat yaklaşımıyla çözülemeyeceği inancında değilim.Bu
yöntemlerin yetersiz veye etkisiz kaldığı durumlarda Brokoliyi mutfağımızdan
sağlığımıza taşımayı amaçladım. Brokoli üzerine araştırmalarımı bazı televizyon
kanallarında ve yazılı basında açıkladım. İnsanların bu konuya sahip çıkacağını
ve pek çoğunun şifa bulacağını bilmekteyim. Görsel ve yazılı medya insanların
hayatının bir parçası olmuştur. Ben 11 yıllık çalışmamı açıklarken bunun
laboratuarlardan ve üniversitelerden insanlara ne kadar ulaşacağından
endişeliyim. Bu düşüncelerime ve bilimsel görüşlerime sahip çıkan Almanya ve
Amerika, Medikal Forumlarında Brokoli tedavisi üzerine Web sayfası açarak
kendilerine yardımcı olmamı talep etmişlerdir. Bu taleplerini gerek bilim adına
gerekse de insanlığa hizmet adına kabul ettim. Almanya Medikal Forumda ve Amerikada
Prostatitis Foundation Forumda adıma WebSayfası açıldı. Dünyada,
brokoliyi prostat tedavisinde ilk uygulayan bir bilim adamı olarak ülkem
adına gurur duymaktayım.Brokoli memleketimize son bir kaç yıldan beri girmiş bir sebzedir. Roma imparatorluğu döneminde esas yetiştirildiği bölgelerden bir tanesi de Akdeniz sahilleri idi. Özellikle Amerika ve Avrupada ençok tüketilen sebzeler arasındadır. Amerikada brokoli tabletleri satılmaktadır. Ancak, bu tabletler Prostat şikayetlerine karşı etkin değildir. Bu tabletler, 3-4 günlük brokoli tohumlarının filizlerinden elde edilmektedir. Brokoli sebzesinden elde edilmemektedir.
Brokoli her insanın mutfağından sağlığına taşıyabilecegi ve hazırlanması en kolay bir sebzedir.
Brokoli içerdiği maddeler açısından insan sağlığı üzerinde çok faydalıdır. Vitamin değerleri açısından; A, E ve C vitaminlerini içermektedir. İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Antibiyotik özelliğe sahip olan brokoli, bu yönüyle prostatitis'e (prostat enfeksiyonu) karşı çok etkindir. Hiç bir antibiyotik yoktur ki bağışıklık sistemimizi zayıflatmasın. İşte brokolinin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır; aynı zamanda hem bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte hemde antibiyotik vazifesi görmektedir. Bir noktayı hemen belirtmekte büyük fayda görüyorum. Genel olarak antibiyotikler, insan hayatı için hayati önem taşıyan, vazgeçilmez ilaçlardır. Brokoli, meme, prostat, bağırsak ve idrar kesesi kanserlerine karşı güçlü bir koruyucudur. Amerikada özellikle bu kanser türlerine karşı brokolinin içerdiği bazı maddeler (sulforafen vs) zenginleştirilerek kanser tedavisindede başarı ile kullanılmaktadır. Brokoli içerdiği bazı indol ve indol türevleri (bitkisel hormonlar) açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu sayede vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı özelliğe sahiptir. Yine Amerikada bazı klinikler menopoz dönemindeki bayanlar için östrogen hormonunun düzenli çalışması için brokolideki bitkisel hormonlardan yararlanmaktadırlar. Brokolinin kendine özgü olan selülozik yapısı (lifli yapı) bağırsaklarda oluşan toksinlerin uzaklaştırılmasında (toksin atıcı) ve alınmış olan ağır metallerin emilmesinde büyük rol oynamaktadır. Brokolinin bu lifli yapısı dışkının düzenli bir şekilde dışarı atılmasını sağlar. Kabızlığı önleyicidir. ugün dünyada üzerinde en çok araştırma yapılan sebzelerde; beyaz lahana, turp, domates, brokoli ve havuç en ön sırayı almaktadır.
Brokolinin
Gücü
Brokoli, prostatitis, iyi
huylu prostat büyümesi (BPH) ve idrar yolları enfeksiyonuna
karşı önleyici ve tedavi edici güce sahiptir. Brokolinin şifalı
gücünden istifade edebilmek için mutlaka kullanma şekline uymak zorundayız.
Kullanma şekli bir KÜR
olarak yapılmalıdır. Aksi taktirde haftada bir kaç defa
tüketmenin sadece besin değerleri açısından faydası vardır.Sebze olarak Brokoli; A, C, E ve Karotin vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Brokoli, klinik deneylerle (Almanca, İngilizce ) kanıtlanmış özellikle prostat ve meme kanserine karşı etkin 5 farklı koruyucu madde içermektedir. Bunlardan en güçlü olanı sulforafen dir. Prostat rahatsızlıklarının kansere dönüşmesinde brokoli güçlü bir önleyicidir. Bu görevini içerdiği myrosinaz enzimi yardımıyla sağlamaktadır. Brokoli indol bakımından oldukça zengindir. İndoller bitkisel hormonlardır. Brokolide bulunan bazı indollerin özelliği, hormon dengesini sağlamaktır. Meme kanserinin oluşumunda hormon dengesizliğinin rol oynadığı gerçeği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Brokoli bağışıklık sistemimizi güçlendiren 5 tane etkin madde içermektedir. Brokoli bununla da kalmayıp aynı zamanda antioksidan dır. Yani hücre zarlarına (membran) ve hücre DNA sına zarar veren serbest radikalleri nötralize (zararsız hale getirmek) etmektedir. Hücre DNA sını bozabilen serbest radikaller bu özelliklerinden dolayı kanserojendirler. Brokoliye antioksidan olma özelliğini kazandıran quercetin ve kaempherol maddelerini içermesidir. Quercetin, Prostatitis tedavisinde kullanılan ve bitkilerden elde edilen bir maddedir. Brokoli lifli bir yapıya sahip olduğundan, bağırsaklardaki ağır metalleri, safra asidi fazlasını sünger gibi emerek oldukça hızlı bir biçimde dışarıya atılmasını sağlar. Brokoli, bu özelliğinden dolayı hem toksin atıcı hemde bağırsak sistemini düzenleyicidir.
Çimlenmiş Brokoli Tohumları: Çimlendirilmiş Brokoli tohumları sebze olarak kullanılan Brokoliye göre ; ortalama 50 kat daha fazla sulforafen içerirler ve Sulforafen Phase II enzimlerini aktive ederek kansere, mutasyona ve serbest radikallere karşı harekete geçirirler. Amerikada, çimlendirilmiş Brokoli filizlerinden (broccoli sprouts) tabletler yapılmakta ve satılmaktadır.
Prostatitis
(Prostat Enfeksiyonu)
Prostat enfeksiyonunun iki şekli
olduğu tıp otoriteleri tarafından savunulmaktadır. Bunlardan birincisi bakteriyel Prostatitis (bakteriyel
prostat enfeksiyonu), ikincisi ise non-bakteriyel
prostatitis (bakteriyel olmayan prostat
enfeksiyonu) dur. 1998 yılında bir grup Amerikalı ve Kanadalı bilim adamı,
1 Aralık 1998 tarihinde Journal of infectious
Urology dergisinde yayınladıkları makale de bakteriyel
olmayan prostat enfeksiyonunun gerçekte bakteriyel prostat enfeksiyonu olduğunu
kanıtlamışlardır. Bakteriyel-Biyofilm teorisi
ile açıkladıkları bu prostat enfeksiyonunu tedavi etmek daha da zor
görünmektedir. Genel olarak prostat enfeksiyonunu Antibiyotiklerle tedavi
etmek çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bunun nedeni de antibiyotiklerin, prostatın
içine kadar girememesidir. Genel olarak bir enfeksiyonun başarı ile tedavi
edilebilmesi için bağışıklık sistemininin de güçlü olması veya güçlendirilmesi
gerekmektedir.
Prostatis
de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli aynı anda iki özellik birden
göstermektedir. Birincisi bağışıklık sistemini güçlendirmesi, ikincisi
ise antibiyotik (anti-inflammatory effects of antibiotics) özelliğe
sahip olmasıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlara karşı daha
güçlü demektir. Halbuki antibiyotikler bağışıklık sistemimizi
zayıflatırlar. Bu nedenle antibiyotik kullananlar beraberinde çoğu kez
vitamin alarak veya sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemilerini
güçlendirmeye çalışırlar. Ancak, alınan antibiyotiklerin çoğu bağırsak
florasını etkilediklerinden, vitaminlerin, kofaktörlerin, minerallerin ve
besinlerden gelen bazı etkin maddelerin emilmesine engel olabilmektedirler.
Brokoli giriş kısmında bahsedildiği gibi bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve
içerdiği pseudoantibiyotik
özellikli etkin maddelerle prostatitis'
e karşı etkin rol oynamaktadır.
İyi
huylu Prostat büyümesi (Benigne ProstateHyperPlasie) = BPH
Genel olarak prostat, 40-50
yaşları arasındaki erkeklerin % 43 'ünde görülmekte, 50 yaş ve yukarısında %60
lara kadar çıkmaktadır. Dünya sağlık teşkilatının verilerine göre 185.000.000
erkek bu rahatsızlıktan şikayet etmektedir. Prostat büyümesin sebebi olarak bir
çok teori öne sürülmektedir. Bunlardan en önemli iki tanesi beslenme ve
hormonal düzenle ilgilidir. Beslenme her ne kadar önemli bir sav ise de, Testosteron hormonunun bu
rahatsızlığa neden olduğu teorisi ağırlık kazanmaktadır. Erkeklerin
testislerinde (haya) oluşan Testosteron
hormonu (TH), belirli yaşlardan sonra
prostat bezine (kestanecik) ulaşamamaktadır. Prostatı bezinin salgılama
görevini yapabilmesi için TH
'na ihtiyacı vardır. TH
'nun prostat bezine ulaşamaması sonucunda prostat bezi büyümeye başlamaktadır.
Bu büyüme sonucunda prostat bezi idrar kanallarına baskı oluşturarak
belirli şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlar
·
sık sık idrara çıkma (geceleri dahil)
·
idrarını tutamama, idrar yaparken
zorlanma
·
idrar yaparken çatallanma
·
idrar yaparken yanma
·
idrar torbasını tamamen boşaltamama (miksiyon)
·
idrar yaptıktan sonra damlama
gibi şikayetlerdir. Bu şikayetler doğrultusunda idrar kesesi
her defasında tam boşalamadığından bakteriyel enfeksiyonlara da neden
olabilmektedir. Bunun sonucunda da idrar yolları enfeksiyonunları bu
rahatsızlığa paralel olarak gelişmektedir. Prostat büyümesinin neden olduğu
olumsuz etkilerden bir tanesi de erkekte cinsel isteksizliğe ve iktidarsızlığa
neden olmasıdır. Cinsel isteksizlik,
Prostatitis
hastalarında da ortak bir olgudur.
BPH
de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli, içerdiği bazı indol derivatları ve mediyatörler vasıtasıyla biyosentez mekanizmasını
harekete geçirerek Testosteron Hormonunun
Prostata ulaşmasını sağlamaktadır. Böylece Prostat normal salgılama
fonksiyonlarını yavaş yavaş yerine getirmeye başlamaktadır. 21 günlük Brokoli
Kürü neticesinde BPH
(İyi huylu prostat) hastaları daha 2-3 gün içerisinde idrara bağlı
şikayetlerinin nasıl azaldığını görebilmektedirler. Brokoli Kürünü yapan
erkeklerin hemen hemen hepsi cinsel isteksizliklerinin önemli ölçüde ortadan
kalktığını söylemektedirler. Tabiki hastalığın seyrine göre 21 günlük başlangıç
kürü yeterli olmayabilir. Uzun yıllardır iyi huylu prostat büyümesi rahatsızlığı
olanlar ( 6-7 yıl) bir kaç ay sonra şikayetlerinin tekrar başladığını
göreceklerdir. Bu durumda sadece bir haftalık Brokoli Kürü nün uygulanması
yeterli olabilmektedir. Kısaca her BPH
hastası kendisini bilir. İyi huylu Prostat büyümesine yeni yakalanmış olanlar
21 günlük Brokoli Kürü ile enaz 10 - 11 ay rahat edebilmektedirler. Daha sonra
bir haftalık kür ile tekrar uzun zaman rahat edebilmektedirler.Prostatitis ve BPH hastalarının, kür boyunca kesinlikle acı biber, alkol ve kahve tüketmemeye (nescafe ve türk kahvesi) ve de hayvansal yağlardan uzak durmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Beslenmede BPH ya neden olan etkenlerin başında hayvansal yağlar gelmektedir. BPH hastalarının genelde gün boyu bol su tüketmeleri hekimlerin önerileri arasındadır.
Brokolinin
Kullanılış Şekli
Bu yardımcı tedavi şekline
başlamadan önce mutlaka bir hekime gittiğinizi kabul ediyoruz. Kesinlikle bir hekime gitmeden prostat şikayetlerine iyi geliyormuş
düşüncesiyle hareket ederek, brokoli kür tedavisini uygulamayınız.
Mutlaka hekime gidiniz ve teşhisinizi koydurunuz. Eğer konulan teşhis;
Prostatitis
veya BPH ( iyi huylu Prostat
büyümesi) veya idrar yolları enfeksiyonu ise bu
taktirde brokoli kür tedavisini çekinmeden bir yardımcı tedavi olarak
uygulayabilirsiniz. Brokoli'nin yan tesiri yoktur ve
ilaçlarlada etkileşmesi söz konusu değildir. Ancak brokoliye karşı alerjisi olanların bu tedaviyi uygulamamaları
gerekir. Genel bir kural olmamakla beraber,
süte karşı alerjisi olanların % 25 oranındada brokoliye karşıda alerjileri
olduğu gözlenmiştir. Hekiminizin size verdiği ilaçları alarak, Brokoli
tedavisini de bir yardımcı ve önleyici tedavi olarak uygulayabilirsiniz.En az
Brokoliyi pazarlarda, manavlarda ve bazı süpermarketlerde taze veya dondurulmuş olarak bulabilirsiniz. Brokoliyi alırken taze ve sararmamış olduğuna dikkat ediniz. Eğer Brokoloyi fazla miktarda aldıysanız, 250 gramlık porsiyonlar halinde yıkamadan mutlaka buzdolabınızın buzluk kısmında saklayınız. Günlük ihtiyacınızı hergün buzluktan alıp, yıkayıp hazırlayınız.
Hazırlanması
ve Kullanılması :
Bitkinin hem odunsu saplarını hem
de çiçekli bölümlerini kullanabilirsiniz. En az 250 gr, en fazla 500 gr brokoli
NOT: 1 lt su için 250 gr'dan fazla kullanılan brokolinin etkisi artar fakat 500 gr'dan fazlası da gerekmez.
·
1-2 yıllık prostat hastaları için 21 günlük brokoli
kürü yeterlidir. 21 günlük brokoli kürünü tamamlayan hastalar belki 5-6 ay
sonra tekrar bir rahatsızlık hissedebilirler. Böyle bir durumda sadece 10
günlük bir brokoli kürü yeterli olacaktır.
·
Uzun bir süreden beri prostat rahatsızlıgı olan hastalar (4 yıldan
fazla) için 21 günlük brokoli kürü rahatsızlıklarını geçici bir süre gidermek
için yardımcı olacaktır. Bu durumdaki hastalar 45 gün brokoli kürü
uygulamalıdırlar.(Yine aynı şekilde her 7 günden sonra 3 gün ara vererek)
Brokoli Kürü Esnasında Dikkat Edilmesi Gerken
Hususlar:Brokoli kürü (tedavisi) boyunca, baharat ve baharatlı yiyecekler kesinlikle yasaktır ve her çesit kahve ile hayvansal yaglardan da kaçınılması gerekir.
Brokoli Tedavisi Esnasında ve Sonrasında Beklenen Sonuçlar:
·
Sertleşme problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions)
·
İdrar yapma zorluklarında düzelme
·
Meni miktarının artması
·
Kısırlığın giderilmesi
·
Yaşam kalitesinin normallestirilmesi
·
Urogenital sistemden (Böbrek, prostat,
mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi
·
PSA 'nın düşürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen)
·
Genito-Urinary sistemdeki spazm ve
kramplar için fayda
Brokoli, kür esnasında eş zamanlı olarak aşağıdaki faydaları da sağlar:
·
Kolesterol seviyesinin düşürülmesi
·
Bağırsak hareketlerinin düzenlenmesi
·
Kan basıncının ayarlanması
·
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
Kaynatılmış Brokoli Kullanmamızın Sebebi Nedir?Taze veya kaynatılmamış brokoli,harekete geçirilmemesi gereken (aktif hale gelmemesi gereken) bazı enzimler içerir. Bu enzimleri etkisiz hale getirmenin en basit yolu, brokoliyi 5 dakika su içinde kaynatmaktır. 5 dakikalık bir kaynatma sonucunda bu enzimler etkisiz hale geleceklerdir. Eğer bu enzimler etkisiz hale getirilmezlerse brokoli, BPH (Iyi huylu prostat büyümesi), prostat ve genel olarak idrar yolları enfeksiyonlarından müzdarip olanlara başarılı bir sekilde tedavi yapmayacaktır. Brokoli çok önemli bilesikler içerir. Bu bilesikler sadece sözkonusu enzimler etkisiz hale getirildikleri zaman, prostat, BPH ve idrar yolları enfeksiyonu hastalarını tedavi edebilirler. Eger bu yapılmazsa brokolinin içerdigi enzimler, brokolinin bu hastalar üzerindeki etkisini azaltıcı farklı reaksiyonlara başlarlar.
