Hastalık Hakkında Bilgi
Besin maddelerinin pek çoğunun özümlenmesi, yaklaşık uzunluğu 6 metre olan incebağırsakta gerçekleşir. Bu nedenle, tüm incebağırsak rahatsızlıkları, tam beslenmeyi engeller ve yaşamsal öneme sahip bazı maddelerin eksikliği kendini açıkça hissettirmeye başlar. Onikiparmakbağırsağı ülserinde de görüldüğü gibi stres, bedenin bu bölümünü büyük ölçüde etkiler. İncebağırsak, sindirim sisteminin en uzun bölümüdür. Onikiparmakbağırsağı, jejunum ve ileum adı verilen üç bölümden oluşur.
Tedavi Şekli
İNCEBAĞIRSAK
Besin maddelerinin pek çoğunun özümlenmesi, yaklaşık uzunluğu6 metre olan incebağırsakta gerçekleşir. Bu nedenle, tüm incebağırsak rahatsızlıkları, tam beslenmeyi engeller ve yaşamsal öneme sahip bazı maddelerin eksikliği kendini açıkça hissettirmeye başlar. Onikiparmakbağırsağı ülserinde de görüldüğü gibi stres, bedenin bu bölümünü büyük ölçüde etkiler. İncebağırsak, sindirim sisteminin en uzun bölümüdür. Onikiparmakbağırsağı, jejunum ve ileum adı verilen üç bölümden oluşur.
Onikiparmakbağırsağı Ülseri (Ulcus Duodeni)
Onikiparmakbağırsağı, incebağırsağın ilk bölümüdür ve midenin alt bölümündeki (mide ile incebağırsağı ayıran) pilor kapakçığının karşısında başlar. Bu kapakçık, midedeki besinlerin incebağırsağa aktarılmasını kontrol eder. Eğer gerektiği gibi çalışmazsa, fazla miktarda mide asidi onikiparmakbağırsağına akar ve bu durum rahatsızlıklara yol açar. Yüksek oranda asit içeren mide salgıları onikiparmakbağırsağına aktığında, bağırsak duvarlarında oluşan tahrişler veya iltihaplanmalar zamanla ülsere dönüşebilir. Mide kapakçığından fazla miktarda mide asidinin onikiparmakbağırsağına akışının çeşitli nedenleri olabilir. En önde gelen nedenler ise, kapakçığın çalışma ritmini bozan, stres ve gerginliklerdir. İş hayatında yaşanan rekabet ortamı, stres ve gerginlikler göz önüne alındığında, yine de pek az kişinin onikiparmakbağırsağı ülserinden rahatsız oluşu şaşırtıcı bir durumdur.
Bu ülser türü üç yönlü bir tedavi gerektirir: Şifalı bitki tedavisi, beslenmede değişiklikler ve hastalığa yol açan nedenlerle ilgilenmek; yani genelde karşılaşılan stres ve gerginlik yaratan nedenlerden kaçınmaya çalışmak. Şifalı bitkilerle tedavinin değişik etkileyiş biçimleri vardır. Ülserin ve ülseri çevreleyen dokunun tahrişlerden korunabilmesi için, mukoza koruyucu özellikleri içeren ilaçlar gerekir. Ama bu mukoza koruyucu ilaçların aynı zamanda yara iyileştirici özelliğe sahip olmaları daha da iyi olacaktır. Hatmi kökü ve karakafesotu yaprağı bu özelliklere sahiptirler. Mukoza koruyucu ve yatıştırıcı olarak keten tohumu, bağırsak hücrelerinin tedavisini destekler. Meşe kabuğu veya ceviz yaprağı, bağırsak mukozasını sıkıştırır, güçlendirir ve iltihaplardan arındırır. İnce bağırsak ülserine genellikle bedensel bir güçsüzlük ve hareketliliğin azalması da eşlik eder, çünkü ülserden kaynaklanan zehirli maddeler kana veya lenf sıvısına karışabilir. Bu olasılığa karşılık da, kan temizleyici ve lenf sistemini güçlendirici ilaçlar, örneğin yoğurtotu ve echinacea kullanılmalıdır (ülkemizde tanınmayan echinacea kökü yerine, standart echinacea preparatları eczanelerden temin edilebilir ve kullanılması çok değerli katkılar sağlayacaktır).
Bu şartlara göre yapılabilecek en etkili karışım: Hatmi kökü 2 ölçek, karakafesotu yaprağı 2 ölçek, keten tohumu 1 ölçek, meşe kabuğu 1 ölçek, yoğurtotu 1 ölçek (karakafesotu yerine ısırganotu, meşe kabuğu yerine de ceviz yaprağı kullanılabilir).
Çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak çay, yemeklerden yarım saat önce içilir.
Ayrıca burada, mide ve incebağırsak ülseri tedavisinde çok başarılı olduğu bilimsel anlamda kanıtlanmış olan lahana da kullanılmalıdır. Lahanadaki bu etken madde, anti ulkus faktör olarak bilinen, ama aynı zamanda da bir vitamin olduğuna inanıldığı için, U Vitamini olarak adlandırılan maddedir. Ülser tedavisinde, taze lahananın mutfak robotunda sıkılmış özsuyundan günde1 litre kadarı, hafif diyet yemeklerinden sonra olmak üzere içilir. Bazı duyarlı bünyelerde gaz oluşumuna neden olabilir, ama lahana özsuyuna bir miktar rezene veya frenk kimyonu çayı eklendiğinde, bu problem de çözülmüş olur.
Belirtiler devam ettiği sürece, posa ve albümin oranı düşük besinlerle beslenmeye özen gösterilmelidir. Belirtilerin azalması oranında, adım adım tam beslenmeye geçilebilir. Hastalığın en yoğun aşamasında, yulaf unu ile hazırlanan lapalar hem besleyici, hem de ülseri çevresindeki mukoza dokusunu koruma altına alır ve yatıştırır.
Stres ve gerginlik durumlarında, sinir sistemini yatıştırıcı ilaçlarla kısa süreli tedaviler uygulanmalıdır. Bir ülser oluşturmakla bizi uyaran bedenin bu tepkisinin mutlaka doğru yorumlanması gerekir. Tarafsız bir içebakış sonucunda kişi, anlamsız ve boş bir yaşam sürdürüp sürdürmediğini anlayabilir. Anlamlı bir yaşam sürdürebilme yolunda karşılaşılacak problemlerin çözümü için, pek çok yöntemden, örneğin basit gevşeme yöntemlerinden psikoterapiye kadar yararlanılabilir.
Kediotu kökü ve mayıs papatyası eşit oranda karıştırılarak, gerginlik halini ortadan kaldıran etkili bir yatıştırıcı çay hazırlanabilir. Ayrıca, lavanta, ıhlamur ve oğulotu da bu amaç doğrultusunda kullanılabilecek bitkilerdendir.
İncebağırsak İltihabı (Enteritis)
İncebağırsağı etkileyen iltihabik bir süreçtir. İncebağırsağın bir bölümünde veya tümünde görülebilir. Etkilediği bölüm, onikiparmakbağırsağı iltihabı (Duodenitis), başbağırsak bölümü iltihabı (Jejunum) veya incebağırsağın son bölümünün iltihabı(İleitis), aynı yöntemle tedavi edilebilir. Bu tedavi yöntemi ise, onikiparmakbağırsağı ülserine karşı uygulanması önerilen yöntemdir. Bu bitki karışımına ısırganotu da eklendiğinde, iltihaplanma ve ağrı süreci kısalır.
Özümleme Problemleri (Kötü Ve Yetersiz Sindirim)
Besinlerin tümünün veya yalnızca bazılarının (örneğin minerallerin) incebağırsak tarafından özümlenememesi hali, yaygın ama genellikle teşhis edilemeyen bir aksaklıktır. Bu durum, beslenme yetersizliği belirtilerine, belirgin mineral ve vitamin yetersizliğine, kansızlığa ve kilo kaybına, karın ağrılarına veya teşhisi kolay olmayan hastalıklara yol açabilir.
Bu özümleme yetersizliği genellikle, bazı besin maddelerine karşı oluşan alerjik tepkilerin, bağırsak mukoza hücrelerini olumsuz etkilemesinden kaynaklanır. Bu tür alerjiler, örneğin tahıl alerjisinden kaynaklanan karın hastalıkları gibi belirgin olabilir veya hiçbir belirti vermeyebilirler. Ama özümleme yetersizliği ile ilgili en küçük bir kuşku duyulduğunda, alerjiye neden olabilecek besinlerin tüketilmesine son vermek gerekir. Pek çok besin maddesi alerjilere neden olabilir, ama artık, genelde alerjilere yol açan dört besin maddesi grubu çok iyi biliniyor. Yapışkan albümin içeren besin maddelerinden, özellikle rafine edilmemiş tahıl ürünlerinden kaçınmak gerekir. Süt ve peynir, tereyağı gibi süt ürünleri de çoklukla alerjilere yol açarlar. Yumurtanın yanı sıra, şeker ve şekerli ürünlere de dikkat edilmelidir. Sözü edilen bu besin maddeleri beslenme programından 2-3 hafta boyunca çıkarılıp, olası değişikliklerin gözlemlenmesi gerekir. Eğer olumlu değişiklikler saptanırsa, alerjiye yol açan besin maddesi veya maddeleri beslenme programından tümüyle çıkarılmalıdır. Hiçbir sakıncası olmayan bu basit yöntemle alerjiler kontrol altına alınabilir.