Sık Sorulan Sorular:
Soru 1: 21 günlük kür süresine 3 günlük dinlenme süresi dahil mi? Hayvansal yaglardan kaçınılmasını öneriyorsunuz, bu hiç balık, tavuk, et ve hatta peynir yenmemesi anlamına mı geliyor? Neler yiyebilecegimize örnekler verir misiniz?
Cevap 1: 21 günlük tedavi süresi 3 günlük dinlenme süresini kapsamamaktadır. Izgara ile pisirilmis tavuk ve balık yiyebilirsiniz fakat tereyagı, iç yagı ve bunlarla pisirilmis yiyecekleri yememelisiniz. Düsük yaglı diyet peynirleri de yiyebilirsiniz. Baharat ve baharatlı yemeklerden ve her ne çesit olursa olsun kahveden (kafeinsiz olsa bile) uzak durmalısınız. Bitkisel sıvı yagları tercih etmeli ve margarin kullanmamalısınız.
Soru 2: Brokoliyi günde 1 kez mi yoksa 2 kez mi kaynatıyoruz? 1 lt için günlük brokoli miktarı ne kadardır ?
Cevap2: Sadece 1 kez kaynatıyorsunuz. Sabahleyin 250 gr la 500 gr arası brokoliyi 1 lt suyla agzı kapalı bir tencerede kaynatıyorsunuz. Yarısını sabahleyin aç karnına diger yarısını da aksam yemeginden önce içiyorsunuz. Brokoli suyunu içtikten sonra 20 dakika boyunca su hariç hiç bir sey yemiyor ve içmiyorsunuz. 20 dakika sonra kahvaltınızı veya aksam yemeginizi yiyebilirsiniz. Brokoliyi 5 dakikadan fazla kaynatmamalısınız.
Soru 3: Kaynatacagımız brokoli odunsu saplardan mı yoksa bitkinin çiçekli bölümlerinden mi olusuyor ?
Cevap 4: 250-500 gr 'lık günlük kür için bitkinin her iki bölümünü de kullanabilirsiniz :
Soru 4: Brokoliden kaçınıyorum, çünkü doktorum onun prostatımı azdıracak bazı kristalizasyonlara sebep olabildigini söyledi. Doğru mu ?
Cevap 4: Tam tersine, brokoli tedavisi kristalizasyonu önlüyor. Brokoli tedavisi (kürü) kristalizasyona sebep olamaz. Brokoli kürünü binlerce hasta üzerinde test ettik. Bu kürü uygulayan hastalardan bazıları da özellikle prostat taşlarını yok etmek ve mesanedeki kristalleşmeyi gidermek amacıyla kullananlardı.
Soru 5: Diger seyleri de yememize izin veriliyor mu ? Yoksa 7 gün boyunca sadece brokoli yiyip brokoli suyu mu içecegiz ?
Cevap 6: Elbette normal olarak diger seyleri de yemenize izin veriliyor. Fakat kahve vs. gibi kısıtlamalar var.
Basında Brokoli
Adetkanaması, problemli
Belirtiler
-Belirtileraylık
çevrimin 3. haftasında başlar ve kanama başlayanakadar artarak sürer.
-Bedensel:
Gaz şişkinlikleri, kabızlık, alt karındaağrılar, memelrde gerginlik, deride
kaşıntı,bacaklarda su birikimi, baş ve sırt ağrıları.
-Psikolojik:
İçine kapanma veya saldırganlaşma durumları.
Adet görme öncesi belirtilerin oluşumnedenleri tam olarak bilinmemektedir. Ama yine de, hormon ve mineraldengesindeki değişikliklerin bu belirtilerişiddetlendirdiği bir gerçektir.
Bir kadının adet kanamasınapsikolojik yaklaşımı da, çekilensıkıntıların azlığı ve çokluğukonusunda belirleyici bir etkendir.
Hormonsal ve psikolojik gerçekler
“O günden önceki günlerde” kadınbedeninde önemli hormon değişiklikleri gerçekleşir. Progesteronetkisine benzer etkiler yapan gestagen üretimi azalır, ayrıca östrojenüretimi de azalma gösterir. Bu durum, psikolojik denge açısındanönemli gelişmelere yol açar: Bu durumdaki kadınlar dikkatlerini birkonu üzerinde toplayamaz, saldırganlaşabilir veya depresyonagirebilirler.
Yakın tarihte yapılan biraraştırmanın sonuçlarına göre, kadınlar özellikle busüreçte çok fazla otomobil kazasına sebep olmakta, hiç düşünmedenhareket edebilmekte, sonradan pişman olacakları, eşten veişten ayrılma kararları verebilmekte olduklarısaptanmıştır.
Ayrıca psikolojik stresbaskıları da kadınları etkileyen bir başka yüktür.Özellikle günümüzdeki (aile-iş) çok yönlü baskılar yüzünden, adetkanamasının kadınlar tarafından rahatsız edici veengelleyici olarak algılanması da, bazı endişeleri vesıkıntıları beraberinde getirmektedir.
Kadınlar kadınlara yardımedebilir!
Adet görme dönemiyle başaçıkabilmek için bazı yollar denenebilir. Bunlardan biri detanıdık kadınlarla konuşmak vesıkıntıların kaynakları hakkında bilgi sahibiolmaktır. Böylece adet dönemi daha rahat geçirilebilir.
Adet görme krizleri!
Aşağı yukarı her ikikadından biri, adet öncesi süreçte hafif veya şiddetlisıkıntılar çeker. Ama öte yandan, adet öncesinde şiddetlişikayetleri olan kadınlar, kanama sürecinde öteki kadınlarakıyasla daha az ağrı çekerler.
Hormon tedavilerine dikkat!
Ancak çok ağır durumlarda hekimdenprogesteron tedavisi uygulamasını istemek doğru olabilir.Genelde adet dönemi sıkıntılarının ev ilaçlarıylayatıştırılması çok daha doğru olacaktır.
Kendinize yardım edebilirsiniz
Hayıt tohumu
Hayıt tohumunun çayı,yumurtalıkların etkinliğini dengeleyerek, memelerdekigerginliğe ve deri kaşıntılarına son verecektir.
Reçete: Havandahafifçe ezilmiş yarım tatlı kaşığıhayıt tohumu, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecedesıcak suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakikademlendirilir, kapağın altında yoğunlaşmışolan sıvı bardağa geri dökülür ve çay süzülür.
Günde 1-2 bardak taze demlenmiş çay,soğutulmadan ve tatlandırılmadan, öğün aralarındayudumlanır.
Ayrıca, bitkininstandartlaştırılmış preparatları Almaneczanelerinden satın alınabilir: Agnolyt(kapsül ve damla), Agnucaston(tabletve damla), Strotan(kapsül ve damla).
Şifalı bitkiler
Adet görme öncesinde ve adet görme sürecindegenel anlamda rahatlatıcı olabilecek bir bitkikarışımı: Arslanpençesi 2 ölçü, çobançantası 1ölçü, sarı kantaron 1 ölçü, mayıs papatyası 1 ölçü,ısırganotu 1 ölçü, kediotu kökü 1 ölçü, anason 1 ölçü.
Ölçü birimi olarak çeşitli boyutlardakikaşıkları kullanabilirsiniz, ama önce bitkilerin incekıyılması gerekir.
Reçete: Yarımveya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir subardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır,üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendirilir, kapağınaltında yoğunlaşmış olan sıvı bardağageri dökülür ve çay süzülür.
Günde 1-3 bardak taze demlenmiş çay,soğutulmadan ve tatlandırılmadan, aç karnına veya öğünaralarında yudumlanır.
Gevşeme egzersizleri
Bedensel açıdan kişinin kendinidaha rahat hissedebilmesi için, gevşeme egzersizleri genellikleyardımcı olur. Bir deneyin bakalım!
· Bir iskemleye oturun ve gözlerinizi yumun(iskemlenin arkalığına dayanmayan sırt dik tutulur, ayaklaryere basılır ve uyluklar 90 derecelik bir açı oluşturur,baş biraz öne eğilir).
· Ellerinizi aynı anda yumruk yaparaksıkın; gerginliği 6-8 saniye kadar sürdürün ve gevşetin.Önemli: Her egzersizin ardından, gevşeme duygusunu birkaç saniyeboyunca derinlemesine duyumsayın.
· Eller omuza değecek şekilde kollarıçaprazlayın, gerginliği birkaç saniye duyumsadıktan sonragevşetin.
· Omuzları yukarı kaldırıpkafayı içeri çekin ve birkaç saniye sonra gevşeyin.
· Kafanızı sağa çevirin ve boyundakigerginliği bir süre duyumsadıktan sonra gevşeyin(sola doğruda aynısını yapın).
· Dikkatle dişleriniz sıkın ve çeneningerginliğini duyumsadıktan sonra gevşeyin.
· Alnınızıkırıştırın ve yüz kaslarınıngerginliğini duyumsadıktan sonra gevşeyin.
· Derin bir soluk alın, soluğunuzu birkaçsaniye tutarken göğsünüzdeki gerginliği duyumsayın ve solukverin.
· Derin bir soluk verin ve soluğu birkaç saniyetutarken karnınızdaki gerginliği duyumsayın ve solukalın.
· Derin bir soluk alarak karnınızışişirin ve soluğunuzu tutun. Karnınızdakigerginliği birkaç saniye duyumsadıktan sonra soluk verin.
· Popo kaslarını iyice gerin, poponuzdakigerginliği duyumsadıktan sonra gevşeyin.
· Ayaklarınızı yere öylesinebastırın ki, uyluk kaslarınız iyice gerilsin ve sonragevşeyin.
· Son olarak, ayaklarınızın ucunuhavaya kaldırın ve topuklarınız yere bassın,gerginliği duyumsayın ve gevşeyin.
Minerallerle dengeleyin!
Çeşitli bilimsel araştırmasonuçlarına göre, adet çevrimi sürecinde kadınorganizmasının mineral düzeyi önemli oranda dalgalanmaktadır.Buna göre, adet çevriminin 2. haftasında beslenmenize şubakımlardan özen göstermelisiniz:
· Tuzu azaltın! Tuzlu ve baharatlıyemeklerden uzak durun ve masada yemeğinize tuz serpmemeye gayret edin.
· Magnezyumu çoğaltın! Daha çok sebzeyiyin, ayrıca adet çevriminizin 3. haftasındaeczacınızın tavsiye ettiği magnezyumpreparatlarını kullanın.
· Kalsiyumu çoğaltın! Adet kanamalarıbaşlamadan önce organizmadaki kalsiyum düzeyi alçalır. Bu yüzden, sütve süt ürünlerini bolca tüketin; eğer süte karşı alerjinizvarsa, bolca yoğurt ve portakal yiyin. İki portakal bir bardak sütünyerine geçecektir. Yüksek miktarda kalsiyum içeren öteki besinler iseşunlardır: Sardalye, susam tohumu ve hindiba yaprağı.
· Potasyumu çoğaltın. Onu önceliklepatateste bulabilirsiniz. Ama potasyum içerikli mutfak tuzu dakullanabilirsiniz.
· Çinkoyu çoğaltın! Daha çok sebze vebalık yiyin.
Önlem alarak sağlıklıkalabilirsiniz
· Sebze ve meyve ağırlıklıbeslenin. Düzenli olarak taze ananas suyu ve ardıç meyvesinin suyuiçilebilir.
· B 6 vitamini(Pyridoxin) adet çevriminde çok önemligörevler üstlenebilir. Ayrıca, iyimser bir ruh hali oluşmasınayardımcı olur. Bu vitamini öncelikle, karaciğer, soya fasulyesi,buğday filizi, ceviz ve balıkta bulabilirsiniz. Eğerşikayetler şiddetlenecek olursa, adet çevriminin 3. haftasında,eczacınızın tavsiye ettiği B 6 vitaminpreparatlarını kullanabilirsiniz.
· Özellikle adet çevriminin 3. haftasında,kahve, çay ve çikolata tüketimini önemli ölçüde azaltmalısınız.
Menopozşikayetleri
Belirtiler
- Düzensiz
adet kanamaları
- Ateş
basması ve aşırıterleme
- Duygusal
dalgalanmalar ve korkular
- Baş
ağrıları
- Cinsel
isteksizlik
- Melankoli
ve uykusuzluk
- Saç
dökülmesi
Genelde 40 yaşlarındakadının yumurtalıkları hormon üretimini azaltmayabaşlar; ama beyindeki iki önemli hormon dengeleyici (hipotalamus vehipofiz) bu durum karşısında, bir süre daha hormon üretiminihızlandırarak sürdürürler. Bu koşullar değişimproblemlerine yol açabilir, ama açmak zorunda değildir. Dişiliğinbu değişim döneminde, verimlilik çağını geridebırakma konusunda eğer kadının psikolojiksıkıntıları varsa, genellikle sağlık problemleride ortaya çıkmaya başlar.
Psikolojik gerçekler
Değişim dönemini bir kadıniçin problem haline sokan, genellikle bilinçaltında yatan önemli ikipsikolojik temel kavram vardır:
· Verimliliğin sona ermesiyle birlikte,kadının varoluş nedeninin de anlamını yitirmişolduğu varsayımı. Bu varsayım, öncelikle kramplara,baş ağrısına ve cinsel isteksizliğe yol açar.
· Menopoz döneminin, cinselliğin ve adetkanamalarının bedensel kirinden kurtardığıvarsayımı. Bu varsayım da, bedendeki hormonal değişimsürecinin hızlanmasına yol açar; ateş basması ve aşırıterlemeler de bu durumda ortaya çıkar.
Halbuki bu değişim,kadınların yaşamında büyük bir armağan, birkurtuluş, yeni bir başlangıç olabilir! Bu süreç onlara, gerçekteyaşamın anlamını yeniden düşünme, yaşamıyeniden düzenleme ve değiştirme olasılığınısunar. Bu değişikliklerin korkutucu olmaktan ziyade,kişiliklerin geliştirilebilmesine katkı sağlayıcıoldukları da düşünülmelidir.
Erkekler de menopozda?!
Erkekler de gerçek anlamda menopoz dönemiyaşarlar mı? Bilim adamları bu konuda henüz tam bir fikirbirliğine varabilmiş değiller. Bazı hormonaraştırmacıları (endokrinoloji uzmanları), 40-60yaşları arasındaki erkeklerde, menopoz sürecine özgü, bitkinlik,ateş basması ve dikkat toplaşımı bozukluklarıgörüldüğünü savunuyorlar. Ama yetkin tıp adamları hiç de böyledüşünmüyorlar: “Kadınların aksine, erkeklerde üreticiişlevler kısa sürede değişime uğramıyor. Acabaerkekler de menopoz dönemi yaşarlar mı sorusunun yanıtı çakbasittir: Böyle bir şey yoktur!”
Kendinize yardımcıolabilirsiniz
Şifalı bitkiler
Tüm belirtiler sona erene vedeğişim süreci tamamlanana kadar kullanılabilecek etkili birbitki karışımı: Hayıt tohumu 2 ölçü, civanperçemi 1ölçü, yeşil yulaf 1 ölçü, sarı kantaron 1 ölçü, mayıspapatyası 1 ölçü.
İnce kıyılmışbitkiler kaşıkla ölçülebilir. Hayıt tohumu da havanda hafifçeezilmelidir.
Reçete: Yarımveya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir subardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır,üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendirilir, kapağınaltında yoğunlaşan sıvı bardağa geri dökülür veçay süzülür.
Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay,öğün aralarında soğutulmadan yudumlanır. Eğeristenirse biraz balla tatlandırılabilir. Şeker hastalarıtatlandırmaz!
Bu karışım, menopoz dönemindeortaya çıkan belirtileri yatıştırır ve bedenin yenibir hormon dengesi oluşturmasına yardımcı olur. Neyeihtiyacı olduğunu en iyi bilenin bedenimiz olduğunuunutmamalıyız!
Servi ağacı yağı
Ateş basmaları ve gece terlemelerigibi tipik menopoz belirtileri servi yağı ile savuşturulabilir.
Akşamları, içine 8-10 damla serviyağı eklediğiniz 38 derece susıcaklığını ve 15 dakikalık süreyi aşmayanbanyolar alabilirsiniz. Veya bedeninizi servi yağı ileovalayabilirsiniz. 4 damla servi yağı 2 yemekkaşığı dolusu bademyağına iyicekarıştırılır ve bu karışım bedeneyedirilir.
Adaçayı
Ter basmalarına karşıetkilidir.
Reçete: Yarımtatlı kaşığı ince kıyılmışadaçayı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecedesıcak suyla haşlanır ve 6-8 dakika demlendikten sonra süzülür.Günde 2 bardak taze demlenmiş çay, öğün aralarında,soğutulmadan içilir.
Homeopatik ilaçlar
-Sepia – Mürekkep balığından elde edilir.
Sepia D3 seyreltisi, sabahları yataktan zor kalkan, alçak kan basıncınaeğilimli kişilerin ayaklanmasına yardımcı olur veayrıca da ter boşalmalarını yatıştırır.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 1-2 tablet dil üstünde eritilir.
-Gelsemium – (Gelsemium sempervirens) SahteYasemin kökünden elde edilir.
Gelsemium D6 seyreltisi, sinirlilik, bitkinlik, dikkat toplaşımıaksaklıkları ve hırçınlık durumlarınakarşı kullanılabilir.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 10-15 granül dil üstünde eritilir.
Değişken ayak banyoları
Değişken ayak banyolarırahatlatıcı ve gevşeticidir, ayrıca bedenin ısıdengeleme merkezini etkileyerek, ani sıcak basmalarınıönleyebilir.
İçinde ayak banyosuyapabileceğiniz iki kabı suyla doldurun ve her ikisine de birer avuçşerbetçiotu çiçeği ekleyin. Kaplardan birindeki su ısısı 38 derece, ötekindeki su ise 10 derece olmalıdır. Ayaklarınızı önce 5 dakika boyuncasıcak suyun içinde tutun ve sonra 10 saniye boyunca soğuk suya geçin.En az 2 kere, en iyisi 4-5 kere tekrarlayın.
Aroma terapi
Genel anlamda rahatlama ve uyumluluksağlayabilecek kokular: Lavanta, Melisa, Portakal ve Ylang-Ylang. Bukokular ayrıca cinsel isteksizlik konusunda da yardımcıolabilirler.
Seçtiğiniz yağı veyayağları koku taşlarının üstüne damlatarak, yatak veyaoturma odanıza yerleştirin.
E, B2, B5 ve D vitaminleri
- E vitamini, cinsel hormon progesteronunsalgılanmasının devamını sağlayarak, hatta biröstrojen tedavisine bile gerek bırakmayabilir. Bunun için özellikle,ayçiçeği yağı, ceviz ve yerfıstığınıbolca tüketin.
- B2 ve B5 vitaminleri, yumurtalıklarınüretimini durdurmuş olduğu östrojen hormonunu bir süre boyuncasalgılayabilecek yetenekteki böbreküstü bezlerini destekler. Her ikivitamin de, öncelikle balık, süt ve süt ürünleri, fıstıklar vebira mayasında bulunur.
- D vitamini, östrojen açığı nedeniyleoluşabilecek kemik erimesine karşı etkilidir. Bu vitamin degenellikle süt ve süt ürünlerinde ve balıkta bulunur.
Önlem alarak sağlıklıkalabilirsiniz
· Bedeninizdeki normal değişimi olumluyönleriyle görmeye çalışın. Sözlükdağarcığınızdan “menopoz” deyimini çıkarıpatın, çünkü ergenlik çağından evlenmeye ve doğuma kadar pekçok değişimleri geride bırakabilmiş bir kişisiniz!
· Bu değişim dönemini,hayatınızı yeniden düzenleyebileceğiniz bir ara dönemolarak kabullenmeye çalışın.
· Kahve tüketimini azaltın! Kofein sıcakbasmalarına yol açabilir.
· Düzenli olarak saunaya gidin, jogging ve bisikletebinme gibi, terlemenizi sağlayacak sporlara yönelin. Eğer sporda vesaunada düzenli olarak beden ısınızı ve ter üretiminiarttıracak olursanız, bedenin ısı dengeleme merkeziniişler halde tutabilir ve böylece de daha az ateş basması ve terboşanmasıyla karşılaşırsınız.
Aşağıdaki makale yurtdışında çalışmış (Avusturya) bilim adamlarımızdan Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu 'nun Brokoli' nin prostat ve üriner sistem hastalıklarının tedavisinde kullanılması hakkında İngilizce ve Almanca olarak yayınlanan makalesinden Türkçe' ye uyarlanarak ve sadeleştirilerek tercüme edilmistir.
Brokoli
Gerçeği
Yaklaşık 30 yıldan beri yurt
dışındaki ve yurt içindeki araştırmacı çalışmalarım; 11 yıldır üzerinde
çalıştığım Brokoli gerçeğine beni bitkilerin şifalı gücüne inanmam ve Avrupada
bu tür çalışmalara daha önem verilmesiyle başlamıştır. Tıpbın gücüne inanan ve
bu gücün yeni buluşlarla güçlenip, insanlıga yeni hizmetlerle gelineceğini
bilen bir düşünceyle Brokoli araştırmalarıma başladım. İyi huylu
prostat büyümesi (BPH), prostatitis (prostat) ve kronik idrar
yolları enfeksiyonu,
bugün dünya insanlarının (1.350.000.000) büyük bir problemidir. Böylesine
bir problemin kimyasal (ilaç) yöntemleriyle veya ameliyat yaklaşımıyla
çözülemeyeceği inancında değilim.Bu yöntemlerin yetersiz veye etkisiz kaldığı
durumlarda Brokoliyi mutfağımızdan sağlığımıza taşımayı amaçladım. Brokoli
üzerine araştırmalarımı bazı televizyon kanallarında ve yazılı basında
açıkladım. İnsanların bu konuya sahip çıkacağını ve pek çoğunun şifa bulacağını
bilmekteyim. Görsel ve yazılı medya insanların hayatının bir parçası olmuştur.
Ben 11 yıllık çalışmamı açıklarken bunun laboratuarlardan ve üniversitelerden
insanlara ne kadar ulaşacağından endişeliyim. Bu düşüncelerime ve bilimsel
görüşlerime sahip çıkan Almanya ve Amerika, Medikal Forumlarında Brokoli
tedavisi üzerine Web sayfası açarak kendilerine yardımcı olmamı talep
etmişlerdir. Bu taleplerini gerek bilim adına gerekse de insanlığa hizmet adına
kabul ettim. Almanya Medikal Forumda ve Amerikada
Prostatitis Foundation Forumda adıma WebSayfası açıldı. Dünyada,
brokoliyi prostat tedavisinde ilk uygulayan bir bilim adamı olarak ülkem
adına gurur duymaktayım.Brokoli memleketimize son bir kaç yıldan beri girmiş bir sebzedir. Roma imparatorluğu döneminde esas yetiştirildiği bölgelerden bir tanesi de Akdeniz sahilleri idi. Özellikle Amerika ve Avrupada ençok tüketilen sebzeler arasındadır. Amerikada brokoli tabletleri satılmaktadır. Ancak, bu tabletler Prostat şikayetlerine karşı etkin değildir. Bu tabletler, 3-4 günlük brokoli tohumlarının filizlerinden elde edilmektedir. Brokoli sebzesinden elde edilmemektedir.
Brokoli her insanın mutfağından sağlığına taşıyabilecegi ve hazırlanması en kolay bir sebzedir.
Brokoli içerdiği maddeler açısından insan sağlığı üzerinde çok faydalıdır. Vitamin değerleri açısından; A, E ve C vitaminlerini içermektedir. İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Antibiyotik özelliğe sahip olan brokoli, bu yönüyle prostatitis'e (prostat enfeksiyonu) karşı çok etkindir. Hiç bir antibiyotik yoktur ki bağışıklık sistemimizi zayıflatmasın. İşte brokolinin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır; aynı zamanda hem bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte hemde antibiyotik vazifesi görmektedir. Bir noktayı hemen belirtmekte büyük fayda görüyorum. Genel olarak antibiyotikler, insan hayatı için hayati önem taşıyan, vazgeçilmez ilaçlardır. Brokoli, meme, prostat, bağırsak ve idrar kesesi kanserlerine karşı güçlü bir koruyucudur. Amerikada özellikle bu kanser türlerine karşı brokolinin içerdiği bazı maddeler (sulforafen vs) zenginleştirilerek kanser tedavisindede başarı ile kullanılmaktadır. Brokoli içerdiği bazı indol ve indol türevleri (bitkisel hormonlar) açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu sayede vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı özelliğe sahiptir. Yine Amerikada bazı klinikler menopoz dönemindeki bayanlar için östrogen hormonunun düzenli çalışması için brokolideki bitkisel hormonlardan yararlanmaktadırlar. Brokolinin kendine özgü olan selülozik yapısı (lifli yapı) bağırsaklarda oluşan toksinlerin uzaklaştırılmasında (toksin atıcı) ve alınmış olan ağır metallerin emilmesinde büyük rol oynamaktadır. Brokolinin bu lifli yapısı dışkının düzenli bir şekilde dışarı atılmasını sağlar. Kabızlığı önleyicidir. ugün dünyada üzerinde en çok araştırma yapılan sebzelerde; beyaz lahana, turp, domates, brokoli ve havuç en ön sırayı almaktadır.
Brokolinin Gücü
Brokoli, prostatitis, iyi huylu prostat büyümesi (BPH)
ve idrar yolları enfeksiyonuna karşı önleyici ve tedavi edici
güce sahiptir. Brokolinin şifalı gücünden istifade edebilmek için mutlaka
kullanma şekline uymak zorundayız. Kullanma şekli bir KÜR olarak yapılmalıdır. Aksi taktirde haftada
bir kaç defa tüketmenin sadece besin değerleri açısından faydası vardır.Sebze olarak Brokoli; A, C, E ve Karotin vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Brokoli, klinik deneylerle (Almanca, İngilizce ) kanıtlanmış özellikle prostat ve meme kanserine karşı etkin 5 farklı koruyucu madde içermektedir. Bunlardan en güçlü olanı sulforafen dir. Prostat rahatsızlıklarının kansere dönüşmesinde brokoli güçlü bir önleyicidir. Bu görevini içerdiği myrosinaz enzimi yardımıyla sağlamaktadır. Brokoli indol bakımından oldukça zengindir. İndoller bitkisel hormonlardır. Brokolide bulunan bazı indollerin özelliği, hormon dengesini sağlamaktır. Meme kanserinin oluşumunda hormon dengesizliğinin rol oynadığı gerçeği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Brokoli bağışıklık sistemimizi güçlendiren 5 tane etkin madde içermektedir. Brokoli bununla da kalmayıp aynı zamanda antioksidan dır. Yani hücre zarlarına (membran) ve hücre DNA sına zarar veren serbest radikalleri nötralize (zararsız hale getirmek) etmektedir. Hücre DNA sını bozabilen serbest radikaller bu özelliklerinden dolayı kanserojendirler. Brokoliye antioksidan olma özelliğini kazandıran quercetin ve kaempherol maddelerini içermesidir. Quercetin, Prostatitis tedavisinde kullanılan ve bitkilerden elde edilen bir maddedir. Brokoli lifli bir yapıya sahip olduğundan, bağırsaklardaki ağır metalleri, safra asidi fazlasını sünger gibi emerek oldukça hızlı bir biçimde dışarıya atılmasını sağlar. Brokoli, bu özelliğinden dolayı hem toksin atıcı hemde bağırsak sistemini düzenleyicidir.
Çimlenmiş Brokoli Tohumları: Çimlendirilmiş Brokoli tohumları sebze olarak kullanılan Brokoliye göre ; ortalama 50 kat daha fazla sulforafen içerirler ve Sulforafen Phase II enzimlerini aktive ederek kansere, mutasyona ve serbest radikallere karşı harekete geçirirler. Amerikada, çimlendirilmiş Brokoli filizlerinden (broccoli sprouts) tabletler yapılmakta ve satılmaktadır.
Prostatitis (Prostat Enfeksiyonu)
Prostat enfeksiyonunun iki şekli olduğu tıp otoriteleri tarafından
savunulmaktadır. Bunlardan birincisi bakteriyel Prostatitis (bakteriyel prostat
enfeksiyonu), ikincisi ise non-bakteriyel prostatitis (bakteriyel olmayan
prostat enfeksiyonu) dur. 1998 yılında bir grup Amerikalı ve Kanadalı bilim
adamı, 1 Aralık 1998 tarihinde Journal of infectious Urology dergisinde yayınladıkları
makale de bakteriyel olmayan prostat enfeksiyonunun gerçekte bakteriyel
prostat enfeksiyonu olduğunu kanıtlamışlardır. Bakteriyel-Biyofilm
teorisi ile
açıkladıkları bu prostat enfeksiyonunu tedavi etmek daha da zor görünmektedir. Genel
olarak prostat enfeksiyonunu Antibiyotiklerle tedavi etmek çoğu zaman mümkün
olamamaktadır. Bunun nedeni de antibiyotiklerin, prostatın içine
kadar girememesidir. Genel olarak bir enfeksiyonun başarı ile tedavi
edilebilmesi için bağışıklık sistemininin de güçlü olması veya güçlendirilmesi
gerekmektedir.
Prostatis de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli aynı anda iki özellik
birden göstermektedir. Birincisi bağışıklık sistemini güçlendirmesi,
ikincisi ise antibiyotik (anti-inflammatory effects of antibiotics)
özelliğe sahip olmasıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlara karşı
daha güçlü demektir. Halbuki antibiyotikler bağışıklık sistemimizi
zayıflatırlar. Bu nedenle antibiyotik kullananlar beraberinde çoğu kez
vitamin alarak veya sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemilerini
güçlendirmeye çalışırlar. Ancak, alınan antibiyotiklerin çoğu bağırsak
florasını etkilediklerinden, vitaminlerin, kofaktörlerin, minerallerin ve
besinlerden gelen bazı etkin maddelerin emilmesine engel olabilmektedirler.
Brokoli giriş kısmında bahsedildiği gibi bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve
içerdiği pseudoantibiyotik özellikli etkin maddelerle prostatitis' e karşı etkin rol
oynamaktadır.
İyi huylu Prostat büyümesi (Benigne
ProstateHyperPlasie) = BPH
Genel olarak prostat, 40-50 yaşları arasındaki erkeklerin % 43
'ünde görülmekte, 50 yaş ve yukarısında %60 lara kadar çıkmaktadır. Dünya
sağlık teşkilatının verilerine göre 185.000.000 erkek bu rahatsızlıktan şikayet
etmektedir. Prostat büyümesin sebebi olarak bir çok teori öne sürülmektedir.
Bunlardan en önemli iki tanesi beslenme ve hormonal düzenle ilgilidir. Beslenme
her ne kadar önemli bir sav ise de, Testosteron hormonunun bu rahatsızlığa neden
olduğu teorisi ağırlık kazanmaktadır. Erkeklerin testislerinde (haya) oluşan Testosteron
hormonu
(TH), belirli yaşlardan sonra prostat bezine (kestanecik)
ulaşamamaktadır. Prostatı bezinin salgılama görevini yapabilmesi için TH 'na ihtiyacı vardır. TH 'nun prostat bezine
ulaşamaması sonucunda prostat bezi büyümeye başlamaktadır. Bu büyüme sonucunda
prostat bezi idrar kanallarına baskı oluşturarak belirli şikayetlerin
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlar
·
sık
sık idrara çıkma (geceleri dahil)
·
idrarını
tutamama, idrar yaparken zorlanma
·
idrar
yaparken çatallanma
·
idrar
yaparken yanma
·
idrar
torbasını tamamen boşaltamama (miksiyon)
·
idrar
yaptıktan sonra damlama
gibi
şikayetlerdir. Bu şikayetler doğrultusunda idrar kesesi her defasında tam
boşalamadığından bakteriyel enfeksiyonlara da neden olabilmektedir. Bunun
sonucunda da idrar yolları enfeksiyonunları bu rahatsızlığa paralel olarak
gelişmektedir. Prostat büyümesinin neden olduğu olumsuz etkilerden bir tanesi
de erkekte cinsel isteksizliğe ve iktidarsızlığa neden olmasıdır. Cinsel
isteksizlik, Prostatitis
hastalarında da ortak bir olgudur.
BPH de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli, içerdiği
bazı indol derivatları ve mediyatörler
vasıtasıyla biyosentez mekanizmasını harekete geçirerek Testosteron
Hormonunun
Prostata ulaşmasını sağlamaktadır. Böylece Prostat normal salgılama
fonksiyonlarını yavaş yavaş yerine getirmeye başlamaktadır. 21 günlük Brokoli
Kürü neticesinde BPH
(İyi huylu prostat) hastaları daha 2-3 gün içerisinde idrara bağlı
şikayetlerinin nasıl azaldığını görebilmektedirler. Brokoli Kürünü yapan
erkeklerin hemen hemen hepsi cinsel isteksizliklerinin önemli ölçüde ortadan
kalktığını söylemektedirler. Tabiki hastalığın seyrine göre 21 günlük başlangıç
kürü yeterli olmayabilir. Uzun yıllardır iyi huylu prostat büyümesi
rahatsızlığı olanlar ( 6-7 yıl) bir kaç ay sonra şikayetlerinin tekrar
başladığını göreceklerdir. Bu durumda sadece bir haftalık Brokoli Kürü nün
uygulanması yeterli olabilmektedir. Kısaca her BPH hastası kendisini bilir.
İyi huylu Prostat büyümesine yeni yakalanmış olanlar 21 günlük Brokoli Kürü ile
enaz 10 - 11 ay rahat edebilmektedirler. Daha sonra bir haftalık kür ile tekrar
uzun zaman rahat edebilmektedirler.Prostatitis ve BPH hastalarının, kür boyunca kesinlikle acı biber, alkol ve kahve tüketmemeye (nescafe ve türk kahvesi) ve de hayvansal yağlardan uzak durmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Beslenmede BPH ya neden olan etkenlerin başında hayvansal yağlar gelmektedir. BPH hastalarının genelde gün boyu bol su tüketmeleri hekimlerin önerileri arasındadır.
Brokolinin Kullanılış Şekli
Bu yardımcı tedavi şekline başlamadan önce mutlaka bir hekime
gittiğinizi kabul ediyoruz. Kesinlikle bir hekime gitmeden prostat şikayetlerine
iyi geliyormuş düşüncesiyle hareket ederek, brokoli kür tedavisini
uygulamayınız.
Mutlaka hekime gidiniz ve teşhisinizi koydurunuz. Eğer konulan teşhis;
Prostatitis veya BPH ( iyi huylu Prostat büyümesi) veya idrar yolları
enfeksiyonu
ise bu taktirde brokoli kür tedavisini çekinmeden bir yardımcı tedavi olarak
uygulayabilirsiniz.