Bağırsak mukoza hücrelerinin yatıştırılması, tedavi edilmesi veya yenilenmesi için, şifalı bitkilerden yararlanılabilir. Ebegümeci, keten tohumu, aynısafa, mayıs papatyası, hatmi kökü gibi bitkiler, mukoza koruyucu ve yatıştırıcı olarak kullanılabilir. İltihap giderici ve mukoza güçlendirici özellikleri ile, ceviz yaprağı, meşe kabuğu, eğir kökü kullanılabilir. Ayrıca bu amaçla, taze elma suyu bolca içilebilir. Gaz oluşumunu önleyici veya gaz söktürücü olarak, rezene, frenk kimyonu, mayıs papatyası ve şerbetçiotu anımsanmalıdır. Her şeyden önce de, bağırsak iltihabına karşı korunabilmek için, echinacea preparatları kullanımının en etkili yöntem olduğu unutulmamalıdır.
KALINBAĞIRSAK
Kalınbağırsağın başlıca görevi, suyu ve mineralleri emmektir. Besin maddeleri, incebağırsakta özümlendiği için, kalınbağırsakta hemen hemen hiç veya çok az özümlenir.
Körbağırsak İltihabı (Appendicitis)
Körbağırsak apandisinin kronik ya da akut iltihabıdır. Bir nöbet biçiminde birden ortaya çıkan akut apandis iltihabı mutlaka tıbbi müdahale gerektirir; aksi halde, apandis duvarının yırtılması sonucunda, karın zarı iltihabı (Peritonitis) oluşabilir ve bu durumda ölüm tehlikesi söz konusudur.
Kronik bir körbağırsak iltihabının belirtileri ise, yüksek ateş, mide bulantısı ve bazen kusma eşliğinde zaman zaman görülen, karnın alt sağ bölümündeki ağrılardır.
Bu kronik rahatsızlık, şu bitki karışımı ile tedavi edilebilir: Böğürtlen yaprağı, mayıs papatyası, kekik, ısırganotu çok ince kıyılır ve eşit oranda iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika boyunca ağzı kapalı durumda demlendikten sonra süzülür. Güne 3-4 bardak bitki çayı, aç karnına veya öğün aralarında içilir.
Ayrıca, iltihabın kurutulmasının hızlandırılması için, echinacea preparatları (draje veya tentür) kullanılmalıdır.
Bölgedeki gerginliği azaltmak ve ağrıyı yatıştırmak için de, süt içinde pişirilen adaçayı yaprakları, bir tülbendin içine yatırılarak, dayanılabilecek sıcaklıkta kompres olarak, yatakta uygulanır.
Hastalığa genelde kabızlık eşlik ettiği halde, müshil ilacı kullanımından kaçınılmalıdır, çünkü durumu kötüleştirebilir.
Ani krizlerde doktora başvurmak gereği kesinlikle unutulmamalıdır!
Kalınbağırsak İltihabı (Kolitis)
Kolit, sindirim sisteminin bu organında en sık görülen hastalıktır. Yoğunluğu ve belirtileri, iltihaplanmanın derecesine bağlıdır. Belirtiler kişilerin özelliklerine göre değişebilir ama genelde, ishal ve kabızlık arasında sürekli değişimler, hareketliliğin azalması ve depresyon sıklıkla görülür. Şiddetli ağrılara yol açabilen bu hastalık, şifalı bitki kullanımı ve uygun beslenme diyetleri ile kısa sürede tedavi edilebilir.
Uygun bitki karışımı aşağıdaki gibi olabilir: Hatmi kökü 2 ölçek, civanperçemi 2 ölçek, mürver çiçeği 1 ölçek, mayıs papatyası 1 ölçek, aynısafa (veya ısırganotu) 1 ölçek. Bitkiler çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika üstü kapalı biçimde demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak bitki çayı, aç karnına veya öğün aralarında içilir.
Ayrıca, günde 6 yudum eğir kökü çayı, yemeklerden önce ve sonra birer yudum olmak üzere içilmelidir.
Taze lahana özsuyu kullanımı da tedavi süresinin kısalmasına ayrıca katkıda bulunabilir( onikiparmakbağırsağı ülseri bölümüne bakın).
Bağırsak mukozasını sıklaştırıcı, güçlendirici olarak, meşe kabuğu veya ceviz yaprağı çayı da kullanılabilir. Ayrıca, iltihabın kurutulmasında başlıca rolü üstlenebilecek olan, echinacea preparatlarının kullanımı da ihmal edilmemelidir.
Hastalığın nedenleri arasında stres ve korku da bulunuyorsa, bitki karışımına, sinir sistemini yatıştırıcı bitkilerden kediotu kökü, sarı kantaron ve ıhlamur da eklenebilir. Alerjen etkileri veya içerdikleri katkı maddeleri nedeniyle bağırsakları tahriş edebilecek besinlerden kaçınmak gerekir. Fiziksel tahrişler de, posalı ve lifli besinlerden kaçınılarak önlenebilir. Çilek ve böğürtlen türü meyveler, fındık-fıstık türü kuruyemişler ve (lahana türü) lifli sebzelerin yemeklerinden veya salatalarından kaçınılmalıdır. Çok sıcak ve çok soğuk yiyeceklerden ve içeceklerden de (sıcak çay-kahve, dondurma, bira) kaçınılmalı, alınan tüm besinlerin beden ısısına uygun olmasına özen gösterilmelidir.
Alkol, sirke ve turşular, etkili baharatlar ve peynirler, yağda kızartılmış yemeklerden uzak durulmalıdır.
İnek sütü ve süt ürünleri, kalınbağırsakta alerjiye yol açan başlıca besinlerdendir. Kahve ve fazla yağlı et ürünlerinden de kaçınılmalıdır. Eğer süt içmek ille de gerekiyorsa, keçi sütü veya soya sütü kullanılmalıdır. Yenebilecek besin maddeleri ise, yumurta, hafif ve kolay sindirilebilen et türleri, balık, karaciğer, kümes hayvanları, çorbalar, az pişmiş sebze ve meyveler (muz çiğ yenebilir), rafine edilmemiş beyaz un ürünleri, ince öğütülmüş tahıl ürünleri ve en başta gelen diyet yemeği olarak, yulaf lapası.
Gün boyunca pek çok kere azar azar yemek, günde 3 kere fazlaca yemekten daha doğrudur. Akut iltihap süresince bu diyetin uygulanması gerekir. Belirtiler azaldıkça, posalı ve lifli besinler kademeli olarak beslenme programına alınabilir. Tahriş edici kimyasallar ve alerjiye yol açan besinler, beslenme programından tümüyle çıkarılmalıdır.
Divertikül İltihabı (Divertikulitis)
İçinde yaşadığımız uygar dünyada genellikle tüketiciye sunulan sağlıksız beslenme biçimleri nedeniyle, özellikle bağırsak duvarları hastalıklara yatkın hale gelmiştir. Bu zafiyet, bağırsak duvarlarında, divertikül adı verilen, kese biçiminde çıkıntılar oluşmasına yol açmaktadır. En çok görüldüğü yerler ince ve kalınbağırsaktır. Genelde küçük ve az sayıda kesecikler oluşmakta, ama bazen de çok sayıda ve büyük keseler oluşabilmektedir. Bu keseler genelde pek az veya hiçbir sıkıntıya yol açmayabilirler, ama bir iltihap odağı haline gelebilir ve içlerinde atık maddeler biriktirebilirler de. Bir iltihaplanma başladığında, bol posalı veya sindirimi mümkün olmayan (örneğin domates kabuğu) maddeler ağrılara ve rahatsızlıklara yol açabilir.
Divertikül iltihapları, bir şifalı bitkiler karışımı ve beslenme diyeti uygulamasıyla tedavi edilebilir.
Etkili bir karışım aşağıdaki gibi olabilir: Isırganotu 2 ölçek, hatmi kökü 2 ölçek, mayıs papatyası 1 ölçek, eğir kökü 1 ölçek, civanperçemi 1 ölçek.
Bitkiler ayrı ayrı çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10 dakika boyunca üstü kapalı olarak demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak çay, yemeklerden yarım saat önce, tatlandırılmadan içilir. Divertikül iltihabına gaz şişkinliği de eşlik ediyorsa, karışıma 1 ölçek zencefil, rezene veya frenk kimyonu da eklenebilir. Kabızlık durumunda ise, 1 ölçek de sinameki yaprağı eklenir. Diyet konusu ise ilginçtir: Hastalık posasız ve lifsiz besin tüketiminden kaynaklandığı halde, akut iltihap durumunda, posalı ve lifli besinlerden kaçınmak gerekir, çünkü bunlar hastalığın durumunu kötüleştirebilirler. Uygulanacak beslenme diyeti, daha çok mukoza koruyucu, örneğin yulaf lapası türü besinlerden oluşmalıdır. Ancak iltihaplanma kontrol altına alındıktan sonra normal bir beslenme programı uygulanmalıdır. Divertikül iltihabının kontrol altında tutulabilmesi ise, ancak doğal ve sağlıklı bir beslenme biçimiyle mümkündür.
Kaynak: www. doktordoga. com
Besin maddelerinin pek çoğunun özümlenmesi, yaklaşık uzunluğu
Onikiparmakbağırsağı Ülseri (Ulcus Duodeni)
Onikiparmakbağırsağı, incebağırsağın ilk bölümüdür ve midenin alt bölümündeki (mide ile incebağırsağı ayıran) pilor kapakçığının karşısında başlar. Bu kapakçık, midedeki besinlerin incebağırsağa aktarılmasını kontrol eder. Eğer gerektiği gibi çalışmazsa, fazla miktarda mide asidi onikiparmakbağırsağına akar ve bu durum rahatsızlıklara yol açar. Yüksek oranda asit içeren mide salgıları onikiparmakbağırsağına aktığında, bağırsak duvarlarında oluşan tahrişler veya iltihaplanmalar zamanla ülsere dönüşebilir. Mide kapakçığından fazla miktarda mide asidinin onikiparmakbağırsağına akışının çeşitli nedenleri olabilir. En önde gelen nedenler ise, kapakçığın çalışma ritmini bozan, stres ve gerginliklerdir. İş hayatında yaşanan rekabet ortamı, stres ve gerginlikler göz önüne alındığında, yine de pek az kişinin onikiparmakbağırsağı ülserinden rahatsız oluşu şaşırtıcı bir durumdur.
Bu ülser türü üç yönlü bir tedavi gerektirir: Şifalı bitki tedavisi, beslenmede değişiklikler ve hastalığa yol açan nedenlerle ilgilenmek; yani genelde karşılaşılan stres ve gerginlik yaratan nedenlerden kaçınmaya çalışmak. Şifalı bitkilerle tedavinin değişik etkileyiş biçimleri vardır. Ülserin ve ülseri çevreleyen dokunun tahrişlerden korunabilmesi için, mukoza koruyucu özellikleri içeren ilaçlar gerekir. Ama bu mukoza koruyucu ilaçların aynı zamanda yara iyileştirici özelliğe sahip olmaları daha da iyi olacaktır. Hatmi kökü ve karakafesotu yaprağı bu özelliklere sahiptirler. Mukoza koruyucu ve yatıştırıcı olarak keten tohumu, bağırsak hücrelerinin tedavisini destekler. Meşe kabuğu veya ceviz yaprağı, bağırsak mukozasını sıkıştırır, güçlendirir ve iltihaplardan arındırır. İnce bağırsak ülserine genellikle bedensel bir güçsüzlük ve hareketliliğin azalması da eşlik eder, çünkü ülserden kaynaklanan zehirli maddeler kana veya lenf sıvısına karışabilir. Bu olasılığa karşılık da, kan temizleyici ve lenf sistemini güçlendirici ilaçlar, örneğin yoğurtotu ve echinacea kullanılmalıdır (ülkemizde tanınmayan echinacea kökü yerine, standart echinacea preparatları eczanelerden temin edilebilir ve kullanılması çok değerli katkılar sağlayacaktır).
Bu şartlara göre yapılabilecek en etkili karışım: Hatmi kökü 2 ölçek, karakafesotu yaprağı 2 ölçek, keten tohumu 1 ölçek, meşe kabuğu 1 ölçek, yoğurtotu 1 ölçek (karakafesotu yerine ısırganotu, meşe kabuğu yerine de ceviz yaprağı kullanılabilir).
Çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak çay, yemeklerden yarım saat önce içilir.
Ayrıca burada, mide ve incebağırsak ülseri tedavisinde çok başarılı olduğu bilimsel anlamda kanıtlanmış olan lahana da kullanılmalıdır. Lahanadaki bu etken madde, anti ulkus faktör olarak bilinen, ama aynı zamanda da bir vitamin olduğuna inanıldığı için, U Vitamini olarak adlandırılan maddedir. Ülser tedavisinde, taze lahananın mutfak robotunda sıkılmış özsuyundan günde
Belirtiler devam ettiği sürece, posa ve albümin oranı düşük besinlerle beslenmeye özen gösterilmelidir. Belirtilerin azalması oranında, adım adım tam beslenmeye geçilebilir. Hastalığın en yoğun aşamasında, yulaf unu ile hazırlanan lapalar hem besleyici, hem de ülseri çevresindeki mukoza dokusunu koruma altına alır ve yatıştırır.
Stres ve gerginlik durumlarında, sinir sistemini yatıştırıcı ilaçlarla kısa süreli tedaviler uygulanmalıdır. Bir ülser oluşturmakla bizi uyaran bedenin bu tepkisinin mutlaka doğru yorumlanması gerekir. Tarafsız bir içebakış sonucunda kişi, anlamsız ve boş bir yaşam sürdürüp sürdürmediğini anlayabilir. Anlamlı bir yaşam sürdürebilme yolunda karşılaşılacak problemlerin çözümü için, pek çok yöntemden, örneğin basit gevşeme yöntemlerinden psikoterapiye kadar yararlanılabilir.
Kediotu kökü ve mayıs papatyası eşit oranda karıştırılarak, gerginlik halini ortadan kaldıran etkili bir yatıştırıcı çay hazırlanabilir. Ayrıca, lavanta, ıhlamur ve oğulotu da bu amaç doğrultusunda kullanılabilecek bitkilerdendir.
İncebağırsak İltihabı (Enteritis)
İncebağırsağı etkileyen iltihabik bir süreçtir. İncebağırsağın bir bölümünde veya tümünde görülebilir. Etkilediği bölüm, onikiparmakbağırsağı iltihabı (Duodenitis), başbağırsak bölümü iltihabı (Jejunum) veya incebağırsağın son bölümünün iltihabı(İleitis), aynı yöntemle tedavi edilebilir. Bu tedavi yöntemi ise, onikiparmakbağırsağı ülserine karşı uygulanması önerilen yöntemdir. Bu bitki karışımına ısırganotu da eklendiğinde, iltihaplanma ve ağrı süreci kısalır.
Özümleme Problemleri (Kötü Ve Yetersiz Sindirim)
Besinlerin tümünün veya yalnızca bazılarının (örneğin minerallerin) incebağırsak tarafından özümlenememesi hali, yaygın ama genellikle teşhis edilemeyen bir aksaklıktır. Bu durum, beslenme yetersizliği belirtilerine, belirgin mineral ve vitamin yetersizliğine, kansızlığa ve kilo kaybına, karın ağrılarına veya teşhisi kolay olmayan hastalıklara yol açabilir.
Bu özümleme yetersizliği genellikle, bazı besin maddelerine karşı oluşan alerjik tepkilerin, bağırsak mukoza hücrelerini olumsuz etkilemesinden kaynaklanır. Bu tür alerjiler, örneğin tahıl alerjisinden kaynaklanan karın hastalıkları gibi belirgin olabilir veya hiçbir belirti vermeyebilirler. Ama özümleme yetersizliği ile ilgili en küçük bir kuşku duyulduğunda, alerjiye neden olabilecek besinlerin tüketilmesine son vermek gerekir. Pek çok besin maddesi alerjilere neden olabilir, ama artık, genelde alerjilere yol açan dört besin maddesi grubu çok iyi biliniyor. Yapışkan albümin içeren besin maddelerinden, özellikle rafine edilmemiş tahıl ürünlerinden kaçınmak gerekir. Süt ve peynir, tereyağı gibi süt ürünleri de çoklukla alerjilere yol açarlar. Yumurtanın yanı sıra, şeker ve şekerli ürünlere de dikkat edilmelidir. Sözü edilen bu besin maddeleri beslenme programından 2-3 hafta boyunca çıkarılıp, olası değişikliklerin gözlemlenmesi gerekir. Eğer olumlu değişiklikler saptanırsa, alerjiye yol açan besin maddesi veya maddeleri beslenme programından tümüyle çıkarılmalıdır. Hiçbir sakıncası olmayan bu basit yöntemle alerjiler kontrol altına alınabilir.
Bağırsak mukoza hücrelerinin yatıştırılması, tedavi edilmesi veya yenilenmesi için, şifalı bitkilerden yararlanılabilir. Ebegümeci, keten tohumu, aynısafa, mayıs papatyası, hatmi kökü gibi bitkiler, mukoza koruyucu ve yatıştırıcı olarak kullanılabilir. İltihap giderici ve mukoza güçlendirici özellikleri ile, ceviz yaprağı, meşe kabuğu, eğir kökü kullanılabilir. Ayrıca bu amaçla, taze elma suyu bolca içilebilir. Gaz oluşumunu önleyici veya gaz söktürücü olarak, rezene, frenk kimyonu, mayıs papatyası ve şerbetçiotu anımsanmalıdır. Her şeyden önce de, bağırsak iltihabına karşı korunabilmek için, echinacea preparatları kullanımının en etkili yöntem olduğu unutulmamalıdır.
KALINBAĞIRSAK
Kalınbağırsağın başlıca görevi, suyu ve mineralleri emmektir. Besin maddeleri, incebağırsakta özümlendiği için, kalınbağırsakta hemen hemen hiç veya çok az özümlenir.
Körbağırsak İltihabı (Appendicitis)
Körbağırsak apandisinin kronik ya da akut iltihabıdır. Bir nöbet biçiminde birden ortaya çıkan akut apandis iltihabı mutlaka tıbbi müdahale gerektirir; aksi halde, apandis duvarının yırtılması sonucunda, karın zarı iltihabı (Peritonitis) oluşabilir ve bu durumda ölüm tehlikesi söz konusudur.
Kronik bir körbağırsak iltihabının belirtileri ise, yüksek ateş, mide bulantısı ve bazen kusma eşliğinde zaman zaman görülen, karnın alt sağ bölümündeki ağrılardır.
Bu kronik rahatsızlık, şu bitki karışımı ile tedavi edilebilir: Böğürtlen yaprağı, mayıs papatyası, kekik, ısırganotu çok ince kıyılır ve eşit oranda iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika boyunca ağzı kapalı durumda demlendikten sonra süzülür. Güne 3-4 bardak bitki çayı, aç karnına veya öğün aralarında içilir.
Ayrıca, iltihabın kurutulmasının hızlandırılması için, echinacea preparatları (draje veya tentür) kullanılmalıdır.
Bölgedeki gerginliği azaltmak ve ağrıyı yatıştırmak için de, süt içinde pişirilen adaçayı yaprakları, bir tülbendin içine yatırılarak, dayanılabilecek sıcaklıkta kompres olarak, yatakta uygulanır.
Hastalığa genelde kabızlık eşlik ettiği halde, müshil ilacı kullanımından kaçınılmalıdır, çünkü durumu kötüleştirebilir.