Brokoli'nin yan tesiri yoktur ve ilaçlarlada etkileşmesi söz konusu
değildir. Ancak brokoliye karşı alerjisi olanların bu tedaviyi uygulamamaları
gerekir.
Genel bir kural olmamakla beraber, süte karşı alerjisi olanların % 25
oranındada brokoliye karşıda alerjileri olduğu gözlenmiştir. Hekiminizin size
verdiği ilaçları alarak, Brokoli tedavisini de bir yardımcı ve önleyici
tedavi olarak uygulayabilirsiniz.En az
Brokoliyi pazarlarda, manavlarda ve bazı süpermarketlerde taze veya dondurulmuş olarak bulabilirsiniz. Brokoliyi alırken taze ve sararmamış olduğuna dikkat ediniz. Eğer Brokoloyi fazla miktarda aldıysanız, 250 gramlık porsiyonlar halinde yıkamadan mutlaka buzdolabınızın buzluk kısmında saklayınız. Günlük ihtiyacınızı hergün buzluktan alıp, yıkayıp hazırlayınız.
Hazırlanması ve Kullanılması :
Bitkinin hem odunsu saplarını hem de çiçekli bölümlerini
kullanabilirsiniz. En az 250 gr, en fazla 500 gr brokoli NOT: 1 lt su için 250 gr'dan fazla kullanılan brokolinin etkisi artar fakat 500 gr'dan fazlası da gerekmez.
·
1-2
yıllık prostat hastaları için 21 günlük brokoli kürü yeterlidir. 21 günlük brokoli
kürünü tamamlayan hastalar belki 5-6 ay sonra tekrar bir rahatsızlık
hissedebilirler. Böyle bir durumda sadece 10 günlük bir brokoli kürü yeterli
olacaktır.
·
Uzun
bir süreden beri prostat rahatsızlıgı
olan hastalar (4 yıldan fazla) için 21 günlük brokoli kürü rahatsızlıklarını
geçici bir süre gidermek için yardımcı olacaktır. Bu durumdaki hastalar 45 gün
brokoli kürü uygulamalıdırlar.(Yine aynı şekilde her 7 günden sonra 3 gün ara
vererek)
Brokoli
Kürü Esnasında Dikkat Edilmesi Gerken Hususlar:Brokoli kürü (tedavisi) boyunca, baharat ve baharatlı yiyecekler kesinlikle yasaktır ve her çesit kahve ile hayvansal yaglardan da kaçınılması gerekir.
Brokoli Tedavisi Esnasında ve Sonrasında Beklenen Sonuçlar:
·
Sertleşme
problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions)
·
İdrar
yapma zorluklarında düzelme
·
Meni
miktarının artması
·
Kısırlığın
giderilmesi
·
Yaşam
kalitesinin normallestirilmesi
·
Urogenital
sistemden (Böbrek, prostat, mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi
·
PSA
'nın düşürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen)
·
Genito-Urinary
sistemdeki spazm ve kramplar için fayda
Brokoli, kür esnasında eş zamanlı olarak aşağıdaki faydaları da sağlar:
·
Kolesterol
seviyesinin düşürülmesi
·
Bağırsak
hareketlerinin düzenlenmesi
·
Kan
basıncının ayarlanması
·
Bağışıklık
sisteminin güçlendirilmesi
Kaynatılmış
Brokoli Kullanmamızın Sebebi Nedir?Taze veya kaynatılmamış brokoli,harekete geçirilmemesi gereken (aktif hale gelmemesi gereken) bazı enzimler içerir. Bu enzimleri etkisiz hale getirmenin en basit yolu, brokoliyi 5 dakika su içinde kaynatmaktır. 5 dakikalık bir kaynatma sonucunda bu enzimler etkisiz hale geleceklerdir. Eğer bu enzimler etkisiz hale getirilmezlerse brokoli, BPH (Iyi huylu prostat büyümesi), prostat ve genel olarak idrar yolları enfeksiyonlarından müzdarip olanlara başarılı bir sekilde tedavi yapmayacaktır. Brokoli çok önemli bilesikler içerir. Bu bilesikler sadece sözkonusu enzimler etkisiz hale getirildikleri zaman, prostat, BPH ve idrar yolları enfeksiyonu hastalarını tedavi edebilirler. Eger bu yapılmazsa brokolinin içerdigi enzimler, brokolinin bu hastalar üzerindeki etkisini azaltıcı farklı reaksiyonlara başlarlar.
Sık Sorulan Sorular:
Soru 1: 21 günlük kür süresine 3 günlük dinlenme süresi dahil mi? Hayvansal yaglardan kaçınılmasını öneriyorsunuz, bu hiç balık, tavuk, et ve hatta peynir yenmemesi anlamına mı geliyor? Neler yiyebilecegimize örnekler verir misiniz?
Cevap 1: 21 günlük tedavi süresi 3 günlük dinlenme süresini kapsamamaktadır. Izgara ile pisirilmis tavuk ve balık yiyebilirsiniz fakat tereyagı, iç yagı ve bunlarla pisirilmis yiyecekleri yememelisiniz. Düsük yaglı diyet peynirleri de yiyebilirsiniz. Baharat ve baharatlı yemeklerden ve her ne çesit olursa olsun kahveden (kafeinsiz olsa bile) uzak durmalısınız. Bitkisel sıvı yagları tercih etmeli ve margarin kullanmamalısınız.
Soru 2: Brokoliyi günde 1 kez mi yoksa 2 kez mi kaynatıyoruz? 1 lt için günlük brokoli miktarı ne kadardır ?
Cevap2: Sadece 1 kez kaynatıyorsunuz. Sabahleyin 250 gr la 500 gr arası brokoliyi 1 lt suyla agzı kapalı bir tencerede kaynatıyorsunuz. Yarısını sabahleyin aç karnına diger yarısını da aksam yemeginden önce içiyorsunuz. Brokoli suyunu içtikten sonra 20 dakika boyunca su hariç hiç bir sey yemiyor ve içmiyorsunuz. 20 dakika sonra kahvaltınızı veya aksam yemeginizi yiyebilirsiniz. Brokoliyi 5 dakikadan fazla kaynatmamalısınız.
Soru 3: Kaynatacagımız brokoli odunsu saplardan mı yoksa bitkinin çiçekli bölümlerinden mi olusuyor ?
Cevap 4: 250-500 gr 'lık günlük kür için bitkinin her iki bölümünü de kullanabilirsiniz :
Soru 4: Brokoliden kaçınıyorum, çünkü doktorum onun prostatımı azdıracak bazı kristalizasyonlara sebep olabildigini söyledi. Doğru mu ?
Cevap 4: Tam tersine, brokoli tedavisi kristalizasyonu önlüyor. Brokoli tedavisi (kürü) kristalizasyona sebep olamaz. Brokoli kürünü binlerce hasta üzerinde test ettik. Bu kürü uygulayan hastalardan bazıları da özellikle prostat taşlarını yok etmek ve mesanedeki kristalleşmeyi gidermek amacıyla kullananlardı.
Soru 5: Diger seyleri de yememize izin veriliyor mu ? Yoksa 7 gün boyunca sadece brokoli yiyip brokoli suyu mu içecegiz ?
Cevap 6: Elbette normal olarak diger seyleri de yemenize izin veriliyor. Fakat kahve vs. gibi kısıtlamalar var.
Basında Brokoli
Ayrıntılı bilgi için isaracoglu@superonline.com veya saracoglu@lycos.com adreslerine e-posta gönderebilirsiniz.
Referanslar:
1-http://prostatitis.org/broccindex.html
2-http://prostatitis.org/broccfaq.html
3-http://prostatitis.org/broccboiled.html
4-http://prostatitis.org/methods.html
5-http://www.medizin-forum.de/prostatitis/broccoli-kur-d.html
6-http://www.prostatitis.org/earlyjune99/Broccoli%20Treatment%20(TRANSLATIO)
7-http://members.xoom.com/iasaracoglu/index.htm
8-http://members.nbci.com/iasaracoglu/index.htm 8-http://members.nbci.com/iasaracoglu/index.htm (İngilizce ve Türkçe olarak Konu hakında e-mail'ler)
9- Prof.Dr.Ibrahim Adnan Saraçoğlu, "Bitkilerdeki Sağlık Mucizesi", Boyut Matbaacılık, İstanbul, 2002
İyi huylu prostat büyümesi genelikle yaşı 40’ın üzerinde olan erkeklerde görülür ve bu yaşı 60’ı geçenlerde % 40’lara varan oranda görülebilir. İyi huylu prostat büyümesi ile kötü huylu prostat büyümesi birbirinden farklık gösterirler. İyi huylu prostat genelikle prostatın içinde bir şişkinlik oluşarak kendini beli ederken, kötü huylu prostat büyümesi prostatın dışında meydana gelir. Prostatın büyüklüğü takriben bir kestane büyüklüğünde olup 25-30 gr. ağırlığındadır.
Prostatın arka yüzü kalın bağırsağın son kısmı olan rektumla sırt sırt olduğundan prostattaki değişimler anüsten konturol edilebilir. Mesane kordonu prostatın içinden geçer, bunedenle prostat büyümesi kordonun daralmasına ve sıkışmasına neden olur. Ayrıca testislerden (hayalardan) gelen meni prostatın hemen yanı başındaki tohum torbasında toplanır.
Cinsi münasebet veya herhangi bir şekilde kişi boşalırken prostat bu meniye kendi sıvısınıda katar ve yoğurt gibi koyu olan meni ayran gibi ince bir sıvıya dönüşür. Bu nedenle prostatını amaliyatla aldıranlarda boşalma (ejakulasyon) sırasında acı çekerler. İyi huylu prostat büyümesinin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, bunun erkeklik hormonu testosteronun bir ön basamağı olan dihidrotestosterondaki anormal değişimlerin prostat bezesindeki bu büyümeye sebep olduğu yayğın kannattır.
Prostat büyümesinin belirtileri:
1-) İdrar yaparken idrarınzayıf gelmesi
2-) Kişi kendini idrar yapmak zorunda hissetsede, idrar yapmaya birtürlü başlıyamaz
3-) İdrar yaparken, idrar atma durur ve kişi kendini yeniden zorlıyarak idrar yapmak ister
4-) Mesanedeki idrarı dışarı atmak ancak karın kaslarını iyice bastırarak ve gererek gerçekleştirir.
5-) Oldukca sık idrar yapmak için tuvalette gidiyorsa ve geceleri oldukca sıkca idrar yapmak için kalkıyorsa
6-) Aniden idrar sıkıştırması ve idrarını konturol edemiyerek kaçırma
7-) İdra yaptıktan sonra idrar kaçırma
Bu gibi durumlar prostat büyümesinin belitileridir.
Şayet prostat büyümesi zamanında tedavi edilemezse mesanede kalan artık idrar idrar yolları enfeksiyonu, mesane taşı, idrar yaparken ağrılar, ateşlenmeler, ve böbreklere kadar idrar yığılması vehatta böbreklerin iflasına kadar gidebilir. Prostat büyümesi yaşı 40’ı geçen erkeklerin kendilerinde yukarıdaki belirtilerden birinin veya birkaçının görülmesi halinde mutlaka uroloji (bevliyeci) doktoruna görünmek gerekir.
Prostatbüyümesi 4 safhalı olup, şayet erken teşhis konursa doğal ilaçlarla tedavi etmek mümkündür ve bunların başında Gökçek İksiri, ZYE, Isırgankökü-, sabal-, yakıotu-, altınbaşakotu-, ve kabak çekirdeği-, preparatları veya Gökçek İksiri gelir. Vücuttaki her türlü iltihaplı rahatsızlık bağırsak florasının bozulması nedeniyle veya midenin yeterince intrinsic faktorü salğılıyamaması nedeniyle ortaya çıkar.
resimde: Prostat muayenesi ve alta iyi huylu prostat büyümesi
Prostat büyümesi
1.Prostat
iltihabının (prostatit) nedenleri nelerdir?
Akut ve kronik bakteriel prostatit, prostat bezine enfekte idrarın prostat kanalları boyunca taşınması ile oluşur.Bakteriel prostatit bulaşıcı değildir ve cinsel yolla geçen bir hastalık olarak düşünülmemelidir.
Bazı tıbbi müdahaleler , özelliklede idrar kateteri takma işlemi bakteriel prostatit riskini artırır.
Kronik bakteri kaynaklı olmayan prostatitlerde de prostat bezinde benzer iltihabi durumlar oluşur Fakat buradaki nedenler sıklıkla tipik idrar yolu enfeksiyonlarında görülen etkenlerden farklıdır.Buna yol açan organizmalar sıklıkla klamidya ve mycoplazma denilen organizmalardır.Bunların bazıları cinsel ilişkiyle geçebilir.
Prostatodynia durumunda ise prostatın mikrop kapmasıyla ilgisi yoktur.Problem sıklıkla prostat bezini çevreleyen sinir ve kaslarla ilgilidir.
2. Prostatitin neden olduğu yakınmalar nelerdir?
Ani gelişen bakteri kaynaklı prostatititde,şikayetler ani ve şiddetli başlar.Ateş,titreme,idrarda şiddetli yanma ve mesaneyi ( İdrar kesesi ) boşaltmada yetersizlik sık görülen problemlerdir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititde şikayetler benzer ancak daha az şiddetlidir.Bu şikayetler idrarda yanma,sık idrara çıkma,testislerde, perinede(makat bölgesinde), sırtta ağrılar ve ağrılı ejakulasyondur.( İdrar ve sperm atılımı )
Kronik bakteri dışı kaynaklı prostatitte sık ve ağrılı idrar yapma,ağrılı ejakulasyon ve perine-mesane-testis ve peniste ağrı-rahatsızlık olur.
Prostatodynia şikayetleri zorlu ve ağrılı ejakulasyon,zorlu ve ağrılı idrar yapma,perinede ağrıdır.Bu şikayetler kronik nonbakteriel prostatit şikayetlerinden ayrılamaz.
3. Prostatit bir hastayı nasıl etkileyecektir?
Prostatit hem hasta hem de doktor için zor bir durumdur.Hastanın yaşam kalitesini ciddi olarak etkiler.Prostatitin doğru tanısı zordur ve hastalık kür olmayabilir.Bununla birlikte prostatit tedavi edilebilir bir hastalık olup uygun tedavi ile önemli yakınmalar büyük oranda düzelir.
4. Prostatitle ilgili önemli noktalar nelerdir?
Doğru tanı tedavi için ana faktördür.
Prostatit herzaman kür olmayabilir ancak kontrol altında tutulabilir.
Şikayetler geçse bile tedavi izlenmelidir.
Prostatitli hastalar gelişen prostat kanseri için daha yüksek bir risk içermezler.
Normal cinsel aktivitenin kesilmesine gerek yoktur.(akut safha hariç)
Prostatitli kişi normal hayatını sürdürebilir.
5. Prostatit nasıl tedavi edilir?
Akut bakteri kaynaklı prostatititte hasta antibiyotik almaya ihtiyaç gösterecektir.Bu süre minimum 14 gündür.Bazen hastaneye yatırılarak damar yolundan tedavi alması gerekebilir.Bazen de zorlu idrar yapanlarda sonda takmak gerekebilir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititte antibiyotik tedavisi daha uzun tutulur.Genellikle 4-6 hafta.bu tedavi ile hastaların % 60’ında başarı sağlanır.Bazı durumlarda şikayetler tekrarlar ve antibiyotik tedavisine yeniden başlamak gerekebilir.Bu tedaviye cevap vermeyen hastalarda uzun dönem antibiyotik tedavisi gerekebilir.Bazı nadir durumlarda ameliyat da önerilebilir.
Eğer kronik bakteri dışı kaynaklı prostatit tanısı konulmuşsa antibiyotik tedavisi gerekmeyebilir.Bu hastalarda diğer ilaçlar ön plana çıkar.Bunlar; alfa blokerler,anti-inflamatuar ilaçlar,bitki ekstreleri ve nadiren prostat masajıdır.
Prostadynianın tedavisi ise zordur.Çünkü bu hastalığın anlaşılması zordur.Kas gevşeticiler,alfa blokerler, antienflamatuarlar ve biofeedback teknikleri kullanılabilir.
6. Benign Prostat Hiperplazisi ( BPH ) nedir?
Yaşlanan erkekte ortaya çıkan prostatın iyi huylu büyümesi olarak tanımlanır. Prostatism olarak da adlandırılabilir.
7. BPH için risk faktörleri nelerdir?
İlerleyen yaş, hipertansiyon ve ailede BPH öyküsü olması BPH için risk faktörleri sayılır.
8. BPH’daki bazı belirtiler nelerdir?
Prostat idrar kesesinin altında üretrayı sardığı için; büyümesi idrar akışını tıkayıcı ve irrite edici belirtilere yol açabilir. En sık rastlanan belirti, bilhassa geceleri mesaneyi sık boşaltma isteğidir. Bekleyerek idrar yapma , kesik kesik idrar yapma, idrar sonunda damlama, idrar akış hızındaki azalma idrarda yanma idrarı bekletememe diğer sık rastlanan bulgulardır.
9. BPH nasıl tanınır?
Belirtilerin şiddetini ortaya koyma bakımından Amerikan Üroloji Birliği tarafından belirti puanlaması geliştirilmiştir. Bu sistemde idrar sıklığı ve idrar yapma zorluğu ile ilgili sorular mevcuttur. Bu sayede BPH ile ilgili şikayetleri şiddetine göre sınıflamak mümkün olmaktadır.