Ani krizlerde doktora başvurmak gereği kesinlikle unutulmamalıdır!
Kalınbağırsak İltihabı (Kolitis)
Kolit, sindirim sisteminin bu organında en sık görülen hastalıktır. Yoğunluğu ve belirtileri, iltihaplanmanın derecesine bağlıdır. Belirtiler kişilerin özelliklerine göre değişebilir ama genelde, ishal ve kabızlık arasında sürekli değişimler, hareketliliğin azalması ve depresyon sıklıkla görülür. Şiddetli ağrılara yol açabilen bu hastalık, şifalı bitki kullanımı ve uygun beslenme diyetleri ile kısa sürede tedavi edilebilir.
Uygun bitki karışımı aşağıdaki gibi olabilir: Hatmi kökü 2 ölçek, civanperçemi 2 ölçek, mürver çiçeği 1 ölçek, mayıs papatyası 1 ölçek, aynısafa (veya ısırganotu) 1 ölçek. Bitkiler çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 8-10 dakika üstü kapalı biçimde demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak bitki çayı, aç karnına veya öğün aralarında içilir.
Ayrıca, günde 6 yudum eğir kökü çayı, yemeklerden önce ve sonra birer yudum olmak üzere içilmelidir.
Taze lahana özsuyu kullanımı da tedavi süresinin kısalmasına ayrıca katkıda bulunabilir( onikiparmakbağırsağı ülseri bölümüne bakın).
Bağırsak mukozasını sıklaştırıcı, güçlendirici olarak, meşe kabuğu veya ceviz yaprağı çayı da kullanılabilir. Ayrıca, iltihabın kurutulmasında başlıca rolü üstlenebilecek olan, echinacea preparatlarının kullanımı da ihmal edilmemelidir.
Hastalığın nedenleri arasında stres ve korku da bulunuyorsa, bitki karışımına, sinir sistemini yatıştırıcı bitkilerden kediotu kökü, sarı kantaron ve ıhlamur da eklenebilir. Alerjen etkileri veya içerdikleri katkı maddeleri nedeniyle bağırsakları tahriş edebilecek besinlerden kaçınmak gerekir. Fiziksel tahrişler de, posalı ve lifli besinlerden kaçınılarak önlenebilir. Çilek ve böğürtlen türü meyveler, fındık-fıstık türü kuruyemişler ve (lahana türü) lifli sebzelerin yemeklerinden veya salatalarından kaçınılmalıdır. Çok sıcak ve çok soğuk yiyeceklerden ve içeceklerden de (sıcak çay-kahve, dondurma, bira) kaçınılmalı, alınan tüm besinlerin beden ısısına uygun olmasına özen gösterilmelidir.
Alkol, sirke ve turşular, etkili baharatlar ve peynirler, yağda kızartılmış yemeklerden uzak durulmalıdır.
İnek sütü ve süt ürünleri, kalınbağırsakta alerjiye yol açan başlıca besinlerdendir. Kahve ve fazla yağlı et ürünlerinden de kaçınılmalıdır. Eğer süt içmek ille de gerekiyorsa, keçi sütü veya soya sütü kullanılmalıdır. Yenebilecek besin maddeleri ise, yumurta, hafif ve kolay sindirilebilen et türleri, balık, karaciğer, kümes hayvanları, çorbalar, az pişmiş sebze ve meyveler (muz çiğ yenebilir), rafine edilmemiş beyaz un ürünleri, ince öğütülmüş tahıl ürünleri ve en başta gelen diyet yemeği olarak, yulaf lapası.
Gün boyunca pek çok kere azar azar yemek, günde 3 kere fazlaca yemekten daha doğrudur. Akut iltihap süresince bu diyetin uygulanması gerekir. Belirtiler azaldıkça, posalı ve lifli besinler kademeli olarak beslenme programına alınabilir. Tahriş edici kimyasallar ve alerjiye yol açan besinler, beslenme programından tümüyle çıkarılmalıdır.
Divertikül İltihabı (Divertikulitis)
İçinde yaşadığımız uygar dünyada genellikle tüketiciye sunulan sağlıksız beslenme biçimleri nedeniyle, özellikle bağırsak duvarları hastalıklara yatkın hale gelmiştir. Bu zafiyet, bağırsak duvarlarında, divertikül adı verilen, kese biçiminde çıkıntılar oluşmasına yol açmaktadır. En çok görüldüğü yerler ince ve kalınbağırsaktır. Genelde küçük ve az sayıda kesecikler oluşmakta, ama bazen de çok sayıda ve büyük keseler oluşabilmektedir. Bu keseler genelde pek az veya hiçbir sıkıntıya yol açmayabilirler, ama bir iltihap odağı haline gelebilir ve içlerinde atık maddeler biriktirebilirler de. Bir iltihaplanma başladığında, bol posalı veya sindirimi mümkün olmayan (örneğin domates kabuğu) maddeler ağrılara ve rahatsızlıklara yol açabilir.
Divertikül iltihapları, bir şifalı bitkiler karışımı ve beslenme diyeti uygulamasıyla tedavi edilebilir.
Etkili bir karışım aşağıdaki gibi olabilir: Isırganotu 2 ölçek, hatmi kökü 2 ölçek, mayıs papatyası 1 ölçek, eğir kökü 1 ölçek, civanperçemi 1 ölçek.
Bitkiler ayrı ayrı çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 10 dakika boyunca üstü kapalı olarak demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak çay, yemeklerden yarım saat önce, tatlandırılmadan içilir. Divertikül iltihabına gaz şişkinliği de eşlik ediyorsa, karışıma 1 ölçek zencefil, rezene veya frenk kimyonu da eklenebilir. Kabızlık durumunda ise, 1 ölçek de sinameki yaprağı eklenir. Diyet konusu ise ilginçtir: Hastalık posasız ve lifsiz besin tüketiminden kaynaklandığı halde, akut iltihap durumunda, posalı ve lifli besinlerden kaçınmak gerekir, çünkü bunlar hastalığın durumunu kötüleştirebilirler. Uygulanacak beslenme diyeti, daha çok mukoza koruyucu, örneğin yulaf lapası türü besinlerden oluşmalıdır. Ancak iltihaplanma kontrol altına alındıktan sonra normal bir beslenme programı uygulanmalıdır. Divertikül iltihabının kontrol altında tutulabilmesi ise, ancak doğal ve sağlıklı bir beslenme biçimiyle mümkündür.
Kaynak: www. doktordoga. com
Bağırsak Kanseri
Hastalık Hakkında Bilgi
Kansere bağlı ölümlerin ikinci en sık sebebi kalın bağırsak kanserleri olup son yıllarda gelişen tanı ve tedavi yöntemleri sonucu bu hastalık erken yakalandığında başarıyla tedavi edilebiliyor.
Tedavi Şekli
Kimler Risk Altında?
Ailesinde bağırsak kanseri hikayesi olanlar,
Kalın bağırsaklarında polip tespit edilmiş hastalar,
Sigara içenler,
İltihabi bağırsak hastalıkları olanlar,
Asbeste maruz kalanlar,
Batı usulü (yağdan zengin, lifden fakir, koruyucu maddeler içeren besinler ile) beslenenler,
Bağırsak kanseri açısından yüksek risk taşırlar.
Ne Yapmalı?
Sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat edin. Az yağlı, bol lifli (sebze, meyve, kepekli unla yapılmış yiyecekler) besinleri tercih edin.
Ailenizde bağırsak kanseri hikayesi varsa, dışkınızda kan gördüyseniz, dışkılama alışkanlığınızda değişiklik olduysa (uzun süreli ishaller veya kabızlık v.s.) yaşınız ne olursa olsun hekime başvurarak gerekli muayene ve testlerin yapılmasını sağlayın.
Bağırsak kanserlerinin çoğu poliplerin sonradan kanserleşmesi ile oluşur. Poliplerin erken farkedilip çıkartılmasıyla kanser gelişmesi tamamen önlenebilir.
50 yaş ve üzerindeki sağlıklı bireylerin yılda bir kez dışkıda gizli kan baktırması ve her beş yılda bir parmakla makattan muayene ve kolonoskopi yaptırması önerilir.
Yüksek risk grubundaki kişilerde (ailevi bağırsak kanserleri, iltihabi bağırsak hastalığı bulunanlar v.s.) yılda bir kez kolonoskopi ve muayene önerilir.
MALİGN HASTALIKLARIN DOĞAL DESTEK TEDAVİSİNDE
CA1: İçeriğinde safran, curcumin, quercetin gibi %100 doğal bitki ekstreleri kullanılmıştır. Fayda görmek için en az bir ay devam edilmelidir. Her bir kavanozda300 gram CA1 bulunmaktadır. 1 aylık tedavi maliyeti 500 YTL'dir.
TEDAVİYE EK OLARAK (İçeriği kişiye ve hastalığa göre değişen çeşitli macun, bitki özleri ve suları bulunan) dolaşım, sindirim, boşaltım, sinir sistemi, endokrin sistem ve bağışıklık sistemine yararlı ürünler verilmektedir. Tedavi eklerinin toplam bedeli 130 YTL'dir. Sonuçta bir aylık tedavi maliyeti sadece 630 YTL'dir. Bir ay bile düzenli kullanıldığında gözle görülür ölçüde yaşam kalitesinde artış gözlenecektir. Tedavi süresince uzman doktorumuz tarafından muayene, takip, bilgilendirme, usg, ekg vs. ücretsiz olarak yapılacaktır. Ürünlerimiz Sağlık Bakanlığı'nın izin verdiği bitkilerden oluşmaktadır. İlaç değildir. Hijyen ve güvenlik nedeniyle satılan ürün hiçbir şekilde geri alınmaz.
KANSER HASTALARINA TAVSİYELER
Bol bol taze sıkılmış sebze ve meyve suyu için.