BPH tanısını koymak için hastadan hastaya değişen bir çok test uygulanmaktadır. Parmakla rektal muayene, kanda PSA testi, üriner sistem ultrasonografisi, idrar akış hızı testi en sık uygulanan testlerdir.
10. BPH nadir bir rahatsızlıkmıdır?
BPH oldukça sıktır.Yaşları 51-60 arası erkeklerde %50; 80 yaşın üzerindeki erkeklerde %90 oranında rastlanır.
11. BPH prostat kanserine neden olur mu?
BPH kanser değildir ve kansere neden olmaz. Fakat her iki hastalık birlikte mevcut olabilir. Prostat kanserinin erken safhalarında genelikle şikayet olmadığı için yılda bir fizik muayene ve kanda PSA testi yapılması önerilir.
12. Prostat kanserinin nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?
Prostat kanseri, ileri yaş erkeklerin bir hastalığı olup 40 yaş altında nadiren görülür. Amerika Birleşik Devletlerinde 60 - 80 yaş grubunda prostat kanseri sıklığının her yedi erkekte bir oranına dek yükseldiği bildirilmektedir.
Dünyada üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Ancak belirli bölgelerde ve belirli ırklarda çok değişik oranlarda görülmesi, ailesel yatkınlık ve diyetin önemli bir rolü olduğunu ortaya koyar.
Birinci derece yakınlarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma olasılığının normalden 2-11 kat daha fazla olduğu saptanmıştır.
Prostat kanserinin yüksek yağ içerikli diyetle beslenme alışkanlığı olan toplumlarda daha sık olduğu, soya ürünlerinin bol tüketildiği uzak doğu ülkelerinde ise daha az görüldüğü de gözlenmiştir. Ayrıca vitamin E, selenyum, özellikle domateste bol bulunan bir antioksidan madde olan likofen ve yeşil çay tüketiminin prostat kanseri olasılığını azalttığı da öne sürülmüştür.
13. Prostat kanseri ne gibi yakınmalara neden olur?
Erken dönemlerde hiç bir yakınmaya neden olmazken ilerlemiş hastalıkta idrar yapma zorlukları, idrarda kan görülmesi gibi prostatın büyümesine bağlı yakınmalar ile karın alt kısımlarında, bacaklarda, belde ağrılar ve kilo kaybı gibi tümörün yayılımına ait yakınmalara neden olur.
14. Nasıl tanı onur?
Parmakla rektal muayene ve kanda PSA isimli maddenin düzeyinin ölçülmesi en önemli tanı araçlarıdır. Genellikle 50 yaş üzerindeki sağlıklı erkeklerin PSA ve parmakla rektal muayene ile yılda bir kontrolü önerilir. Ancak ailesinde prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren bu kontrollere başlaması önerilir.Parmakla rektal muayene, ancak belirli bir boyuta ulaşmış kitleyi saptayabilir. Bu nedenle PSA düzeyinin ölçümü erken tanı açısından önemlidir.
PSA( prostat spesifik antijen) sadece prostatta üretilen bir maddedir. Normal değeri, 4 ng/ml’nin altında olmasıdır.Ancak prostat ile ilgili bir problem olduğunda kana daha fazla oranda karışır, kan PSA düzeyinde yükselme dikkat çeker. PSA yüksekliğinin tek nedeni prostat kanseri değildir. İyi huylu prostat büyümesi ve prostat iltihapları da PSA’yı yükseltir. PSA 4-10 ng/ml arasında olanların yaklaşık % 30’unda prostat kanseri saptanırken 10 ng/ml üzerinde bu oran %50’yi geçer.
Prostat biyopsisi( prostattan parça alma) , rektumdan transrektal ultrason ile girilerek yapılır. Öncelikle prostat incelenir ve şüpheli alanlar belirlenir. Bölge uyuşturulduktan sonra özel bir iğne ile prostattan uygun sayıda doku parçaları alınır ve patolojik incelemeye yollanır. Biyopsi yapılan hastalarda işlemden sonra %40-50 oranında idrarda ve menide geçici olarak kan görülebilir. Yüzde 3-4 hastada ise ateş yüksekliği gözlenebilir, ancak antibiyotik kullanımı ile büyük ölçüde önlenebilir.
15. Prostat kanseri önlenebilir mi?
Hayır. Ancak genel olarak sağlığınızı koruyacak önlemleri almak ve düzenli kontrolleri yaptırmakla riski azaltabilirsiniz.
Akut ve kronik bakteriel prostatit, prostat bezine enfekte idrarın prostat kanalları boyunca taşınması ile oluşur.Bakteriel prostatit bulaşıcı değildir ve cinsel yolla geçen bir hastalık olarak düşünülmemelidir.
Bazı tıbbi müdahaleler , özelliklede idrar kateteri takma işlemi bakteriel prostatit riskini artırır.
Kronik bakteri kaynaklı olmayan prostatitlerde de prostat bezinde benzer iltihabi durumlar oluşur Fakat buradaki nedenler sıklıkla tipik idrar yolu enfeksiyonlarında görülen etkenlerden farklıdır.Buna yol açan organizmalar sıklıkla klamidya ve mycoplazma denilen organizmalardır.Bunların bazıları cinsel ilişkiyle geçebilir.
Prostatodynia durumunda ise prostatın mikrop kapmasıyla ilgisi yoktur.Problem sıklıkla prostat bezini çevreleyen sinir ve kaslarla ilgilidir.
2. Prostatitin neden olduğu yakınmalar nelerdir?
Ani gelişen bakteri kaynaklı prostatititde,şikayetler ani ve şiddetli başlar.Ateş,titreme,idrarda şiddetli yanma ve mesaneyi ( İdrar kesesi ) boşaltmada yetersizlik sık görülen problemlerdir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititde şikayetler benzer ancak daha az şiddetlidir.Bu şikayetler idrarda yanma,sık idrara çıkma,testislerde, perinede(makat bölgesinde), sırtta ağrılar ve ağrılı ejakulasyondur.( İdrar ve sperm atılımı )
Kronik bakteri dışı kaynaklı prostatitte sık ve ağrılı idrar yapma,ağrılı ejakulasyon ve perine-mesane-testis ve peniste ağrı-rahatsızlık olur.
Prostatodynia şikayetleri zorlu ve ağrılı ejakulasyon,zorlu ve ağrılı idrar yapma,perinede ağrıdır.Bu şikayetler kronik nonbakteriel prostatit şikayetlerinden ayrılamaz.
3. Prostatit bir hastayı nasıl etkileyecektir?
Prostatit hem hasta hem de doktor için zor bir durumdur.Hastanın yaşam kalitesini ciddi olarak etkiler.Prostatitin doğru tanısı zordur ve hastalık kür olmayabilir.Bununla birlikte prostatit tedavi edilebilir bir hastalık olup uygun tedavi ile önemli yakınmalar büyük oranda düzelir.
4. Prostatitle ilgili önemli noktalar nelerdir?
Doğru tanı tedavi için ana faktördür.
Prostatit herzaman kür olmayabilir ancak kontrol altında tutulabilir.
Şikayetler geçse bile tedavi izlenmelidir.
Prostatitli hastalar gelişen prostat kanseri için daha yüksek bir risk içermezler.
Normal cinsel aktivitenin kesilmesine gerek yoktur.(akut safha hariç)
Prostatitli kişi normal hayatını sürdürebilir.
5. Prostatit nasıl tedavi edilir?
Akut bakteri kaynaklı prostatititte hasta antibiyotik almaya ihtiyaç gösterecektir.Bu süre minimum 14 gündür.Bazen hastaneye yatırılarak damar yolundan tedavi alması gerekebilir.Bazen de zorlu idrar yapanlarda sonda takmak gerekebilir.
Kronik bakteri kaynaklı prostatititte antibiyotik tedavisi daha uzun tutulur.Genellikle 4-6 hafta.bu tedavi ile hastaların % 60’ında başarı sağlanır.Bazı durumlarda şikayetler tekrarlar ve antibiyotik tedavisine yeniden başlamak gerekebilir.Bu tedaviye cevap vermeyen hastalarda uzun dönem antibiyotik tedavisi gerekebilir.Bazı nadir durumlarda ameliyat da önerilebilir.
Eğer kronik bakteri dışı kaynaklı prostatit tanısı konulmuşsa antibiyotik tedavisi gerekmeyebilir.Bu hastalarda diğer ilaçlar ön plana çıkar.Bunlar; alfa blokerler,anti-inflamatuar ilaçlar,bitki ekstreleri ve nadiren prostat masajıdır.
Prostadynianın tedavisi ise zordur.Çünkü bu hastalığın anlaşılması zordur.Kas gevşeticiler,alfa blokerler, antienflamatuarlar ve biofeedback teknikleri kullanılabilir.
6. Benign Prostat Hiperplazisi ( BPH ) nedir?
Yaşlanan erkekte ortaya çıkan prostatın iyi huylu büyümesi olarak tanımlanır. Prostatism olarak da adlandırılabilir.
7. BPH için risk faktörleri nelerdir?
İlerleyen yaş, hipertansiyon ve ailede BPH öyküsü olması BPH için risk faktörleri sayılır.
8. BPH’daki bazı belirtiler nelerdir?
Prostat idrar kesesinin altında üretrayı sardığı için; büyümesi idrar akışını tıkayıcı ve irrite edici belirtilere yol açabilir. En sık rastlanan belirti, bilhassa geceleri mesaneyi sık boşaltma isteğidir. Bekleyerek idrar yapma , kesik kesik idrar yapma, idrar sonunda damlama, idrar akış hızındaki azalma idrarda yanma idrarı bekletememe diğer sık rastlanan bulgulardır.
9. BPH nasıl tanınır?
Belirtilerin şiddetini ortaya koyma bakımından Amerikan Üroloji Birliği tarafından belirti puanlaması geliştirilmiştir. Bu sistemde idrar sıklığı ve idrar yapma zorluğu ile ilgili sorular mevcuttur. Bu sayede BPH ile ilgili şikayetleri şiddetine göre sınıflamak mümkün olmaktadır.
BPH tanısını koymak için hastadan hastaya değişen bir çok test uygulanmaktadır. Parmakla rektal muayene, kanda PSA testi, üriner sistem ultrasonografisi, idrar akış hızı testi en sık uygulanan testlerdir.
10. BPH nadir bir rahatsızlıkmıdır?
BPH oldukça sıktır.Yaşları 51-60 arası erkeklerde %50; 80 yaşın üzerindeki erkeklerde %90 oranında rastlanır.
11. BPH prostat kanserine neden olur mu?
BPH kanser değildir ve kansere neden olmaz. Fakat her iki hastalık birlikte mevcut olabilir. Prostat kanserinin erken safhalarında genelikle şikayet olmadığı için yılda bir fizik muayene ve kanda PSA testi yapılması önerilir.
12. Prostat kanserinin nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?
Prostat kanseri, ileri yaş erkeklerin bir hastalığı olup 40 yaş altında nadiren görülür. Amerika Birleşik Devletlerinde 60 - 80 yaş grubunda prostat kanseri sıklığının her yedi erkekte bir oranına dek yükseldiği bildirilmektedir.
Dünyada üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Ancak belirli bölgelerde ve belirli ırklarda çok değişik oranlarda görülmesi, ailesel yatkınlık ve diyetin önemli bir rolü olduğunu ortaya koyar.
Birinci derece yakınlarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma olasılığının normalden 2-11 kat daha fazla olduğu saptanmıştır.
Prostat kanserinin yüksek yağ içerikli diyetle beslenme alışkanlığı olan toplumlarda daha sık olduğu, soya ürünlerinin bol tüketildiği uzak doğu ülkelerinde ise daha az görüldüğü de gözlenmiştir. Ayrıca vitamin E, selenyum, özellikle domateste bol bulunan bir antioksidan madde olan likofen ve yeşil çay tüketiminin prostat kanseri olasılığını azalttığı da öne sürülmüştür.
13. Prostat kanseri ne gibi yakınmalara neden olur?
Erken dönemlerde hiç bir yakınmaya neden olmazken ilerlemiş hastalıkta idrar yapma zorlukları, idrarda kan görülmesi gibi prostatın büyümesine bağlı yakınmalar ile karın alt kısımlarında, bacaklarda, belde ağrılar ve kilo kaybı gibi tümörün yayılımına ait yakınmalara neden olur.
14. Nasıl tanı onur?
Parmakla rektal muayene ve kanda PSA isimli maddenin düzeyinin ölçülmesi en önemli tanı araçlarıdır. Genellikle 50 yaş üzerindeki sağlıklı erkeklerin PSA ve parmakla rektal muayene ile yılda bir kontrolü önerilir. Ancak ailesinde prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren bu kontrollere başlaması önerilir.Parmakla rektal muayene, ancak belirli bir boyuta ulaşmış kitleyi saptayabilir. Bu nedenle PSA düzeyinin ölçümü erken tanı açısından önemlidir.
PSA( prostat spesifik antijen) sadece prostatta üretilen bir maddedir. Normal değeri, 4 ng/ml’nin altında olmasıdır.Ancak prostat ile ilgili bir problem olduğunda kana daha fazla oranda karışır, kan PSA düzeyinde yükselme dikkat çeker. PSA yüksekliğinin tek nedeni prostat kanseri değildir. İyi huylu prostat büyümesi ve prostat iltihapları da PSA’yı yükseltir. PSA 4-10 ng/ml arasında olanların yaklaşık % 30’unda prostat kanseri saptanırken 10 ng/ml üzerinde bu oran %50’yi geçer.
Prostat biyopsisi( prostattan parça alma) , rektumdan transrektal ultrason ile girilerek yapılır. Öncelikle prostat incelenir ve şüpheli alanlar belirlenir. Bölge uyuşturulduktan sonra özel bir iğne ile prostattan uygun sayıda doku parçaları alınır ve patolojik incelemeye yollanır. Biyopsi yapılan hastalarda işlemden sonra %40-50 oranında idrarda ve menide geçici olarak kan görülebilir. Yüzde 3-4 hastada ise ateş yüksekliği gözlenebilir, ancak antibiyotik kullanımı ile büyük ölçüde önlenebilir.
15. Prostat kanseri önlenebilir mi?
Hayır. Ancak genel olarak sağlığınızı koruyacak önlemleri almak ve düzenli kontrolleri yaptırmakla riski azaltabilirsiniz.
Prostat kanserinde
Brakiterapi
Prostat kanserinde Brakiterapi (radyoaktif
kaynak implantları) yönteminin tercih edilme nedenleri...
Güncelleme:
12:07 TSİ 05 Aralık 2005 Pazartesi
İSTANBUL
- Son yıllarda, impotans ve idrar kaçırma gibi yaşam kalitesini olumsuz
etkileyen komplikasyonlara yol açmadığı için yoğun olarak tercih eedilen
Brakiterapi yöntemi, yaklaşık bir yıl boyunca prostat dokusunun ortasına
yerleştirilen ve düşük dozda ışın veren iyot 125 radyoaktif kaynakları ile kanserli
dokunun yavaş ve sürekli ışınlanması esasına dayanıyor.
Brakiterapi
(radyoaktif kaynak implantları), prostat kanserinin organa sınırlı
evrelerinde cerrahi girişime alternatif olabilen, hastada minimal travmaya
sebep olan bir tedavi yöntemidir.
Brakiterapi yöntemi ile küçük radyoaktif kaynaklar (seed’ler) prostatın içine yerleştirilir. Her seed Brakiterapinin başarısı, uygulanan hasta sayısında hızla artışa neden oluyor. ABD’de 1996’da 190 bin prostat kanserli hastanın sadece 8 binine (% 4.2) brakiterapi yapılırken, 2001’de bu rakam 45 bin (% 27) üzerinde, 2006’da ise hastaların % 50’sine yapılacağı öngörülüyor.
ABD’de standart bir tedavi şekli olan Brakiterapi, Türkiye’de ise ilk olarak 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde uygulandı. Hattat Hastanesi, bu tedavinin uygulandığı ilk özel merkez olma niteliğinde. Hasta ve hekimlerin bu tedavi konusunda bilgilendirilmesi ile hasta sayısının hızla artacağı düşünülmektedir. Brakiterapi işlemi Bu işlem için bilgisayar bağlantılı 3 boyutlu özel bir ultrason kullanılır. Üroloji uzmanı ile radyasyon fizikçisi bir ekip olarak, bilgisayar tarafından işaretlenen tümörlü hücrelerin bulunduğu bölgelere seedleri yerleştirir. Diğer dokulara hiçbir zarar verilmeden tümörler yok edilir. İşlem sonunda röntgen filmi ile alınan görüntüde taneciklerin dağılımı kontrol edilir:
Tüm bu işlem yaklaşık 1 saat sürer. Hasta hemen akabinde normal hayatına devam eder. Uygun hasta seçimi Bu yöntem için uygun hasta seçimi büyük önem taşır. Bu işlem, Erken safhada teşhis edilmiş, Tümörün kapsül dışına yayılmadığı Prostat volümünün 50ccm’den küçük, PSA’nın 10’dan küçük olduğu hastalarda rahatlıkla uygulanabilir. Tedavinin avantajları Bu tedavi hastalara son derece önemli avantajlar sağlar: Klasik ışın tedavisine göre çok daha yüksek doz radyoterapi yapmak mümkündür. Cerrahi risk son derece düşüktür.: Ameliyat kesisi yoktur, tek seansta yapılır, kanama ve tromboemboli(pıhtı ile damar tıkanması) riski yok denecek kadar azdır. Radikal prostatektomi ile eş değerde başarı oranları sağlamaktadır. 1 günlük bir prosedürdür.: Ayaktan yapılabilir, erken iyileşme ve normal aktiviteye dönüş sağlar. Sağlık koşulları ameliyata uygun olmayanlarda dahi uygulanma şansı vardır. Prostat çevresindeki sağlam dokulara(barsak, mesane ve üretra) zararı çok azdır Tedavi sonucu impotans (sertleşme sorunu) görülme oranı son derece düşüktür. Tedavi sonucu inkontinans (idrar kaçırma) görülme oranı son derece düşüktür. 800 civarında takip edilen brakiterapi hastasında 18 ile 156 aylık bir zaman diliminde hastalıksız yaşam yüzdesi % 77 ile % 85 arasındadır.
ERKEKLERDE EN ÇOK GÖRÜLEN VE EN SIK TEŞHİS EDİLEN KANSER: PROSTAT KANSERİ Prostat kestane büyüklüğünde bir cinsiyet bezidir. Hemen idrar kesesinin altında yerleşmiştir ve idrar yapma sırasında idrar torbasından aşağı idrar taşıyan kanal olan üretranın bir kısmını çevreler. Prostatın birincil rolü ejakülasyon için gerekli sıvının bir kısmını sağlamaktır. 40 yaşını aşmış bir çok erkekte vücuttaki hormonal değişikliklere bağlı olarak prostatta büyüme başlar. Bu büyüme çoğunlukla prostatın kanser olmayan büyümesi ya da tıbbi terimi ile Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) dir. BPH üretrada tıkanıklığa yol açarak idrar akışını etkilemediği takdirde bir tedavi gerektirmez. Prostat kanseri ise özellikle erken dönemlerinde çok sinsi bir hastalıktır, kişide kanserle birlikte prostat büyümesi ve buna bağlı şikayetler mevcut değilse kanserin kendisine özgü hiç bir belirtisi bulunmayabilir. Ancak erkeklerde en çok görülen kanser olan prostat kanserinde erken teşhis hayat kurtarır. Gelişmekte olan teknoloji küçük müdahaleler ve minimum yan etkilerle iyileşme sağlayabilmektedir. Prostat kanseri de diğer kanser türleri gibi vücuttaki normal hücre büyümesinin bozularak sonuç olarak tümör adı verilen bir doku kitlesi oluşturması durumudur. Tam olarak sebebi bilinmese de, yaş, ırk ve genetik faktörlerin büyük rol oynadığı tespit edilmiştir. % 9 unun kalıtsal geçişli olduğu düşünülmektedir. 50 yaşın üzerinde % 30 oranında, 80 yaşından sonra % 60-70 oranında görülür. ABD’de her 6 erkekten birinde klinik anlamlı prostat kanseri oluşmaktadır. Erken Teşhis Hayat Kurtarır! Prostat kanseri erken safhasında teşhis edilirse, doğru ve yerinde bir tedavi ile iyileşme şansı yüksek bir hastalıktır. Henüz kapsül dışına yayılmamış ise kanserin yok edilmesi mümkündür. Bu nedenle, 45 yaşını aşan erkeklerin yılda bir kez prostat kontrolünden geçmesi çok büyük önem taşır. |
Belirtiler
-İdrarakışında
azalma
-Sıkidrara
çıkma
-İdraraçıkma
zorunluluğunda artış, özellikle geceleri
-İdrardamlaması,
idrar atımından önce ve sonra
-İdrarakışının
başlamasında gecikmeler
Prostat dokularının neden durup dururkenbüyümeye başladıkları henüz tıbbenaçıklanmış değildir. Hormonsal nedenlerin bu duruma yolaçtığı varsayılmaktadır. Dişilikhormonlarının erkeklik hormonlarına oranla artmasıdurumunda 40 yaşından sonra prostat dokularının büyümesiolasılığı genelde kabul görmektedir.
Organik gerçekler
Prostat büyümesi genellikle 40yaşından sonra başlamaktadır. Emeklilik çağındakierkeklerin yarısına yakınında prostat adenomu (iyi huylutümör) görülür, ama on erkekten sadece üçü bazı belirtilerden şikayeteder. Çok büyüyen prostat, idrar kesesinin çıkışkapısını daraltır ve başlangıçta açıklananbelirtiler görülmeye başlar. Prostatın bu iyi huylubüyümesi(hipertrofi) kansere yol açmaz, ama büyümenin yanı sırakanser de bulunabilir. Bu nedenle, prostat kaynaklı şikayetleri olanerkekler düzenli olarak (yılda bir kere) uzman hekim tarafındankontrol edilmelidirler. Prostat kanserinin başlangıç sürecindeyıllarca hiçbir şikayet oluşmayabilir ve özellikle bu yüzdendüzenli kontrollerin yaptırılması gereklidir.
Büyüyen prostat, içinden geçen idrar yolunabaskı yaparak onu daraltmaya başladığında, kişiartık idrar kesesini tam anlamıyla boşaltamamaya başlar.İdrar kesesinden atılamayan idrar çözülerek idrar kesesiiltihaplanmalarına yol açabilir. Daha da önemlisi: Boşaltılmayanidrar artarak üretere(idrar borusuna) kadar yükselebilir ve bu yükselişbazen devam edebilir de. İdrar kesesi iltihabı böylece böbreklerekadar ulaşabilir ve böbrekler de iltihaplanarak zarar görebilirler.
Önemli!
Sıkça idrar yapma zorunluluğu duymak,prostat iltihabının da (prostatit) bir belirtisi olabilir. Ama bununyanı sıra, yüksek ateş ve siyekte yanma vardır. Bazenidrarda kan da görülebilir. Bu durumlarla ancak bir üroloji uzmanıilgilenebilir.
Beslenme farkı
Vietnam henüz Fransız kolonisi iken,ordu doktorları yaşlı Vietnamlılarda prostat büyümesinehiç rastlamamışlardır. Ama bu halk, efendileri gibiyaşamaya başladıktan sonra, aynı efendileri gibi kendileride prostat büyümesinden şikayet etmeye başlamışlardır.Görünüşe göre, prostat büyümesinin başlıca nedeni,batılıların beslenme biçiminin bir sonucudur.
Dikkat!
Soğuk bira ve soğuk köpüklüşarap, prostatı birkaç saat içinde, idrar yolunu tıkayabilecekkadar şişirebilir! Bu durumda doktor, idrar kesesininboşaltılabilmesi için sonda kullanmak zorunda kalır. Bu yüzden,buz gibi soğuk içkilerden uzak durmaya gayret edin.
Kendinize yardımcıolabilirsiniz
Beslenme
Prostat büyümesinde, mümkün olduğuncaaz hayvansal yağ içeren bir beslenmenin sürdürülmesi doğruolacaktır. Yağlı etler yerine az yağlı balıklarve daha az sosis tüketilmeli, keskin baharatlar ve tatlılardankaçınılmalıdır. Bolca meyve yenmeli ve günde 2-3 litrecivarında sıvı içilmelidir. Ama bira ve kola gibi içeceklerden uzakdurulmalı, özellikle geç saatlerde daha az sıvı içilerek, geceboyunca idrara kalkma sayısı azaltılmayaçalışılmalıdır. Alkol ise kesinlikle yasaktır!
Şifalı bitkiler
Yakıotu çayı, prostat büyümesine karşı kullanılabilecek en etkilibitkisel ilaçtır!
Küçük çiçekli Yakıotu (Epilobiumparviflorum), prostat büyümesi, prostat iltihabı başta olmaküzere, tüm prostat hastalıklarında başarıylakullanılabilir. Bitki çayı içilmeyebaşlanıldığından hemen sonra rahatlamalar başlarve gitgide artarak sürer. Geceleri idrara kalkma sayısı da, artanrahatlığa paralel olarak gitgide azalır. Bitki çayı, idrarkesesi hastalıklarında da başarıylakullanılabilir.
Reçete: Yarımveya bir tatlı kaşığı incekıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusukaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve 5-6 dakika demlendiktensonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş yakıotu çayı, açkarnına veya öğün aralarında, soğutulmadan vetatlandırılmadan içilir.
İçine Isırganotu kökü tentürüeklendiğinde çayın etkisi daha da artar. Isırganotu kökününtentürü(damlası) güvenilir aktarlardan alınabilir. Eğerbulunamazsa, Yakıotu-Isırganotu eşit oranda harmanlanarak da çaydemlenebilir.
İki haftalık bir çay kürününardından 3-4 gün ara verilir ve yeniden 2 haftalık bir çay kürünebaşlanabilir.
Kabak çekirdeği vefındık-fıstık!
Çay tedavisinin yanı sıra, her günbir avuç kadar kabak çekirdeği yenmesi önerilir. Kabak çekirdeğindenelde edilmiş standart drajeler de eczanelerden alınarakkullanılabilir.
Ayrıca, yerfıstığı,ceviz ve çamfıstığı da yararlı etkiler içerirler.
Tohumlardan, kereviz, pancar, maydanoz,ısırganotu ve keten tohumu yararlı olabilir. Gündeyarım tatlı kaşığı kadar tohum, çiğnenerek,havanda hafifçe ezildikten sonra suyla yutularak veya çayı demlenerektüketilebilir.
Sebze ve meyve
Taze bezelye, domates, dolmalık biber,salatalık ve kabak bolca yenilmesi yararlı olacak sebzelerdir.
Elma, armut ve Hindistancevizi ise önceliklimeyvelerdir.
Homeopatik ilaçlar
-Arnica – (Arnica montana) Öküzgözüadlı, dağlarda yetişen çiçekli bir bitkiden elde edilir.
Arnica D3 seyreltisi, idrar kesesinde idrar birikimi ve hareket halinde şikayetlerinartması durumunda kullanılabilir.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 5 damla dil altına alınır.
-Belladonna – (Atropa bella-donna) Güzelavratotuadlı zehirli bitkiden elde edilir.
Belladonna D4 seyreltisi, ani idrar zorlamalarına ve huzursuzluğa karşıkullanılabilir.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 5 damla dil altına alınır.
-Rhus toxicodendron –Kuzey Amerika’dayetişen zehirli bir bitkiden elde edilir.
Rhus toxidendron D4 seyreltisi, ıslaklığa karşı duyarlılık vesıcakta rahatlama durumlarında kullanılır.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 5 damla dil altına alınır.
Önlem alarak sağlıklıkalabilirsiniz
· Soğuk banklara veya taşlaraoturmayın; hele ıslaksalar hiç oturmayın!
· Uzun otomobil ve uçak yolculuklarındankaçının! Tren yolculuklarında zaman zaman kalkıp koridordadolaşın.
· Bisiklete ve ata binmek, prostat hastalarınauygun değildir!
· İdrar yapma ihtiyacı duyduğunuzdahemen tuvalete gidin. Bu davranış, idrar kesesinin yükünüazaltır. Yaşlı erkeklerde zaten kalınlaşmışolan idrar kesesi duvarı, kolayca eski haline dönebilecek esnekliktedeğildir artık.
Brokoli Gerçeği
Yaklaşık 30 yıldan beri yurt
dışındaki ve yurt içindeki araştırmacı çalışmalarım; 11 yıldır üzerinde çalıştığım
Brokoli gerçeğine beni bitkilerin şifalı gücüne inanmam ve Avrupada bu tür
çalışmalara daha önem verilmesiyle başlamıştır. Tıpbın gücüne inanan ve bu
gücün yeni buluşlarla güçlenip, insanlıga yeni hizmetlerle gelineceğini bilen
bir düşünceyle Brokoli araştırmalarıma başladım. İyi huylu prostat büyümesi (BPH), prostatitis (prostat) ve
kronik idrar yolları enfeksiyonu, bugün dünya insanlarının
(1.350.000.000) büyük bir problemidir. Böylesine bir problemin kimyasal (ilaç)
yöntemleriyle veya ameliyat yaklaşımıyla çözülemeyeceği inancında değilim.Bu
yöntemlerin yetersiz veye etkisiz kaldığı durumlarda Brokoliyi mutfağımızdan
sağlığımıza taşımayı amaçladım. Brokoli üzerine araştırmalarımı bazı televizyon
kanallarında ve yazılı basında açıkladım. İnsanların bu konuya sahip çıkacağını
ve pek çoğunun şifa bulacağını bilmekteyim. Görsel ve yazılı medya insanların
hayatının bir parçası olmuştur. Ben 11 yıllık çalışmamı açıklarken bunun
laboratuarlardan ve üniversitelerden insanlara ne kadar ulaşacağından endişeliyim.
Bu düşüncelerime ve bilimsel görüşlerime sahip çıkan Almanya ve Amerika,
Medikal Forumlarında Brokoli tedavisi üzerine Web sayfası açarak kendilerine
yardımcı olmamı talep etmişlerdir. Bu taleplerini gerek bilim adına gerekse de
insanlığa hizmet adına kabul ettim. Almanya Medikal Forumda ve Amerikada
Prostatitis Foundation Forumda adıma WebSayfası açıldı. Dünyada,
brokoliyi prostat tedavisinde ilk uygulayan bir bilim adamı olarak ülkem
adına gurur duymaktayım.Brokoli memleketimize son bir kaç yıldan beri girmiş bir sebzedir. Roma imparatorluğu döneminde esas yetiştirildiği bölgelerden bir tanesi de Akdeniz sahilleri idi. Özellikle Amerika ve Avrupada ençok tüketilen sebzeler arasındadır. Amerikada brokoli tabletleri satılmaktadır. Ancak, bu tabletler Prostat şikayetlerine karşı etkin değildir. Bu tabletler, 3-4 günlük brokoli tohumlarının filizlerinden elde edilmektedir. Brokoli sebzesinden elde edilmemektedir.
Brokoli her insanın mutfağından sağlığına taşıyabilecegi ve hazırlanması en kolay bir sebzedir.
Brokoli içerdiği maddeler açısından insan sağlığı üzerinde çok faydalıdır. Vitamin değerleri açısından; A, E ve C vitaminlerini içermektedir. İçerdiği flavonoidler bakımından bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir özelliğe sahiptir. Antibiyotik özelliğe sahip olan brokoli, bu yönüyle prostatitis'e (prostat enfeksiyonu) karşı çok etkindir. Hiç bir antibiyotik yoktur ki bağışıklık sistemimizi zayıflatmasın. İşte brokolinin önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır; aynı zamanda hem bağışıklık sistemimizi güçlendirmekte hemde antibiyotik vazifesi görmektedir. Bir noktayı hemen belirtmekte büyük fayda görüyorum. Genel olarak antibiyotikler, insan hayatı için hayati önem taşıyan, vazgeçilmez ilaçlardır. Brokoli, meme, prostat, bağırsak ve idrar kesesi kanserlerine karşı güçlü bir koruyucudur. Amerikada özellikle bu kanser türlerine karşı brokolinin içerdiği bazı maddeler (sulforafen vs) zenginleştirilerek kanser tedavisindede başarı ile kullanılmaktadır. Brokoli içerdiği bazı indol ve indol türevleri (bitkisel hormonlar) açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu sayede vücudumuzdaki hormon dengesini ayarlayıcı özelliğe sahiptir. Yine Amerikada bazı klinikler menopoz dönemindeki bayanlar için östrogen hormonunun düzenli çalışması için brokolideki bitkisel hormonlardan yararlanmaktadırlar. Brokolinin kendine özgü olan selülozik yapısı (lifli yapı) bağırsaklarda oluşan toksinlerin uzaklaştırılmasında (toksin atıcı) ve alınmış olan ağır metallerin emilmesinde büyük rol oynamaktadır. Brokolinin bu lifli yapısı dışkının düzenli bir şekilde dışarı atılmasını sağlar. Kabızlığı önleyicidir. ugün dünyada üzerinde en çok araştırma yapılan sebzelerde; beyaz lahana, turp, domates, brokoli ve havuç en ön sırayı almaktadır.
Brokolinin
Gücü
Brokoli, prostatitis, iyi
huylu prostat büyümesi (BPH) ve idrar yolları enfeksiyonuna
karşı önleyici ve tedavi edici güce sahiptir. Brokolinin şifalı
gücünden istifade edebilmek için mutlaka kullanma şekline uymak zorundayız.
Kullanma şekli bir KÜR
olarak yapılmalıdır. Aksi taktirde haftada bir kaç defa
tüketmenin sadece besin değerleri açısından faydası vardır.Sebze olarak Brokoli; A, C, E ve Karotin vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Brokoli, klinik deneylerle (Almanca, İngilizce ) kanıtlanmış özellikle prostat ve meme kanserine karşı etkin 5 farklı koruyucu madde içermektedir. Bunlardan en güçlü olanı sulforafen dir. Prostat rahatsızlıklarının kansere dönüşmesinde brokoli güçlü bir önleyicidir. Bu görevini içerdiği myrosinaz enzimi yardımıyla sağlamaktadır. Brokoli indol bakımından oldukça zengindir. İndoller bitkisel hormonlardır. Brokolide bulunan bazı indollerin özelliği, hormon dengesini sağlamaktır. Meme kanserinin oluşumunda hormon dengesizliğinin rol oynadığı gerçeği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Brokoli bağışıklık sistemimizi güçlendiren 5 tane etkin madde içermektedir. Brokoli bununla da kalmayıp aynı zamanda antioksidan dır. Yani hücre zarlarına (membran) ve hücre DNA sına zarar veren serbest radikalleri nötralize (zararsız hale getirmek) etmektedir. Hücre DNA sını bozabilen serbest radikaller bu özelliklerinden dolayı kanserojendirler. Brokoliye antioksidan olma özelliğini kazandıran quercetin ve kaempherol maddelerini içermesidir. Quercetin, Prostatitis tedavisinde kullanılan ve bitkilerden elde edilen bir maddedir. Brokoli lifli bir yapıya sahip olduğundan, bağırsaklardaki ağır metalleri, safra asidi fazlasını sünger gibi emerek oldukça hızlı bir biçimde dışarıya atılmasını sağlar. Brokoli, bu özelliğinden dolayı hem toksin atıcı hemde bağırsak sistemini düzenleyicidir.