Brokoli, lahana, maydanoz kürleri uygulayın.
Asla klorlu su kullanmayın. Özellikle de yemeklerde.
Gıdalarınızı paslanmaz çelik ya da cam kaplarda pişirin.
Alkollü içecek, çay, kahve ve meşrubattan uzak durun.
Rafine besinler ve muamele görmüş gıdalar kullanmayın. Endüstriyel beyaz şekerden ve kırmızı etten uzak durun.
Tuzu azaltın ve iyotlu tuz kullanın.
Patates, kuru fasulye, fındık, yeşil sebze gibi potasyum açısından zengin gıdalar alın.
Günde en az sekiz saat uyuyun. Özellikle gece birde melatonin isimli çok önemli hormon en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Sessiz ve ışıksız bir odada yatın.
Bitkilerden yaptığınız çayları için; ıhlamur, adaçayı gibi.
Yemeklerinizde zencefil, zerdeçal gibi baharatları doktor tavsiyesinde kullanın.
Kavrulmamış ayçiçek, kabak çekirdeği, badem ve özellikle siyah çekirdekli üzüm yiyin (çekirdeği çok önemlidir).
Doktor Ömer Coşkun’un formülü olan kanser setiyle sağlığına kavuşan ve yaşam kalitesi artan birçok hasta mevcuttur. Kanser sorununuzda bitki ve bitki özlerinden faydalanmak istiyorsanız danışmanımız olan Doktor Ömer Coşkun'a iletişim sayfamızdaki telefon mail adreslerinden ulaşabilirsiniz. Kanser için doğal destek set halinde kullanılmakta ve satılmaktadır.
Ailesinde bağırsak kanseri hikayesi olanlar,
Kalın bağırsaklarında polip tespit edilmiş hastalar,
Sigara içenler,
İltihabi bağırsak hastalıkları olanlar,
Asbeste maruz kalanlar,
Batı usulü (yağdan zengin, lifden fakir, koruyucu maddeler içeren besinler ile) beslenenler,
Bağırsak kanseri açısından yüksek risk taşırlar.
Ne Yapmalı?
Sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat edin. Az yağlı, bol lifli (sebze, meyve, kepekli unla yapılmış yiyecekler) besinleri tercih edin.
Ailenizde bağırsak kanseri hikayesi varsa, dışkınızda kan gördüyseniz, dışkılama alışkanlığınızda değişiklik olduysa (uzun süreli ishaller veya kabızlık v.s.) yaşınız ne olursa olsun hekime başvurarak gerekli muayene ve testlerin yapılmasını sağlayın.
Bağırsak kanserlerinin çoğu poliplerin sonradan kanserleşmesi ile oluşur. Poliplerin erken farkedilip çıkartılmasıyla kanser gelişmesi tamamen önlenebilir.
50 yaş ve üzerindeki sağlıklı bireylerin yılda bir kez dışkıda gizli kan baktırması ve her beş yılda bir parmakla makattan muayene ve kolonoskopi yaptırması önerilir.
Yüksek risk grubundaki kişilerde (ailevi bağırsak kanserleri, iltihabi bağırsak hastalığı bulunanlar v.s.) yılda bir kez kolonoskopi ve muayene önerilir.
MALİGN HASTALIKLARIN DOĞAL DESTEK TEDAVİSİNDE
CA1: İçeriğinde safran, curcumin, quercetin gibi %100 doğal bitki ekstreleri kullanılmıştır. Fayda görmek için en az bir ay devam edilmelidir. Her bir kavanozda
TEDAVİYE EK OLARAK (İçeriği kişiye ve hastalığa göre değişen çeşitli macun, bitki özleri ve suları bulunan) dolaşım, sindirim, boşaltım, sinir sistemi, endokrin sistem ve bağışıklık sistemine yararlı ürünler verilmektedir. Tedavi eklerinin toplam bedeli 130 YTL'dir. Sonuçta bir aylık tedavi maliyeti sadece 630 YTL'dir. Bir ay bile düzenli kullanıldığında gözle görülür ölçüde yaşam kalitesinde artış gözlenecektir. Tedavi süresince uzman doktorumuz tarafından muayene, takip, bilgilendirme, usg, ekg vs. ücretsiz olarak yapılacaktır. Ürünlerimiz Sağlık Bakanlığı'nın izin verdiği bitkilerden oluşmaktadır. İlaç değildir. Hijyen ve güvenlik nedeniyle satılan ürün hiçbir şekilde geri alınmaz.
KANSER HASTALARINA TAVSİYELER
Bol bol taze sıkılmış sebze ve meyve suyu için.
Brokoli, lahana, maydanoz kürleri uygulayın.
Asla klorlu su kullanmayın. Özellikle de yemeklerde.
Gıdalarınızı paslanmaz çelik ya da cam kaplarda pişirin.
Alkollü içecek, çay, kahve ve meşrubattan uzak durun.
Rafine besinler ve muamele görmüş gıdalar kullanmayın. Endüstriyel beyaz şekerden ve kırmızı etten uzak durun.
Tuzu azaltın ve iyotlu tuz kullanın.
Patates, kuru fasulye, fındık, yeşil sebze gibi potasyum açısından zengin gıdalar alın.
Günde en az sekiz saat uyuyun. Özellikle gece birde melatonin isimli çok önemli hormon en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Sessiz ve ışıksız bir odada yatın.
Bitkilerden yaptığınız çayları için; ıhlamur, adaçayı gibi.
Yemeklerinizde zencefil, zerdeçal gibi baharatları doktor tavsiyesinde kullanın.
Kavrulmamış ayçiçek, kabak çekirdeği, badem ve özellikle siyah çekirdekli üzüm yiyin (çekirdeği çok önemlidir).
Doktor Ömer Coşkun’un formülü olan kanser setiyle sağlığına kavuşan ve yaşam kalitesi artan birçok hasta mevcuttur. Kanser sorununuzda bitki ve bitki özlerinden faydalanmak istiyorsanız danışmanımız olan Doktor Ömer Coşkun'a iletişim sayfamızdaki telefon mail adreslerinden ulaşabilirsiniz. Kanser için doğal destek set halinde kullanılmakta ve satılmaktadır.
HEMOROİD/BASUR / BASUR / Rektumdaki venöz damarların kabarıklık, kanama ve ağn gibi bulgularla beliren genişlemesi.
Şifalı sebze, meyve ve otlar: Öküzgözü, kayakoruğu, çobançantası, devedikeni, Hindkestanesi, selvi, çobandeğneği, sarıçalı, düğünçiçeği, ısırganotu, adamotu, patlıcan, binbiryaprakotu, farekulağı, meşe, siyah mürver, sığırkuyruğu, sarımsak, soğan, pırasa, lahana, maydanoz, kavun, ıspanak, pazı, patates, şeftali, üzüm, badem, kestane, ayva, incir, dut, menekşe, abdestbozanotu.
* Müshil olarak: Keten veya hardal tohumu.
* İltihaplanma durumunda: Dulavratotu, golden elma, sığırkuyruğu.
Dikkat! Acılı yiyecekler, baharatlar, çay, kahve, fazla et ve balık yasak, kabız olmak zararlı.
R1* Yemeklerden önce 100 gram rendelenmiş havuç yenir.
R2* Bir kaba 1 kilogram meşe ağacı kabuğu konur. Üzerine 8 bardak su ilave edilip 15 dakika kaynatılır. Soğuduktan sonra üçte biri süzülüp, içine oturulabilecek kadar suya katılır. 5 dakika içinde oturulur.
R3* 4 bardak kaynar suya 1 çorba kaşığı ufalanmış civanperçemi konur. 20 dakika demlendirilir. Öğle ve akşam yemeklerinden önce 1'er bardak içilir. 10 gün davam edilir.
R4* 1 bardak kaynar suya 1 çorba kaşığı ufalanmış lâbada konur. 20 dakika demlendirildikten sonra süzülür, 1 tatlı kaşığı süzme bal ilave edilip içilir. Günde 3 kere.
R5* 100'er gram çok ince kıyılmış kuru incir yaprağı ile iyice dövülmüş nöbet şekeri karıştırılır. Yemeklerden yarım saat önce l'er tatlı kaşığı yenir. Üzerine su içilir.
R6* Veya;
Afyon 4 gram
Zencefil 4 gram
Akgünlük 5 gram
Tobalak 5 gram
Safran 4 gram
Eğirkökü 4 gram
Mürsafi 4 gram
Bu eczalar döğüldükten sonra tartılır. Yapılışı şöyledir: Bir yumurta sarısına afyon ve safran ilave edilir, karıştırılır. Bir gece ayazlatılır. Güneş doğmadan iki saat evvel içeri alınır. Diğer eczalar ilâve edilerek iyice karıştırılır. Macun haline getirilir. Nohut büyüklüğünde haplar yapılır, yemeklerden sonra birer adet yutulur. Bir ay devam edilir. Yedi türlü basura şifadır.
R7* 40 gram demir dikeni bitkisi, 1 litre suda kaynatılıp yemeklerden sonra birer bardak içilir.
R8* Pırasanın beyaz kısmını doğrayıp kâfi miktar su ve zeytinyağı ile pişirip basur üzerine koyup Sağlamalıdır.
R9* Gazyağına pamuk batırıp memeler üzerine koyup bağlamalı, iç basur için fitil yapmalı yeni basuru tedavi eder. Eski basurun ağrısını giderir. Basura şifalıdır.
R10* Acıkavun (eşekhıyarı) bitkisinin kökünü kurutup döğmeli, yemeklerden iki saat evvel bir kahvekaşığı kadarım bir fincan ılık su ile içmelidir. 15-20 gün kadar devam etmelidir.
R11* Bir adet kuru soğanın tepesini kesmeli, meşe mazısını iyice döğmeli soğanın göbeğini çıkarıp toz mazıyı içine koymalı kıvılcımlı (kızgın) külde veya hafif ateşte pişirmeli, dayanılabilecek sıcaklıkta iken üzerine oturmalı, birkaç gün devam etmelidir.
R12* 40 gram böğürtlen yaprağı, körpe uç filizi ile beraber bir litre suda kaynatıp günde 3-5 bardak içmeli, birkaç gün devam etmelidir.
R13* Karayemiş (Laurus cerasus) çekirdekleri iyice doğulup bal ile karıştırılarak sabah aç karnına ve akşam yatarken ceviz büyüklüğünde yemelidir.
R14* Sünnetlüce otunu (buna, gaffarışerif (chondrilla jumcea) veya ak hindiba da derler) çöpleri ile iyice döğmeli ağırlığının iki misli süzmebah hafif ateşte kıvama getirmeli, ateşten indirip doğulmuş sünnetlüce otunun tozunu ilave ederek karıştırmalı. Akşamları yatarken ceviz kadar yemeli. Buna bir müddet devam etmelidir. Basur memelerini kurutur. Hatta siğilleri dahi kurutur.
Hemoroid Tedavisinde 10 Önlem
Ağrı, kanama, anal akıntı, kaşıntı, vs. işte bu şikayetlerinizi önlemek ve dolayısıyla da hemoroidal hastalığın iyileşmesine katkıda bulunmak için izlenecek 10 basit tavsiye:
Çok su içiniz: Gün de en az 1.5 ila 2 litre .
Dengeli besleniniz: Lif, tahıl, kepek ekmeği, meyva ve sebze açısından zengin gıdalar alınız.
Jimnastik, yürüme ve yüzme gibi düzenli egzersizler yapınız. Bisiklet ve ata binme gibi bazı sporlardan kaçınız.
Tuvalete, her gün belirli bir saatte gidiniz, ( örneğin uyandığınızda bir bardak su içtikten sonra )
Sıcak yerlerde çok uzun süre kalmayınız.
Lokal tahribata (baharatlı yemekler, alkol) ya da bağırsak hareketliliğine (kahve, çay ) neden olabilecek gıdalardan kaçınınız.
Lokal kişisel temizliğinize özen gösteriniz, ancak uzun süreli kullanımda, tahriş ( dar iç çamaşırlar ve sıkı giyisiler v.b.) edebilecek ürünlere dikkat ediniz.
Ağır yükleri taşımaktan kaçınmaya çalışınız.
Ağır yükleri taşımaktan kaçınmaya çalışınız.
Dar giyisiler giymekten kaçınınız.
Semptomlar devam ederse (örneğin tuvalet kağıdında kan, anal rahatsızlık, akıntı) doktorunuza danışınız.
BASUR
Zulumba ve Üzerlik tohumu eşit oranlarda katıştırılıp, sabahları aç karnına 1 çay kaşığı yenir.
Basur (Hemoroit)
Basur, düzbağırsağın(rektum) ve anüsün çok rahatsızlık verici bir hastalığıdır. Düzbağırsağın içinde veya anüsün dışında oluşabilir. Şifalı bitkilerle içten ve dıştan yapılan tedavilerde genelde başarılı sonuçlar alınabilir. Ama her şeye rağmen, hastalığın kaynağının teşhis edilerek öncelikle tedavisi şarttır. Eğer bu temel tedavi yapılmazsa, basurlar hep yeniden oluşacaktır. Hastalığın nedeni, öncelikle, daha önceki bölümlerde ele aldığımız, kronik kabızlıktır. Hastalığın oluşmasındaki ikinci önemli neden ise, karaciğer fonksiyon bozukluklarıdır. Ayrıca gebelik döneminde altkarında kan dolaşımı yetersizliğinden, hareketsizlikten veya şişmanlıktan da kaynaklanabilir. Kan damarı duvarlarının kalıtımsal zayıflığı nedeniyle de basur memeleri oluşabilir. Bu memelerin patlaması sonucunda açık kırmızı renkli kan görülür. Bu kanın gerçekten de basurdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının bir uzman doktor tarafından mutlaka teşhis edilmesi gerekir. Böylece, kötü karakterli bir hastalık kuşkusundan da kurtulunmuş olur. Doktora gitmekten çekinmek hiçbir yarar sağlamaz, ama kötü karakterli hastalıkların erken teşhis edilebilme şansı elden kaçırılmış olabilir.
Uzun süre oturulduğunda, oturulan bölgeye kan hücum eder. Bu durum, kabızlıkla birlikte basur oluşumuna yol açar. Acaba bu duruma karşı neler yapılmalıdır? Açık havada yürüyüş veya hafif sporlar ve yüzme, altkarın bölgesinin kan dolaşımını uyarır. Ayrıca kabızlığa karşı da önlemler alınmalıdır. Buğday kepeği, keten tohumu unu, siyah ekmek, bal, bol miktarda sebze ve pirinç harikalar yaratabilir. Anüs kaslarını çalıştırınız. Böylece damarlarda birikmiş olan kanı dağıtabilirsiniz: Günde pek çok kere, anüs kaslarını birkaç saniye boyunca sıkınız ve bu hareketi en azından 20 kere yineleyiniz. Her dışkılamadan sonra anüsü bol suyla yıkayıp, yumuşak tuvalet kağıdı ile kurulayınız. Soğuk suda oturma banyoları, mayıs papatyası ve atkuyruğu kaynama suyu ile hazırlanan soğuk oturma banyoları rahatlatıcıdır.
Basurlar, özellikle karaciğer hastalıkları ile birlikte görüldüğünde, başka bir açıdan ele alınmalıdır. Örneğin siroz hastalığında olduğu gibi, karaciğerde kan birikimi oluştuğunda, kan basıncı bağırsaklara doğru yönelir ve düzbağırsak damarları kanla dolarak şişer. Kapı toplardamarında (vena portea) oluşan bu yüksek basınç nedeniyle, anüs mukozası yüzeyinde veya anüs kanalı içinde basur memeleri oluşur. Basurlarından kurtulmak isteyen kişi, bu oluşumun kaynağını araştırmalı ve belki de kapı toplardamarında oluşan basıncın azaltılması yönünde adımlar atmalıdır. Bu konuda tabii ki bir uzman doktorun görüşünün alınması gerekir. Uygulanacak olan tıbbi tedavi, basit bir yöntemle de desteklenebilir: Sabah ve akşam yemeklerinden önce 10-15 damla atkestanesi tentürü, biraz suya karıştırılarak alınır.
Kan birikimlerinin harekete geçirilmesi için, hindiba çayı günde 2-3 bardak içilebilir. Lokal tedavi olarak, meşe kabuğu veya ceviz yaprağı kaynama suyu ile uygulanan lavmanlar veya kompresler çok büyük rahatlıklar sağlayabilir, ama önce bağırsakların boşaltılması gerekir. Başka bir tedavi biçiminde de uzun süre boyunca, gün aşırı değişimle, beyaz ballıbaba yaprağı, ahududu yaprağı veya böğürtlen yaprağı çayından günde 2 bardak içilir. Ayrıca, uzun süreli kullanımlarda civanperçemi çayı da kendisini kanıtlamıştır. Rahatsızlıklar sona erene kadar bu çay kürlerinin sürdürülmesi gerekir.
Tuzlu suyla hazırlanan mayıs papatyası buğu banyosunun üstünde 10-15 dakika kadar oturduktan sonra, kantaron yağı emdirilmiş bir pamuk, büzgen kasın sonuna kadar ulaşmak üzere, anüsten içeri sokulur. Böylece, dışkılamada rahatlık sağlanmış ve olası mukoza çatlakları önlenmiş olur.
Anüse sürülebilecek veya kompresler yapılabilecek bir merhemi herkes hazırlayabilir: 100g içyağında 20g kurutulmuş çobançantası kısaca kızartılır ve serin bir yere kaldırılır. Ertesi gün yağ tekrar ısıtılır ve tülbentten geçirilerek süzülür. Buzdolabında saklanmalıdır.
Uzun süreli uygulamalar: Isırganotu, ahududu veya böğürtlen yaprağı çayı, dönüşümlü olarak ve balla tatlandırılarak içilebilir. Bolca çiçek balı tüketimi yararlı olur. Veya hindiba, ısırganotu, sinirliot eşit karışımının çayı günde 3 bardak içilir ve aynı zamanda da atkuyruğu veya atkestanesi yaprağı oturma banyoları alınabilir.
Havuç, limon, nar ise ishale iyi gelir. Bir miktar kurutulmuş adaçayı 1 litre suda kaynatılırak içildiğinde ishale iyi gelir.
Ahududu yaprakları ishal kesicidir.
Ahududu yaprakları ishal kesicidir.
Arpa'nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı ishali önler. Böbrek ve safrakesesi taşlarının sebebiyet verdiği ağrılara, karaciğer ve dalak hastalıklarına, bronşit ve nezleye, cilt hastalıklarına, kansızlığa, raşitizm hastalığına iyi gelir. Kemik kireçlenmesini önlemesi en önemli özelliğidir.
Böğürtlen ishale iyi gelir.
Bademyağı başlı başına bir ilaçtır. Yumuşatıcı etkisi olduğundan küçük çocukların kabızlığını gidermek için bir kahve kaşığı kullanılırsa iyi sonuç alınır. Hem iç organlar için hem de cilt için çok yararlıdır. Yaralara sürüldüğünde acıyı dindirir.
Gül yaprakları çay gibi kaynatılıp içilirse rahatlık verici ve ishal gidericidir.
Gül yaprakları çay gibi kaynatılıp içilirse rahatlık verici ve ishal gidericidir.