Çimlenmiş Brokoli Tohumları: Çimlendirilmiş Brokoli tohumları sebze olarak kullanılan Brokoliye göre ; ortalama 50 kat daha fazla sulforafen içerirler ve Sulforafen Phase II enzimlerini aktive ederek kansere, mutasyona ve serbest radikallere karşı harekete geçirirler. Amerikada, çimlendirilmiş Brokoli filizlerinden (broccoli sprouts) tabletler yapılmakta ve satılmaktadır.
Prostatitis
(Prostat Enfeksiyonu)
Prostat enfeksiyonunun iki şekli
olduğu tıp otoriteleri tarafından savunulmaktadır. Bunlardan birincisi bakteriyel Prostatitis (bakteriyel
prostat enfeksiyonu), ikincisi ise non-bakteriyel
prostatitis (bakteriyel olmayan prostat
enfeksiyonu) dur. 1998 yılında bir grup Amerikalı ve Kanadalı bilim adamı,
1 Aralık 1998 tarihinde Journal of infectious
Urology dergisinde yayınladıkları makale de bakteriyel
olmayan prostat enfeksiyonunun gerçekte bakteriyel prostat enfeksiyonu olduğunu
kanıtlamışlardır. Bakteriyel-Biyofilm teorisi
ile açıkladıkları bu prostat enfeksiyonunu tedavi etmek daha da zor
görünmektedir. Genel olarak prostat enfeksiyonunu Antibiyotiklerle tedavi
etmek çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bunun nedeni de antibiyotiklerin, prostatın
içine kadar girememesidir. Genel olarak bir enfeksiyonun başarı ile tedavi
edilebilmesi için bağışıklık sistemininin de güçlü olması veya güçlendirilmesi
gerekmektedir.
Prostatis
de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli aynı anda iki özellik birden
göstermektedir. Birincisi bağışıklık sistemini güçlendirmesi, ikincisi
ise antibiyotik (anti-inflammatory effects of antibiotics) özelliğe
sahip olmasıdır. Güçlü bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlara karşı daha
güçlü demektir. Halbuki antibiyotikler bağışıklık sistemimizi
zayıflatırlar. Bu nedenle antibiyotik kullananlar beraberinde çoğu kez
vitamin alarak veya sağlıklı ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemilerini
güçlendirmeye çalışırlar. Ancak, alınan antibiyotiklerin çoğu bağırsak
florasını etkilediklerinden, vitaminlerin, kofaktörlerin, minerallerin ve
besinlerden gelen bazı etkin maddelerin emilmesine engel olabilmektedirler.
Brokoli giriş kısmında bahsedildiği gibi bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve
içerdiği pseudoantibiyotik
özellikli etkin maddelerle prostatitis'
e karşı etkin rol oynamaktadır.
İyi
huylu Prostat büyümesi (Benigne ProstateHyperPlasie) = BPH
Genel olarak prostat, 40-50
yaşları arasındaki erkeklerin % 43 'ünde görülmekte, 50 yaş ve yukarısında %60
lara kadar çıkmaktadır. Dünya sağlık teşkilatının verilerine göre 185.000.000
erkek bu rahatsızlıktan şikayet etmektedir. Prostat büyümesin sebebi olarak bir
çok teori öne sürülmektedir. Bunlardan en önemli iki tanesi beslenme ve
hormonal düzenle ilgilidir. Beslenme her ne kadar önemli bir sav ise de, Testosteron hormonunun bu
rahatsızlığa neden olduğu teorisi ağırlık kazanmaktadır. Erkeklerin
testislerinde (haya) oluşan Testosteron
hormonu (TH), belirli yaşlardan sonra
prostat bezine (kestanecik) ulaşamamaktadır. Prostatı bezinin salgılama
görevini yapabilmesi için TH
'na ihtiyacı vardır. TH
'nun prostat bezine ulaşamaması sonucunda prostat bezi büyümeye başlamaktadır.
Bu büyüme sonucunda prostat bezi idrar kanallarına baskı oluşturarak
belirli şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlar
·
sık sık idrara çıkma (geceleri dahil)
·
idrarını tutamama, idrar yaparken
zorlanma
·
idrar yaparken çatallanma
·
idrar yaparken yanma
·
idrar torbasını tamamen boşaltamama (miksiyon)
·
idrar yaptıktan sonra damlama
gibi şikayetlerdir. Bu şikayetler doğrultusunda idrar kesesi
her defasında tam boşalamadığından bakteriyel enfeksiyonlara da neden
olabilmektedir. Bunun sonucunda da idrar yolları enfeksiyonunları bu
rahatsızlığa paralel olarak gelişmektedir. Prostat büyümesinin neden olduğu
olumsuz etkilerden bir tanesi de erkekte cinsel isteksizliğe ve iktidarsızlığa
neden olmasıdır. Cinsel isteksizlik,
Prostatitis
hastalarında da ortak bir olgudur.
BPH
de Brokolinin Fonksiyonu
Brokoli, içerdiği bazı indol derivatları ve mediyatörler vasıtasıyla biyosentez mekanizmasını
harekete geçirerek Testosteron Hormonunun
Prostata ulaşmasını sağlamaktadır. Böylece Prostat normal salgılama
fonksiyonlarını yavaş yavaş yerine getirmeye başlamaktadır. 21 günlük Brokoli
Kürü neticesinde BPH
(İyi huylu prostat) hastaları daha 2-3 gün içerisinde idrara bağlı
şikayetlerinin nasıl azaldığını görebilmektedirler. Brokoli Kürünü yapan
erkeklerin hemen hemen hepsi cinsel isteksizliklerinin önemli ölçüde ortadan
kalktığını söylemektedirler. Tabiki hastalığın seyrine göre 21 günlük başlangıç
kürü yeterli olmayabilir. Uzun yıllardır iyi huylu prostat büyümesi
rahatsızlığı olanlar ( 6-7 yıl) bir kaç ay sonra şikayetlerinin tekrar
başladığını göreceklerdir. Bu durumda sadece bir haftalık Brokoli Kürü nün
uygulanması yeterli olabilmektedir. Kısaca her BPH hastası kendisini bilir. İyi huylu
Prostat büyümesine yeni yakalanmış olanlar 21 günlük Brokoli Kürü ile enaz 10 -
11 ay rahat edebilmektedirler. Daha sonra bir haftalık kür ile tekrar uzun
zaman rahat edebilmektedirler.Prostatitis ve BPH hastalarının, kür boyunca kesinlikle acı biber, alkol ve kahve tüketmemeye (nescafe ve türk kahvesi) ve de hayvansal yağlardan uzak durmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Beslenmede BPH ya neden olan etkenlerin başında hayvansal yağlar gelmektedir. BPH hastalarının genelde gün boyu bol su tüketmeleri hekimlerin önerileri arasındadır.
Brokolinin
Kullanılış Şekli
Bu yardımcı tedavi şekline
başlamadan önce mutlaka bir hekime gittiğinizi kabul ediyoruz. Kesinlikle bir hekime gitmeden prostat şikayetlerine iyi geliyormuş
düşüncesiyle hareket ederek, brokoli kür tedavisini uygulamayınız.
Mutlaka hekime gidiniz ve teşhisinizi koydurunuz. Eğer konulan teşhis;
Prostatitis
veya BPH ( iyi huylu Prostat
büyümesi) veya idrar yolları enfeksiyonu ise bu
taktirde brokoli kür tedavisini çekinmeden bir yardımcı tedavi olarak
uygulayabilirsiniz. Brokoli'nin yan tesiri yoktur ve
ilaçlarlada etkileşmesi söz konusu değildir. Ancak brokoliye karşı alerjisi olanların bu tedaviyi uygulamamaları
gerekir. Genel bir kural olmamakla beraber,
süte karşı alerjisi olanların % 25 oranındada brokoliye karşıda alerjileri
olduğu gözlenmiştir. Hekiminizin size verdiği ilaçları alarak, Brokoli
tedavisini de bir yardımcı ve önleyici tedavi olarak uygulayabilirsiniz.En az
Brokoliyi pazarlarda, manavlarda ve bazı süpermarketlerde taze veya dondurulmuş olarak bulabilirsiniz. Brokoliyi alırken taze ve sararmamış olduğuna dikkat ediniz. Eğer Brokoloyi fazla miktarda aldıysanız, 250 gramlık porsiyonlar halinde yıkamadan mutlaka buzdolabınızın buzluk kısmında saklayınız. Günlük ihtiyacınızı hergün buzluktan alıp, yıkayıp hazırlayınız.
Hazırlanması
ve Kullanılması :
Bitkinin hem odunsu saplarını hem
de çiçekli bölümlerini kullanabilirsiniz. En az 250 gr, en fazla 500 gr brokoli
NOT: 1 lt su için 250 gr'dan fazla kullanılan brokolinin etkisi artar fakat 500 gr'dan fazlası da gerekmez.
·
1-2 yıllık prostat hastaları için 21 günlük brokoli
kürü yeterlidir. 21 günlük brokoli kürünü tamamlayan hastalar belki 5-6 ay
sonra tekrar bir rahatsızlık hissedebilirler. Böyle bir durumda sadece 10
günlük bir brokoli kürü yeterli olacaktır.
·
Uzun bir süreden beri prostat rahatsızlıgı olan hastalar (4 yıldan
fazla) için 21 günlük brokoli kürü rahatsızlıklarını geçici bir süre gidermek
için yardımcı olacaktır. Bu durumdaki hastalar 45 gün brokoli kürü
uygulamalıdırlar.(Yine aynı şekilde her 7 günden sonra 3 gün ara vererek)
Brokoli Kürü Esnasında Dikkat Edilmesi Gerken
Hususlar:Brokoli kürü (tedavisi) boyunca, baharat ve baharatlı yiyecekler kesinlikle yasaktır ve her çesit kahve ile hayvansal yaglardan da kaçınılması gerekir.
Brokoli Tedavisi Esnasında ve Sonrasında Beklenen Sonuçlar:
·
Sertleşme problemlerinin düzelmesi (Erectile dysfunctions)
·
İdrar yapma zorluklarında düzelme
·
Meni miktarının artması
·
Kısırlığın giderilmesi
·
Yaşam kalitesinin normallestirilmesi
·
Urogenital sistemden (Böbrek, prostat,
mesane vs.) patojen mikropların temizlenmesi
·
PSA 'nın düşürülmesine katkı (Prostate Specific Antigen)
·
Genito-Urinary sistemdeki spazm ve
kramplar için fayda
Brokoli, kür esnasında eş zamanlı olarak aşağıdaki faydaları da sağlar:
·
Kolesterol seviyesinin düşürülmesi
·
Bağırsak hareketlerinin düzenlenmesi
·
Kan basıncının ayarlanması
·
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
Kaynatılmış Brokoli Kullanmamızın Sebebi Nedir?Taze veya kaynatılmamış brokoli,harekete geçirilmemesi gereken (aktif hale gelmemesi gereken) bazı enzimler içerir. Bu enzimleri etkisiz hale getirmenin en basit yolu, brokoliyi 5 dakika su içinde kaynatmaktır. 5 dakikalık bir kaynatma sonucunda bu enzimler etkisiz hale geleceklerdir. Eğer bu enzimler etkisiz hale getirilmezlerse brokoli, BPH (Iyi huylu prostat büyümesi), prostat ve genel olarak idrar yolları enfeksiyonlarından müzdarip olanlara başarılı bir sekilde tedavi yapmayacaktır. Brokoli çok önemli bilesikler içerir. Bu bilesikler sadece sözkonusu enzimler etkisiz hale getirildikleri zaman, prostat, BPH ve idrar yolları enfeksiyonu hastalarını tedavi edebilirler. Eger bu yapılmazsa brokolinin içerdigi enzimler, brokolinin bu hastalar üzerindeki etkisini azaltıcı farklı reaksiyonlara başlarlar.
Sık Sorulan Sorular:
Soru 1: 21 günlük kür süresine 3 günlük dinlenme süresi dahil mi? Hayvansal yaglardan kaçınılmasını öneriyorsunuz, bu hiç balık, tavuk, et ve hatta peynir yenmemesi anlamına mı geliyor? Neler yiyebilecegimize örnekler verir misiniz?
Cevap 1: 21 günlük tedavi süresi 3 günlük dinlenme süresini kapsamamaktadır. Izgara ile pisirilmis tavuk ve balık yiyebilirsiniz fakat tereyagı, iç yagı ve bunlarla pisirilmis yiyecekleri yememelisiniz. Düsük yaglı diyet peynirleri de yiyebilirsiniz. Baharat ve baharatlı yemeklerden ve her ne çesit olursa olsun kahveden (kafeinsiz olsa bile) uzak durmalısınız. Bitkisel sıvı yagları tercih etmeli ve margarin kullanmamalısınız.
Soru 2: Brokoliyi günde 1 kez mi yoksa 2 kez mi kaynatıyoruz? 1 lt için günlük brokoli miktarı ne kadardır ?
Cevap2: Sadece 1 kez kaynatıyorsunuz. Sabahleyin 250 gr la 500 gr arası brokoliyi 1 lt suyla agzı kapalı bir tencerede kaynatıyorsunuz. Yarısını sabahleyin aç karnına diger yarısını da aksam yemeginden önce içiyorsunuz. Brokoli suyunu içtikten sonra 20 dakika boyunca su hariç hiç bir sey yemiyor ve içmiyorsunuz. 20 dakika sonra kahvaltınızı veya aksam yemeginizi yiyebilirsiniz. Brokoliyi 5 dakikadan fazla kaynatmamalısınız.
Soru 3: Kaynatacagımız brokoli odunsu saplardan mı yoksa bitkinin çiçekli bölümlerinden mi olusuyor ?
Cevap 4: 250-500 gr 'lık günlük kür için bitkinin her iki bölümünü de kullanabilirsiniz :
Soru 4: Brokoliden kaçınıyorum, çünkü doktorum onun prostatımı azdıracak bazı kristalizasyonlara sebep olabildigini söyledi. Doğru mu ?
Cevap 4: Tam tersine, brokoli tedavisi kristalizasyonu önlüyor. Brokoli tedavisi (kürü) kristalizasyona sebep olamaz. Brokoli kürünü binlerce hasta üzerinde test ettik. Bu kürü uygulayan hastalardan bazıları da özellikle prostat taşlarını yok etmek ve mesanedeki kristalleşmeyi gidermek amacıyla kullananlardı.
Soru 5: Diger seyleri de yememize izin veriliyor mu ? Yoksa 7 gün boyunca sadece brokoli yiyip brokoli suyu mu içecegiz ?
Cevap 6: Elbette normal olarak diger seyleri de yemenize izin veriliyor. Fakat kahve vs. gibi kısıtlamalar var.
Basında Brokoli
Adetkanaması, problemli
Belirtiler
-Belirtileraylık
çevrimin 3. haftasında başlar ve kanama başlayanakadar artarak sürer.
-Bedensel:
Gaz şişkinlikleri, kabızlık, alt karındaağrılar, memelrde gerginlik, deride
kaşıntı,bacaklarda su birikimi, baş ve sırt ağrıları.
-Psikolojik:
İçine kapanma veya saldırganlaşma durumları.
Adet görme öncesi belirtilerin oluşumnedenleri tam olarak bilinmemektedir. Ama yine de, hormon ve mineraldengesindeki değişikliklerin bu belirtilerişiddetlendirdiği bir gerçektir.
Bir kadının adet kanamasınapsikolojik yaklaşımı da, çekilensıkıntıların azlığı ve çokluğukonusunda belirleyici bir etkendir.
Hormonsal ve psikolojik gerçekler
“O günden önceki günlerde” kadınbedeninde önemli hormon değişiklikleri gerçekleşir. Progesteronetkisine benzer etkiler yapan gestagen üretimi azalır, ayrıca östrojenüretimi de azalma gösterir. Bu durum, psikolojik denge açısındanönemli gelişmelere yol açar: Bu durumdaki kadınlar dikkatlerini birkonu üzerinde toplayamaz, saldırganlaşabilir veya depresyonagirebilirler.
Yakın tarihte yapılan biraraştırmanın sonuçlarına göre, kadınlar özellikle busüreçte çok fazla otomobil kazasına sebep olmakta, hiç düşünmedenhareket edebilmekte, sonradan pişman olacakları, eşten veişten ayrılma kararları verebilmekte olduklarısaptanmıştır.
Ayrıca psikolojik stresbaskıları da kadınları etkileyen bir başka yüktür.Özellikle günümüzdeki (aile-iş) çok yönlü baskılar yüzünden, adetkanamasının kadınlar tarafından rahatsız edici veengelleyici olarak algılanması da, bazı endişeleri vesıkıntıları beraberinde getirmektedir.
Kadınlar kadınlara yardımedebilir!
Adet görme dönemiyle başaçıkabilmek için bazı yollar denenebilir. Bunlardan biri detanıdık kadınlarla konuşmak vesıkıntıların kaynakları hakkında bilgi sahibiolmaktır. Böylece adet dönemi daha rahat geçirilebilir.
Adet görme krizleri!
Aşağı yukarı her ikikadından biri, adet öncesi süreçte hafif veya şiddetlisıkıntılar çeker. Ama öte yandan, adet öncesinde şiddetlişikayetleri olan kadınlar, kanama sürecinde öteki kadınlarakıyasla daha az ağrı çekerler.