Kestane ağacının yaprakları kaynatılıp, içilirse ishali önler.
Koyu çay, şeftali ishali önler.
Kızılcık'ın en etkin olduğu rahatsızlık ishaldir. Kabızlık yapar.
Labada ishal kesicidir. Bağırsaklara dolgunluk hissi veren iyi bir besindir.
Misk otu kötü kaynatılarak içildiğinde ishali önler.
Muz kabızlığa çok iyi gelir.
Mürver ağacı çiçeklerinden yapılan çay içilince, zatürree başlangıcı, nefes yolu hastalıkları, nezle, grip, öksürüğe iyi gelir.
Pirinin tutucu etkisinden ötürü ishal kesici özelliği fazladır.
Pirinin tutucu etkisinden ötürü ishal kesici özelliği fazladır.
Yabani armut (ahlat) pişirilerek yendiğinde ishali önler.
İSHAL / DİARE / Dışkı miktannın ve akışkanlığının fazlalaşması ile bağırsak hareketlerinin artması sonucu kişinin olağanüstü sayıda ve miktarda dışkılama yapması.
Şifalı sebze, meyve ve otlar: Koyunotu, beşparmakotu, arslanpençesi, hatmi, alıç, çobançantası, şimşir, karahindiba, kola, büyükkarakafesotu, papatya, keçiboynuzu, kocayemiş, çobandeğneği, golden elma, sarıçalı, mübârekotu, okaliptüs, çilek, ıtır, kılıçotu, ahududu, kurtbağrı, ebegümeci, eşek yoncası, nar, muşmula, ısırgan, arpa, haşhaş, palamut, köpekayası, kırmızı gül, böğürtlen, adaçayı, siyah mürver, üvez, sığırkuyruğu, çay, enginar, havuç, ıspanak, soğan, patates, kiraz, ceviz, üzüm.
R1* Chenop. botris (farekulağı sap.) .........100 g.
Kullanılışı: 1 çorba kaşığı bitki400 g . suda 10 dakika kaynatılır. Günde 3 defa yemeklerden evvel birer kahve fincanı alınır.
Kullanılışı: 1 çorba kaşığı bitki
R2* 30 gram yabanmersini veya ayıüzümü goncası + 30 gram mübârekotu tepe kısmı +15 gram golden elma tohumu +10 gram nane tepe kısmı + 10 gram melisa yaprağı + 30 gram çobandeğneği kökü karıştırılır, 1 bardak suya 2 çorba kaşığı konur. Hafif ateşte 10 dakika kaynatılır. 15 dakika bekletildikten sonra ezilerek süzülür. Günde 2- 6 bardak içilir.
R3*
Fr. Myrtili (siyah ayı üzümü meyve.) ...........................200 g.
Kullanılışı: 3 çorba kaşığı bitki 1 litre suda 15 dakika kaynatılır. Yemeklerden evvel su yerine birer çay bardağı alınır. Aynı zamanda kızılcık meyveleri de kullanılabilir.
R4*
Rp. 35 Hb. Hyperici (sarı kantaron sap.) ..............................20 g.
Hb. Millefolii (civanperçemi sap.) ........................................20 g.
Cort. Viburni (kuşhüvezi kabuğu) .......................................20 g.
Cort. Granati (nar kabuğu) ...............................................20 g.
Cort. Ouerci (meşe kabuğu) ..............................................20 g.
Hb. Visci albi (çekem sap,) ...............................................30 g.
Fr. Cornus mas. (kızılcık yemişi) .........................................30 g.
Fr. Paliur. acul. (karaçalı meyvesi) ......................................40 g.
Hb. Gentianae (mavi centiyane sap.) ..................................40 g.
Fol. Menthae pip. (nane yaprak.) .......................................40 g.
Rad. Tormentillae (dağ beşparmakotu kök.) ..........................50 g.
M. f. species! (karıştırılır!)
Kullanılışı: 2 çorba kaşığı bitki 600 g . suda 10 dakika kaynatılır. Her 3 saatte birer kahve fincanı içilir.
R5* 2 bardak suda 1 çorba kaşığı pirinç kaynatılır. Süzülüp içilir.
Dikkat! içme suları mikroplardan arıtılmalıdır. Gerekiyorsa, 10 dakika kaynatıldıktan sonra kullanılmalıdır.
* Meyve ve sebzeler bol suda yıkanmalı, beslenmede kullanılan her türlü eşya iyice temizlenmelidir.
* Hastaya su ve sulu besinler verilmeli, yağlı besinlerden kaçınmalıdır.
* Uygun içecekler: Limonata, orta şekerli çay, tuzlu ayran, gazı çıkarılmış gazoz, gazı çıkarılmış kola.
* Çocuk ishalleri için: Papatya, adaçayı.
İshal bir cezve kaynar suya bir çay kaşığı taze toz tarçın konur süzülür,İçilir. İshal için demli çay, kola ayva yaprağından yapılmış cay etkilidir.
Kabızlık (Kenevir) cetene akşam yemeğinden beş on dakika önçe bir bir buçuk yemek kaşığı kenevir yerse
Bu problemini giderir. Kenevir in bunun dışında başka faydaları da vardır hiçbir yan etkisi
Yoktur.
Kalınbağırsak iltihabı. Ebegümeci: Bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış taze yaprak, bir bardak soğuk suda 10-12 saat bekletilir ve ılıklaştırılarak
Günde iki bardak aynısefa çayı içilmesi halinde bağırsak iltihabı yüzünden çekilen sıkıntının kısa bir sürede rahatlanması görülecektir. Yarım tatlı kaşığı dolusu aynısefa ortaboy bir su bardağı dolusu kaynak suyla haşlanır. Sekiz on dakika bekletildikten sonra süzülür ve içilir.
Tüketilen besinlerdeki albümin maddelerinin gereğince ayrıştırılamadığı durumlarda, bu maddelerin bağırsaklarda bakterilerin saldırısına uğraması durumu burada bağırsak çürümesi olarak tanımlanıyor.
Bu durumun sonucunda bağırsakta bir albümin çürümesi oluşur. Genelde normal sayılabilecek bu durum, normal ölçüleri aşmaya başladığında sağlık sorunları ortaya çıkar. Örneğin dışkının çok kötü kokması böyle bir durumun habercisi sayılabilir. Normal ortamın sağlanabilmesi için öncelikle az albüminli bir beslenme diyeti uygulanmalıdır. Ayran ve yoğurt da yardımcı olabilir. Bu besin maddelerindeki bakteriler bağırsağı genişleterek, çürümenin yaygınlaşmasını önleyebilirler. Bağırsak çürümesine karşı kesinlikle iyileştirici yöntemlerle çıkılmalıdır. Çünkü bu durum aşırı boyutlara ulaştığında, bedenin kendi kendini zehirlemesi söz konusudur. Belirli sınırlar aşıldığında, albümin çürümesinden üreyen zehirler artık, bağırsak mukozası, böbrekler ve karaciğer tarafından yok edilemezler.
Ceviz tentürü: Haziran ortasında 20-25 tane henüz tam olgunlaşmamış ceviz meyvesi dış kabuğu ile birlikte dörde bölünerek bir kavanoza koyulur ve üstüne 1 litre konyak veya votka eklenir. Sıvı cevizlerin üstüne çıkmalıdır. Ağzı iyice kapanan kavanoz en az üç hafta sıcak bir ortamda bekletilirken arada bir çalkalanır. Süre sonunda bir tülbentten geçirilerek süzülür ve koyu renkli şişelerde saklanır. Günde yarım tatlı kaşığı ceviz tentürü, aynı miktarda suyla inceltilerek doğrudan dil üstüne alınır, 15-20 saniye kadar beklendikten sonra yutulur.
Eğir kökü: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış eğir kökü, bir bardak soğuk suda 10-12 saat bekletilir. Süre sonunda hafifçe ısıtılır ve süzülür. Bu bir bardak çay gün boyunca yemeklerden önce ve sonra birer yudum olmak üzere içilir. Soğuyan çay her içimden önce sıcak su banyosunda (benmari) ılıklaştırılmalı veya bir termosta muhafaza edilmelidir.
Koyunotu (Agrimonia eupatoria): Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür .Günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanarak içilir.
Dışkıya karışan kan genellikle koyu siyah renklidir. Ancak kan bağırsağın son bölümüne aitse, dışkıda açık kırmızı renkli kan görülür. Bu durum basit bir hömoroitten kaynaklanabilir, ama midenin ve bağırsakların herhangi bir yerindeki kanser oluşumunun da belirtisi olabilir.
Altınbaşak: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Kanamanın boyutuna göre, günde 2-4 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanarak içilir.
Çobançantası: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Taze demlenmiş sıcak çaydan günde 2-3 bardak yudumlanarak içilir.
Eğir kökü: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış eğir kökü, bir bardak soğuk suda 10-12 saat bekletilir. Süre sonunda ılıklaştırılır ve süzülür. Bu bir bardak bitki çayından, yemeklerden önce ve sonra birer yudum olmak üzere, günde 6 yudum içilir. Ilık çay bir termosta muhafaza edilebilir veya her içimden önce sıcak su banyosunda (benmari) ılıklaştırılır.
İsveç Şurubu: Kanamanın önemine göre günde 3 tatlı kaşığı ile 3 yemek kaşığı arasında değişebilen dozajlarda, yukarıda önerilen bitki çaylarına eklenerek alınır. Bu duruma göre, 1 kaşık(tatlı veya yemek kaşığı) dolusu İsveç Şurubu, gün boyunca yemeklerden önce ve sonra içilecek yarım bardak çaya eklenmiş olur.
Eğir kökü: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış eğir kökü, bir bardak soğuk suda 10-12 saat bekletildikten sonra ılıklaştırılır ve süzülür. Yalnızca bu bir bardak çay, yemeklerden önce ve sonra 1-2 yudum olarak içilir. Çay kısa sürede soğuyacağı için, her içimden önce sıcak su banyosunda(benmari)ısıtılmalı veya bir termosta saklanmalıdır.
Aynısafa merhemi: Bir İsveç Şurubu kompresinden önce deriye sürülmesi gereken aynısafa merheminin hazırlanması: Bir tavanın veya tencerenin içinde kızdırılan 250g saf domuz yağına (kaz yağı veya tereyağı da olabilir) 2 avuç dolusu ince kıyılmış taze aynısafa (çiçek, yaprak ve sap) eklenir. Kızartma yapar gibi, 2-3 dakika boyunca kabın içindekiler karıştırılır ve ocaktan indirilerek, üstü kapalı biçimde ertesi güne kadar serin bir yerde bekletilir. Ertesi gün kap yeniden ocağa koyularak, yağ iyice akışkan hale gelene kadar ısıtılır, temiz bir tülbentten süzülerek kapaklı temiz merhem kaplarına aktarılır. (Çevirenin notu: Süzme sırasında posa sıkılacak olursa, bitkinin özsuyu yağın dibine çöker ve küf oluşturur. Bu tür merhemin buzdolabında saklanması gerekir.)
Atkuyruğu buğu kompresi: Bu hastalıkta, günde 2 kere 2 saat süreli atkuyruğu buğu kompreslerinin karın bölgesine uygulanması önerilir. İki avuç dolusu ince kıyılmış atkuyruğu (taze bitki daha etkilidir), içinde su kaynayan bir tencerenin üstüne yerleştirilen süzgece koyulur ve tencerenin üstü örtülür. Buhar bitkileri ısıtır ve yumuşatır. Sıcak bitkiler temiz bir tülbendin üstüne yayılır ve boşta kalan uçla üstü kapanır. Tülbendin içinde kalmış olan sıcak bitkiler doğrudan karın bölgesine yatırılır. Isıyı tutucu büyük bir bezle kompres tespit edilir ve sıkıca örtülür. Kompresin etki süresi boyunca (en az 2 saat) hasta sıcak yatağında kalır ve sıkıca örtünür. Atkuyruğu buğu kompresi gece boyunca da etkilemeye bırakılabilir.
Bitki karışımı: Eşit ölçüde karıştırılan ince kıyılmış ısırganotu, aynısafa ve civanperçemi ile hazırlanan çaydan gün boyunca en azından 2 litre yudumlanarak içilir. Yarım tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. (Çevirenin notu: Gün boyuna yayılarak, her 15-20 dakikada 1-2 yudum içilmesi doğru ve yararlı olacaktır.)
İsveç Şurubu: Yukarıda önerilen bitki çayına eklenerek günde 3 yemek kaşığı dolusu İsveç Şurubu alınır. Yemeklerden bir saat önce ve bir saat sonra içilecek her yarım bardak bitki çayına yarım yemek kaşığı şurup eklenerek, günlük 3 yemek kaşığı dolusu İsveç Şurubu dozajı tamamlanmış olur.
İsveç Şurubu kompresi: İsveç Şurubunun içeriğindeki alkolün kompres sırasında deriyi kurutmasını veya tahriş etmesini önlemek amacıyla, önce karın bölgesine aynısafa merhemi sürülür. İsveç Şurubuyla ıslatıldıktan sonra hafifçe sıkılan büyükçe bir pamuk veya bez karın bölgesine yatırılır. Isı koruyucu olarak büyükçe bir kuru pamukla kompres örtülür ve hepsi bir plastik parçasıyla kapatılır. Büyücek sıcak bir örtüyle kompres örtülerek tespit edilir ve 4 saat boyunca etkilemeye bırakılır. (Çevirmenin notu: Hasta, kompres uygulaması süresince, eğer isterse evin içinde kalkıp dolaşabilir.)
Bu hastalık gerçekten de bağırsağın nezlesi olarak tanımlanabilir. Bağırsak mukozası bir bakteri saldırısına uğradığında, iltihaplanma ve mukus(sümüksel madde) üretme gibi tepkiler vermeye başlar. Bu hastalığa yakalanan kişi ise, ishal, iştahsızlık, bazen kusma ve yüksek ateş gibi belirtilerle hastalığının farkına varabilir. Aynı nezlede olduğu gibi, bu hastalık da pek uzun sürmez ve genelde 3-4 gün içinde sona erer. Bu süre içinde hasta, bağırsaklarının ihtiyaç duyduğu rahatlığı özel bir beslenme diyeti uygulayarak sağlayabilir. Bu diyet, yalnızca şekersiz demli çay, içinde süt ve şeker olmayan ve süzgeçten geçirilen çorbalardır(örneğin mercimek çorbası). Karın bölgesine uygulanan sıcak ve kuru kompresler tedaviyi destekleyebilir.
Eğer bağırsak nezlesi kronik karakterde ise, bu durumun akla gelebilecek pek çok nedeni olabilir: Kronik bağırsak enfeksiyonu, bağırsak mayalanması ve bağırsak çürümesi, mide sıvılarında hidroklorik asit yetersizliği, fazla miktarda ağır yağlar tüketmek, yağa karşı yapısal yetersizlik, besin maddesi alerjileri ve normal bağırsak florasında olası değişiklikler. Doğru tedavi yöntemini uygulayabilmek için hastalığın kaynağını oluşturan nedenin veya nedenlerin teşhis edilebilmesi gerekir. Ama ne olursa olsun, kişi bu duruma uygun bir beslenme planı oluşturmak zorundadır.
Altınbaşak: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış altınbaşak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır, yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca, teze demlenmiş 2-3 bardak çay soğutulmadan yudumlanarak içilir.
Eğir kökü: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir bardak soğuk suda 10-12 saat demlendirildikten sonra ılıklaştırılır ve süzülür. Gün boyuna yayılarak yalnızca bu bir bardak çay yudumlanarak içilir. Soğuyan çay her içimden önce sıcak su banyosunda(benmari) ısıtılır veya bir termosta muhafaza edilir.
Aynısafa: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış aynısafa çiçeği, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş sıcak çay yudumlanarak içilir.
İsveç Şurubu: Yukarıda önerilen çaylardan herhangi birine eklenerek, günde 3 kere yarım tatlı kaşığı İsveç Şurubu alınır.
Çıbanotu: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 1-3 bardak taze demlenmiş sıcak çay yudumlanarak içilir.
Eğir kökü: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış eğir kökü, bir bardak soğuk suda 10-12 saat demlendirildikten sonra ılıklaştırılır ve süzülür. Her yemekten önce ve sonra yalnızca 1 yudum içilir! Soğuyan çay her içimden önce sıcak su banyosunda ısıtılır (benmari) veya bir termosta sıcak olarak muhafaza edilir. Günde yalnızca 6 yudum içileceği unutulmamalıdır!
Ebegümeci: Bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış taze ebegümeci yaprağı, bir bardak soğuk suda 10-12 saat demlendirildikten sonra ılıklaştırılır ve süzülür. Gün boyunca 3 bardak çay yudumlanarak içilir. Kullanım kolaylığı açısından, bitki çayı, önceden ısıtılmış bir termosta muhafaza edilebilir. Aksi halde, her içimden önce çayın sıcak su banyosunda (benmari) ısıtılması gerekir.
Aynısafa: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış aynısafa çiçek yaprağı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanarak içilir.
Adaçayı: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış adaçayı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanarak içilir.
İsveç Şurubu: Yukarıda önerilen bitki çaylarına eklenerek günde 3 kere yarım tatlı kaşığı İsveç Şurubu alınır. Kullanım biçimi: Yarısı yemeklerden önce ve öteki yarısı da yemeklerden sonra içilen her bir bardak çaya 1 tatlı kaşığı dolusu şurup eklenir.
Eğir kökü: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir bardak soğuk suda 10-12 saat demlendirildikten sonra ılıklaştırılır ve süzülür. Bu çaydan, her yemekten önce ve sonra 1 yudum içilir! Soğuyan çay her içimden önce sıcak su banyosunda (benmari) ısıtılmalıdır.
İsveç Şurubu: Günde 3 kere 1 yarım tatlı kaşığı şurup, biraz ılık suya veya bitki çayına eklenerek alınır.
Eğir kökü: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış eğir kökü, bir bardak soğuk suda 10-12 saat demlendirildikten sonra ılıklaştırılır ve süzülür. Gün boyunca yalnızca bu 1 bardak çay yudumlanarak içilir. Sıcak çay, önceden ısıtılmış bir termosta muhafaza edilebilir veya her içimden önce sıcak su banyosunda ısıtılır.
Isırganotu: yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 3-4 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.
Ebegümeci: Kabaca kırılmış arpa ile hazırlanmış çorbanın üstüne, iyice yıkanarak ince kıyılmış taze ebegümeci yaprakları serpiştirilir. Yapraklar kesinlikle çorbayla birlikte pişirilmemelidir, aksi halde tedavi edici özelliklerini yitirirler.
Aynısafa: Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış çiçek yaprağı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.
Kuşekmeği(Polygonum aviculare): Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 2 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan yudumlanır.
Aynı safa Merhemi: iki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki sap ve yaprak çiçek hazırlanır . beş yüz gram içyağı veya margarin kızartma yapılaçakmış gibi kızdırılır. Ve içine bitkiler dökülür. Çıtırdaması beklenir, karıştırılır ve ateşten çekilir. Üstü kapatılarak serin bir yerde gece boyunca bekletilir. Ertesi gün hafifce ısıtılır ve tülbentten geçirilierek süzülür. Ve merhem kaplarına aktarılır. Serin bir ortamda saklanır.