Hormon tedavilerine dikkat!
Ancak çok ağır durumlarda hekimdenprogesteron tedavisi uygulamasını istemek doğru olabilir.Genelde adet dönemi sıkıntılarının ev ilaçlarıylayatıştırılması çok daha doğru olacaktır.
Kendinize yardım edebilirsiniz
Hayıt tohumu
Hayıt tohumunun çayı,yumurtalıkların etkinliğini dengeleyerek, memelerdekigerginliğe ve deri kaşıntılarına son verecektir.
Reçete: Havandahafifçe ezilmiş yarım tatlı kaşığıhayıt tohumu, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecedesıcak suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakikademlendirilir, kapağın altında yoğunlaşmışolan sıvı bardağa geri dökülür ve çay süzülür.
Günde 1-2 bardak taze demlenmiş çay,soğutulmadan ve tatlandırılmadan, öğün aralarındayudumlanır.
Ayrıca, bitkininstandartlaştırılmış preparatları Almaneczanelerinden satın alınabilir: Agnolyt(kapsül ve damla), Agnucaston(tabletve damla), Strotan(kapsül ve damla).
Şifalı bitkiler
Adet görme öncesinde ve adet görme sürecindegenel anlamda rahatlatıcı olabilecek bir bitkikarışımı: Arslanpençesi 2 ölçü, çobançantası 1ölçü, sarı kantaron 1 ölçü, mayıs papatyası 1 ölçü,ısırganotu 1 ölçü, kediotu kökü 1 ölçü, anason 1 ölçü.
Ölçü birimi olarak çeşitli boyutlardakikaşıkları kullanabilirsiniz, ama önce bitkilerin incekıyılması gerekir.
Reçete: Yarımveya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir subardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır,üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendirilir, kapağınaltında yoğunlaşmış olan sıvı bardağageri dökülür ve çay süzülür.
Günde 1-3 bardak taze demlenmiş çay,soğutulmadan ve tatlandırılmadan, aç karnına veya öğünaralarında yudumlanır.
Gevşeme egzersizleri
Bedensel açıdan kişinin kendinidaha rahat hissedebilmesi için, gevşeme egzersizleri genellikleyardımcı olur. Bir deneyin bakalım!
· Bir iskemleye oturun ve gözlerinizi yumun(iskemlenin arkalığına dayanmayan sırt dik tutulur, ayaklaryere basılır ve uyluklar 90 derecelik bir açı oluşturur,baş biraz öne eğilir).
· Ellerinizi aynı anda yumruk yaparaksıkın; gerginliği 6-8 saniye kadar sürdürün ve gevşetin.Önemli: Her egzersizin ardından, gevşeme duygusunu birkaç saniyeboyunca derinlemesine duyumsayın.
· Eller omuza değecek şekilde kollarıçaprazlayın, gerginliği birkaç saniye duyumsadıktan sonragevşetin.
· Omuzları yukarı kaldırıpkafayı içeri çekin ve birkaç saniye sonra gevşeyin.
· Kafanızı sağa çevirin ve boyundakigerginliği bir süre duyumsadıktan sonra gevşeyin(sola doğruda aynısını yapın).
· Dikkatle dişleriniz sıkın ve çeneningerginliğini duyumsadıktan sonra gevşeyin.
· Alnınızıkırıştırın ve yüz kaslarınıngerginliğini duyumsadıktan sonra gevşeyin.
· Derin bir soluk alın, soluğunuzu birkaçsaniye tutarken göğsünüzdeki gerginliği duyumsayın ve solukverin.
· Derin bir soluk verin ve soluğu birkaç saniyetutarken karnınızdaki gerginliği duyumsayın ve solukalın.
· Derin bir soluk alarak karnınızışişirin ve soluğunuzu tutun. Karnınızdakigerginliği birkaç saniye duyumsadıktan sonra soluk verin.
· Popo kaslarını iyice gerin, poponuzdakigerginliği duyumsadıktan sonra gevşeyin.
· Ayaklarınızı yere öylesinebastırın ki, uyluk kaslarınız iyice gerilsin ve sonragevşeyin.
· Son olarak, ayaklarınızın ucunuhavaya kaldırın ve topuklarınız yere bassın,gerginliği duyumsayın ve gevşeyin.
Minerallerle dengeleyin!
Çeşitli bilimsel araştırmasonuçlarına göre, adet çevrimi sürecinde kadınorganizmasının mineral düzeyi önemli oranda dalgalanmaktadır.Buna göre, adet çevriminin 2. haftasında beslenmenize şubakımlardan özen göstermelisiniz:
· Tuzu azaltın! Tuzlu ve baharatlıyemeklerden uzak durun ve masada yemeğinize tuz serpmemeye gayret edin.
· Magnezyumu çoğaltın! Daha çok sebzeyiyin, ayrıca adet çevriminizin 3. haftasındaeczacınızın tavsiye ettiği magnezyumpreparatlarını kullanın.
· Kalsiyumu çoğaltın! Adet kanamalarıbaşlamadan önce organizmadaki kalsiyum düzeyi alçalır. Bu yüzden, sütve süt ürünlerini bolca tüketin; eğer süte karşı alerjinizvarsa, bolca yoğurt ve portakal yiyin. İki portakal bir bardak sütünyerine geçecektir. Yüksek miktarda kalsiyum içeren öteki besinler iseşunlardır: Sardalye, susam tohumu ve hindiba yaprağı.
· Potasyumu çoğaltın. Onu önceliklepatateste bulabilirsiniz. Ama potasyum içerikli mutfak tuzu dakullanabilirsiniz.
· Çinkoyu çoğaltın! Daha çok sebze vebalık yiyin.
Önlem alarak sağlıklıkalabilirsiniz
· Sebze ve meyve ağırlıklıbeslenin. Düzenli olarak taze ananas suyu ve ardıç meyvesinin suyuiçilebilir.
· B 6 vitamini(Pyridoxin) adet çevriminde çok önemligörevler üstlenebilir. Ayrıca, iyimser bir ruh hali oluşmasınayardımcı olur. Bu vitamini öncelikle, karaciğer, soya fasulyesi,buğday filizi, ceviz ve balıkta bulabilirsiniz. Eğerşikayetler şiddetlenecek olursa, adet çevriminin 3. haftasında,eczacınızın tavsiye ettiği B 6 vitaminpreparatlarını kullanabilirsiniz.
· Özellikle adet çevriminin 3. haftasında,kahve, çay ve çikolata tüketimini önemli ölçüde azaltmalısınız.
Menopozşikayetleri
Belirtiler
- Düzensiz
adet kanamaları
- Ateş
basması ve aşırıterleme
- Duygusal
dalgalanmalar ve korkular
- Baş
ağrıları
- Cinsel
isteksizlik
- Melankoli
ve uykusuzluk
- Saç
dökülmesi
Genelde 40 yaşlarındakadının yumurtalıkları hormon üretimini azaltmayabaşlar; ama beyindeki iki önemli hormon dengeleyici (hipotalamus vehipofiz) bu durum karşısında, bir süre daha hormon üretiminihızlandırarak sürdürürler. Bu koşullar değişimproblemlerine yol açabilir, ama açmak zorunda değildir. Dişiliğinbu değişim döneminde, verimlilik çağını geridebırakma konusunda eğer kadının psikolojiksıkıntıları varsa, genellikle sağlık problemleride ortaya çıkmaya başlar.
Psikolojik gerçekler
Değişim dönemini bir kadıniçin problem haline sokan, genellikle bilinçaltında yatan önemli ikipsikolojik temel kavram vardır:
· Verimliliğin sona ermesiyle birlikte,kadının varoluş nedeninin de anlamını yitirmişolduğu varsayımı. Bu varsayım, öncelikle kramplara,baş ağrısına ve cinsel isteksizliğe yol açar.
· Menopoz döneminin, cinselliğin ve adetkanamalarının bedensel kirinden kurtardığıvarsayımı. Bu varsayım da, bedendeki hormonal değişimsürecinin hızlanmasına yol açar; ateş basması ve aşırıterlemeler de bu durumda ortaya çıkar.
Halbuki bu değişim,kadınların yaşamında büyük bir armağan, birkurtuluş, yeni bir başlangıç olabilir! Bu süreç onlara, gerçekteyaşamın anlamını yeniden düşünme, yaşamıyeniden düzenleme ve değiştirme olasılığınısunar. Bu değişikliklerin korkutucu olmaktan ziyade,kişiliklerin geliştirilebilmesine katkı sağlayıcıoldukları da düşünülmelidir.
Erkekler de menopozda?!
Erkekler de gerçek anlamda menopoz dönemiyaşarlar mı? Bilim adamları bu konuda henüz tam bir fikirbirliğine varabilmiş değiller. Bazı hormonaraştırmacıları (endokrinoloji uzmanları), 40-60yaşları arasındaki erkeklerde, menopoz sürecine özgü, bitkinlik,ateş basması ve dikkat toplaşımı bozukluklarıgörüldüğünü savunuyorlar. Ama yetkin tıp adamları hiç de böyledüşünmüyorlar: “Kadınların aksine, erkeklerde üreticiişlevler kısa sürede değişime uğramıyor. Acabaerkekler de menopoz dönemi yaşarlar mı sorusunun yanıtı çakbasittir: Böyle bir şey yoktur!”
Kendinize yardımcıolabilirsiniz
Şifalı bitkiler
Tüm belirtiler sona erene vedeğişim süreci tamamlanana kadar kullanılabilecek etkili birbitki karışımı: Hayıt tohumu 2 ölçü, civanperçemi 1ölçü, yeşil yulaf 1 ölçü, sarı kantaron 1 ölçü, mayıspapatyası 1 ölçü.
İnce kıyılmışbitkiler kaşıkla ölçülebilir. Hayıt tohumu da havanda hafifçeezilmelidir.
Reçete: Yarımveya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir subardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır,üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendirilir, kapağınaltında yoğunlaşan sıvı bardağa geri dökülür veçay süzülür.
Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay,öğün aralarında soğutulmadan yudumlanır. Eğeristenirse biraz balla tatlandırılabilir. Şeker hastalarıtatlandırmaz!
Bu karışım, menopoz dönemindeortaya çıkan belirtileri yatıştırır ve bedenin yenibir hormon dengesi oluşturmasına yardımcı olur. Neyeihtiyacı olduğunu en iyi bilenin bedenimiz olduğunuunutmamalıyız!
Servi ağacı yağı
Ateş basmaları ve gece terlemelerigibi tipik menopoz belirtileri servi yağı ile savuşturulabilir.
Akşamları, içine 8-10 damla serviyağı eklediğiniz 38 derece susıcaklığını ve 15 dakikalık süreyi aşmayanbanyolar alabilirsiniz. Veya bedeninizi servi yağı ileovalayabilirsiniz. 4 damla servi yağı 2 yemekkaşığı dolusu bademyağına iyicekarıştırılır ve bu karışım bedeneyedirilir.
Adaçayı
Ter basmalarına karşıetkilidir.
Reçete: Yarımtatlı kaşığı ince kıyılmışadaçayı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecedesıcak suyla haşlanır ve 6-8 dakika demlendikten sonra süzülür.Günde 2 bardak taze demlenmiş çay, öğün aralarında,soğutulmadan içilir.
Homeopatik ilaçlar
-Sepia – Mürekkep balığından elde edilir.
Sepia D3 seyreltisi, sabahları yataktan zor kalkan, alçak kan basıncınaeğilimli kişilerin ayaklanmasına yardımcı olur veayrıca da ter boşalmalarını yatıştırır.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 1-2 tablet dil üstünde eritilir.
-Gelsemium – (Gelsemium sempervirens) SahteYasemin kökünden elde edilir.
Gelsemium D6 seyreltisi, sinirlilik, bitkinlik, dikkat toplaşımıaksaklıkları ve hırçınlık durumlarınakarşı kullanılabilir.
Kullanım dozajı: Günde 3 kere 10-15 granül dil üstünde eritilir.
Değişken ayak banyoları
Değişken ayak banyolarırahatlatıcı ve gevşeticidir, ayrıca bedenin ısıdengeleme merkezini etkileyerek, ani sıcak basmalarınıönleyebilir.
İçinde ayak banyosuyapabileceğiniz iki kabı suyla doldurun ve her ikisine de birer avuçşerbetçiotu çiçeği ekleyin. Kaplardan birindeki su ısısı 38 derece, ötekindeki su ise 10 derece olmalıdır. Ayaklarınızı önce 5 dakika boyuncasıcak suyun içinde tutun ve sonra 10 saniye boyunca soğuk suya geçin.En az 2 kere, en iyisi 4-5 kere tekrarlayın.
Aroma terapi
Genel anlamda rahatlama ve uyumluluksağlayabilecek kokular: Lavanta, Melisa, Portakal ve Ylang-Ylang. Bukokular ayrıca cinsel isteksizlik konusunda da yardımcıolabilirler.
Seçtiğiniz yağı veyayağları koku taşlarının üstüne damlatarak, yatak veyaoturma odanıza yerleştirin.
E, B2, B5 ve D vitaminleri
- E vitamini, cinsel hormon progesteronunsalgılanmasının devamını sağlayarak, hatta biröstrojen tedavisine bile gerek bırakmayabilir. Bunun için özellikle,ayçiçeği yağı, ceviz ve yerfıstığınıbolca tüketin.
- B2 ve B5 vitaminleri, yumurtalıklarınüretimini durdurmuş olduğu östrojen hormonunu bir süre boyuncasalgılayabilecek yetenekteki böbreküstü bezlerini destekler. Her ikivitamin de, öncelikle balık, süt ve süt ürünleri, fıstıklar vebira mayasında bulunur.
- D vitamini, östrojen açığı nedeniyleoluşabilecek kemik erimesine karşı etkilidir. Bu vitamin degenellikle süt ve süt ürünlerinde ve balıkta bulunur.
Önlem alarak sağlıklıkalabilirsiniz
· Bedeninizdeki normal değişimi olumluyönleriyle görmeye çalışın. Sözlükdağarcığınızdan “menopoz” deyimini çıkarıpatın, çünkü ergenlik çağından evlenmeye ve doğuma kadar pekçok değişimleri geride bırakabilmiş bir kişisiniz!
· Bu değişim dönemini,hayatınızı yeniden düzenleyebileceğiniz bir ara dönemolarak kabullenmeye çalışın.
· Kahve tüketimini azaltın! Kofein sıcakbasmalarına yol açabilir.
· Düzenli olarak saunaya gidin, jogging ve bisikletebinme gibi, terlemenizi sağlayacak sporlara yönelin. Eğer sporda vesaunada düzenli olarak beden ısınızı ve ter üretiminiarttıracak olursanız, bedenin ısı dengeleme merkeziniişler halde tutabilir ve böylece de daha az ateş basması ve terboşanmasıyla karşılaşırsınız.
PROSTAT
100g.
Eğir kökü, 5lt suda, 2.5lt kalıncaya dek kaynatılır. Günde 3 öğün, yemeklerden
yarım saat önce, 1 çay bardağı içilir.
Aynı
miktarda Kereviz tohumu da aynı şekilde hazırlanarak günde 3 öğün, yemeklerden
15dk. önce, 1 çay bardağı içilir
İdrar tutukluğu: bir avuç arpa bir litre suda
kabukları ayrılıncaya kadar kaynatılır, Limon sıkılır, tatlandırılır, yudum
yudum içilir.
Prostat iltihabı:Bir cezve suda bir yemek kaşığı
mazı on dakika kaynatılır. Günde üç defa
bir yemek kaşığı içilir.
Prostat hastalığı: Bu hastalık için brokoli kürü uygulanması lazımdır. İki yüz veya İki
yüz elli gram brokoli yarım litre kaynamış suda hafif ateşte beş altı dakika
haşlanır, bu suyun yarısı sabahleyin, yarısı akşam aç karnına içilir. Bu kür
yirmibir gün devam edilir. Üç dört gün ara verdikten sonra tekrar aynı kür
uygulanır. Eğer uzun süreli bir prostat ise bu yirmi beş otuz gün devam
ettirilir. Altı yıllık bir prostat ise bu kür
iki kez devam ettirilir.
Prostat: Yarım kilo arpa ile yarım kilo pırasa ve üç
bağ dere otu temizlendikten sonra üç litre
suda az kaynatılır. Sonra süzülür.
Çıkan karışımdan sabahları aç karnına bir bardak içilir. Bu kür üç kez
tekrar edilir.
Mazı: iğne yapraklı ağaçlarda ve meşe türü
ağaçlarda bilye büyüklüğünde olan bir tür meyvedir.
Prostatı önlemek içi bir kısım funda, bir kısım kekik otu, bir kısım ıhlamur karışım bir Tutam olur bir bardak suda
demlenir. Günde iki bardak içilir. Bu kür on beş uygulanır. Bu kürü beş yıl
tekrarlamak son derece faydalıdır
Prostat için: 50 gram kereviz ve 500 gram su ile çay
yapılır. 50 gram
eğir 500 gram
suda bekletilir. Ertesi gün süzülür. İki çay karıştırılır. Günde iki üç bardak
tüketilir.
İdrarda
kan:çoban çantası ve at kuyruğu karışımdan
bir bardak kaynar suya konulup demlenir.
Günde bir iki bardak tatlandırılarak içilir. Kanama fazla olması halinde
biberiye bir at kuyruğu bir çoban çantası iki civan perçemi iki Yarım litre
suda demlenir, bir bardak içilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder